Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/384
KARAR NO : 2018/68
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 25/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin … numaralı abonelik sözleşmesi bulunduğunu, söz konusu sözleşme ile müvekkili tarafından işletilen … Mah. … Caddesi No:… …/… adresine bulunan … isimli otelin elektrik alımının davalı şirketten sağlandığını, davacı şirketin davalı şirketçe elektrik tüketiminin karşılığı olarak tahakkuk ettirilen ve dava dilekçesi ekinde sunulan toplam … adet fatura karşılığında toplam 1.584.632,56.-TL bedeli müvekkili şirket tarafından davalı şirkete suresi içinde ödendiğini, Bununla birlikte, anılan fatura bedelleri içeriğinde kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve sayaç okuma/psh bedeli gibi yasal olmayan ve tüketilen enerjinin karşılığı olmadığı için faturaya yansıtılamayacak kalemlerin bulunmasının yanında; yine faturaların içeriğine dahil edilen ve bu kalemlerin haksız bir şekilde aktif enerji tüketimine eklenmesi üzerinden (%2) TRT payı, enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisinin (BTV) eklenerek fazla hesaplandığını, bu çerçevede, haksız ve hukuki dayanağı bulunmadığı halde davacı şirkete ait faturalara eklenen bu kalemleri ödeme sorumluluğu bulunmadığını, öte yandan yasa gereği tahakkuk ettirilmesi gereken ancak hukuki dayanaktan yoksun bulunan ve yukanda belirtilen kalemler bakımından ise aradaki fark kadar borcu bulunmadığının olumsuz tespiti ile fazladan alınan bu kalemlerin iade edilmesi için işbu davanın açıldığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak fazla alınan 50.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın iddiasının müvekkili şirketin davacıdan haksız bedeller tahsil ederek sebepsiz zenginleştiği yönünde olduğunu, TBK m. 82 uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan taleplerde zamanaşımı süresinin, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl olduğunu, somut olayda sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bu nedenle müvekkili şirkete karşı açılan davanın zamanaşımı bakımından reddine karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar davayı esasen kabul etmeseler de davacının faize ilişkin talebinin kabul edilemeyeceğini, davacının ticari avans faizi talep ettiğini, oysa davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade istemine ilişkin olduğunu, bu halde yasal faiz uygulanmasının zaruri olduğunu, aksinin hukuki bir dayanağı olmadığını, bu nedenle de davacının söz konusu talebinin reddi gerektiğini, müvekkili şirkete yöneltilen davayı esas bakımından da kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafından davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, haksız olduğu iddia edilen bedelleri tahsil edip etmeme noktasında lisans sahibi şirketlerin herhangi bir inisiyatifi olmladığını, söz konusu bedellerin EPDK tarafından belirlenen ve lisans sahibi şirketlerin uymakla yükümlü olduğu tarifelere dayandığını, dava konusu bedellerin kanun, yönetmelikler ve EPDK Kararlarına dayanmakta olup mevzuat yürürlükte olduğu sürece de tahsilinin de yasal olduğunu, müvekkili şirketin 6446 sayılı Yasa gereği EPDK kararları doğrultusunda hareket etmesi zorunlu olup aksine bir uygulama yapabilmesi de yasal olarak mümkün olmadığını, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkisi Kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketler EPDK’nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, ülkemizde elektrik enerjisinin üretimi, iletimi, dağıtımı ve perakende satışının serbest piyasa koşullarında yapılabilmesi için 6446 sayılı Yasa yürürlüğe konulduğunu ve piyasa faaliyetlerini yönetme ve bu yönde kararlar alma görev ve yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) verildiğini,, EPDK’nın yasayla kurulmuş, kanunun verdiği yetki çerçevesinde idari düzenleyici işlem tesis etme yetkisi bulunan, idari ve mali açıdan özerk, kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğunu belirterek sonuç olarak, tüm itirazlar ayrı ayrı değerlendirilerek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve abonelerden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalılar tarafından faturaya yansıtılarak davacıdan kesilen kayıp kaçak, sayaç okuma, enerji fonu, TRT payı gibi kesintilerin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, varsa bu kesintiler nedeniyle davacının talep edebileceği bir bedel olup olmadığı, dava tarihinden sonra yapılan değişikliklerin davada uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketlerin husumete ve yargı yoluna yönelik itirazları, dava konusu alacak kalemlerinin tahsil eden şirketlerden istenilmesi, taraflar arasında düzenlenmiş elektrik enerjisi satışına ilişkin satış sözleşmesi bulunması sebepleriyle yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımına ilişkin itirazlar da, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık dönem için alacak talebinde bulunulması nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Mahkememizin …/… Esas sayılı dava dosyası ve değişik mahkemelerin ilgili dosyaları ile 6719 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmış ancak T.C. Anayasası’nın 152/3. Maddesinde düzenlenen beş aylık sürenin geçmiş olması ve henüz karar verilmemiş olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlığın esasının düzenlendiği doğrudan bir yasa hükmü bulunmamakla birlikte davanın dayanağını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme oluşturmaktadır. Bu düzenlemelere göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, … tarihinde yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükümü ile yine aynı Kanuna eklenen Geçici 20. Madde ile “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Mahkememizce … tarihli celsede sözlü yargılamaya geçilmiş ise de davacı vekili tarafından davalı kurumca yapılan kesintilerin yeni yasa ile EPDK’nın düzenlemelerine uygun olup olmadığı yönünde denetleme yapılmasını bu hususta da dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiş olduğundan, sözlü yargılamaya ilişkin ara karardan dönülmüş, dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememiz dosyası elektrik mühendisi bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış, bilirkişi … havale tarihli raporunda: Davacı … Tic. A.Ş’nin ilgili aylarda … no’lu Elektrik aboneliği üzerinden kullandığı kayıp/kaçak bedeli adı altında davalı …’nin 338.961.73 + 61.013.11 (KDV) = 399.974.840 tutarlı bedeli Turab Turizm ve Tıc. A.Ş. ‘den tahsil ettiği, davalı … Elektrik Perakende Satış A.Ş.’nin tahsil ettiği bu bedeli tahsil etmesinin yukarıda belirtilen Yargıtay kararları gereğince yerinde olmadığı, 6719 sayılı kanunun 21. ve 26. Maddelerinin dikkate alınması, yorumlanması ve kararı Yüksek Mahkemeye ait olmak üzere ; mahkemelerin yetkisinin sadece bu bedellerin. Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olduğundan, bundan sonra yapılacak olan incelemeler dava konusu bedellerin tahsilinin Kurumun çıkardığı yönetmeliklere aykırı olup olmadığı ile sınırlı olduğundan, dava konusu bedellerin de kurumun düzenleyici işlemlerine istinaden alındığından dolayı dava konusu yapılan bedellerin hukuka ve yasalara aykırı olduğu iddiasının takdiri ve kararı mahkemeye ait olmak üzere reddi gerekeceği hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir. Mahkememizce alınan denetime elverişli gerekçeli bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacı vekilinin talebi doğrultusunda alınan rapora göre davalı kurum tarafından yapılan kesintilerin mevcut EPDK düzenlemelerine ve yeni yasaya uyumlu olduğu anlaşıldığından fazla tahsil edilmiş bir bedel de bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 35,90.-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 853,88.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 817,98.-TL harcın istem olması halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.850,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/01/2018
Katip …
¸(e-imzalı)
Hakim …
¸(e-imzalı)