Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/87 E. 2018/687 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/87 Esas
KARAR NO : 2018/687
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/02/2016
KARAR TARİHİ : 05/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında …/…/… tarihinde muhtelif tarihlere ilişkin acente sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmeler gereği davalı acente tarafından müvekkili şirkete ait oteller için yapılan rezervasyonlar ve konaklamalar gerçekleştiğini, müvekkili tarafından davalı firma adına düzenlenen bir kısım faturaların ödendiğini, ödenmeyen bir kısım fatura bedelleri nedeniyle davalı hakkında … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu belirterek , itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalı cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, sözleşme örneği ve e-faturalar dosyaya sunulmuş, davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmak suretiyle ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; konaklama sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf davaya cevap vermediğinden taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı, fatura içeriğindeki hizmetin verilip verilmediği, icra takip tarihi itibariyle alacak – borç durumu taraflar arasında ihtilaflıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde faturalara dayalı 82.081,73.-TL asıl alacaktan dolayı ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesiyle borcun tamamına itiraz edilerek, takibin durdurulduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde de eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya içerisine sunulan otel sözleşmesinin incelenmesinde; …/…/… ve …/…/… tarihleri arasını kapsayan kontenjan sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacıya ait otelde davalı acente tarafından konaklama yapılmasına ilişkin olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Otel sözleşmesi başlıklı belge ile ilgili olarak … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, davalının isticvaben beyanlarının aldırılması istenmiş ancak davalı adına çıkartılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı taraf belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunmamıştır. Dolayısıyla söz konusu otel sözleşmesi içeriği ve altındaki imzayı benimsemiş sayıldığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yine davalının ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı taraf defter ibrazından kaçınmıştır.
Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla talimat yoluyla rapor aldırılmış, Mali Müşavir Bilirkişi … … tarafından düzenlenen …havale tarihli rapora göre; davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarının elektronik ortamda tutulduğu, e-fatura kullandığının görüldüğünü, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, takip konusu faturaların davacı defterlerinde aşağıda görüleceği üzere kayıtlı olduğunu, davalı taraf ile önceki yıllardan gelen bir ticari ilişkisinin ve cari hesabının bulunduğunun görüldüğünü, … yılında da ticari ilişkinin devam ettiğini, …/…/… tarihi itibariyle davacının davalı taraftan 82.081,73.-TL alacağının kayıtlı olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23/01/2017 tarihli ve 2016/4087 esas 2017/261 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “6100 sayılı HMK hükümlerine göre mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(HMK 22/1) Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(HMK22/2) Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise 3. fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(HMK222/4)
İbrazı istenen belgenin ileri sürülen belgenin ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.(HMK220/1) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleriyle ilgili olduğu davalarda, ticari defterlerle sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222 maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerin ve kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise, karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da, karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere, karşı tarafın ticari defterleriyle uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilir. Aksinin kabulü halinde, davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olarak olmadığı, sonucuna göre değerlendirilebilecektir.
Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise, bu davranışıyla kendi defterlerinin davacı defterleriyle uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucu varlığının kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3 madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki, bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri süren belgelerin delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir durum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve söz edilen kurallarla birlikte, somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporuyla talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak, davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222 maddeye göre lehine delil oluşturup, oluşturulmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinden, davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtlarıyla alacağın varlığı ispatlandığı halde, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında konaklama sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 82.081,73.-TL tutarında alacaklı olduğunu ticari defter kayıtlarıyla ispatladığı sonuç ve kanaatine varılmakla, davanın kabulüne, davalının icra dosyasındaki borca yönelik itirazının iptaline, takibin aynen devamına karar vermek gerekmiş, alacağın likit nitelikte oluşu gözetilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlunun … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki borca yönelik İTİRAZININ İPTALİNE,
Takibin aynen DEVAMINA,
Haksız itiraz edilen 82.081,73.-TL asıl alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 5.607,00.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.401,76.-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.205,24.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 2.128,00.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.316,50.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/11/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)