Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/854 E. 2018/476 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/854
KARAR NO : 2018/476
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/12/2016
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
KARAR TÜRÜ : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı şirkete dava dilekçesi ekinde sunulan faturalarla da görüleceği üzere … seri numaralı … tarihli faturada belirtilen KDV dahil genel toplam 5.380,50.-TL tutarında motorin satışını, … seri numaralı … tarihli faturada belirtilen KDV dahil genel toplamı 17.418,93 TL tutarında motorin satışını, … seri numaralı … tarihli faturada belirtilen KDV dahil genel toplamı 24.636,35 TL tutarında motorin satışını, … seri numaralı … tarihli faturada belirtilen KDV dahil genel toplamı 5.378.36.-TL tutarında motorin satışı gerçekleştirdiğini, taraflar arasındaki borç ilişkisine istinaden davacı müvekkili şirketin, üzerine düşen edimi eksiksiz yerine getirerek; satım konusu yakıtı usulüne göre teslim ettiklerini, davalı tarafın faturaya konu malların tesliminden aylar geçmesine rağmen borcunu ifa etmediğini, BK hükümlerince sebepsiz zenginleştiğini, ödeme vade tarihleri gelen faturaların ödenmemesi sebebiyle müvekkili şirketin ödemelerini gerçekleştiremediğini, ödenmeyen fatura bedellerine istinaden müvekkili şirketin fatura alacaklarını … İcra Dairesinin …/… esas sayılı dosyası ile örnek 7 kapsamında icraya koyduğunu, davalı şirket vekili … İcra Dairesinin …/… esas sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 54.709,46.-TL miktarındaki icra takibi ödeme emrine haksız ve gerçeği yansıtmayan beyanlar ile itiraz ettiğini, bu itiraz sebebiyle dava dilekçesi ekinde yer aldığı üzere icra dairesince takibin durdurulduğunu, davalı vekilinin söz konusu itirazında … İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığını ve davalı şirketin belirtilen miktarda borcunun olmadığını iddia etttiğini, borçlunun müvekkiline olan borcunu ifa etmediğini, borçlu vekilinin ödeme emrine itiraz ettiklerini belirterek, haksız itirazın iptaline, itiraz edilen alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine kara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki olmuşsa da müvekkilinin davacıya dilekçede belirttiği üzere borcu bulunmadığını, müvekkilinin hem davacıya, hem de davacı şirketin sahibine ait dava dışı şirket olan …Şti.’ye borçlarını ödediğini, müvekkilinin borçlarını nakit, kredi kartı, banka aracığı ile ödediğini ve deliller arasında bulunan kredi kartı slipleri, tahsilat makbuzları vs. belgelerde de görüleceği üzere müvekkilinin davacıya, dava dilekçesinde belirttiği üzere borcu bulunmadığını, ancak bazen maddi hata olarak dava dışı şirket Şişe’ye olan borç davacıya, bazen de davacıya olan borç ise dava dışı şirket olan …’ye ödendiğini, bunun nedeni ise her iki şirketin de aynı kişiye ait olduğunu, ilgili ticaret sicil memurluğuna mahkemece yazılacak olan müzekkereye verilecek olan cevapta görüleceği üzere hem davacı şirket hem de dava dışı Şişe isimli şirket aynı özel kişiye ait olduğunu, dava dışı şirket Şişe ile de müvekkili arasında … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … esas sayılı dosyasında da işbu görülen dava ile aynı konuda dava görüldüğünü, mezkur davada da müvekkilinin dava dışı şirket …’ye borç ödemediği iddiası bulunduğunu, ancak mahkemeye ön inceleme duruşmasında elden ibraz edilecek ödeme belgelerinin ve delillerin bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde haklılığın ispat edilececeğini, bu nedenle uzman bilirkişi marifeti ile delillerin incelenmesi amacı ile her iki tarafın ve dava dışı … isimli şirketin ticari defterleri, banka ödeme makbuzları ve dekontları, her üç şirketin dava konusu ile alakalı olarak banka hesaplarının ilgili yerlerden celp edilerek incelenmesi gerektiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 24.636,35.-TL bedelli, 5.378,36.-TL bedelli, 17.418,93.-TL bedelli, 5.380,50.-TL bedelli faturalar, 850,46.-TL, 181,02.-TL, 656,43.-TL ve 207,41.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 54.709,46.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalıların itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olduğundan hak düşürücü sürenin işleyemeye başlamadığı dolayısıyla dava süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Taraflar tacir olmakla HMK’nın 220 maddesi uyarınca taraf ticari defterleri üzerine bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar tesis edilmiş, davalı şirket ticari defterlerinin … İlçesi’nde bulunduğu bildirildiğinden, … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak davalı ticari defterlerinin ibrazı ile bilirkişiye tevdii talep edilmiş ancak bilirkişi … talimat mahkemesindeki …/…/… tarihli beyanında faturalar ile bazı ticari defterlerin farklı mahkemelerde olması nedeni ile yerinde inceleme yetkisi talep edildiği, talimat mahkemesince bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği, bilirkişi …/…/… tarihli dilekçesinde davalı şirkete ait ticari defterlerin şirket temsilcisi ve avukatı ile görüşüp talep etmesine rağmen ticari defterler ibraz edilemediğinden rapor tanzim edemediğini belirtmiş ve talimat mahkememize bila ikmal gönderilmiştir.
Davalı ticari defterlerinin …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dava dosyasında bilirkişilik yapan …’da bulunduğu davalı vekili tarafından …/…/… tarihli dilekçesi ile bildirilmekle ticari defterlerin celbi için müzekkere yazıldığı ancak …Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan müzekkere cevabında …’ya teslim edilen ticari defter bulunmadığı belirtilmekle davalı tarafın defter ibrazından kaçındığı kabul edilerek davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış, aldırılan …/…/… havale tarihli rapora göre: taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ve muhteviyatındaki malların davalı tarafa teslim edildiği, davacı tarafın ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre takip ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 52.814,14.-TL tutarında davalı taraftan alacağının olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Taraflar arasında ticari bir ilişkinin varlığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, uyuşmazlık takibe konu alacağın davalı borçlu tarafça ödeme iddiasında bulunması nedeni ile takip tarihi itibari ile alacak borç durumuna ilişkindir.
Davalı vekiline katılmış olduğu ön inceleme duruşması sırasında cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu delilleri sunmak üzere usulüne uygun olarak HMK 140/5 maddesi gereğince kesin süre verilmiş ancak dosyaya sunulan ödeme belgelerinin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak bu ödemeler düşüldükten sonra bakiye 52.814,14 TL borcunun kaldığının tespit edildiği, bunun yanında sunulan diğer ödeme belgeleri ise dava dışı …Şti ait ödemeler olduğu, bu ödemelerin davacı şirketin bilgisi ve talimatı doğrultusunda davalı tarafça dava dışı …Şti’ye ödendiği ispat edilemediği gibi davalı tarafça da ticari defterler ibraz edilmediğinden raporda saptanan 52.814,14 TL asıl alacak üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça takip öncesi faiz de talep edilmiş ise de; TTK’nın 18/3 maddesi gereğince takibe konu faturaların ödenmesine yönelik olarak davacı tarafça usulüne uygun olarak davalı şirket temerrüte düşürülmediğinden takip tarihiden itibaren faize hükmetmek gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacağın faturadan kaynaklı olmasına göre alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takibe yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile,
Takibin asıl alacak 52.814,14.-TL üzerinden devamına,
Alacağın takip tarihinden itibaren yıllık % 10,5 ve değişen oranlarda reeskont avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacak likit olduğundan asıl alacak 52.814,14.-TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 3.607,73 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 824,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.783,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davanın kısmen reddi nedeni ile alınması lazım gelen 35,90 TL harcın davacından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacının peşin yatırmış olduğu 824,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 538,80 TL yargılama giderinin kısmen kabul oranı olan %82 üzerinden hesaplanan 441,81 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Bakiye 96,99 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 6.159,56 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/06/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)