Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/378 E. 2018/776 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/378 Esas
KARAR NO : 2018/776
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2017
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: İş Sözleşmesinin 10. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağına ilişkin kısımda yazıların müvekkiline ait olmadığını, ayrıca hükmün geçersiz olduğunu, müvekkili ile müzakere edilmediğinden geçersiz olduğunu, bu nedenle icra takiben konu borcun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının sözleşme şartlarını ihlal ettiğini, ecza deposunun zarar ettirildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiği talep etmiştir.
Dava; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki iş sözleşmesindeki rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, geçerli olup olmadığı, buna bağlı olarak davalının başlattığı icra takibinden dolayı davacının borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
Dosya içerisine, davacı tarafından iş sözleşmesi ibraz edilmiş, … İcra dairesinin …/… esas sayılı dosyası celp edilmiş, tanık beyanları alınmış, tanık beyanları alınmıştır.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …Deposu, borçlunun … olduğu, takibin iş sözleşmesinin 11-u maddesinin ihlali nedenine dayalı tazminat olarak 15.000,00-TL asıl alacak olmak üzere, alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 faizi ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği , davalı borçluya ödeme emrinin …/…/… tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki belirsiz iş sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde, işverenin … Deposu, işçinin … olduğu, işçinin ünvanının satış bölümünde satış müdürü pozisyonu olup; sözleşmenin u bendinde, işçinin işveren ile olan akdi her ne sebeple olursa olsun sona erdikten sonra içi 1(bir) yıl süre ile … ili ve ilçelerinde, İlaç Depoculuğu sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde Saha satış kadrosunda çalışmamayı ve çalışırsa 15.000,00.-TL tazminat ödemeyi taahhüt edeceğine ilişkin düzenlemenin bulunduğu, davacının da okuyup kabul ettiğine dair imzasının bulunduğu görülmüştür.
Tanık …beyanında; “Ben …’ta bulunan …Eczanesinde mesul müdür olarak çalışırım, eczacıyım, davacı önceleri …Deposunun, daha sonrada davalı …Deposunun bölge temsilcisiydi, biz ilaç siparişlerini ecza depolarının …’da bulunan şubelerinden telefon yoluyla veririz. Davacı, davalı şirkette eczacılar ile ecza deposu firması arasındaki bağlantıyı sağlayan siparişleri zamanında ve sağlıklı şekilde teslim edilip edilmediğini ve eczanelerin hizmetten memnun kalıp kalmadıklarını denetleyen kişiydi. Zamanını hatırlayamadığım yaklaşık 1.5 yıl önceki bir dönemde davacı eczanemize gelerek davalı şirketteki görevinin sona erdiğini, artık …Deposunda bölge temsilcisi olarak çalışmaya başladığını bana söyledi. …Deposundaki davacının iş tanımı aynıdır, …Deposundaki görevine benzer bir görev üstlenmektedir. Davacının … Deposundaki işinden hangi sebeple ayrıldığını bilmiyorum. Davacının davalı ile arasındaki iş akdi hakkındada bilgim yoktur, davalı şirketin …da düzenlenen fuarlar bulunmaktadır, biz … yılında bu fuara katıldık, …yılında iyi kar ederek bu fuardan döndük, bizim için önemli olan kurumlardır, biz davacının hatrını kırmamak için fuara katılmadık, biz karlı gördüğümüz için … yılındaki fuara katıldık, … yılındaki fuara katılmadık, … yılındaki fuara katıldık. Eczanemi ben 8 yıl önce açtım, 8 yıldır …Deposu ile çalışırım, dönem dönem …Deposu ile de çalıştık, yılbaşında ecza firmaları ile sözleşme yaparız, belli miktarda ilaç alınması hususunda garanti veririz, onlarda bize verecekleri ciro bakımından teklif sunarlar, buna göre sözleşmelerimizi yaparız. … yılında diğer ecza depoları ile yüklü anlaşmalarımız olduğu için onları boşa çıkarmamak adına davalı şirketin düzenlediği fuara katılmadık” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tanık …beyanında ; ” Ben eczacıyım, … Eczanesinin sahibiyim, Ben davacıyı … yılından beri tanırım, davacı dönem dönem …Deposu, …Deposu, …Deposunda bölge müdürü olarak çalışmaktaydı, halen davacı …Deposunda bölge müdürü olarak çalışmaktadır, biz ecza depoları ile sene başında anlaşma