Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/466
KARAR NO : 2018/556
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/06/2016
KARAR TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TÜRÜ : KABUL
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalıya, müvekkili şirket tarafından, verilen hizmeti ve parti malzemeleri karşılığı olan fatura bedellerinin, davalı tarafça müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkilinin verilen hizmetlerine ve malzemelerine ilişkin faturaları düzenli olarak kesmesine ve davalı şirkete göndermesine rağmen; davalı şirket tarafından herhangi ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından davalıya satılan ürünler karşılığında 13 adet toplam 23.541,00.-TL bedelli fatura düzenlendiğini, … hesabına … tarihinde … fatura bedeli adı altında müvekkiline 7.000,00 TL ödeme yapıldığını geri kalan 16.541,00 TL fatura bedellerinin ise ödenmediğini, müvekkilinin alacağını tam olarak alamadığından dolayı … tarihinde … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasyyla 16.541,00.-TL’nin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının … tarihinde borca haksız ve kötüniyetli olarak takibin uzaması amacıyla itiraz ederek takibin durdurulduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan itirazda fatura yada fatura içeriklerine herhangi bir şekilde itiraz edilmediğini, davalı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı düzenlenen fatura alacağına ilişkin bakiye borç bulunduğunu belirterek açıklanan nedenlerle davalı borçlunun itirazının iptalini sağlamak ve haksız ve kötü niyetli itirazı için % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalının davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da gelmediği anlaşılmıştır.
Dava: … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
… İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 16.541,00.-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalıların itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olduğundan hak düşürücü sürenin işleyemeye başlamadığı dolayısıyla dava süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davalı adına ticari defter ve kayıtlarını sunması hususunda kesin süreyi içerir meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davalının mahkememizce belirlenen gün ve saatte defter ve kayıtlarını sunmamış olması nedeni ile inceleme sadece davacının ticari defterleri üzerinde yapılmıştır.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi …/…/… havale tarihli raporunda: dava dosyası ile davacı şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerde, davacı şirketin ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve takip ve dava konusu alacağın dayanağı olan fatura bedellerine istinaden takip tarihli itibariyle davacı şirketin bakiye 4.541,00.-TL tutarında davalı taraftan alacağının olduğu, davacı şirketin, dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile içeriği mal ve hizmetlerin davalı tarafa teslim ettiği somut belgelerle ispatlamakla mükellef olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Her ne kadar bilirkişi söz konusu fatura içeriğinin teslimi olgusunun davacı tarafça ispatlanması gerektiğini belirtmiş ise de; Dava açıldıktan sonra tarafların uzlaşma ihtimaline binaen süre verilmiş, yargılama sırasında davacı tarafça …/…/… tarihli makbuz ile davalı tarafından 12.000,00 TL ödemede bulunulmuş olması nedeni ile ticari ilişkinin de davalı tarafça kabul edildiği ve fatura içeriğinin davalıya teslim edildiği mahkememizce kabul edilmiş, davalı tarafça ticari defterler sunulmamış olduğundan yukarıda belirtilen Yargıtay kararı ve HMK 220 maddesi uyarınca davacının ticari defterlerine itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça yapılan ödeme dava açıldıktan sonra yapılmış olmakla icra müdürlüğünce infaz sırasında dikkate alınacağından tüm alacak yönünden mahsup yapılmamıştır.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacağın faturadan kaynaklı olmasına göre alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin devamına,
Davalının dava açıldıktan sonra ödemiş olduğu 12.000,00.-TL’lik ödemenin infaz sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına,
Alacak likit olduğundan asıl alacak 16.541,00.-TL’nin % 20’sine tekabül eden 3.308,20.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 1.129,91.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 199,78.-TL harcın mahsubu ile bakiye 930,13.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 725,48.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2018
Katip …
¸(e-imzalı)
Hakim …
¸(e-imzalı)