Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/38 E. 2019/317 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/38 Esas
KARAR NO : 2019/317
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/01/2016
KARAR TARİHİ : 16/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava dışı … Şti.’nin üç ortağından biri olduğunu, şirketin diğer ortaklarının davalılar … ve … olduğunu, anılan şirketin …’da 1 adet fırın, 1 adet ayakkabı mağazası ve 1 adet konfeksiyon mağazası bulunduğunu, … adresindeki konfeksiyon mağazasının içindeki mallarla birlikte şirket ortaklarından davalı …’a devredildiğini, devredilen malların 4 adet fatura düzenlenmek suretiyle adı geçen davalıya teslim edildiğini ve faturaların gerek şirket kayıtlarına gerekse davalının ticari defterlerine işlendiğini, fatura bedellerinin peşin ödeneceği kararlaştırıldığı halde davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine o tarihte şirket müdürü olan müvekkili tarafından şirket adına alacak davası açıldığını, açılan bu davanın Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasında görüldüğünü, aynı dönemde … adresindeki ayakkabı mağazasının ise şirket ortağı …’in isteği doğrultusunda eşi … ve ortağı …’ya devredildiğini, bu şahısların davalı ortak …’in emanetçisi olarak devir işleminde taraf olduklarını, devredilen malların 4 adet fatura düzenlenmek suretiyle davalılar … ve …’ya teslim edildiğini ve bu faturaların hem devreden … Şti.’nin hem de bu kişilerin oluşturduğu adi ortaklığın defterlerine işlendiğini, bu devir nedeniyle ödenmesi gereken bedelin de ödenmediğini ve davacının şirket müdürü olarak ve temsilcisi olduğu şirket adına devralan bu iki şahıs hakkında Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasında görülen alacak davasını açtığını, açılan bu davalardan hemen sonra davalılar … ve …’in dayanışma içine girerek müvekkilini şirket müdürlüğünden azlettiklerini ve kendilerini şirket müdürü olarak atadıklarını ve akabinde açılan her iki davadan da feragat ettiklerini, davalı ortakların bu manipülasyonla şirkete olan şahsi borçlarından kurtularak ortağı bulundukları şirketi zarara uğrattıklarını, bu gelişme üzerine müvekkili tarafından kendisinin müdürlükten alınıp diğer iki ortağın şirket müdürü olarak atanmasına ilişkin kararın iptali için Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasında kayıtlı davayı açtığını, bu davanın henüz derdest olduğunu, davalı ortakların şirket adına açılan alacak davalarından feragat ederek şirketi zarara uğratmaları nedeniyle şirket adına işbu davayı açmak durumunda kaldıklarını bildirmiş ve … adresindeki konfeksiyon mağazasının içindeki mallarla birlikte devrinden kaynaklanan … TL alacağın fatura tarihlerinden itibaren uygulanacak ticari avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak … Şti.’ne ödenmesine, … adresinde yer alan ayakkabı mağazasının içindeki mallarla birlikte devrinden kaynaklanan … TL alacağın fatura tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak … Şti.’ne ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ortağı olduğu dava dışı şirket adına dava açma hakkı bulunmadığını ve açılan davanın aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, davayı esası yönünden de kabul etmediklerini, davacı ortağın şirketin kurulduğu andan itibaren şirket müdürlüğü yaptığını, son iki yılda diğer ortaklara hiçbir şekilde kâr payı dağıtmadığını, oysa şirkete ait fırından elde edilen aylık ortalama net kârın … TL – … TL arasında değiştiğini, davacının yaptığı alışverişleri diğer ortaklardan gizlediğini ve hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun üzerine şirket müdürünün değiştirilmesi cihetine gidildiğini, iddia edildiği gibi bir manipülasyon yapılmadığını, feragat ile sonuçlanan davaların o dönemde şirket müdürü olan davacı tarafından diğer ortaklar üzerinde baskı kurmak amacıyla açılmış haksız davalar olduğunu bildirmiş ve davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ön inceleme aşamasında verdiği … tarihli dilekçesi ile; davalı … hakkındaki davadan feragat ettiklerini bildirmiş, davalı … vekili de … havale tarihli dilekçesi ile davacı taraftan feragat edilen dava nedeniyle masraf ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Tarafların ortağı bulundukları şirkete ait ticaret sicil dosyası ve Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… esas ve karar sayılı dava dosyası ile Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… esas ve karar sayılı dava dosyası getirtilip incelenmiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında alınan beyanında; açtıkları davanın, davacı ile davalılar … ve …’in ortağı bulundukları dava dışı … Şti.’nin davalı ortaklar tarafından zarara uğratılmasından kaynaklanan ve şirket ortağı tarafından paranın şirkete ödenmesi istemiyle açılan bir alacak davası olduğunu, davalılardan …’ın dava açıldıktan sonra kendi sorumluluğunda olan miktar yönünden müvekkili ile anlaşma sağladığını ve aralarında bir protokol düzenlendiğini, bu nedenle bu davalı yönünden davadan feragat ettiklerini, davalı … ile henüz bir anlaşmaya varılamadığını, şirket ortağı olmayan davalılar … ve … ile olan uyuşmazlığın … ile olan uyuşmazlığa bağlı bir uyuşmazlık olduğunu, … ile olan sorun çözüldüğünde onlarla da problem kalmayacağını bildirmiştir.
