Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/230 E. 2018/397 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/230 Esas
KARAR NO : 2018/397
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2017
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firmanın davalı borçluya davaya konusu faturalara konu cam ürünlerini sattığını ve irsaliyeler ile teslimini yaptığını, davalı firma tarafından bir kısmı ödenmiş faturalar bakiyesinin cari alacak olan 2.532,95-TL’nin ise ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye, borca ve işlemiş faize itiraz etmesi sonucunda icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalıya gönderilen … tarihli teklif ve sipariş konusunda ürün ve nitelikleri birim fiyatları ödeme şekli ve ihtilaf halinde yetkili mahkemenin … olduğunun belirtildiğini, davalı firma tarafından bu teklifin onaylandığını, dolayısıyla yetki itirazının da haksız olduğunu beyan etmekle davanın kabulüne, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içerisine; davacı vekilince fatura ve irsaliye suretleri ile cari hesap ekstresi ibraz edilmiş, … İcra müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası celp edilmiş, Vergi Dairesinden faturaya kayıtları araştırılmış ve bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Dava; faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; icra dairesinin yetkili olup olmadığı, takip tarihi itibariyle davalının borçlu olup olmadığı, varsa miktarı, takipten sonra talep edilen faizin usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususlarındadır
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas takip sayılı dosyasının incelenmesinde; 2.523,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa %8,00 oranında faiz işletilmek suretiyle tahsili için icra takibine geçildiği , davalı borçluya ödeme emrinin …/…/… tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin …/…/… tarihli dilekçeyle borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği , takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin …/…/… tarihli duruşmasında verilen ara karar ile davaya konu olan alacağın para borcuna ilişkin olması, para borcunun götürülebilecek olup, davacı şirketin ikametgahının … olması ve açıkça sözleşmenin de inkar edilmemesi nedeniyle yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış mali müşavir bilirkişi tarafından ibraz edilen … havale tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan fatura ve muhteviyatındaki malların davalı şirkete teslim edildiği, davalı şirketin … Vergi Dairesine verdiği FORM BA beyannamesinde davaya konu olan ve davacının defterinde kayıtlı olan faturayı beyan ettiğini, davalı şirket adına borç kaydedilen fatura bedellerine istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 2.523,95.-TL tutarında davalı şirketten alacağının olduğu kanaatini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, davalı şirket atına çıkartılan tebligatın iade geldiğinden ve belirlenen günde ticari defter ve kayıtları ibraz etmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim edip faturalandırdığı alacağını alamadığından bahisle eldeki itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, eldeki davaya cevap dilekçesi sunulmadığı, kural olarak ticari ilişkinin varlığı ve alacağını ispat külfetinin davacının üzerinde, ödeme iddiası olur ise bunun da ispat külfetinin ödemeyi iddia eden davalı/borçlu üzerinde olduğu, tacir olan tarafların ticari defterlerinin yukarıda açıklanan içtihatlar ve yasal düzenlemeler uyarınca ticari davalarda kesin delil niteliğinde olduğu, davacının usulüne uygun tutulan e-defter kayıtlarına göre davalıya fatura karşılığı sattığı 52.523,95.-TL’lik maldan dolayı, takip tarihi itibariyle, bakiye 2.523,95-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının Vergi Dairesine verdiği form BA beyannamesinde 52.523,95.-TL’lik fatura muhteviyatını aldığını beyan ettiği, bu şekilde davacının aradaki ticari ilişkinin varlığını ve bakiye alacağını ispat ettiği, taraflar arasında ticari ilişki sübut bulup, alıcı olan davalının edimi fatura bedelinin ödemekten ibaret olup, para borcuna ilişkin bu edimin alacaklının ikametgahında ifa edilmesi gerektiğinden davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazının yerinde olmadığı gibi ödeme hususunda iddia ve ispat da bulunmadığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalının … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile; takibin kaldığı yerden DEVAMINA,
2.523,95.-TL asıl alacağın %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 173,02.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 141,62.-TL harcın davalıdan TAHSİLİNE, hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 536,70.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda davanın miktarı itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/05/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı