Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/651 E. 2018/507 K. 03.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/651 Esas
KARAR NO : 2018/507
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2016
KARAR TARİHİ : 03/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki …/…/… tarihli hizmet alım sözleşmesini ve bu sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca “Sözleşme bitim tarihinden otuz gün öncesine kadar taraflardan birisinin sonlandırma isteği karşı tarafa bildirilmemesi durumunda sözleşme kendisini süresi kadar yenilemiş sayılacaktır” olduğunu, davalı tarafça kabul edilen bu sözleşme kendisini …/…/… tarihine kadar yenilediğini, OSGB hizmeti alım sözleşmesinin 6.9 maddesi gereği sözleşmeyi fesheden tarafın sözleşmenin bitim tarihine kadarki bakiye ücreti ödeyeceğinin belirtildiğini, …/…/…-…/…/… tarihleri arası bakiye ücret için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, müvekkili şirketin icra takibine konu alacağı sözleşmenin haksız yere süresinden önce feshedilmesinden kaynaklı olarak, sözleşme bitimine kadar hak ettiği ücret alacakları olduğunu, icra takibine konu alacağın 3 aylık ücret ödenmemesinden kaynaklı bir alacak değil, sözleşmenin süresinden önce haksız feshinden kaynaklı ücret alacağı olduğunu, takibe yapılan itirazın, takibi geciktirmek amacıyla yapıldığını, kötü niyetli olunduğunu beyan etmekle davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle taraflar arasındaki sözleşmeye göre ücret KDV dahil 110,00-TL olduğunu, davacı tarafın ilk zamanlarla 110,00-TL bedelli faturalar keserken özellikle … yılı içerisinde miktar olarak sürekli olarak değişkenlik gösteren faturalar kesmeye başladığını, tarafların sözleşmeyi devam ettirmeme hususunda mutabık kaldıklarını, davacı tarafın sonraki süreçte müvekkile ait işyerine tekrar uğrayıp kendi beyanından da anlaşıldığı üzere … … ayına kadarki alacağı için fatura kestiğini ve bu faturaların müvekkili tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmesi halinde ücretin ne miktarda arttırıldığına ilişkin bir hüküm olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacının kestiği 110,00-TL ‘nin üzerindeki her fatura için fazla ödemeye istinaden müvekkilinin takas mahsup hakkının bulunduğunu, dava sonunda fazla ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğini, beyan etmekle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine, davacı vekili tarafından hizmet alım sözleşmesi, personel görevlendirme belgesi ve faturalar ibraz edilmiş, … İcra müdürlüğünün …/… sayılı dosyası celp edilmiş, tanık beyanları alınmış, bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Dava; sözleşmenin süresinden önce feshi nedeni ile başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflarca imzalanan sözleşme uyarınca feshin haksız olup olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarındadır.
… İcra müdürlüğünün …/… sayılı dosyasının incelenmesinde; 773,50.-TL asıl alacağın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya …/…/… tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin … tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Hukukçu bilirkişi … tarihli raporunda sonuç olarak; dava konusu sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca taraflarca sözleşme bitim tarihi olan …/…/… tarihinden 30 gün öncesinde sözleşmenin sona erdirileceğine ilişkin irade beyanında bulunulmadığı ve bu nedenle …/…/… tarihine kadar yenilendiği, sözleşmenin 6.9. Maddesi uyarınca sözleşme bitim tarihine kadar olan ücreti defaten ödemesi halinde sözleşmeyi istediği tarihte feshedebileceğinin düzenlendiği, …/…/… tarihinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirilmesi yapılmadığı ve bu tarihten sonra davalı iş yerine hizmet verilmediği, taraflar arasında sözleşmenin fiilen sona erdiği, fazla yapılan ödemeden takip çıkışının mahsubu sonucu 7 aylık sözleşme ücretinin 651,70.-TL olduğu sonuç ve kanaatini bildirmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları neticesinde işyeri güvenliği uzmanı bilirkişinin de heyete dahil edilmesi suretiyle hukukçu bilirkişi ile birlikte iş güvenliği uzmanı …’ ten rapor aldırılmış, düzenlenen … tarihli raporda sonuç olarak; İş Güvenliği Uzmanının ve İş yeri Hekiminin bahse konu iş yeri ile ilgili sorumlulukları yerine getirdiği, fazla yapılan ödemeden takip çıkışının mahsubu sonucu 7 aylık sözleşme ücretinin 651,70.-TL olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
… tarihli celsede davalı tanıklarının beyanları alınmış, davalı tanığı “Davacı firma oğlumun daha önce çalıştığı iş güvenliği iş sağlığı hizmeti veren firmaydı. Benim de işyerinde olduğum bir gün davacı firma yetkilisi işyerimize gelerek … ayına ilişkin ödenmemiş bir adet faturamız olduğunu söylediler. Oğlum da bunun bedelini bankadan EFT yapmak suretiyle benim yanımda ödedi. Davacı yetkilisine de başka bir alacak verecek olup olmadığı soruldu. O da olmadığını söyledi. Hatta yeni firmayla yaptığımız iş sözleşmesinden bahsederek hayırlı olsun diyerek işyerinden ayrıldı. Daha sonra da bu şekilde davaya konu borcu ortaya çıkardı. Bu firmadan sonra farklı bir firmayla … yılı … ayından itibaren anlaşmaya varıldı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … ” Geçen yıl tam olarak hatırlamadığım bir tarihte davacı yetkilisi işyerine geldi. Bende çay ikram ettim. Bu nedenle konuşulanları duydum. Son faturanın getirildiğini onun da ödendiğini aralarında konuşuyorlardı. Parayı nasıl ödediğini görmedim. Davacı firma yetkilisi alacak verecek kalmadığını, yeni firmanız hayırlı olsun diyerek işyerinden ayrıldı. Bilgim görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … ” Davalı olan oğlum davacı şirketle olan iş güvenliği sözleşmesini yenilemedi. Çünkü çalıştığı süre boyunca toplam 2 sefer işyerine işyeri hekimi geldi. Onuda biz talep ettik. O şekilde geldi. Bende sürekli işyerinde oğluma yardımcı olmak amacıyla bulunuyorum. Bu nedenle bu hususları çok iyi biliyorum. Zaten geldiğinde de rapor yazıldı. Bunun dışında en azından ayda bir gelmesi gerekirken gelmedi. Sadece fatura getirip ödeme almak için geldiler. Sözleşme sabit fiyat üzerinden yapılmış olmasına rağmen anlaşılanın üzerinde faturalar geliyordu. Bunun da gün şartlarına göre meydana gelen artışlardan olduğunu söylüyorlardı. Bizde bu şekilde devam edilemeyeceği için farklı bir firmayla anlaşma yaptık” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında İş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerine ilişkin …/…/… tarihli sözleşme akdedildiği, davalının sözleşmenin bitim süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi nedeni ile fesih tarihinden yıl sonuna kadar olan aylara ilişkin cezai şart alacağı kapsamında 6 aylık ücret alacağının tahsili amacı ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki davanın ikame edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız sözleşmeye göre hizmet süresinin …/…/… ile …/…/… tarihleri arasında olduğu, sözleşme bitim tarihinden otuz gün öncesine kadar taraflardan birisinin sonlandırma isteği karşı tarafa bildirilmemesi durumunda sözleşmenin kendisini süresi kadar yenilemiş sayılacağı ve işletmenin (yani davalının) sözleşme bitim tarihine kadar olan ücreti OSGB’ye defaten ödeyerek sözleşmeyi istediği tarihte feshedebileceği hükümlerine yer verildiği anlaşılmıştır.
Davacının takibe … tarihinde başladığı, ödeme emrinin davalıya … tarihinde tebliğ edildiği, sözleşmenin davalı tarafça …/…/… tarihli noter ihtarnamesi ile tek taraflı olarak fesh edildiğinin davacıya bildirildiği anlaşılmıştır. Noter ihtarnamesinde davalının davacı firmanın sözleşme hükümlerine uymadığı, işyerinde gerekli çalışmaları yapmadığı, iş yeri hekimi atamada geç kalındığı hususları belirtilerek bu nedenlerle sözleşmenin fesh edildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamında alınan İş güvenliği uzmanı bilirkişi raporuna göre davacının sözleşmeden ve 6331 sayılı Kanun ve bu kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerden doğan sorumluluklarını davalıya karşı yerine getirdiği, ilk ve ikinci rapora göre davacının sözleşmede belirlenen miktar üzerinde davalıdan fazladan 121,80-TL ödeme aldığı belirtilmiştir. Sözleşme ilişkisi kapsamında hizmet alımının … yılı … ayına kadar devm ettiği, sonra devam etmediği anlaşılmıştır. Alınan raporlar, ihbarname kapsamı ve tanık beyanları da dahil, davalı taraf sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini, davacı ile her hangi bir bedel ödenmeden sözleşmenin feshedileceği hususunda mutabık kaldıklarını ispat edememiştir. Bu nedenle … yılı … ayından aralık ayına kadar olan ücreti davacının sözleşmenin 6.9. Maddesi kapsamında talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan davalı cevap dilekçesinde ikincil olarak, sözleşmede belirlenen miktar üzerindeki ödemeler nedeni ile mahsup talebinde bulunmuştur.
Takas müessesesi 6098 sayılı TBK’nın 139 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrası gereğince, iki kişi, karşılıklı bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu bulundukları takdirde her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilecektir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilecektir. Yine TBK 143/I. maddesi hükmünce; takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşecek olup bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erecektir.
Yenilik doğuran bir hak olan takasın, davadan önce ve dava sırasında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi, terditli olarak beyan edilmesi de takasın şarta bağlandığı anlamına gelmemektedir. Takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak ta ileri sürülmesi olanaklıdır. Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def’i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK’nın 24.05.1950 gün ve 74 E, 31 K sayılı ilamı bu yöndedir.) Örnek vermek gerekir ise, bir alacak davasında, davalı kendisinin de bir başka ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu savunuyorsa bu bir takas savunmasıdır. Buna karşın, haksız mal edinme iddiasına dayalı bir geri alma davasında, davalı indirimi gerekli bir kısım giderleri olduğunu ya da TBK’nın 227/2. ve 475/2. maddelerinde olduğu gibi, bir indirim yapılması gereğini savunursa, yapılması gereken iş mahsuptur.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda davalının dava konusu sözleşme nedeni ile kendisinden haksız olarak fazladan tahsil edildiğini iddia ettiği aylık ücret bedellerinin, aynı sözleşme kapsamında davacının kendisinden talep ettiği bakiye aylara ilişkin ücret bedelinden mahsup edilmesini talep ettiği, faturaların davalıya tebliğ edildiği ve ödendiği ile ilgili bir ihtilafın olmadığı ancak davacı tarafça farklı faturalandırmaların gerekçesinin belgelerle ispat edilmediği, bu kapsamda davalının mahsup talebinin kabul edilmesi gerektiği ve davacının bakiye 651,70.-TL asıl alacağı kaldığı, bu miktarın da belirlenebilir olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının … İcra dairesinin …/… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takas mahsup defii gözetilerek takibin 651,70.-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
651,70.-TL asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 44,51.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20.-TL harcın mahsubu ile eksik 15,31.-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
3- Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL peşin harç ve 29,20.-TL başvuru harcının toplamı 58,40.-TL’ nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere ve bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 851,20.-TL yargılama giderininden davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 717,16.-TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kasmı üzerinden hesaplanan 651,70.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 121,80.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/07/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı