Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/340 E. 2018/513 K. 04.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/340
KARAR NO : 2018/513
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARAR TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TÜRÜ : KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının … İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 5.417.65 TL (asıl alacak) miktarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme Emrini …/…/… tarihinde tebliğ aldığını ve akabinde borçlu şirket vekili tarafından …/…/… tarihinde itiraz edildiğini, davalı borçlunun uzun süreden müvekkiline olan borcunu ödemediğini, borçlunun ödeme emrine itirazının iptal edilmesi gerektiğini, taraflara ait ticari defterler incelendiğinde, davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında düzenli bir ticaret olup, sürekli mal sevkine istinaden birden fazla fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiğini, açık hesap alacaklarına istinaden borcu olan 5.417.65 TL’nin icra takibinde talep edildiğini, davalı şirketin müvekkiline ait kalan 5.417,65.-TL açık hesap alacakları bulunduğunu, borçlu davalının itirazının kötü niyetli olduğunu, her ne kadar borçlu böyle bir borun olmadığını beyan etse bile defterler incelendiğinde bu ifadenin gerçeği yansıtmadığının ortaya çıkacağını belirtmekle, sonuç olarak haksız itirazın iptaline takip tarihi olan …tarihi itbariyle alacağa faiz işletilmesine % 20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
Dava: … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 5.417,65.-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalıların itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olduğundan hak düşürücü sürenin işleyemeye başlamadığı dolayısıyla dava süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davalı şirkete ticari defter ve kayıtlarını sunması bakımından meşruhatlı kesin süreyi içerir davetiye çıkarıldığı, davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen defter ve kayıtları mahkememize sunmadığından dolayı davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının ticari defter ve kayıtları celp edilmiş, Mali Müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen …/…/… havale tarihli rapora göre: davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının yasal defter kayıtlarına göre … takip tarihi itibari ile davacı asıl alacağının 5.417,65 TL’si olduğu, davalı tarafın inceleme gününde defter ve belgeleri ibraz etmediği ve herhangi bir mazeret bildirmemesi hususlarına ilişkin nihai karar takdiri ve değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, ancak davacının usulüne uygun ve alacağın kaynağını oluşturan kayıtları içeren ticari defterleri lehine kati delil teşkil edebileceğini, davacının takip konusu yaptığı irsaliyeli fatura içerikleri ile ilgili davalının kaşe ve kaşe üzerindeki imzalar ile kabulünün olduğu, davalının aldığı mal ve/veya hizmetlerin bir kısmını iade ettiği ve/veya kalan kısmını ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı ayrıca davalının inceleme gününde herhangi bir defter ve belge ibraz etmediği gibi herhangi bir mazeret sunmadığına dair dosya kapsamında tutanak bulunduğu dikkate alındığında … takip tarihi itibari ile davalı taraftan 5.417,65 TL’ sinin asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, davalı tarafın TBK. Maddesi 117 uyarınca rapor içeriğinde ayrıntısı verildiği üzere … Takip tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığı, … tarihli 5.417,65 TL’ lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında fazlalığın olmadığı, bu İtibarla takibin 5.417,65 TL’si üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle … takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda davacı asıl alacağı 5.417,65.-TL’sına davacı talebi doğrultusunda 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01.01.2017 sonrası %9,75)üzerinden basit usulde{3095 Sy.K.m3) temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, davacı tarafça talep edilen %20 oranında icra inkar tazminatının mahkemenin takdirinde bulunduğu hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından icra takip dosyasına sunulan …/…/…. tarihli itiraz dilekçesinde davacı şirket ile aralarındaki ticari ilişki inkar edilmemiş sadece cari hesap ilişkisi olmadığı fatura düzenlenmek suretiyle bir ticari ilişki bulunduğu belirtilmiştir. Davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde de davacının ticari defterlerine kayıtlı irsaliyeli faturalarda davalı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında yukarıda bahsedilen Yargıtay kararı ile HMK 220 maddeleri de birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından ticari defterler ibraz edilmediğinden davacının ticari defterlerine itibar edilerek bilirkişi raporu ile saptanan 5.417,65 TL yönünden yapılan takipte davalının itirazının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada cari alacağa dair olup cari hesap alacağına esas teşkil eden irsaliyeli faturaların davalı şirket tarafından kaşe ve imza atılarak fatura içeriğinin kabul edilmiş olmasına göre alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile, TAKİBİN DEVAMINA,
Alacak likit olduğundan asılacak 5.417,65.-TL’nin % 20’sine tekabül eden 1.083,53.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 370,07.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 65,43.-TL harcın mahsubu ile bakiye 304,64.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 647,83.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/07/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)