yaparız, hangi firma en çok iskonto verirse o firma ile çalışırız, şu an …Deposu ve …Deposu ile çalışmaktayım. Davacı daha önce …Deposu adına çalışmaktaydı, zannedersem bu yılın başında bu görevinden ayrıldı ve …Deposuna geçti. Davacı daha çok hizmet anlamında memnun kalıp kalmadığımız ile ilgilidir. Bulamadığımız ilaçları temin etmemizde yardımcı olur, davacı siparişleri almaz, ilaç teslim etmiz, sipariş alan ve ilaç teslim eden başka çalışanlar vardır. Davacının …Deposundaki görevi ile …Deposundaki görevi aynıdır. Davacının …Deposundaki işinden hangi sebeple ayrıldığını bilmiyorum. Davacının, davalı ile arasındaki işl akdi ile ilgili bir bilgim yoktur. Ben 28 yıllık eczacıyım, bu süreçte davalı …Deposu ile dönem dönem çalıştım, davalı şirket önceleri sadece ithal ilaç satardı, zaten bu firma ile mecburen çalışıyorduk, kim bana daha fazla iskonto verirse ben onunla çalışırım, şahıslar benim için önemli değildir, ben firmanın müdürüne veya çalışanına bakmam, davalı firmanın … yılı için kaç kez fiyat teklifi verdiğini hatırlamıyorum ancak ilaç firmaları yıl içinde birkaç kez iskonto teklifinde bulunur. Bu teklifleri artırarak sunarlar, bende hangi teklif daha karlı ise onu kabul ederim. … yılında üst katımda bulunan eczane kapanmıştı, bu nedenle işlerimiz çok yoğundu, davacı eczanede bulunduğu dönemlerde bize yardım ederdi, ancak kalfa gibi çalışmazdı. … yılı sonunda davalı …deposunun hizmetinden memnun kalmadım, bu nedenle ilaç alımını durdurdum. Kotamın açık olduğunu bilmiyordum bu nedenle … yılı sonunda toplu alım yaparak kotamı doldurdum. Daha sonra …Deposu daha iyi pirim verdiği için o firma ile anlaştım. Davalı şirket kapasitemin altında idi, her ilacı temin edemiyordu, …Deposu ise birçok ilacı temin edebiliyordu. ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık …beyanında; ” ben davalı şirkette 13 yıldır çalışıyorum. … ve … bölgesinde telefon operatörü olarak görev yapıyorum . Telefonlar eczaneleri arayarak ürün siparişi alıyorum. Davacı da bir yıl kadar …Deposunun … ve … bölgesinde müdür olarak çalıştı. Onun altında … mümessil olarak görev yaptı. Daha sonra …Deposundan ayrılarak …Deposuna geçti. …deposunun da … bölgesinde yine müdür olarak çalışmaya devam etti. Bildiğim kadarıyla bizim şirkete girmeden önce de yine …Deposunda aynı bölgede çalışmış. Davacının bizim şirkete geçtiğinde getirdiği önceki müşterisi … Eczanesi davacı bizim şirketten ayrıldıktan sonra çalışmasını bitirerek …Deposu ile çalışmaya başladı. Davacı ayrıldığı dönemde şirketin eczaneler ile anlaşma yaptığı dönemiydi. Normalde her yılın son aylarında gelecek yıl için yıllık sözleşmelerimiz yapılır. Ayrıldıktan sonra davacı ile …Eczanesinde karşılaştığımda telefonda benimle çalışabileceğini söyledi. Bilgim görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında; “ben davalı şirketin … şube sorumlusuyum. Davacı yaklaşık bir yıl boyunca bizim şirkette …bölgesinde satış müdürü olarak çalıştı. Bizim şirkete …Ecza Deposundan gelmişti. Ayrıldıktan sonra yine oraya gitti. Bize iş başvurusu yaptığında tercih etme sebebimiz … ve …bölgesini iyi bilmesinden kaynaklanıyordu. Eczaneler ile dialoğu iyiydi. Ayrıldığı dönem bizim senelik anlaşmalarımızı yaptığımız dönemdi. Bu itibarla bu dönemde ayrıldığı için daha evvel bizimle çalışan …Eczanesi ve başka bir eczane o dönemde bizimle yeni anlaşma yapmadı. Diğer eczaneyi daha sonradan şartlarımızı baya zorlayarak ikna edebildik. Ancak … Eczanesi …Deposu ile çalışmaya başladı. …Eczanesi de …’ ın 1/3 cirosuna tekabül eden hacimli bir eczane idi. Davacının yönetimsel olarak bizimle ilgili bir sorunu yoktu. Bize herhangi bir şikayet de dile getirmedi. Hastalık raporu kullandıktan sonra istifa dilekçesini sundu. Bizde çalıştığı dönemde talebi üzerine …’ da şube müdürü olarak atandı. Orada göreve başladı. Ancak kendisinin talebi üzerine birkaç ay sonra tekrar …Bölgesine döndü. Bizim şirketten ayrıldıktan sonra da tekrar …Deposunda çalışmaya başladı, davacı ayrıldığı dönemde bizim eczanelerle hangi şartlarda anlaşma yaptığımızı bildiği için bunları büyük bir ihtimalle …Deposu lehine kullanmıştır. Biz her eczane ile ödeme şartlarını ve koşullarına göre farklı anlaşmalar yapıyoruz. Davacı da satış müdürü olduğundan bunları gayet iyi