Davalılar vekili ön inceleme duruşmasında alınan beyanında; açılan bu davada 4 kişinin davalı olarak gösterildiğini, ancak iki ayrı kalemde alacak talebinde bulunulduğunu, alacağın … TL’lik bölümünün şirket ortağı olan davalılar … ve …’den istendiğini, … TL’lik alacağın ise tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edildiğini, şirket ortağı olmayan davalılar … ve … adına daha önce aynı iddialara dayalı olarak ve aynı tutar üzerinden açılan davanın karara bağlandığını ve verilen kararın kesinleştiğini, iki dava arasındaki tek farkın şirket ortağı olan davacının şirket adına değil kendi adına dava açmış olması olduğunu, ancak neticei talep paranın şirkete ödenmesini içerdiğine göre davalar arasında bir fark bulunmadığını ve bu nedenle davalılar … ve … adına açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, davalı … hakkındaki davadan da yargılama sırasında feragat edildiğini, bu durumda eldeki davada sadece …’in durumunun tartışılması gerektiğini, … ve …’e yönelik davanın şirketi zarara uğratma nedenine dayandırıldığını, bu şahısların şirketin yetkili temsilcileri olduğunu ve dava konusu edilen işlemi birlikte yaptıklarını, bu nedenle … hakkındaki feragatın sonuçlarından diğer davalı …’in de yararlanması gerektiğini bildirmiş ve davanın tüm davalılar yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ile davalı … vekili arasında dava açıldıktan sonra düzenlenen … tarihli sulh protokolünün bir örneği dosyaya ibraz ettirilerek incelenmiştir.
Dava, şirket ortağı olan davacı tarafından, ortağı bulunduğu şirket alacağının tahsili istemiyle ve şirket adına açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf, davacı ile davalılar … ve …’in ortağı oldukları dava dışı … Şti.’ne ait; … adresindeki konfeksiyon mağazasının içindeki mallarla birlikte … TL bedelle davalı ortak …’a devredildiğini, şirkete ait … adresindeki ayakkabı mağazasının ise içindeki mallarla birlikte … TL bedel üzerinden davalılar … ve …’ya devredildiğini, devredilen işletmeler içindeki mallarla birlikte devralanlara teslim edildiği halde devir bedellerinin ödenmediğini, o dönemde şirket müdürü olan davacı ortak tarafından her iki devir işlemi nedeniyle şirket adına alacak davası açıldığını, ancak davalı ortakların açılan bu davalardan sonra davacının müdürlük yetkisini kaldırarak kendilerini müdür olarak atadıklarını ve davalardan da feragat ettiklerini ve şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek işbu davayı açmış ve … TL’nin şirket ortağı olan davalılardan müştereken ve müteselsilen, … TL’nin ise tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …-… esas ve karar sayılı dosyası incelendiğinde; dava dışı … Şti.adına, şirket ortağı olmayan davalılar … ve … aleyhine … TL alacak istemiyle açılmış davaya ilişkin bulunduğu, davanın feragat nedeniyle reddedildiği ve hükmün … tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Şirket ortağı olan davacı tarafından açılan eldeki davada, önceki davanın konusu olan alacak dava dışı … Şti.adına talep edildiğine ve davalar arasında konusu ve tarafları itibariyle bir farklılık bulunmadığına göre; şirket ortağı olmayan davalılar … ve … hakkındaki davanın kesin hükme ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… esas ve karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; dava dışı …Şti.adına, davalı … hakkında … TL alacak için açılmış alacak davası olduğu, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve hükmün … tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Paranın şirkete ödenmesi istemiyle açılan eldeki davada ise; aynı tutarın şirket ortağı ve yetkili temsilcileri olan davalılar … ve …’den tahsili istenmiş ve davalı … hakkındaki davadan ön inceleme aşamasında feragat edilmiştir. Davalı … hakkındaki dava; hem … TL’lik değer üzerinden gerçekleşen devir işleminden kaynaklanan alacak, hem de … TL’lik değer üzerinden gerçekleşen devir işleminden kaynaklanan alacağa ilişkin bulunduğuna ve adı geçen davalı yönünden davadan feragat edildiğine ve feragat beyanının dayanağı olan sulh protokolünde feragatın karşılığı konusunda bir açıklık yer almadığına göre; feragatın aynı konumda bulunan ve birlikte işlem yapan diğer davalı …’e de sirayet edeceği kanaat ve sonucuna varılmış ve şirket ortağı konumundaki davalılar … ve … hakkındaki alacak davasının vaki feragat nedeniyle reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “Somut uyuşmazlıkta davalılar … ve …’den talep edilen tazminatın kaynağı dava dışı şirket tarafından davalı …’a devredilen konfeksiyon mağazasının ödenmeyen devir bedelidir. Davalı … bu bedelden hem devralan taraf sıfatıyla, hem de şirket temsilcisi sıfatıyla, davalı …’in ise sadece şirket temsilcisi sıfatıyla sorumlu olduğu iddia edilmektedir. Bu durumda mahkemece anılan bu hususlar nazara alınmak ve davadan feragate ilişkin hususlar yeterince tartışılmak suretiyle Yargıtay İBK’nın 11.4.1940 gün ve 70 sayılı ve HGK’nın 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları da gözetilerek davalı … hakkındaki davadan feragatin diğer davalı …’e de sirayet edip etmeyeceğinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi doğru olmamıştır.
Öte yandan, davalılar … ve … yönünden ise davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kesin hükümden söz edilebilmesi için, tarafların ve müddeabihin aynı olmasının yanı sıra dava sebeplerinin de aynı olması gerekir, dava sebebinden maksadın ise hukuki sebepler değil, bilakis davanın dayanağı olan vakıalar olduğu yerleşmiş yargı kararları ve ağırlıklı doktrin görüşleriyle ortaya konulmuştur. Bu durumda, kesin hüküm bakımından davanın gerçek sebebi vakıalardır. Çünkü hakim, bu vakıalarla bağlı olduğu ve bunlar dışındaki vakıaları re’sen nazara alamadığı için (HUMK’nın 75,1 md.), (HMK’nın 25. md.) birinci davada yalnız o vakıalar için inceleme yapmış ve yalnız o vakıalara dayanarak kararını vermiştir, şu halde kesin hüküm yalnızca o vakıalar bakımından oluşmuştur. Buna karşılık aynı taraflar arasında, aynı konuda açılan ikinci davanın dayandığı vakıalar, birinci davada ileri sürülen vakıalardan farklı ise, birinci dava sonucunda alınan hüküm ikinci davada kesin hüküm teşkil etmez ve ikinci dava mesmudur; çünkü iki dava arasında sebep birliği mevcut değildir. Somut olayda, kesin hükme esas alınan birinci dava, dava dışı şirket tarafından doğrudan zararına ilişkin olarak açılmış bulunan alacak davası iken iş bu temyiz incelemesine konu ikinci davanın aynı maddi vakıadan dolayı ortak sıfatıyla dolaylı olarak zarar gördüğünden bahisle önceki davada dava dışı şirket ortağı tarafından açıldığı, bu durumda her iki davanın taraflarının farklı olduğu ve bu nedenle birinci dava sonucunda alınan hükmün ikinci davada kesin hüküm teşkil etmeyeceği delil olabileceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde kesin hükmün varlığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle de davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine, dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş, taraf vekillerinden bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılmış, taraf vekillerinden davalılardan …’a ilişkin davadan feragata ilişkin açıklamaları alınmış, bu kapsamda olmak üzere … tarihli dava dışı sulh sözleşmesi dosyaya sunulmuş, ayrıca yargılama devam ederken davalılardan …’ın ölümü nedeniyle veraset ilamı getirtilmiş, mirasçıları dahili davalı sıfatıyla davaya dahil edilmişleri, mirasçılardan …’ın da öldüğü anlaşıldığından veraset ilamı celp edilmiş ve mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Ayrıca bozma ilamına uyulduktan sonra davalılar … ve … ortaklığına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili … tarihli dilekçesinde davalılardan … hakkındaki davadan feragat etmesinin nedeni olarak …’ın o tarihte kanser hastalığına yakalanmış olması nedeniyle müvekkilini arayıp kendisi ile nizalı ölmek istemediğini, mevcut karşılıklı davaları sonlandırmaları halinde huzur bulacağını söylemesi üzerine müvekkilinin bu sulh sözleşmesini imzaladığını, … bakımından feragat edilmiş olmasının diğer davalılara etkisi bulunmadığını bildirmiştir.
Davalılar vekili ise tarihsiz … havale tarihli açıklama dilekçesinde; davacının … ile bir maddi menfaat karşılığı davasından feragat ettiğini, bu maddi menfaatin … tarafından davacıya karşı açılmış olan el atmanın önlenmesi davasından feragat etmesi olduğunu, … tarafından Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı davasından feragat edilmesine karşılık davacının da eldeki davadan … hakkındaki davasından feragat ettiğini, bu hususta tarafların … tarihli dava dışı sulh sözleşmesi başlıklı belgeyi imzaladıklarını beyan etmiştir.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; … ve … tarafından davacı …’ya karşı el atmanın önlenmesi istemiyle açılan dava olduğu, yapılan yargılama sonucunda davacı … tarafından feragat nedeniyle davanın reddine … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile karar verildiği anlaşılmıştır.
… tarihli dava dışı sulh sözleşmesidir başlıklı belgeye göre; … vekili ve … vekilince imza altına alındığı, buna göre “Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı davanın davacılarından …’ın bu davasından feragat edecek ve masraf ve vekalet ücreti talep etmeyecektir. … davadan feragati kabul edecek masraf ve vekalet ücreti talep etmeyecektir. Her iki taraf da avukatlık ücretini kendi avukatları ile anlaşarak ödeyecektir. Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı davanın davacısı … bu davada … adına açılmış olan davadan feragat edecek, masraf ve vekalet ücreti talep etmeyecektir. … davadan feragati kabul edecek ve masraf ve vekalet ücreti talep etmeyecektir. Her iki taraf da avukatlık ücretini kendi avukatlarıyla anlaşarak ödeyecektir.
Yukarıda dosya nosu yazılı davalarda işbu anlaşmanın dışındaki taraflar olması nedeniyle iş bu anlaşmanın sadece aşağıda imzası bulunanları bağlayacağı, her iki davada yer alan diğer kişiler ile ilgili olarak davaların süreceği, işbu anlaşmanın sadece … ve …’ın karşılıklı olarak gayrikabili rücu bir şekilde birbirlerini akladıkları ve yukarıda dava konusu meseleler hakkında birbirlerinden hiçbir hak ve alacakları kalmadığını taraflar kabul, beyan ve taahhüt ederler.” hükmünü içermektedir.
Davalılar vekiline dava dışı … Şti’nin ticari defterlerini ibraz etmesi için … tarihli celsede süre verilmiş ise de davalılar vekilince doswyaya sunulan açıklama dilekçesinde … Şti’ne ait defter ve kayıtların tüm aramalara rağmen temin edilemediğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalılar … ve … ortaklığına ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapan Bilirkişi … … tarihli raporunda; … yılı yevmiye, envanter ve defteri kebir defterlerinin incelendiği, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, defterlerde 4 adet fatura mukabilinde dava dışı … Şti’nden demirbaş ve ticari mal alışı olmak üzere toplam …-TL tutarında mal alındığı ve bu mal bedelinin aynı tarihlerde ortaklar tarafından ödendiğinin kayıtlı olduğunun görüldüğünü, bu mal ve demirbaş bedellerinin şirkete ödendiği ile ilgili olarak dosyaya tevsik edici bir belge ibraz edilmediğinin görüldüğünün mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Dava; şirket ortağı olan davacı tarafından ortağı bulunduğu dava dışı şirket alacağının şirkete ödenmesi istemiyle açılan alacak davası niteliğindedir.
Davacı vekili dava dışı … Şti’ne ait bir adet konfeksiyon mağazasının içindeki mallar ile birlikte davalı …’a devredildiğini, ancak buna karşılık herhangi bir ödeme yapılmadığını, bundan başka yine şirkete ait bir adet ayakkabı mağazasının da davalılardan …’in eşi … ve ortağı …’ya devredilmiş olup, bu devir bedelinin de ödenmediğini belirterek, konfeksiyon mağazasının devrinden kaynaklanan alacağın tahsili için davalılar … ve …’e husumet yöneltmiş, davalı …’ın hem şirket yöneticisi olarak şirketi zarara uğrattığından bahisle hem de bizzat devralan sıfatıyla sorumlu olup, diğer davalı …’nün de şirket müdürü olması sebebiyle sorumluluğuna dayalı olarak alacak talebinde bulunmuş, ayrıca bir adet ayakkabı mağazasının davalılar … ve ortağı …’ya devredilmesi ve devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle hem adı geçen davalılara hem de diğer davalılar … ve …’a şirketi zarara uğrattıklarından bahisle devir bedeli tutarı kadar husumet yöneltmek suretiyle eldeki davayı açmıştır.
Müteselsil borçluluk, birden çok borçludan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar. (TBK madde 162)
Borçlulardan biri ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Borçlulardan biri alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa diğer borçlular bundan ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (Madde 166)
Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Alacaklı diğerlerinin zararına olarak birinin durumunu iyileştirirse bunun sonuçlarına katlanır.
6098 sayılı TBK’nın ilgili hükümleri göz önüne alınarak somut olay incelendiğinde; davacının davalılardan … hakkındaki davadan feragat etmesinin, diğer davalılar ve özellikle …’e de sirayet edip etmeyeceği hususu değerlendirildiğinde, dosyaya sunulan … tarihli dava dışı sulh sözleşmesidir başlıklı belge içeriği göz önüne alındığında davacı …’nun davalılardan ölü …’ın kendisi hakkında Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı açmış olduğu el atmanın önlenmesi davasından feragat etmesi karşılığında davacının da davalı … hakkındaki davasından feragat ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu feragatin TBK 166/1 maddesinde açıklandığı üzere takas karşılığı yapıldığı mahkememizce değerlendirilmiştir. Dolayısıyla davalı …’ın takas karşılığında yapmış olduğu bu feragat beyanı diğer borçlu …’i de borçtan kurtaracaktır. Zira alacaklı, borçlulardan birinin anlaşma yapılan borçluya rücu hakkını ortadan kaldıracak şekilde anlaşma yapamaz. Böyle bir anlaşma yapmışsa bunun sonuçlarına da katlanmak zorundadır. Dava konusu olayda da davacı takas karşılığında … hakkındaki davasından feragat ettiğinden, bunun sonuçlarına katlanması gerekir.
Davaya konu olayda davalılar ölü … ve …’den talep edilen tazminatın kaynağı dava dışı şirket tarafından davalı … ve diğer davalılar … ve …’ya devredilen konfeksiyon ve ayakkabı mağazasının ödenmeyen devir bedelinden kaynaklanmaktadır. Davalı … bu bedelden (konfeksiyon mağazasının devri) hem devralan taraf sıfatıyla hem de şirket yetkilisi sıfatıyla, diğer davalı … ise sadece şirket yetkilisi sıfatıyla sorumluluğu iddia edilmektedir.
Ayakkabı mağazasının devri yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre ise, davacı tarafın iddiaları incelenen ticari defter ve kayıtlar ile sübuta ermiştir. Davalı … ve … ortaklığına ait ticari defterlerin incelenmesinde devre ilişkin faturaların davalıların defterlerine kaydedildiği toplam …-TL tutarında 4 adet fatura karşılığı mal alındığının kayıtlı olduğu anlaşılmakta olup, her ne kadar davalıların defterlerinde bu mal bedelinin ödendiği kayıtlı olarak gözükmekte ise de, davalılarca ödemeye ilişkin dosyaya tevsik edici herhangi bir belge sunulmadığından, davalılar … ve … ödenmeyen toplam …-TL tutardan dava dışı … Şti’ne karşı müteselsilen sorumlulukları bulunmaktadır.
Buna göre ve dava dosyasındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava dışı şirket ortağı tarafından, şirkete ödenmesi istemiyle şirkete ait bir adet konfeksiyon mağazası ve bir adet de ayakkabı mağazasının devri nedeniyle, davalılar hakkında eldeki davanın açıldığı, ayakkabı mağazasının devri ile ilgili aldırılan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davalılar … ve …’nun devir bedeli olan …-TL tutarındaki faturaları ticari defterlerine kaydettikleri, ancak buna karşılık devir bedelini ödediklerine dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, sonuç olarak adı geçen davalıların … ve …’nun bu tutardan dava dışı şirkete karşı sorumlu oldukları değerlendirilmiş, davacı tarafça davalılardan … hakkında açılan davadan feragat edilmesi nedeniyle diğer davalı … yönünden de feragatin sirayet ettiği değerlendirilmek suretiyle, adı geçen davalılar … ve … mirasçıları yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalılar … ve dahili davalılar …, …, …, … ve … aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafça davalılar … ve … hakkında açılan davanın KABULÜ ile;
70.256,94.-TL’nin temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak dava dışı … ŞTİ’ne ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 4.799,25.-TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.143,90.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.655,35.-TL harcın davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
4-Davacı tarafça yatırılan 3.143,90.-TL peşin harç, 21,15.-TL başvuru harcının toplamı 3.165,05.-TL’nin davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 889,50.-TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.078,20.-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Feragat edilen dava yönünden vekalet ücreti talep edilmediğinden davalılar … ve … lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı 16/04/2019

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)