Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/591 E. 2018/61 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/591 Esas
KARAR NO : 2018/61
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının sipariş/ teklif formunu müvekkili şirkete gönderdiğini ve müvekkili şirketin yetkilisi tarafından bu formun … tarihide ihraç kayıtlı şartı ile onaylanarak davalıya gönderildiğini, bunun akabinde 6.000,00’nin …tarihinde davalı şirketin ortağı ve yetkisinin hesabından davalı şirkete gönderildiğini, …fatura tarihinde aynı hesaptan davalı şirkete 10.000,00-TL daha ödeme yapıldığını, buna rağmen ürünlerin müvekkili şirkete sevk edilmediğini, malzemelerin sevk edileceği gün olan … tarihinde 4.800,00-TL daha ödemenin yapıldığını, sipariş/teklif formunda ihraç kayıtlı teklif alındığını, fakat ürünlerin fabrikadan teslim alan müşteri firmanın, müvekkili şirketin ihraç kayıtlı faturası ürünlerin ihracatını kanunsuz şekilde yaptığını, evrak üzerinde ihraç kayıtlı olan bu satış işleminin, yaşanan prasedür sıkıntıları nedeniyle ihraç kayıtlı olarak gerçekleştirilemediğini, davalı tarafa 20.800,00-TL ödememe yapılmış olmasına rağmen aleyhlerine fatura bedelinin tamamı için takibe geçildiğini, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu beyan etmekle, öncelikle Antalya .. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasının tedbiren durdurulmasını, 20.800,00-TL’sinin ödenmiş olması nedeniyle bu kısım için borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, davalı kötüniyetli olduğundan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sipariş formu gereğince 20.800,00-TL tutarlı ve KDV dahil 24.544,00-TL’lik fatura düzenlendiğini, sipariş, telif formunda da belirtildiği üzere ihraç kayıtlı olarak verilmişse de ihraç kaydı gerçekleşmediğini, ihraç kaydı gerçekleşmediğinden faturanın toplam bedeli üzerinden alacaklarının doğduğunu, davacı tarafın KDV borcu olan 3.744,00-TL’yi kabul etmekte olduğunu, ancak kabul ettiği bu miktar üzerinden herhangi bir ödeme yapmadığını beyan etmekle tedbir talebinin reddine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine; Davacı vekili tarafından sipariş/teklif formu, tekibe konu fatura, teyit belgesi, ödeme dekontları ibraz edilmiş, Antalya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış rapor aldırılmıştır.
Dava; İİK’nın 72. maddesine dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafın davalı tarafa Antalya …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına konu alacak nedeniyle 20.800,00-TL yönünden davalının talebinin yerinde olup olmadığı, davacının bu miktar yönününden borçlu olup olmadığı, bu miktarın ödenip ödenmediği hususundadır.
Antalya .. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı davalı tarafça borçlu davacı aleyhinde… faiz başlangıç tarihli … nolu 24.544,00-TL tutarında faturadan dolayı 25.544,00.-TL alacak nedeniyle ilamsız icra takibine girişildiği ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilikişi incelemesi yaptırılmış, Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından hazırlanan … tarihli raporda; taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve takip konusu alacağın dayanağı olan …tarihli, … sıra nolu, 24.544,00-TL tutarındaki fatura ve muhteviyatı malların davacı şirkete teslim edildiği, davacı şirketin ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, takip konusu alacağın dayanağı olan fatura bedeline istinaden takip ve dava tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 3.744,00-TL tutarında davalı şirkete borcunun olduğu, bu durumda da takip konusu edilen alacağın dayanağı olan faturaya istinaden davacının 20.800,00-TL tutarında davalı şirkete borçlu olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde talimat mahkemesi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere talimat yazımış ancak davalıya çıkartılan usulüne uygun tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden talimat evrakının bila ikmal iade edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı ile yukarıdaki içtihat ve yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ihraç konusu edilecek mal alım satımına ilişkin anlaşma yapıldığı, bu kapsamda davacının ihraç edeceğini iddia ettiği malları davalıdan satın aldığı ancak ihracın gerçekleşmediği bu nedenle ürünlerin KDV bedelinden de davacı alıcının sorumlu olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bu alım satımdan kaynaklandığı, davalı tarafın davacı hakkında Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasın ile … nolu 24.544,00-TL tutarında faturadan dolayı KDV dahil 25.544,00.-TL alacak talebiyle icra takibi başlattığı, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi üzerine yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrine yeniden itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği, davacının takibe konu 24.544,00-TL tutarındaki fatura bedelinin 20.800,00-TL’sinin ödendiğinden bahisle borçlu bulunmadığının tespitine yönelik eldeki davayı ikame ettiği, davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davaya konu faturanın kayıtlı olduğu ve karşılığında 20.800-TL ödeme yapıldığı, ödemeye ilişkin banka dekontlarının da dosyaya ibra edildiği, dekont içeriklerine göre 3 kalemde toplam 20.800,00-TL’nin davalı şirketin hesabına aktarıldığı, davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen defterlerini ibra etmediği, bu durumda yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve ilgili yargıtay ilamı gereği davacının usulüne uygun defterlerinin kesin delil teşkil edeceği anlaşılmış olmakla menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ”Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir.
Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalı şirketin hesabına fatura bedelinin KDV hariç olan kısmını yani 20.800,00-TL’yi aktardığını ispat etmiş davalı da buna karşı ihtirazi bir kayıt sunmamış sadece KDV kısmının ödenmediğini cevap dilekçesinde dile getirmiş olmakla, davalının hesabına yatan parayı bilmesi gerektiği ve bilecek durumda olduğu gözetildiğinde, davacının KDV farkı dışındaki asıl borca yönelik talepleri bakımından iyi niyetli olamayacağı anlaşılmakla haksız takip tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacı … Müh. Hiz. San. Tic. A.Ş.’nin Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına konu fatura alacağının 20.800,00-TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine,
20.800,00-TL’nin %20’sine tekabül eden 4.160,00-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.420,84.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 355,22.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.065,62.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere ve harç olmak üzere) toplam 1.266,62.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.496,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/01/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)