biliyordu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında; “ben davalı şirkette … yılı … ayında …bölgesinde tahsildar olarak çalışmaya başladım. Davacı benim müdürümdü. Kendisi de benden bir süre önce bu şirkette çalışmaya başlamış daha evvel …deposunda çalışıyormuş, ayrılana kadar birlikte çalıştık. Daha sonra kendisi bir ameliyat geçirdi ve ameliyat sonrası istifa dilekçesi verdi. Sonra da tekrar …Deposunda aynı bölgede çalışmaya başladı. Ayrıldığı dönem bizim yeni yıl için sözleşme yaptığımız dönemdi. Ve davacı bizim şirketin eczanelere verdiği teklifleri, yaptığı ödemeleri, sözleşme şartlarını ve pazar paylarını bilen biriydi. Ancak müdür yetkisinde olanlar bu bilgilerin tamamına vakıf oluyor. Zaten şirketin bize verdiği tabletlerde de cari bilgiler riskler, iskontolar, pazar payları belli oluyor. Davacının ayrılmasından sonra şirket bünyesinde rakamsal olarak nasıl bir azalma olduğunu görevim itibariyle ben bilemiyorum. …Deposundan ayrılınca tekrar …deposunda aynı bölgede çalışmaya devam etti. …bölgesinde … ve …deposu dışında depolar faaliyet göstermektedir. Ancak … Eczanın en büyük rakibi … Ecza ve … Ecza deposudur. “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir (Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, MÜHF-HAD, C.14, sy.3, s.179 vd.).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 6098 Sayılı TBK’nın 26. maddesinde bir sözleşmenin içeriğinin, kanunda öngörülen sınırlar çerçevesinde taraflarca özgürce belirlenebileceği belirtilmiş olmakla birlikte 27. Maddesinde konusunun, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olacağı belirtilmiştir.
Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemede özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. Rekabet sözleşmesi bakımından 6098 Sayılı TBK’nın 26., 27., 420. Ve 445. maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir.
Somut olayda gerek iş sözleşmesinin düzenlendiği tarihte gerekse sona erdiği tarihte 6098 Sayılı TBK yürürlükte bulunduğundan bu kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi gereğince, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” 6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Buna göre, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir.
Diğer taraftan 6098 sayılı TBK’nın 420. Maddesi gereğince; Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.
Somut olayda, taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona erdikten sonra dava açıldığı için mahkememizin görevli olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede yapılan rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin, TBK’nın 444/2.maddesi uyarınca saha satış müdürü pozisyonundaki davacıya davalı işverenin müşteri çevresi ve uygulanan iskonto vs. Ticari faaliyetleri ile ilgili bilgi edinme imkanı sağladığından bu maddeye uygun olduğu, TBK’nın 445/1.maddesi uyarınca yer, zaman ve işlerin türü bakımından sınırlama içerdiğinden bu maddeye de uygun olduğu ancak sözleşmenin tamamı incelendiğinde sadece davacı işçi aleyhine yaptırımların düzenlendiği, davacı işçi aleyhine konulan cezai şartlar karşısında davalı işverenin her hangi bir edim yüklenmediği, bu durumda TBK’nın 420/1.maddesi uyarınca hizmet sözleşmesindeki sadece işçi aleyhine konulan bu ceza koşulunun geçerli kabul edilemeyeceği, TBK’nın 420/1.maddesindeki düzenlemenin emredici bir hüküm olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden, HMK’nın 355.maddesi uyarınca resen dikkate alınması gerektiği, açıklanan tüm sebeplerle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalının takibinde kötü niyetli olduğunun sabit olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacının … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine konu 15.000,00.-TL’ lik cezai şart borcu olmadığının tespitine,
Davalının takibinde kötü niyetli olduğu sabit olmadığından, İİK’ nın 72/5. Madesinde düzenlenen tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 1.024,65.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 256,17.-TL harcın mahsubu ile eksik 768,48.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere ve harç olmak üzere) toplam 528,37.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/12/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı