Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/605 E. 2018/146 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/605 Esas
KARAR NO : 2018/146
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/08/2016
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine davacıya ödenmemiş olan fatura alacağının tahsil edilmesi amacıyla … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından borcun ödendiği iddiasıyla itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalının itiraz ederken sunduğu makbuzun gerçek olmadığını, makbuzun aslının sunulmasını talep ettiğini, davalı tarafından takibe dayanak fatura içeriğine ve mal hizmet teslimine ilişkin bir itiraz yapılmadığını, ödeme iddiası ileri sürdüğünü, davalının ödeme iddiasını ispat etmesi gerektiğini beyan etmekle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, 3.700,93 TL’nin % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, davalı şirket yetkilisi … … duruşmadaki beyanında; davaya konu olan borcu ödediğini, tahsilat makbuzunun bir örneğini sunduğunu, aslını işyerinde aramasına rağmen bulamadığını, karşı tarafla takip tarihinden sonra görüşmesinde bakiye 300,00.-TL – 400,00.-TL bir borcunun olduğunu söylendiğini, kendisinin de tahsilat makbuzu düzenleyip gönderdikleri taktirde ödeyeceğini söylediğini ve ödediğini, herhangi bir borcunun olmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosya içerisine; fatura, tahsilat makbuzu sureti sunulmuş, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor aldırılmış, … … … Müdürlüğünden … … isimli şahsın … yılında davacı şirket çalışanı olup olmadığı hususu araştırılmış, … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Dava; faturaya dayalı bakiye alacağa yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu ihtilafsızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu borcun ödenip ödenmdiği, icra dosyasına ibraz edilen makbuzun iptal edilip edilmediği hususlarındadır.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde faturadan dolayı 3.700,93.-TL alacak nedeniyle ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirket vekili tarafından süresinde icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişi … … tarafından tanzim edilen …/…/… tarihli rapora göre; davacının inceleme konusu olan … ve … yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 4.047,93.-TL tutarındaki 3 adet faturanın davalı şirket adına borç kaydedildiği, karşılığında toplam 347,00.-TL tutarında tahsilat yapıldığı, dolayısıyla takip tarihi …/…/… itibariyle davacı şirketin davalıdan bakiye 3.700,93.-TL alacağının kayıtlı olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargılama esnasında … seri numaralı, üzerinde iptal yazılı olan tahsilat makbuzunun koçanı ile birlikte davacı tarafça mahkememiz dosyasına ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket yetkilisine …/…/… tarihli celse … nolu ara kararı uyarınca şirkete ait ticari defter ve kayıtları mahkememize ibraz etmesi hususunda ihtaratta bulunulmasına rağmen, davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar sunulmadığından, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın icra dosyası ile talep edilen bakiye alacağın tahsil edilip edilmediği noktasında olduğu, davalının borcun davacı yetkilisinde tahsil edildiğine dair tahsilat makbuzu fotokopisi sunduğu, talep edilmesine rağmen aslını sunamadığı, tahsilat makbuzunda adı geçen …’in davacı adına çalışan kimse olduğunun davacının da kabulünde olmakla birlikte davacının ibraz edilen tahsilatın yapılmadığını, koçanın da iptal edildiğini belirterek iptal edilmiş koçan aslını dosyaya ibraz ettiği, davacının usulüne uygun tutulan defterlerinde 347-TL’lik tahsilat dışında başka bir tahsilatın kayıtlı olmadığı ve takip tarihi itibari ile bakiye 3.700,93.-TL alacağının kayıtlı olduğu, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve yargıtay içtihatları kapsamında davacının defterlerinin defter ibrazından kaçınan davalı karşısında kesin delil teşkil ettiği, ayrıca davacının tahsilat makbuzunun aslını ibraz edemeyip, aslının davacı tarafın elinde bulunması ve iptal edilmiş olması karşısında (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/13114 Esas, 2017/3075 Karar sayılı ilamı) davalının ödeme yaptığına yönelik iddialarını ispat edemediği, talep edilen alacağın likit yani belirlenebilir olduğu bu şekilde davacının davasının sübut bulduğu sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden DEVAMINA,
3.700,93.-TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıoya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 252,81.-TL nispi karar ve ilam harcınnın peşin alınan 63,21.-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,60.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 438,70.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı şirket temsilcisinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/02/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)