Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/353 E. 2019/73 K. 28.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/353 Esas
KARAR NO : 2019/73
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2013
KARAR TARİHİ : 28/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; …-… sayılı Türk Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilen … Ltd. “… ve davalı “…” tarafından kurulduğunu, … tarihinde … Ltd’ye ortak olduğunu, davalı …’nun internet sitesininde kendi adına kaydettiğini ve söz konusu internet sitesinde … Ltd’nin iletişim bilgileri arasında kendi adına kayıtlı telefon hattına yer verdiğini, … tarihinde …nun … tarihinde … Ltd. ‘deki hisselerini …’ye satarak şirketten ayrıldığını, davalı … ile … tarafından … – … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilen faaliyet konusu … Ltd. İle aynı olan diğer davalı şirketi kurduklarını, davacı şirketin internet sitesindeki iletişim bilgilerinde yer alan telefon numarasının davalı … adına kayıtlı olduğundan, davacı ile iletişime geçmek isteyen kişilerin davalı … arayarak ve davacı şirketi aradıklarını zannederek, iş veriklerini, davalı …’in hile yollarıyla davacının müşterileri ile ticari ilişkiye geçtiğini iddia ederek, haksız rekabetin tespitini, men’ini, … internet sitesinin kapatılmasını, davalıların şirket defterlerinin incelenmesi ile tespit edilecek olan haksız rekabet ile elde edilen maddi gelirin, kısmi dava yolu ile başlangıç 5.000,00.-TL’sinin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini, davalıların tazminata mahkum edilmesini, dava sonucunda kesinleşen hükmün … yayınlanan yüksek tirajlı bir gazetede ilan edilmesini, davalıların 5.000,00-TL manevi tazminata mahkum edilmesini, maddi taleplere ticari faiz yürütülmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd.’nin … tarihinde kurulduğunu, … Ltd. ‘nin kurulmasından önce …’nun … Sistemleri unvanlı bir ticari işletmesi şahıs şirketi ile faaliyette bulunduğunu, davalı …’lin tanınırlığından faydalanmak amacıyla … ibaresini ticaret unvanında kullanmasına, yalnızca davalı …’in … Ltd. Ortağı olduğu dönemle sınırlı tutultuğunu, davalı …’nin güven sarsıcı hareketleri sebebiyle …’in ise …’nin isteği üzerine davacı şirketten ayrıldığını, … Şahıs Şirketinin … tarihinde tekrardan faaliyete geçtiğini, … nezdinde marka olarak tescil başvurularının yapıldığını, davalının … Ltd.’den ayrıldıktan sonra bağlılık yükümlülüğü altında olmadığını, şahıs şirketi ile faaliyetine devam edebileceğini, … Şahıs Şirketine ait adres/ telefon/ işletme adı üzerinde hak iddia edilemeyeceğini, ve bu kapsamda haksız rekabet şartlarının meydana gelmediğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; şirket sicil kayıtları, hisse devir sözleşmesi, ortaklar kurulu karar örneği, şirket ana sözleşmesi, ticaret sicil gazetesi örnekleri sunulmuş, tarafların tanıkları dinlenmiş, bilirkişilerden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve uğranılan zarar nedeniyle maddi – manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf iddiasında; davalıların şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra … ŞTİ’nin kurduklarını, bu şirketin davacı şirket ile faaliyet konusunun birebir aynı olduğunu, davalıların davacı şirketin tüm ticari sırlarına ve müşteri bilgilerine sahip olduktan sonra davacı şirkete ait olması gereken internet sitesini de (…) elde edip sanki davacı şirketi temsil ediyorlarmış gibi davranmak suretiyle davacının müşterileriyle hileli davranışlarla ticari ilişkiye girdiklerini, ayrıca … nolu telefonu da davalı …’nun kendi adına almak suretiyle bu şekilde davacının müşteri kaybına uğratıldığı iddiasıyla eldeki davayı açmıştır.
Ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; davacı şirketin … sicilinin … sicil numarasında … tarihinde kaydolduğu, kaydının halen devam ettiği, şirketin ilk ortaklarının … ve … olduğu, daha sonra davalı …’nun bir kısım hissesini …’e devretmesi nedeniyle bu kişinin de katılımıyla şirketin 3 ortaklı hale geldiği, davalı …’nun kalan hissesini de … tarihli hisse devir sözleşmesi ile …’ye devretmesi üzerine …’in şirket ortaklığı sıfatının sona erdiği, … ve …’in ortak olarak kaldıkları, daha sonra …’in de hissesini diğer ortak …’ye … tarihinde devretmesiyle şirketin tek ortağının … olduğu anlaşılmakta olup, yine davalı … ŞTİ’nin de … tarihinde … sicilinin … sicil numarasına kaydedildiği, şirket ortaklarının … ve …’dan teşekkül ettiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisine celp olunan Türk Telekom Müdürlüğünün … tarihli cevabi yazısı ve ekindeki abone sözleşmelerine göre … nolu telefonun … adına ilk kez … tarihinde tahsis edildiği ve halen de bu kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … duruşmadaki beyanında; davacı şirkette çalıştığını, şirketin tek ortağının ve sahibinin … olduğunu, ilk olarak burada işe başladığında … isimli bir ortak daha olduğunu, sonradan bu kişinin ortaklıktan ayrıldığını, bu kişinin … ile birlikte kendi firmalarıyla aynı konuda faaliyet gösteren … ŞTİ’ni kurup faaliyetlerine devam ettiklerini, ancak sonradan bazı müşterilerden duyduklarına göre … ve …’in sanki kendi firmaları adına iş yapıyormuş gibi davrandıklarını, fakat sonradan kesilen faturalardan işin … Firması tarafından yapıldığını öğrendiklerini beyan ettiği görülmüştür.
Davacı tanığı …; davacı şirkette çalıştığını, enerji sektörü konusunda faaliyette bulunduklarını, davalı …’nun davacı şirketin eski ortağı olduğunu, sonradan ayrıldığını, bu kişinin … ile birlikte … Firmasını kurarak aynı enerji alanında faaliyet göstermeye başladığını, daha sonradan müşterilerinden yapılan şikayetler üzerine davalıların müşteri çevrelerini yanıltmak suretiyle kendilerine yönlendirdiklerini ve kendi ürünlerini de bu kişilere pazarladıklarını öğrendiklerini, kendilerinin satışını yaptıkları ürünlerde … Firmasına ait etiket bulunduğunu, önceki etiketlerde eski ortak …’in de telefon numarası olduğu için bazı müşterilerin bu numarayı aradıklarında …’in kendi kurduğu … Firmasının ürünlerini müşterilere pazarladıklarını öğrendiklerini, kendi çalıştığı dönem içerisinde davalıların hukuka aykırı bir şekilde internet sitesi kullanılarak faaliyette bulunduğuna şahit olmadığını, bir defasında …’nin … ve …’ın da olduğu bir ortamda evvelce kullanılan internet sitesini …’den geri istediğini duyduğunu, fakat …’nun buna karşı çıktığını belirttiği görülmüştür.
Davacı tanığı …: davacı firma ile önceye dayalı aralarında ticari ilişki odluğunu, davacı firma sahibi olarak …’yi tanıdığını, kendilerinin davacı firmaya zaman zaman güç kaynağı talebiyle teklif sunmaları için internet sitesi üzerinden yazışmalarının olduğunu, bu yazışmalarını da … e-mail adresi üzerinden yaptıklarını, bir ara yazışmalarına davacı firma tarafından uzun bir süre cevap verilmeyince firma yetkilisi … ile görüştüğünde kendisinin ortakları ile ayrıldığını, bu nedenle e-mail’den haberinin olmadığını söylediğini, bu olaydan sonra … isimli kişinin kendisine gelip …’nin eski ortağı olduğunu, oradan ayrıldığını, ayrı bir firma kurduklarını ve kendilerinden de teklif alınmasını istediğini, … ile daha sonraki görüşmelerinde …’ın yeni bir e-mail adresi verdiğini ve buradan yazışmalarına devam ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı tanığı … beyanında; … İli’nde enerji sektöründe faaliyet gösteren şahıs firmasında çalıştığını, firmalarının kesintisiz güç kaynağının bakımı, satışı, dağıtımı gibi işleri yaptığını, yine firmanın kendi adına internet adresinin de olduğunu, müşterileriyle genellikle teklif formu hazırlayıp müşteriye sunmak şeklinde ilişkilerinin yürüdüğünü, garanti süresi içerisinde anlaşmalı oldukları yetkili servisler aracılığıyla müşterilerinin her türlü servis hizmetlerini de yerine getirdiklerini, …’nun … Sistemleri isimli şahıs firmasını kuran kişi olduğunu, daha sonradan …’nin ortaklığa katıldığını, bir süre sonra …’nun bu ortaklıktan ayrılıp, başka bir firma kurduğunu, bu yeni firmayı kurunca eskiden faaliyet gösterdiği yerin yakınındaki bir yere geçtiğini, burada bir süre çalıştığını, bunun dışında taraflar arasındaki hadiselere ilişkin bir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanıkları … ve … de diğer tanıkla benzer nitelikte beyanda bulunmuşlardır.
Davalılar vekilinin dosyaya sunmuş olduğu … adresinin … tarihinde davacı adına alındığı anlaşılmaktadır.
Davalı …’nun, davacı şirkete ortak olmadan evvel de … unvanlı şahıs firmasını işlettiği, dosyaya sunulan vergi levhasından ve faturalardan anlaşılmaktadır. Söz konusu vergi levhasındaki şahıs firması adresi olarak … adresi yazılı olup, söz konusu telekom müdürlüğünden gelen … nolu telefonun ilk olarak abone tesis işlemi ile bağlandığı adres bilgileriyle aynı adres olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı …’nun … nolu telefon numarasını ve … uzantılı … adresini kullanmasının haksız rekabet teşkil eder nitelikte olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.
Haksız rekabet kavramı TTK 54.maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre haksız rekabet, genel olarak “dürüstlük kuralına aykırı olan ve rekabeti bozan davranışlar” olarak tanımlanmıştır. Limited şirketlerde ortaklara yüklenen rekabet etmeme yükümlülüğü, TTK’nın 613 ve 626 maddelerinde düzenlenmiş olup, ortakların şirketin çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunamayacaklarını, şirketin amacına zarar veren işlemler yapamayacakları, ayrıca ortakların şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı başlığı altında düzenlenmiştir.
Y,ine 626.maddeye göre de; müdürlerin özen ve bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı düzenlenmiş, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ya da diğer tüm ortakların yazılı olarak izin vermemişler ise müdürlerin şirketle rekabet oluşturan faaliyette bulunamayacakları açıklanmıştır. Görüldüğü üzere ortakların şirketten ayrıldıktan sonra önceki şirketle aynı konuda faaliyet gösteren bir şirkete ortak olmaları, bu konuda faaliyette bulunmaları yasak edilmiş değildir.
Dava dosyası … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek, bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; davalı …’nun … ŞTİ’nde müdür sıfatına sahip oluşu, şirketi münferit imzasıyla her konuda temsil ve ilzama yetkili oluşu, davalının şirket ortaklığından ayrılmasına sadece 2 ay kala … alan adını kendi adına tescilini gerçekleştirmesinin davalının … ŞTİ’ne karşı olan bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve ortaklığı zarara uğratmaktan kaçınmayı ihmal ettiğini gösterdiğini, … ŞTİ’nin faaliyetinin bir kısmının … alan adı üzerinden sürdürüldüğünün açık olup, bu web sitesine ayırt edicilik hissi verenin … ibaresi olduğunu, kaldı ki … web sitesinin de … tarihinden beri davacı şirket tarafından kullanıldığını, dolayısıyla davalı …’nun TTK madde 613’te düzenlenen ortaklığa karşı bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varıldığını, kaldı ki davalı …’in davacı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra şirkete karşı rekabet etmeme yükümlülüğü altında olmadığını, ayrıca ortaklıktan ayrılmadan sonra belli bür süre davacı ile aynı veya benzer faaliyette bulunmayacağına dair bir sözleşme de bulunmadığını, yine … numaralı sabit telefon hattının sahibinin davalı … olduğu ve davacı şirketin kuruluş tarihinden önce bu telefon hattının davalı tarafından kendi adına … tarihinde alındığı ve kullanıldığı dikkate alındığında, davalının şirket ortaklığından ayrılmasından sonra da bu telefon numarasını kullanmasında sakınca olmadığının düşünülebileceğini, ancak … alan adının davalının şirket ortaklığından ayrılmasına yaklaşık 2 ay kala adına tescil edilmesinin limited şirketlerde düzenlenen müdür olan ortaklara yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi raporundaki davalı …’nun sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılan eyleminin dayanağını teşkil eden … uzantılı … adresinin davalı tarafından kullanılmasına ilişkin belirlemeler, dosyadaki belgelerle uygunluk arz etmeyip, bilirkişiler her ne kadar söz konusu … adresinin … tarihinde yani davalı …’in davacı şirketteki ortaklıktan ayrılma tarihi olan … tarihinden yaklaşık 2 ay önce alındığını beyan etmekte iseler de, gerek bilirkişi raporunun … sayfası … maddesindeki açıklamalar ve buna göre davalı …’nun … tarihi itibariyle bu adresi kullandığına ilişkin belirlemeler karşısında raporun kendi içerisinde çelişkili beyanlar taşıdığı anlaşılmaktadır. Ayrıca dosyaya sunulan belgede de … tarihi itibariyle … uzantılı … adresinin ilk kez davalı tarafından bu tarihte kullanıldığı anlaşılmakta olup, bu nedenle mahkememizce bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, hükme esas alınmamıştır.
Gerek davalı …’nun davacı şirkete ortak olmadan önce … isimli başka bir şahıs firmasının olması ve bu şahıs firmasını işlettiği dönemde söz konusu … nolu telefonu kendi adına abone sözleşmesi ile alması, daha sonra da aynı telefon numarasının şirkete ortak olduktan sonra kullanılmaya devam edilmesi ve şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra da söz konusu telefon numarasının davalı tarafça kullanılması dikkate alındığında, bunun TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde belirtilen dürüstlük kurallarına aykırı davranışlardan bulunmadığı sonucuna varılmış, yine davalının şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra davacı şirketle aynı konuda faaliyet göstermesinin de bu konuda taraflar arasında bir sözleşme bulunmayışı ve TTK hükümleri gözetildiğinde rekabet yasağına aykırılık teşkil etmediği sonucuna varılmıştır. Ayrıca … uzantılı … adresinin davalı tarafça kullanılmaya devam ediliyor olması da, söz konusu adresin ortaklıktan ayrıldıktan sonra alınması, öncesinde davacının şahıs firmasının da … ibarelerini taşıyor olması dikkate alındığında, haksız rekabet teşkil eden bir eylem olarak değerlendirilmemiş ve bilirkişi görüşünden bu konularda ayrılınmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; sübuta ermeyen davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “…. Mahkeme kararının gerekçesinde tanık beyanları kısmen özetlenmekle birlikte tanık beyanları değerlendirilmemiştir. Bu suretle dava dilekçesinde ileri sürülen davalı eylemlerinin tamamı tartışılmamış olup, iddia edilen hususlarda tanık beyanları ve tüm delillerin değerlendirilmesi, taraf defter kayıtlarında yapılacak bilirkişi incelemesiyle müşteri çevresinin azaltıldığı iddiasının belirlenmesi, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki tespitler de nazara alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş, taraf vekillerinden bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, davacının iddia ettiği gibi müşteri çevresinin azalıp azalmadığı, bundan dolayı zarara uğrayıp uğramadığı hususu araştırılmış, Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; davacı firmanın … yılından sonra … yılında kârlılık tutarında düşüş yaşandığını, bunun yanında davalı … Şti’nin ise kurulduğu … tarihinden itibaren … ve … yıllarında kârlılığında düşüş olmadığının görüldüğünü, davacı şirketin …-… dönemi içerisinde net satışlarının düşmediği, her geçen yıl arttığı, … yılında kârlılığının düşmesinin nedeninin faaliyet giderlerinin yüksek olması, bu nedenle faaliyet kârlılık oranının düşük olmasından kaynaklandığını, davalı … Şti’nin de … yılında faaliyet giderlerinin artması nedeniyle kârlılığının düştüğünün görüldüğünü, müşteri kaybının tespiti için davalı şirketin yıllar itibariyle çalıştığı firmaların listesinin oluşturulduğunu, davacı şirketin çalıştığı firmalarla karşılaştırmasının yapıldığını, buna göre … yılında davacı şirketin çalıştığı firmalardan sadece … firmanın davalı şirketin de müşterisi olduğunun tespit edildiğini, davacının defter kayıtlarına göre müşteri kaybının oluşmadığını mütalaa etmiş, davacı vekili tarafından rapora itiraz edilmesi üzerine bilirkişiden ek rapor aldırılmış, …tarihli ek rapora göre; davacı tarafça dilekçesi ekinde ortak müşterilerin yıllık cirosunu gösterir tablo sunduğunu, davacı ve davalı şirketin ortak olan 7 müşterisinin toplam cirolarının … ve … yılında %30-50 oranında düştüğünü, en büyük düşüşün … Hastanesi ile … müşterilerinde yaşandığını, yaşanan düşüşten dolayı 3.688,15.-TL’lik kâr kaybı yaşandığını, 7 firmanın ciro toplamının, firmanın ciro payı içindeki oranının %2-5 aralığında olduğunun görüldüğünü, 7 firmanın cirosunun düşüş nedeninin davalı olduğuna ilişkin tespit yapılabilmesi için davalı firmanın bu müşterilerden yaptığı satış ciroları bilgisinin gerektiğini, ancak davalı firmanın bu 7 firmaya ilişkin satış cirolarını sunmadığının görüldüğünün mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında davalı … tarafından alınan … adlı internet sitesinde dava dilekçesine eklenen belgeyle escenerjisistemleri ibaresiyle birlikte dava konusu telefon numarasının kullanıldığı iddia edilmesine rağmen, mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmayıp gerekçede bu yönde bir açıklamaya da yer verilmediği belirtilmiştir. Evvelce bozma öncesinde aldırılan … tarihli bilirkişi raporunda, raporun 8.sayfasındaki … maddedeki açıklamalara göre davalı … tarafından … şahıs şirketinin … tarihinde faaliyete geçmesinden sonra … alan adının şahıs firması adına alındığı ancak tescil edilmediği, daha sonra … tarihinde davacı şirketin kurulmasından sonra da … alan adının tescil edilmeyip, fakat sadadece ….tr alan adının davacı şirket adına tescil edildiğini, buna karşılık davalı …’nun davacı şirketten ayrılmadan çok kısa bir süre önce … alan adını tescil ettirdiği ve davacı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra da daha sonra davalı şirketi kurmasından sonra şirket hesaplarında … internet sitesini kullandığı ve bu sitede iletişlim bilgileri kısmında … nolu sabit telefon hattına yer vermek suretiyle, davacı şirketin faaliyetleri ve ürünleriyle ihtivas yaratıp zarara uğrattığı görüşüne varıldığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla bozma ilamında da açıklandığı üzere davacı şirketin henüz kurulmasından önce davalı …’nun … – … adıyla faaliyette bulunduğu şahıs işletmesinin olduğu, … yılında kendi adına kayıtlı telefon numarasının alındığı, ardından … ile davalı … tarafından davacı şirketin kurulduğu, bu tarihten sonra dava konusu edilen telefon numarasının davacı şirketçe kullanıldığı, daha sonra davacı şirkete dava dışı …’in ortak olmasıyla 3 ortaklı olan davacı şirketten önce davalı …’in, ardından da dava dışı …’in hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldıkları ve ayrılmadan kısa bir süre sonra davalı … ve … tarafından davacı şirketle aynı alanda iştigal eden diğer davalı şirketin kurulduğunun anlaşıldığı, davalı … adına kayıtlı telefon numarasının davacı şirketin kurulmasıyla aslında davacı şirket tarafından kullanılmak üzere şirkete devredildiği iddia edilmekte, iletişim bilgilerinde yer verilmek suretiyle davacı şirket tarafından da kullanıldığı ihtilafsız bulunmaktadır. Bu nedenle davalı …’nun davacı şirketçe kullanılan ancak kendi adına kayıtlı olması sebebiyle davacı şirket ortaklığından ayrılması sonrasında şahıs işletmesinde de bu telefon numarasının kullanılması ve adından da davalı şirketçe kullanılarak müşteriler nezdinde karışıklığa mahal verilmesi, yine aynı şekilde … adlı alan adını kullanarak (davacı şirket adına tescil edilen ….tr ile karışıklığa meydan vermek suretiyle) haksız rekabet teşkil etmektedir.
Dinlenen davacı tanıklarından … duruşmadaki beyanında; davalı firma ile aralarında önceye dayalı ticari ilişki olduğunu ve aradaki ilişkinin de özellikle yazışmalarını internet sitesi üzerinden yaptıklarını, bu yazışmaların da … adresi üzerinden yaptıklarını, bir ara yazışmalarına davacı firma tarafından uzun süre cevap alınmayınca davacı firma yetkilisi ile görüştüğünde e-mailden haberinin olmadığını söyleyip ortakları ile ayrıldığını belirttiğini, daha sonra da … isimli kişinin gelerek …’nin eski ortağı olduğunu , ayrı firma kurduklarını, kendilerinden de teklif alınmasını istediğini, davacı firma yetkilisi … ile sonraki irtibatlarının yeni bir e-mail adresi üzerinden yazışarak devam ettiğini belirttiği görülmüştür.
Davacı tanıklarından … da beyanında; davacı şirkette elektronik teknikeri olarak görev yaptığını, bazı müşterilerden aldıkları şikayetlere göre …’dan arayan bir müşterinin almış olduğu akünün zamanında önce bittiğini söylemesi üzerine gidip kontrollerini yaptıklarında söz konusu akünün firmalarınca satılmadığının, davalı şirket tarafından bunun alındığının cihaz üzerindeki etiketten tespit edildiğini, bunun gibi … Firması şikayetinin üzerine gidilmesi sonucu tspit edildiğini ve bunun üzerine de ilgili firmalara davacı şirketin ortaklık durumuna ilişkin bilgilendirme yaptıklarını söylemiştir.
Görüldüğü üzere tanık ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davalı … tarafından kurulan davalı şirketin … alan adlı internet sitesinde iletişim bilgilerinde söz konusu … nolu telefon numarasına da yer vermek suretiyle müşteriler nezdinde bir karışıklığa sebebiyet verildiği açıktır. İlgili telefon numarasını arayarak davacı şirket ile iletişim kurduklarını zanneden müşterilerin aslında davalı şirket ile iletişim kurdukları anlaşılmaktadır. Bu şekilde de davacının bir zarara uğramasının varlığı kaçınılmazdır. Davalı şirket aynı zamanda … uzantılı internet sitesini de davacı adına tescilli ….tr sitesiyle kullanmakla, bu durumun da karışıklığa sebebiyet verdiği sabittir.
Tüm bu nedenlerle; davalıların … sitesini kullanmak ve … nolu sabit telefon hattına iletişim bilgileri kısmında yer vermek suretiyle haksız rekabette bulundukları sabittir.
TTK’nın 56.maddesinde haksız rekabetin, aldatıcı hareket veya iyi niyet kurallarına aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali olduğu düzenlenmiş, 57.maddesinde ise husuniyet kaidelerine aykırı hareket sınırlayıcı olarak değil, hususi ile denilmek suretiyle örnekleyici olarak sayılmıştır.
Gerek haksız rekabete ilişkin yasal düzenlemeler, gerekse Medeni Kanunun 2.maddesinde belirtilen herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu yönündeki tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulama alanı bulunan temel hüküm uyarınca, haksız eylemin özel bir türü olan haksız rekabeti oluşturan eylemin kim tarafından, hangi şekilde ve hangi yolla meydana getirilmiş olduğu hususunun, bu eylemin sübutu açısından bir önemi bulunmayıp, yapılan eylemin haksız olarak bir ticari işletmeye, ticari faaliyete zarar verip vermediği, güven içinde devam etmesi, işlemesi gerekli ticari rekabet ortamını bozup bozmadığının belirlenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Haksız rekabet eyleminin varlığı için 3 unsurun bulunması gereklidir: bunlar; iktisadi rekabet, iyi niyet kurallarına aykırılık ve kötüye kullanımdır. İktisadi hayatta gerçekleşen temel kural rekabet serbestisidir. Buna göre herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olup, özel teşebbüs kurmakta serbesttir. Ancak iktisadi rekabet, iyi niyet kurallarına aykırı ise haksız rekabet oluşturacaktır.
TTK’nın 58.maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden birisi de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan davalının haksız rekabetiyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak böyle bir zararın özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için TTK’nın 58-e maddesinde Hakime maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığına hükmetmek yetkisi vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararın, davalının elde ettiği kâr miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kâr miktarıdır. Bu zarar kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesinde tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile, haksız rekabetin varlığında Hakim TTK5-e maddesine göre tazminatı belirler.
6098 sayılı TBK’nın 50.maddesine göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, Hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözeterek zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”
TBK’nın 51.maddesi; “Hakim tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.”
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına ve hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamındaki açıklamalar göz önüne alındığında; davalılardan …’nun henü davacı şirket kurulmadan önce …- … unvanıyla faaliyette bulunduğu şahıs işletmesinin olduğu, … tarihinde …’nun … nolu sabit telefonu kendi adına aldığı, ardından … ile … tarafından davacı şirketin kurulduğu, bu tarihten sonra … nolu telefon numarasının davacı şirketçe de kullanıldığı, daha sonra davacı şirkete dava dışı …’in de ortak olmasıyla 3 ortaklı olan şirketten önce …’nun ardından dava dışı …’in hisselerini devredip ortaklıktan ayrıldıkları, davalı …’nun davacı şirket ortaklığından ayrılmasından sonra … Elektronik unvanıyla bir süre işlemlerini yürüttüğü, …’in de davacı şirket ortaklığından ayrılmasından sonra davalı … ve dava dışı … tarafından davacı şirketle aynı alanda iştigal eden diğer davalı şirketin kurulduğunun anlaşıldığı ve davalı şirket kurulduktan sonra … adına kayıtlı telefon numarasının da davalı şirket tarafından kullanılmaya devam edildiği ve … internet sitesinde iletişim bilgilerinde bu telefon numarasına yer verilmek suretiyle müşteriler nezdinde karışıklığa mahal verilmek suretiyle haksız rekabette bulundukları sabittir. Davalıların kullanmış olduğu internet sitesinde iletişim bilgilerinde bu telefon numarasını arayan müşterilerin aslında davacı şirketle irtibata geçtiklerini düşündükleri, ancak davalılarla gerçekte iş ilişkisine girdikleri, bu husus dinlenen bir kısım tanıkların beyanlarından da anlaşılmaktadır. Her ne kadar bozmaya uyulduktan sonra aldırılan bilirkişi rapor ve ek raporunda davacının bu yüzden uğramış olduğu zararın miktarı tam olarak belirlenemese de, davacının haksız rekabet teşkil eden davalı eylemleri yüzünden zarara uğradığı kaçınılmazdır. Davacının maddi zararının miktarı tam olarak belirlenememiş ise de davacının satışlarının, dolayısıyla kârının az da olsa etkilenmesi ve potansiyel müşteri sayısında ve satışlarda azalma nedeniyle maddi zarara uğrayacağı, bu nedenle gerek TTK 58-e, gerekse TBK’nn 50 ve 51 maddeleri uyarınca ihlal eyleminin niteliği, kapsamı ve süresi dikkate alınarak davacı tarafça talep edilen 5.000,00.-TL maddi tazminatın makul olduğu değerlendirilmiş, ayrıca davacının manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmeye göre de haksız rekabet nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği, dolayısıyla olayda manevi tazminat isteme koşullarının da bulunduğu mahkememizce değerlendirilerek, tarafların sosyal ekonomik durumları, paranın alım gücü, haksız rekabetin niteliği ve hakkaniyet gereği ve somut olayın özelliği gibi hususlar değerlendirilerek davacı lehine 5.000,00.-TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir. Ayrıca davacının talepleri arasında escenerjisistemleri.com internet sitesinin TTK’nın 56-c bendi gereğince kapatılması talebi de bulunmakta ise de bilirkişilerin raporlarında da belirttiği gibi söz konusu internet sitesinin yurt dışında davalı … tarafından tescil ettirilmiş bir site oluşu nedeniyle, TTK’nın 56/1-c bendi kapsamına girmemesi nedeniyle bu yöndeki talebi reddedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalılar tarafından, davacı şirket tarafından kullanılan ancak davalı … adına kayıtlı olması nedeniyle …’nun davacı şirketin ortaklığından ayrılması sonrasında da … nolu sabit telefon hattının davalı şirket tarafından kullanılmak suretiyle ve yine davacı şirket unvanı ile benzerlik taşıyan … internet sitesinin de aynı şekilde davalılarca kullanılarak ve sitede … nolu sabit telefon hattına yer vermek suretiyle müşteriler nezdinde karışıklığa mahal verilmesi suretiyle haksız rekabette bulunduklarının TESPİTİNE,
Davalılarca … adlı internet sitesinin ve bu sitede … nolu sabit telefon hattına yer verilmek suretiyle kullanılmasına son verilmek suretiyle haksız rekabetin MEN’İNE,
Davacının … internet sitesinin kapatılması talebinin REDDİNE,
Davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile, 5.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının manevi tazminat isteminin kabulü ile, 5.000,00.-TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Haksız rekabete ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra masrafı davalı tarafa ait olmak üzere … Bölgesinde yayın yapan yüksek tirajlı bir gazetede hükmün İLANINA,
2-Alınması gerekli 683,10.-TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 170,78.-TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32.-TL harcın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan 170,78.-TL peşin harç ve 24,30.-TL başvuru harcının toplamı 195,08.-TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınıp davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 2.256,05.-TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat için hesaplanan 2.725,00.-TL ve manevi tazminat için hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Her ne kadar dava kısmen kabul edilmiş ve davacı talepleri arasında yer alan internet sitesinin kapatılması istemi yönünden reddedilmiş ise de, dava dilekçesinde sadece maddi manevi tazminat talepleri yönünden 10.000,00.-TL için değer gösterilip harç yatırıldığı, davalılar tarafından da bu hususa karşı konulmadığı anlaşılmakla, reddedilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/01/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)