Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/280 E. 2018/349 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/280 Esas
KARAR NO : 2018/349
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2017
KARAR TARİHİ : 08/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında alım satıma dayalı bir ticari ilişki olduğunu, ancak davalı müvekkili şirketten sağlamış olduğu mal ve hizmetlerin karşılığı olan 3.818,27-TL meblağındaki borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra dosyasına sunmuş olduğu cari hesap ekstresindeki borç miktarına dayanılarak icra takibine geçildiğini ancak davalı şirketin borçlu olduğunu bildiği halde kötü niyetle itiraz etmesine üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini beyan etmekle itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Dosya içerisine, davaya konu fatura formları celp edilmiş, davalı şirketin çalışanlarının bildirilmesi için SGK ‘ ya müzekkere yazılmış , bilirkişi tarafından ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yaptırılıp bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Dava; cari hesap alacağı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, varsa takip tarihi itibariyle borç alacak durumu ihtilaflıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas takip sayılı dosyasının incelenmesinde; 3.817,33-TL asıl alacak ve 0,94.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.818,27.-TL alacağın tahsili için icra takibine geçildiği, davalı borçluya ödeme emrinin …tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin …/…/… tarihli dilekçeyle borca ve ticari ilişkiye itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış mali müşavir bilirkişi … … tarafından ibraz edilen … havale tarihli raporunda sonuç olarak;Takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 3.816,23.-TL davalı şirketten alacağının olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirkete ticari defter ve belgelerini ibraz etmesi için ihtaratlı davetiye çıkartılmış, ancak belirlenen günde davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davalı şirket yetkilisi adına usulüne uygun isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş, duruşmada hazır bulunmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının sevk irsaliyelerine bağlı fatura muhteviyatı malların davalıya teslim edildiğini, davalı ile aralarında bu şekilde alım satıma dayalı ticari ilişki olduğunu, davalının almış olduğu mal ve hizmetin karşılığı olan 3.818,27-TL’yi ödemediğinden bahisle davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, davaya cevap vermeyen davalının arada ticari ilişki bulunmadığından ve icra takibine borcu olmadığından bahisle itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali için eldeki davanın ikame edildiği, davacının usulüne uygun tutulan e-defterlerine göre taraflar arasında faturalara dayalı ticari ilişki bulunduğu, davalı adına kesilen faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olup, bu faturalara istinaden takip tarihi itibari ile davalıdan 3.816,23-TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davalının ise usulüne uygun ihtarata rağmen defterlerini ibraz etmediği, bu durumda yukarıda açıklanan içtihat ve yasal düzenlemeler uyarınca davacının usulüne uygun tutulan defterlerinin davalının aleyhine delil teşkil edeceği, ayrıca gelen Vergi Dairesi cevabına göre de taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davalı tarafından … yılı … ayı BA formlarında davacıdan 5 fatura karşılığı KDV hariç 23.177-TL’lik mal/hizmet alındığının beyan edildiği ediği, davacının incelenen ticari defterlerinde de … yılı … ayında 5 fatura karşılığı KDV dahil 27.349,36-TL’lik mal/hizmet satışı yapıldığının kayıtlı olduğu gibi imzalı sevk irsaliyeleri ile ilgili davalı tarafa usulüne uygun isticvab davetiyesi çıkarılmasına rağmen isticvaba uyulmadığı, bu iki hususun davalıya mal teslimi yapıldığı hususunu ispata elverişli olduğu, bu şekilde davacının davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu ve faturalı malları davalıya teslim ettiğini ve bir kısım bakiye ödemesini alamadığını ispat ettiği, ispat edilen alacağın likit olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile; takibin 3.816,23.-TL asıl alacak üzerinden devamına,
3.816,23.-TL asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 260,68.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 97,82.-TL harcın mahsubu ile bakiye 162,86.-TL harcın davalıdan TAHSİLİNE, hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 591,72.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/05/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı