Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/324 E. 2018/482 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/324 Esas
KARAR NO : 2018/482
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 30/05/2017
KARAR TARİHİ : 28/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı tarafından … nolu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan ve davalı şirketin sahibi bulunduğu … plakalı iş makinesinin …/…/… tarihinde dava dışı … … sevk ve idaresinde iken müvekkili şirkette kasko poliçesi bulunan … … … plakalı araca çarpması sonucu meydana getirdiği hasara ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından sigortalısına 19.420,00-TL hasar tazminatı ödenmiş olmakla ödenen hasar tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … tescil plaka nolu ekskavator cinsi iş makinesinin malikinin müvekkili şirket olduğunu, bu davada müvekkilinin şirket taraf olarak gösterilemeyeceğini, çünkü dava konusu trafik kazasına karıştığı iddia olunan ve mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan … tescil plaka nolu ekskavator cinsi iş makinesinin … tarihli, … sayılı ve … Finansal Kurumlar Birliği tescil nolu Finansal Kiralama sözleşmesi ile … ‘ne Finansal Kiralama yolu ile kiralandığını, aracın yol açtığı zararlardan işleteni sorumlu tutan kanun hükümleri karşısında müvekkili şirketin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, öncelikle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, haksız ve mesnetsiz davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; ZMMS sigortası ile sigortalı olan iş makinesinin olay anında iş faaliyeti yapmakta olduğunu, paletli olması sebebi ile karayoluna çıkması yasak olan bir araç olduğunu, bu araca trafik poliçesi düzenlenmesinin hatalı olduğunu, olayın iş faaliyeti sırasında meydana geldiğini, trafik kazası olarak nitelendirilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava finansal kiralama sözleşmesi tarafı olan …’ne ihbar edilmiş, ihbar olunan vekili beyan dilekçesinde özetle; kendilerine davaya dahil edilmekle husumet yöneltilemeyeceğini, iş makinasının işleteninin müvekkil ile … İş ortaklığı olduğunu, kaza yerinin “…Taşkın Koruma İş Alanı” sahası olduğunu, davacının kasko sigortası yaptığı araç sürücüsünün müvekkil şirkette mühendis olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin ibraz edildiği, kullandığı aracın da trafik sicilde adına kayılı …Şirketinden sözlü yapılan anlaşma ile iş ortaklığı adına ve hesabına kullanıldığını, kira bedelinin iş ortaklı tarafından ödendiğini, yani alacaklı ve borçlı sıfatlarının birleştiğini, şirkete atfı kabil bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine davacı vekili tarafından sigorta poliçesi, tespit tutanağı, ifade tutanağı ve ehliyet fotokopisi ile ruhsat fotokopisi, finansal kiralama sözleşmesi ibraz edilmiş, mahallinde keşif yapılmış bilirkişiden rapor alınmış, davacı ve davalı sigorta şirketinden hasar dosyası celp edilmiştir.
Dava; sigorta şirketinin, kasko poliçesi nedeniyle, kendi sigortalısına yaptığı ödemeye binaen halefiyet esası uyarınca, kazaya karışan aracın işleteni ve ZMMS sigortacısı aleyhine açtığı rücuen tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı Vakıf kiralamanın pasif husumet ehliyetinin olup olmadığı, kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup olmadığı, kazaya neden olan iş makinesinin ZMMS kapsamında olup olmadığı, bu kapsamlarda davalıların sigortacının kendi akidine yaptığı ödemeden sorumlu olup olmadıkları hususları ihtilaflıdır.
Davacı sigorta şirketi …/…/… tarihli yazısı ekinde ödeme belgesi ibraz etmiş, …/…/… tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle … plakalı iş makinasının … … … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen hasara ilişkin sigortalısı … … … plakalı araç maliki …Şti’ ye 52.000,00.-TL hasar ödemesinin yapıldığını bildirdiği anlaşılmıştır.
Mahallinde keşif yapılmış, trafikçi – makine mühendisi bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Trafikçi-Makine Mühendisi … tarihli raporunda sonuç olarak; kazanın meydana geldiği yerin karayolu niteliğinde olmadığı, davaya konu … tescil plakalı, … model iş makinasının ZMSS poliçesi kapsamında olduğu, … tescil plakalı … model … marka ekskavatör iş makinasının … kiralama tarafından ibraz edilen kiralama sözleşmesine ilişkin belgelerde belirlenen iş makinesi olduğu, meydana gelen kazada, … … … plakalı otomobil sürücüsü …’ nin %100 oranında tamamen kusurlu olduğu, ekskavatör operatörünün kusurunun bulunmadığı, … … … plakalı otomobilin hasarından kaynaklı zararının 19.240,00.-TL olduğu, meydana gelen zarar miktarının davacı sigorta şirketi tarafından rücu edemeyeceği kanaatini bildirdiği anlaşılmıştır.
Harita Mühendisi … havale tarihli raporunda sonuç olarak; tarfik kazasının olduğu yer her ne kadar tapulu olsa da bitişiğinde bulunan …’nın kış aylarında taşkına sebep olması sebebiyle çay kenarındaki tapulu parsel sınırlarının zeminde belirli olmadığı, kaza yerinin kadastro paftasına göre yol veya karayolu vasfında olmadığı, en yakın yol olan … karayoluna 475 metre uzaklıkta olduğu, …’nın sel ve taşkına sebep olması sebebiyle DSİ bölge Müdürlüğünce dere ıslah çalışmaları yapıldığından keşif günü itibar ile “sedde” adı verilen sel ve taşkın önleme amaçlı, üzeri tesviye edilerek düzeltilmiş “toprak yığıntısı” bulunduğunu, halihazırda araç geçişine uygun olan bu yapının kaza gününden 3 gün öncesine ait uydu fotoğrafından anlaşılacağı üzere kaza anında yapım aşamasında olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle dava şartları bakımından davalı Vakıf Kiralama’nın husumet itirazı ele alınmalıdır.
2918 sayılı KTK’nun 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşübbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı”, aynı Kanun’un 3. maddesinde ise işleten tanımı yönünden “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/4851 esas, 2017/11406 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur.
Araç malikleri tarafından aracın herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, dosyaya ibraz edilen finansal kiralama sözleşmesi, bu sözleşmeye konu olan iş makinesinin kazaya karışan iş makinesi olduğu yönündeki bilirkişi tespiti göz önüne alındığında, iş makinesinin …/…/… tarihli kiralama sözleşmesi ile ihbar olunan şirkete 48 aylığına kiraya verildiği, kiralamanın uzun süre olduğu, araç üzerindeki fiili hakimiyetin ve ekonomik tasarrufun kiralayan şirkete geçtiği, sözleşme hükümleri dikkate alındığında 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olduğu bu şekilde aracın işletenin artık kayıt maliki finansal kiralama şirketi sayılamayacağı anlaşılmakla bu davalı hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, ancak trafik kaydına göre açılan davada, davacının gerçek işleten kiracıyı bilmesi gerekmediği gibi bildiğini gösterir bir husus da bulunmadığından davanın açılmasında kusuru olmadığından davalı şirket lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan davalı ZMMS sigortacı bakımından yapılan incelemede; uyuşmazlık dava konusu kazanın poliçe kapsamında kalıp kalmadığına ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 2918 sayılı KTK’nun 91/1.maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu olacağı”; 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı KTK’nun “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,
b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,
Bu Kanun hükümleri uygulanır.” Hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde bu Kanunda kullanılan terimlerin tanımları düzenlenmiş; diğer tanımlar yanında:
Trafik “Yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir”; Karayolu “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır”; Karayolu yapısı “Karayolunun kendisi ile karayolunun üstünde, yanında, altında veya yukarısındaki; ada, ayırıcı, otokorkuluk, istinat duvarı, köprü, tünel, menfez ve benzeri yapılardır.”; Park yeri “Araçların park etmesi için kullanılan açık veya kapalı alandır.; ”Karayolu üzeri park yeri “Taşıt yolundaki veya buna bitişik alanlardaki park yeridir.”; Karayolu dışı park yeri “Karayolu sınır çizgisi dışında olan ve bir geçiş yolu veya servis yolu ile taşıt yoluna bağlanan park yeridir.”; Durak “Kamu hizmeti yapan yolcu taşıtlarının yolcu veya hizmetlileri bindirmek, indirmek için durakladıkları işaretlerle belirlenmiş yerdir.”; Garaj “Araçların, genellikle uzun süre durmaları için kullanılan bakım veya servisinin de yapılabileceği kapalı veya açık olan yerlerdir.”; Terminal “İnsan veya eşya taşımalarında, araçların indirme, bindirme, yükleme, boşaltma, aktarma yaptıkları ve ayrıca bilet satışı ile bekleme, haberleşme, şehir ulaşımı ve benzeri hizmetlerin de sağlandığı yerdir.”; Servis istasyonu “Araçların bakım, onarım ve servislerinin yapıldığı açık veya kapalı yerdir.”; Akaryakıt istasyonu “Araçların esas itibariyle akaryakıt, yağ ve basınçlı hava gibi ihtiyaçlarının sağlandığı yerdir.”; Muayene istasyonu “Araçların niteliklerini tespit ve kontrol edebilecek cihaz ve personeli bulunan ve teknik kontrolü yapılan yerdir.”; Trafik kazası “Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı KTK’nun 1. ve 2. maddesi kapsamında karayolu ya da karayolu sayılan yerlerden bulunması ve aracın işletilme halinde olması zorunludur.
Somut olayda, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre; kazanın meydana geldiği yerin yukarıda açıklana 2918 Sayılı Kanunda tanımlanan karayolu ve karayolu sayılan yerlerden olmadığı, …’nın ıslahı nedeniyle çalışan iş makinelerinin oluşturduğu, sel ve su taşkınına karşı mücadele için oluşturulan “sedde” isimli toprak birikintilerini düzeltilmesiyle oluşturulduğu, kaza esnasında da iş makinesinin trafikte seyir halinde olmadığı, derede ıslah çalışmaları nedeni ile dere yatağına girip çıkmakta olduğu, sigortalı araç sürücüsü mühendisin de iş amaçlı oraya gelip aracı kontrolsüzce park ettiği, dere yatağından geri manevrayla çıkan iş makinesi operatörünün park etmiş aracı görmesinin mümkün olmadığı, kazada iş makinesi operatörüne atfedilecek bir kusur bulunmadığı, bu şekilde davacının ZMMS sigortacısına karşı da rücu şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …AŞ yönünden, pasif husumete ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine,
Davalı …A.Ş. Yönünden davanın esastan REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90.-TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 380,28.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 344,38.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı …A.Ş. vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.308,80.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
Davalı …AŞ yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile ihbar olunan vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/06/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı