Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/652 E. 2018/832 K. 21.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/652 Esas
KARAR NO : 2018/832
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/09/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maden işiyle uğraşmakta olduğunu ve davalının da maden sahasına sahip olduğunu, müvekkili ve davalı arasında … ve … Ruhsat nolu, … ve … Erişim nolu iki adet mermer sahasının ruhsatının davalıdan müvekkiline satışı hususunda … tarihli “Ruhsat Devir Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmede satış bedelinin 650,000-USD olarak belirlendiğini ve ödemenin peşin 150.000-USD, devir başvurusunda 100.000-USD, ruhsat devredildiğinde 200,000-USD, ruhsat devredildikten sonra 4 ay içinde 200,000-USD olarak ödenmesine karar verildiğini, ayrıca …tarihli Ruhsat Devir Sözleşmesinde “Alıcı …Sti izinleri almakta ve sahada çalışmada sorun çıktığı takdirde Ruhsat Sahibi aldığı bütün bedelleri İade edecektir, AlıcıMa ruhsata iade edecektir.” hükmünün mevcut olduğunu, anılan sözleşmeye istinaden müvekkilinin 150,000-USD’ ye karşılık gelen bedeli … tarihinde davalı şirket yetkilisi …ın hesabına 100.000,00-TL ve 270.000,00-TL olmak üzere toplamda 370.000,00-TL olarak ödediğini, bu ödeme ile birlikte müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı şirketin …Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle taraflar arasında akdedilen … tarihli ruhsat devir protokolü gereğince edim ve taahhütlerin yerine getirilmesini, aksi takdirde sözleşmeden vazgeçmiş sayılarak kararlaştırılan cezai şartın tazmininin talep edileceğini belirtildiğini, müvekkili şirketin ise …Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiğini, akdedilen Ruhsat Devir Sözleşmesinde “Alıcı …Şti izinleri almakta ve sahada çalışmada sorun çıktığı takdirde Ruhsat Sahibi aldığı bütün bedelleri iade edecektir, alıcı da ruhsatı iade edecektir.” hükmünün olduğunu, müvekkili şirket adına düzenlenen … Noterliği’nin … tarih ve … sayılı vekaletnamesine istinaden sözleşmeye konu ruhsat sahalarında madencilik faaliyetine engel bir durumun olup olmadığını tetkik etmek ve ilgili sahaların orman iznine konu edilip edilemeyeceğini değerlendirmek Üzere Müşavirlik firmasına başvurduğunu, Orman Mühendisi tarafından düzenlenen raporda (EK-6) … ve … ruhsat numaralı sahaların 6831 sayılı Orman Kanununun 16. Madde uygulama yönetmeliği kapsamında orman izinleri açısından incelenmesi neticesinde; anılan sahalarda madencilik faaliyetinin yapılmasının mümkün olmaması sebebiyle davalı yana ödenen 150.000-USD’nin iadesini talep ettiğini, müvekkili şirketin ihtarına rağmen peşinat olarak davalıya ödenen 150.000,00.-USD’nin müvekkili şirkete iade edilmediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, alacak davalı borçlu vekilince itiraz edilmesi sonucu takibin durdurulduğunu, davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olup müvekkilini zor durumda bırakma amacına yönelik olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince satış bedeli olarak 650.000,00.-USD + kdv olarak anlaşıldığını, bu bedelin 150.000,00.-USD’si peşin, 100.000,00.-USD’si devir başvurusunda, 200.000,00.-USD ruhsat devredildiğinde ve kalan 200.000,00.-USD ruhsat devredildikten sonra 4 ay içerisinde müvekkili firmaya ödeneceğini, ayrıca tarafların sözleşmeden vazgeçtikleri ve şartlara uymadıkları takdirde 1.000.000,00.-USD ödemeyi cezai şart olarak sözleşmeye koyduklarını, sözleşme gereğince de müvekkiline davacının …/…/… tarihinde 150.000,00.-USD peşinat ödediğini, sonrasında davacının talebi üzerine …isimli kişiye satılmış olan iki adet maden sahasının devrine ve her türlü işlemlerinin yapılmasına yönelik vekaletname verildiğini, davacı firmanın kendisine verilen vekaletnameye rağmen ruhsatları devralmadığını ve ödemeleri yapmadığını, bunun üzerine ihtarname gönderildiğini, davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını ve iş bu davayı açtığını, davacının maden sahasında çalışmak için resmi bir başvurusunun bulunmadığını, davacının dürüstlük ve iyi niyet kuralına aykırı davrandığını, basiretli bir tacir gibi davranmadığını belirterek, haksız ve yersiz davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası celp edilmiş, ihtarnameler, banka dekontu, …/…/… tarihli ruhsat devir protokolü, mermer arama ruhsatları dosyaya sunulmuş, bilirkişilerden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; İİK’nın 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan …/…/… tarihli ruhsat devir protokolü uyarınca davacı taraf ifa imkansızlığı nedenine dayalı olarak ödediği bedelin iadesi istemiyle icra takibine girişmiş, borçlu davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında maden sahası ruhsat devrine ilişkin akdi ilişkinin bulunduğu, bu sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya 150.000,00.-USD peşinat ödemesi yapıldığı ihtilafsızdır.
Uyuşmazlık; sözleşmeye konu işle ilgili ifa imkansızlığının bulunup bulunmadığı, davacının ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklı olup olmadığı, icra takip tarihi itibariyle alacak borç durumuna ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhine 150.000,00.-USD asıl alacak, 2.330,14.-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.330,14.-USD alacaktan dolayı ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesiyle borcun tamamına itiraz edilerek takibin durdurulduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde de davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan …/…/… tarihli ruhsat devir protokolü başlıklı belge incelendiğinde; … İli dahilindeki 2 adet mermer maden sahasının ruhsat sahibi olan davalı şirket tarafından alıcı davacı şirkete 650.000,00.-USD + kdv bedelle satışının kararlaştırıldığı, ödemenin kademeli olarak kararlaştırıldığı, davacı alıcı şirketin izinleri almakta ve sahada çalışmada sorun çıktığı takdirde ruhsat sahibi olan davalının aldığı bütün bedelleri iade edeceğinin, alıcı tarafın da ruhsatı iade edeceğinin kararlaştırıldığı, yine tarafların bu sözleşmeden vazgeçtiği ve şartlara uymadığı takdirde karşı tarafa 1.000.000,00.-USD ödeyeceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili müvekkilinin protokolde kararlaştırıldığı üzere 150.000,00.-USD peşinat ödemesini kararlaştırıldığı şekilde yerine getirdiğini, bu ödemeyle birlikte müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili şirket adına düzenlenen … Noterliğinin …/…/… tarihli ve … sayılı vekaletnamesine istinaden sözleşmeye konu ruhsat sahalarında madencilik faaliyetine engel bir durum olup olmadığını tatbik etmek üzere müşavirlik firmasına başvurduğunu ve yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre devri kararlaştırılan maden sahasının bir kısmının 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16.maddesi uygulama yönetmeliği kapsamında 3 kapalı verimli orman alanlarında kaldığının belirlendiğini, dolayısıyla bu yönetmeliğe göre izne konu edilmesinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, anılan sahada madencilik faaliyeti yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, ödediği bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Dava dosyası üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapor sunan Orman Mühendisi tarafından düzenlenen …/…/… havale tarihli rapora göre; davaya konu olan … ruhsat numaralı sahanın ve … ruhsat numaralı sahanın 3 kapalılıkta verimli devlet ormanı kapsamında olduğu için 6831 sayılı kanunun 16.maddesinde uygulama yönetmeliğine göre bu nedenle üç kapalı alanlarda izin verilemez denilmekte ise de, Ek-1 ve Ek-2’de görüleceği üzere amenajman planı meşhere döküm planlarında üç kapalı alan dışında kalan alanların izne konu edilebileceğinin mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Yine Maden Mühendisi Bilirkişi tarafından düzenlenen …/…/… havale tarihli rapora göre; 3213 sayılı Maden Kanunu gereği B grubu mermer doğaltaş ham maddelerinin üretimi amacıyla ham madde üretim izin belgesi alınmakta olduğunun, bu üretim izin belgesi alınmadan kesinlikle üretim faaliyetinde bulunulamayacağının, davaya konu edilen 2 saha için de adı geçen izin belgesinin olmadığını, maden kanunun 7.maddesi gereği alınması gereken ÇED mülkiyet izni, gsm izni kapsamında yer alan iş yeri açma ve çalışma izni ve ilgili mevzuat hükümleri gereği diğer kurumlardan alınacak izinler alınmadan kesinlikle üretim faaliyetine başlanamayacağı, 7.madde de bahsedilen izinlerin alınmadığı, üretim yapılan ham madde sahalarına daimi nezaretçi atamasının yapılacağı, sevk fişleri kullanılacağı ve noter tasdikli daimi nezaretçi defterinin olacağı, ancak davaya konu bu sahalar için işletme izin ruhsatı alınmadığından şimdilik bunlara gerek olmadığını, 2 adet mermer sahasından… nolu sahanın …’e verilen işletme projesinde tespit edilen eksiklerden dolayı ruhsatın iptal edildiği, davalı şirket tarafından söz konusu maden sahalarının davacıya satılıp peşinat alındığı, davacının talebi üzerine …isimli kişiye vekalet verildiğinin anlaşıldığını, vekaleti alan kişinin 2 adet maden sahasının devrine ve maden kanununun 7.maddesi gereği alınması gereken izinlerin alınmadığını, diğer taraftan verimli orman alanı dışına çıkarıldıktan sonra geri kalan kısımlarda madencilik faaliyetinde yapılabileceği kanaatinde olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Jeoloji Mühendisi …de …/…/… tarihli raporunda; ruhsat sahasının tamamının ovacık formasyonu kireç taşlarıyla kaplı olduğunu, sahada yapılan arama ve etüt çalışmaları ile yol ve doğal yarmalarda yapılan gözlemler sonucu blok alma verimliliğinin %20 civarında olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından davacıya keşide edilen … Noterliğinin …/…/… tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesine göre; sözleşme konusu ruhsatların devri ve bilcümle muameleleri yürütmek için … Noterliğinin …/…/… tarihli vekaletnamesinin düzenletildiği, aradan geçen uzun süreye rağmen yerine getirilmesi gereken müracaat ve muamelelerin yerine getirtilmeyerek ödemelerin de gerçekleştirilmediği, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde sözleşme ile üstlenilen edim ve taahhütlerin yerine getirilmesi, aksi takdirde sözleşmeden vazgeçmiş sayılacak karar verileceğini ceza-i şartın tazminini talep edileceğinin ihtar edildiği, bu ihtarnameye karşı davacı tarafından cevaben keşide edilen … Noterliğinin …/…/… tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesine göre de; protokole konu edilen maden sahasının yaptırılan tetkik ve araştırmalar sonucunda orman alanlarında kalması nedeniyle izne konu edilmesinin mümkün olmadığı, bu sahalarda madencilik faaliyeti yapılmasının ve ruhsat devri mümkün olmaması nedeniyle peşinat olarak devir bedeli olarak ödenen 150.000,00.-USD’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde kendilerine iade edilmesinin ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık …/…/… tarihli protokolden kaynaklanmakta olup, olayda sözleşme tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK Hükümlerinin uygulanması gereklidir. Davacı tarafın davasının dayanağını ifa imkansızlığı oluşturmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 136.maddesine göre; “Borcun ifası, borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar bu hükmün dışındadır.
Borçlu ifanın imkansızlaştığını, alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.”
Ortaya çıkış nedenine göre imkansızlık, objektif imkansızlık ve sübjektif imkansızlık olarak ikiye ayrılır. Objektif ifa imkansızlığı kusursuz imkansızlık hali olup, bu durumda ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu olursa objektif imkansızlık söz konusu olur.
Sübjektif imkansızlık ise; sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan kaynaklanan kusurlu imkansızlık halidir. Objektif ve sübjektif ifa imkansızlığı sözleşme öncesinde veya sözleşmeden sonra meydana gelebilir. Sözleşme öncesi objektif imkansızlık durumunda sözleşmeye konu işin başkaları tarafından da yerine getirilmesi mümkün olamayacağından bu durumda sözleşmenin batıl olması nedeniyle sözleşmenin geçersizliğine hükmedilir ve sözleşmelere ilişkin TBK’nın 123-125 maddelerindeki temerrüt hükümleri uygulanmaz.
Sözleşme öncesi sübjektif imkansızlık ise; taraflardan kaynaklanan imkansızlık halini ifade eder. Bu durumda kimse kendi kusurundan yararlanamayacağı için kusurlu olan taraf, diğer tarafın zararını TBK 112 madde hükmünce karşılamakla yükümlüdür.
Sözleşme sonrası imkansızlık da iki kısımda incelenebilir: Sözleşme öncesinde mevcut olmayan ve sözleşmeden sonra ortaya çıkan bu imkansızlık, objektif ifa imkansızlığı halidir. Bu durumda borç sona erer ve borçtan kurtulan taraf diğer taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermekle yükümlü olur. Başkaca bir hak talebinde bulunamaz. Kısaca TBK’nın 123-125 (BK 106-108) madde hükümlerince zarar istemi dinlenmez. Sadece borcun ifasından önceki zararlar istenebilir. Sözleşme sonrası sübjektif imkansızlık halinde ise kusurlu taraftan TBK 112 madde uyarınca zarar istenebilmesi mümkündür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2.maddesine göre; “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında …/…/… tarihli … İli dahilinde bulunan 2 adet mermer maden sahasının ruhsat satışına ilişkin protokol yapıldığı ve protokolde kararlaştırılan sözleşme bedelinden peşinat olarak 150.000,00.-USD’nın davacı tarafından davalıya ödendiği, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacı taraf ifa imkansızlığı nedenine dayalı olarak ödediği peşinatın iadesi istemiyle davalı hakkında ilamsız icra takibine giriştiği, itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı, söz konusu protokol hükümleri uyarınca davalı satıcı tarafından protokol hükümleri gereğince gerekli izinleri alması hususunda davacıya vekaletname de verildiği, ancak buna rağmen davacının gerekli izinleri alma yolu gitmeden sahada inceleme yaptırarak bir müşavirden almış olduğu rapora dayanarak söz konusu sahanın orman sınırları içerisinde kaldığından ve maden faaliyeti yapılması mümkün olmadığından bahisle ödediği bedelin iadesini davalıdan talep ettiği, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarına göre de sahada madencilik faaliyeti yapılmasına engel bir durum olmadığı, sadece çok geniş bir yüz ölçümüne sahip sahanın belli bölümlerinin ormanlık alanda kaldığının anlaşıldığını, bu durumun ifa imkansızlığı sonucunu doğurmayacağını, madencilik faaliyetinde bulunulabileceği anlaşıldığından, davacı tarafça davalı tarafa karşı borçlu temerrütü yoluna gidilmeksizin ifa imkansızlığı nedeninin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralları ile de bağdaşmadığı, kaldı ki olayda ifa imkansızlığı durumunun da olmadığı değerlendirilerek, sözleşmenin de halen ayakta oluşu gözetilerek, usulüne uygun bir şekilde davacı taraf TBK’nın 123 ve 125 maddeleri uyarınca davalıyı temerrüte düşürmeksizin bu şekilde ifa imkansızlığı nedenine dayalı olarak dava açmakta haklı olmadığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90.-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 7.390,63.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 7.354,73.-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem olması halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 31.260,70.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2018

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)