Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/142 E. 2019/232 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/142
KARAR NO : 2019/232
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/03/2017
KARAR TARİHİ : 15/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: d avalı … ile dava dışı … Müdürlüğü arasında … İşi ile ilgili … tarihli sözleşme tanzim edildiğini, davalı …’nun, idare ile yaptığı sözleşmenin elektrik işleri için müvekkili şirket ile … tarihinde anlaşarak taşeron sözleşmesi başlıklı sözleşme tanzim edildiğini, bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin … inşaatında bulunan Elektrik Taahhüt ticaret malzeme ve işçiliği imalatları ile ilgili işleri üstlenecek ve karşılığında taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca …-TL’yi müvekkili şirkete ödeneceğini, müvekkili şirket tarafından üzerine aldığı iş tamamlanmasına rağmen davalı … tarafından …-TL’lik bakiyeni ödenmediğini, bu bakiye alacağın tahsili için …-TL’de işlemiş faizle birlikte toplam …-TL nin tahsili için Antalya … İcra Müdürlüğü … esas numarasından başlatılan icra takibine borçlu tarafından hiçbir gerekçe göstermeksizin itiraz edildiğini belirterek haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalının davaya cevap vermedikleri görüldü.
Dava: Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi havale tarihli raporunda: dava dosyası ile davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, davacı tarafın ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve bu ticari ilişki gereğince dava konusu alacağın dayanağı olarak toplam …-TL tutarındaki 6 adet faturanın davalı şirket adına borç olarak kayıt edildiği, karşılığında toplam …-TL tutarında tahsilat yapıldığı, dolayısıyla da dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten bir alacağının olmadığı, aksine fazla tahsilattan dolayı davacının bakiye …-TL tutarında davalı şirkete borcunun kayıtlı olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmede belirlenen işlerin davacı şirket tarafından tamamlanıp davalı şirkete teslim edildiğinin kabul edilmesi durumunda; davacının sözleşme hak ediş bedelinin = +…-TL davalıdan yapılan tahsilatlar toplamının = – …-TL olmak üzere davacının bakiye alacağının=…-TL olmak üzere davacının bakiye …-TL davalı taraftan alacağı olduğunun kabul edileceğini, bu durumda da takip tarihi itibariyle davacının bakiye …-TL tutarında davalı tarafından alacak talep etmesinin yerinde olduğu hususunda kanaat bildirmiştir.
Davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarını sunması hususunda meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen belirlenen günde herhangi ticari defter ya da kayıt sunulmadığı ve davalı vekilinin … tarihinde sunduğu beyan dilekçesinde müvekkiline ait ticari defter ve kayıtların … ATM aracılığı ile mahkememize gönderildiği belirtilmiş ise de, gönderildiği belirtilen tarihten bu güne değin huzurdaki dosya arasına alınan herhangi bir ticari defter ve kaydın gelmediği görülmüştür.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23/01/2017 tarihli ve 2016/4087 esas 2017/261 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “6100 sayılı HMK hükümlerine göre mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(HMK 22/1) Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(HMK22/2) Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise 3. fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(HMK222/4)
İbrazı istenen belgenin ileri sürülen belgenin ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.(HMK220/1) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleriyle ilgili olduğu davalarda, ticari defterlerle sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222 maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerin ve kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise, karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da, karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere, karşı tarafın ticari defterleriyle uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilir. Aksinin kabulü halinde, davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olarak olmadığı, sonucuna göre değerlendirilebilecektir.
Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise, bu davranışıyla kendi defterlerinin davacı defterleriyle uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucu varlığının kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3 madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki, bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri süren belgelerin delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir durum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve söz edilen kurallarla birlikte, somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporuyla talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak, davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222 maddeye göre lehine delil oluşturup, oluşturulmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinden, davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtlarıyla alacağın varlığı ispatlandığı halde, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, ticari ilişkiye açıkça itiraz etmediği dolayısıyla da taraflar arasında ticari ilişkisinin bulunduğu, aldırılan bilirkişi raporunda “bakiye …-TL davalı taraftan alacağı olduğunun kabul edileceğini, bu durumda da takip tarihi itibariyle davacının bakiye …-TL” olduğu belirtilmiş ise de icra takibinden sonra dava tarihinden önce davalı tarafça …-TL ödeme yaptığı davacının kabulünden olduğu anlaşıldığından davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle …-TL tutarında alacaklı olduğunu ticari defter kayıtlarıyla ispatladığı, davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarını sunması hususunda meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen belirlenen günde herhangi ticari defter ya da kayıt sunulmadığı gibi mazeretini de belgelendirmediği sonuç ve kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasındaki borca yönelik itirazının iptaline, takibin aynen devamına karar vermek gerekmiştir.
Alacağın eser sözleşmesine dayandığı ve ayrıca likit nitelikte olmadığı kanaatine varılarak davacı tarafın icra inkar tazminatına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile,
Takibin …-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davaya konu icra takibinden sonra, ancak davadan önce ödenen 5.000,00.-TL’lik miktara takip tarihinden, ödeme gününe kadar işleyecek faiz ile takip harç, masraf ve vekalet ücreti yönünden davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına,
Davacı vekilinin icra inkar tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 12.274,76.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 2.210,68.-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.064,08.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.210,68.-TL peşin harç, 31,40.-TL başvuru harcı, olmak üzere toplam 10.064,08.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 544,50.-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 528,55.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
*Bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 16.731,52 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/03/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)