Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/334 E. 2018/260 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/334 Esas
KARAR NO : 2018/260
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, tarafların tacir olduklarını aralarındaki işlerin de ticari iş niteliğinde olduğunu, müvekkilinin davalı şirketten bakiye 1.119,89-TL alacağının bulunduğunu, bu alacağın davalıdan defalarca talep edildiğini, ancak davalı şirket yetkililerinin dönüş yapmadıklarını ve herhangi bir ödemede yapmadıklarını, bunun üzerine … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın ödeme emrine itiraz ettiğini, icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini beyan etmekle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takip konusu borcu takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ödemesine, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Dosya içerisine; davacı vekili tarafından irsaliyeli fatura suretleri ibraz edilmiş, … İcra müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası celp edilmiş, … Vergi Dairesinden davaya konu faturaların BA formlarında beyan edilip edilmediği hususları sorulmuş, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor aldırılmıştır.
Dava; Faturalardan kaynaklı cari hesap bakiye alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
İcra dosyasında davalının arada ticari ilişki bulunmadığı ve borcu olmadığına dair takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ticari ilişki olup olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığı hususlarındadır.
… İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 1.119,89.-TL asıl alacağa icra giderleri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9,75 avans faizi ile birlikte icra takibine girişildiği, takibin borçluya …/…/… tarihinde tebliğ edilmesi üzerine borçlu vekilinin süresinde itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi …’ in …/…/… havale tarihli raporunda özetle; taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 1.119,89.-TL tutarında davalı şirketten alacağının olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere … Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine talimat yazılmış, davalı şirkete meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde defterler ibraz edilmediğinden bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının faturaya dayandırdığı cari hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağının tahsili iddiasıyla başlattığı icra takibine davalının aralarında ticari ilişki ve borç olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiği, itirazın iptali için eldeki davanın ikame edildiği, davalının davaya cevap vermediği, TTK’nın 18. Maddesinde tacir olmaya bağlanan sonuçlar ve yükümlülüklerle birlikte yukarıda açıklanan HMK’nnın ilgili hükümleri doğrultusunda davalıya ticari defter ve belgerini ibraz etmesi için usulüne uygun yapılan tebligata rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının usulüne uygun tutulan e-defter kayıtlarına göre takibe dayanak faturaların ve cari hesap ilişkisinin kayıtlı olup takip tarihi itibari ile 1.119,89-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve yargıtay içtihatları kapsamında davacının defterlerinin defter ibrazından kaçınan davalı karşısında kesin delil teşkil ettiği, ayrıca dosya içerisinde davaya konu faturaların ve muhteviyatının Sürat kargo vasıtası ile davalının işyerine teslim edildiğine ilişkin kargo belgelerinin ibraz edildiği, alacağın likit yani belirlenebilir olduğu bu şekilde davacının davasının sübut bulduğu sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra müdürlüğünün …7/… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
1.119,89.-TL asıl alacağın %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 76,50.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 45,10.-TL harcın davalıdan TAHSİLİNE, hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 916,00.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, 6100 Sayılı HMK’nun 341/2 maddesi, 6763 Sayılı Kanun’un 44.maddesi ile 6100 sayılı HMK’ya eklenen Ek Madde 1 uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/03/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı