Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/139 E. 2018/470 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/139 Esas
KARAR NO : 2018/470
DAVA : İtirazın İptali (Eser sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2017
KARAR TARİHİ : 26/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının davacı şirketin müşterisi olduğunu, takip dosyasına konu irsaliyeli fatura ile fatura muhteviyatında belirtilen işleri davalıya teslim ettiğini, davalının fatura bedelinden bir kısmı ödemiş olduğunu, ancak bakiye kısmını ödemediğini, bunun üzerine … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına icra takibine girişildiğini, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan etmekle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu faturanın müvekkilinin müdür olarak görev aldığı …’ye davacı tarafından hizmet verildiğini, bu borcunda o tarihte ödendiğini, davacının müvekkilinin iş yerine açılması gerektiğinden husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, ayrıca mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine; davacı vekili tarafından irsaliyeli fatura sureti, çek ve sözleşme suretleri ibraz edilmiş, … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası getirtilmiş, mahallinde keşif yapılmış, bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Dava; Eser sözleşmesi kapsamında yapılan kök ve ek işler nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu işlerin, davaya konu olan kısmının davalı adına mı yoksa … yoksa … adına mı yapıldığı hususundadır.
… İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas takip sayılı dosyasının incelenmesinde; 120.000,00.-TL fatura, 22.226,30.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.226,30 -TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9,75 oranında avans faizi ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiğ , davalı borçluya ödeme emrinin … tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin … tarihli dilekçeyle borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Eldeki dava ise 119.728,00.-TL asıl alacak üzerinden açılmış aşan kısım ve faiz dava konusu edilmemiştir.
Mahallinde bir mimar bir mali müşavir bilirkişi refakate alınarak keşif yapılmış, bilirkişilerden davaya konu sözleşme içeriği ve konu kapsamında yapılan iş, davalının bu işten sorumlu olup olmadığı, üçüncü kişinin yararına yapıldığı iddia edilen işler, ödemeler dikkate alınarak takip tarihi itibariyle alacak borç durumuna ilişkin rapor hazırlanması istenilmiş, mimar bilirkişi … … ve Mali Müşavir Bilirkişi … … tarafından düzenlenen …/…/… havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı şirketin inceleme konusu olan … yılı ticari defterlerinin incelenmesinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığının ve usulüne uygun tutulduğunun anlaşıldığı, davacı şirketin defterlerinde dava konusu alacağın dayanağı olan 202.930,26.-TL tutarındaki faturanın davalı adına borç kaydedildiği, davacı şirketin 119.728,01.-TL davalı taraftan alacağının kayıtlı olduğu, davalı tarafın defterlerinde dava konusu alacağın dayanağı olan 202.930,26.-TL faturanın davacı adına alacak kaydedildiği ve fatura bedelinin tamamının aynı gün şirket ortağı tarafından nakit olarak ödendiğinin, davalı tarafın davacı şirkete bir borcunun kalmadığının kayıtlı olduğu, dava konusu mahalde iki farklı alanda inşai faaliyetin yapıldığı tespit edildiği, birinci ve ikinci katta bulunan mahallerde yapılan incelemede işin ana mahaller ve ortak alanlar olarak ikiye ayrılabileceği ancak kullanılan malzemenin kalitesi ve rengi bağlamında incelendiğinde ise bütünlük arz ettiği, çatına bulunan ışıklıkta yapılan işlerin cam yüzeylerin kenarında yapılan yalıtım işleri ve ayak basılan kısımlarda yapılan yalıtım işleri şeklinde olduğu, yapılan işlerin mimari ve inşai faaliyetler noktasında incelendiğinde ilgili mevzuatlara uygun olduğunun anlaşıldığı, sonuç olarak dava konusu alacağın dayanağı olan faturaya istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 119.728,01.-TL davalı taraftan alacağının olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde mübrez ve imzası taraflarca inkar edilmeyen …/…/… tarihli sözleşmenin incelenmesinde; alıcının …, satıcının …Şti olduğu, sözleşmenin …Alışveriş merkezi -… ve -… Katlaradaki oyun alanlarına zemin kaplaması işi olduğu, sözleşme kapsamındaki 2.000-metre kare poliüretan zemin kaplamasının fiyatının KDV dahil 40.120,00-EURO olduğu ve kesin hesabın metraj işi bitimi sonrası hesap edileceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin alıcı tarafında davalının gerçek kişi tacir olarak …- … ünvanıyla yer aldığı ve bu şekilde sözleşmeyi akdettiği görülmekle husumete ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Sözleşme konusu kök ve ek işlerin davacı tarafından yapıldığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı taraf işin yapıldığını kabul etmekle birlikte yapılan işin 800-metrekaresinden kendilerine ait işyerine fazlasının AVM ye ait olduğunu iddia ederek ödeme yapmadıklarını belirtmiştir. Davacının yapılan işler kapsamında fatura düzenlediği ve bunu takibe konu ettiğine göre tacir olan taraflar açısından faturanın sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi kapsamında incelenen tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, delil olarak kabul edilebileceği anlaşılmıştır. Davacının ticari defterlerine göre fatura tarihinden önce beş adet çek karşılığı toplam 120.000-TL’lik avans çekleri alındığı, 202.930,26.-TL tutarındaki fatura tarihinden sonra avans olarak verilen çeklerin karşılıksız çıktıklarının kayıt edildiği, fatura tarihinden sonraki diğer ödemelerin mahsubu ile takip tarihi itibari ile bakiye 119.728-TL alacak kaldığının kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalı tarafın da ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu 202.930,26.-TL tutarındaki faturanın defterlerde kayıtlı olduğu ve aynı gün ortak tarafından nakit olarak ödendiğinin kaydedildiği (bakiye ödeme yapılmadığının cevap dilekçesinde belirtilmesine rağmen), alacak verecek olmadığının kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Sonuçta faturanın tamamının davalının ticari defterinde kayıtlı olduğu hususu da sabit olmuştur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Bu içtihada göre davalı tarafın ticari defterlerine kayıt ettiği, süresinde itiraz ve iade etmediği fatura karşısında davacının alacağının varlığının HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmektedir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/1354 esas, 2015/7562 karar). Davalının ödemeye ilişkin bir iddiasının olmadığı gibi ödenen kısım dışındaki meblağdan sorumlu olmadıklarından bahisle ödenmediğini belirttikleri, davalının dava dışı AVM arasındaki ilişkiye dair defilerini taraf olmayan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, davalı ile AVM arasındaki ilişkinin (şartlarının oluşması halinde vekaletli ya da vekaletsiz iş görme yahut sebepsiz zenginleşme hükümlerinin ) tarafları üzerinde etkili olacağı anlaşılmakla; davacının sübut bulan davasının kabulüne, kabul edilen bakiye alacak miktarı likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra Dairesinin …/… esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 119.728,00.-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
119.728,00.-TL asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 8.178,61.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.333,53.-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.845,10.-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 1419,93.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 12.328,24.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/06/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı