Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/316 E. 2018/454 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/316 Esas
KARAR NO : 2018/454
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/05/2017
KARAR TARİHİ : 13/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında davalının alacaklı olduğu … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin müvekkilinin senette yazılı adresine tebligat gönderilmeden haberi olmaksızın kesinleştirildiğini, müvekkili hakkında açılan icra takibinden haricen haberdar olduğunu, takipte alacaklı olarak görünen davalı şahısla müvekkili arasında hiçbir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını, takibe konu senedin 800.000,00.-TL gibi çok yüksek bedelli bir senet olup ayrıca “malen” kaydı barındıran bir senet olduğunu, müvekkilinin bir ev hanımı olduğunu, üstelik hayatının hiçbir döneminde de ticaretle uğraşmadığını, takibe konu senette kefil olarak görünen …’ın ise müvekkilinin eşi olduğunu, bu kişinin … yılında müvekkiline gelerek işi ile ilgili olarak bir yere senet vermesi gerektiğinden bahisle takibe konu senedi boş olarak müvekkiline imzalattığını, müvekkilinin de eşine güvenerek senedi boş halde imzalayıp eşine verdiğini, ayrıca müvekkilinin ev hanımı olması, üzerine kayıtlı hiçbir araç ya da taşınmaz kaydının da bulunmaması nedeniyle adli yardım talebinde bulunduklarını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının adli yardım talebinin reddi gerektiğini, davacının sigortalı olarak çalıştığını ve kuvvetle muhtemel takip sebebiyle üzerindeki mal varlıklarını da muvazaalı olarak devrettiğini, davacının söz konusu senedi boş olarak imzalayıp dava dışı eşine verdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kaldı ki hiç kimsenin bu kadar bedelli bonoyu borçluları kendi önünde bonoyu imzalamadan kabul etmeyeceğini, söz konusu bononun bizzat davacı ve dava dışı eşi diğer borçlu İbrahim tarafından davalının huzurunda imzalanıp teslim edildiğini, davacının iddialarını ispat etmesi gerektiğini belirterek, davacının soyut iddialarına dayanan davasının reddi ile takip konusu borcun %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Dava; davacı tarafça imzası inkar edilmeyen ve icra takibine konu yapılan kambiyo senedinin bedelsizliği iddiasıyla icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; takip ve dava konusu edilen senedin bedelsiz olup olmadığı, gerçek bir borcu yansıtıp yansıtmadığı, davacının bu senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafça borçlu davacı … ve dava dışı … … aleyhinde 800.000,00.-TL asıl alacak, 49.791,78.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 849.791,78.-TL alacaktan dolayı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiği ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Takip ve davaya konu edilen senedin incelenmesinde; keşidecisinin davacı olduğu, davalının ise senedin lehtarı olduğu, yine dava dışı …’ın da kefil sıfatıyla senedin ön ve arka yüzünde imzasının olduğu …/…/… düzenleme tarihli …/…/… ödeme tarihli olup 800.000,00.-TL bedelli olduğu anlaşılmıştır. Senedin ihdas nedeni hanesinde ise “bedeli malen alınmıştır.” ibaresi yazılıdır.
Davacı taraf iddiasında; davalı ile aralarında hukuki bir ilişkinin bulunmadığını iddia ederek, eldeki davayı açmıştır. Eşinin isteği üzerine açığa imza atmak üzere boş senedi imzaladığını ve eşine verdiğini, daha sonra bu senedin 3.kişilerce doldurularak hakkında icra takibine geçildiğinden bahisle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davacının bono üzerindeki imzaya itirazı yoktur.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. “Bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin, eda edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez.
Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakden” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.
Dava konusu olayda iddianın ileri sürülüş biçimine göre ispat yükü davacı borçludadır. Davacının tanık dinletme talebine davalı tarafça muvafakat edilmemiştir. Davacının boşa imza attığını ve senedin iradesi dışında doldurulduğunu, açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığı iddiasını aynı kuvvetteki yazılı delille ispatlaması gereklidir. Zira, davalı taraf savunmasında illetten mücerret olan kambiyo senedini bir sebebe bağlamamış, senedin ihdas nedenini talil eder nitelikte bir beyanda bulunmamıştır. Davacı açıkça yemin deliline de dayanmamıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; takip ve davaya konu edilen senedin kambiyo senedinde bulunması gereken zorunlu tüm unsurları taşıdığı, davacının bonodaki imzaya karşı çıkmadığı, davacının iddialarının bonoda yazılı borcun istenebilir olmadığı iddiasını usulüne uygun yasal delillerle ispat edemediği sonuç ve kanaatine varılmakla, sübuta ermeyen davanın reddine ve ayrıca İİK’nın 72 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı konulup uygulanması nedeniyle davalı lehine tazminata hükmolunarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Takibe konu edilen senet tutarı 800.000,00.-TL’nin takdiren %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 35,90.-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 45.950,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/06/2018

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)