Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/301 E. 2018/401 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/301
KARAR NO : 2018/401
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/05/2017
KARAR TARİHİ : 23/05/2018
KARAR TÜRÜ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin her türlü nakil vasıtanın tamir, bakım, servis hizmetlerinin verildiği müşteri memnuniyeti odakli bir şirket olup, bu alanda uzun yıllardır faaliyette bulunduğunu, davalı şirkete ait … … … plakalı aracın …/…/… tarihinde yapmış olduğu trafik kazası sonrasında tamir ve onarım için müvekkili şirket servisine getirildiğini, müvekkili şirket tarafından gerekli işlemlere başlanmış ve ilgili aracın eksiksiz ve tüm işlemlerinin yapılmış olarak davalı tarafa teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan işlemler doğrultusunda davalı taraa …/…/… tarihli fatura düzenlendiğini, işbu faturanın davalı tarafa teslim edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça ödeme yapılmadığını, davalı tarafın müvekkili şirketçe yapılan onarıma ilişkin fatura gönderdiğini, ödeme hususunda davalı şirket yetkilileri ile müvekkili şikret arasında mteaddit kereler görüşme yapıldığını ve bu görüşmelerde davalı tarafça en kısa sürede ödeme yapılacağının belirtildiğini ancak bu güne kadar ödeme yapılmadığını, davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiği, ancak davalı tarafça bu kez icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı taafın, itiraz dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki olmadığı, davalı şirket kayıtlarında müvekkili şirketin herhangi bir alacağı görünmediği iddiları ile haksız ve gerçeğe aykırı surette icra takibine itiraz ettiğini, davalı yanın, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik takibe, borca, ödeme emrine, faize, faiz oranına ilişkin haksız ve kötü niyetli kirazlarının reddi gerektiğini, zira davalı yanın sahip olduğu araca ilişkin tüm iş ve işlemlerin, müvekkili şirket tarafından eksiksiz olarak yapılmış olmasına karşılık ödenmesi gereken bedelin de halen ödenmediğini, bu bağlamda davalı yanın … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle, müvekkili şirketin her geçen gün alacağından mahrum kaldığını, bu nedenle İcra ve İflas Kanununun 67/2. maddesi uyarınca davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, haksız itirazın da iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davalının davaya cevap sunmadığı ve duruşmalara da gelmediği anlaşılmıştır.
Dava: İtirazın İptali davasıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 2.500,00.-TL asıl alacak, 133,15.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.633,15.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalıların itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olduğundan hak düşürücü sürenin işleyemeye başlamadığı dolayısıyla dava süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davacı vekiline katılmış olduğu celsede ticari defter ve belgelerin ibrazı için tefhim edilmiş, Davalı şirkete ise ticari defter ve kayıtlarını mahkememizde hazır etmesi hususunda meşruhatlı davetiye çıkarılmış, davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen defterlerini sunmaması üzerine bilirkişi incelemesi sadece davacının ticari defterleri üzerinde yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi …/…/… havale tarihli raporunda: davacı şirketin ticari defterlerine göre, takip ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturaya istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin 2.500,00.-TL tutarında davalı taraftan alacağının kayıtlı olduğu belirtilmiş olup HMK 222.maddesi ve yukarıda anılan Yargıtay karar kapsamında davalı şirketin defter ibrazından kaçınmış olması nedeni ile davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerine itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı takip öncesi faiz talep etmiş ise de, davalı şirketin takipten önce temerrüde düşürülmemiş olması nedeni ile takip öncesi faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada faturadan kaynaklı alacak olmasına göre alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı şirketin … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile,
Takibin asıl alacak 2.500,00.-TL üzerinden devamına,
Alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacak likit olduğundan asıl alacak 2.500,00.-TL’nin % 20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 170,77 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 44,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,80 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davanın kısmen reddi nedeniyle alınması lazım gelen 35,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacının yatırmış olduğu 44,97 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 474,90 TL yargılama giderinin kısmen kabul oranı olan %94’üne tekabül eden 446,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/05/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)