Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/242 E. 2018/69 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/242
KARAR NO : 2018/69
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 31/03/2016
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin faaliyet konusu kapsamında … Hotel … Mevkii … Antalya” adresinde yer alan “… Hotel’in işletmeciliğini yaptığını, davalı şirketin 2014, 2015, 2016 yıllarında müvekkilinin işlettiği otelin elektrik enerjisini temin ettiğini, taraflar arasında akdedilen “Enerji Satış Anlaşması” ile davalı tarafından söz konusu dönemlere ait elektrik faturaları kesilerek müvekkiline yansıtıldığını ve anılan bedellerin tamamının müvekkilince ödendiğini, fakat dava dilekçesi ekinde mahkemenin incelemesine sunulan müvekkilince ödenen bir kısım fatura içeriklerinden açıkça görüleceği üzere davalı firma tarafından kesilen faturalara, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da açıkça bahsedildiği üzere Hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacak şekilde kayıp bedeli-dağıtım bedeli sayaç okuma bedeli vs… adları altında bedeller eklendiğini, yansıtılan ve müvekkili tarafından ödenmiş olan kayıp bedeli dağıtım bedeli iletim bedeli sayaç okuma bedeli vs… bedellerinin taraflarınca tam olarak tespitinin mümkün olmadığını, taraflarınca şu an için ellerinde mevcut olan 2014 Yılı Şubat Mart Eylül, 2015 Yılı Ocak Aralık aylarına ait faturalar dilekçe ekinde olup, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu faturalardaki haksız kesilen bedeller kadar miktar, davada harca esas miktar olarak gösterildiğini, ancak davanın 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin kesilen tüm faturalardaki haksız bedellere ilişkin olduğu, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında müvekkili şirkete kesilen tüm faturaların davalı firma tarafından bildirilmesi ve bilirkişi incelemesi yapılması akabinde, HMK 107 uyannca dava tutarının değiştirileceği ve gerekli harcın ödeneceğini, davalı tarafından, davacı müvekkiline sunulan herhangi bir hizmetin karşılı olmayıp, alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan bedellerinin karşılığı olan bu bedellerin davacı gibi dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini, sonuç olarak haksız ve usulsüz olarak tahsil edilen tüm tutarların fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirkete yöneltilen davayı esas bakımından da kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafından davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, haksız olduğu iddia edilen bedelleri tahsil edip etmeme noktasında lisans sahibi şirketlerin herhangi bir inisiyatifi olmadığını, söz konusu bedellerin EPDK tarafından belirlenen ve lisans sahibi şirketlerin uymakla yükümlü olduğu tarifelere dayandığını, dava konusu bedellerin kanun, yönetmelikler ve EPDK Kararlarına dayanmakta olup mevzuat yürürlükte olduğu sürece de tahsilinin yasal olduğunu, müvekkili şirketin 6446 sayılı Yasa gereği EPDK kararları doğrultusunda hareket etmesi zorunlu olup aksine bir uygulama yapabilmesi de yasal olarak mümkün olmadığını, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkisinin Kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketlerin EPDK’nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, ülkemizde elektrik enerjisinin üretimi, iletimi, dağıtımı ve perakende satışının serbest piyasa koşullarında yapılabilmesi için 6446 sayılı Yasa yürürlüğe konulmuş, piyasa faaliyetlerini yönetme ve bu yönde kararlar alma görev ve yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) verildiğini, EPDK’nın yasayla kurulmuş, kanunun verdiği yetki çerçevesinde idari düzenleyici işlem tesis etme yetkisi bulunan, idari ve mali açıdan özerk, kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğunu, Türkiye Genelinde Elektrik Dağıtım ve Perakende Satış Hizmeti yapılan 21 Dağıtım Bölgesi Mevcut olup dağıtım şirketlerinin uygulayacağı Ulusal Elektrik Tarifeleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenmekte ve ülke genelinde bütün tüketicilere aynı şekilde yansıtıldığını, Ulusal tarife bedellerinin hangi bileşenlere ayrıştırılarak faturalara yansıtılacağının 6446 sayılı Kanun ve bu Kanuna bağlı olarak yayınlanan mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini ve lisans sahibi şirketlerce aynen uygulandığını, dava konusu fatura kalemlerinin müvekkili şirket tarafından belirlenmediğini, EPDK tarafından belirlenen bu bedellerin haricinde bir uygulama yapılmasının mevcut yasal düzenlemeler karşısında mümkün olmadığından tasarrufunda bulunmayan bir konu hakkında müvekkili şirkete sorumluluk yüklenmesinin açıkça yasaya aykırı olduğunu, nitekim müvekkili şirketin gerek bu bedellerin belirlenmesinde gerekse uygulanmasında hiçbir inisiyatifi bulunmadığını belirterek sonuç olarak izah olunan ve mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle; hukuki dayanaktan yoksun davanın tüm itirazlar dikkate alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve abonelerden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalılar tarafından faturaya yansıtılarak davacıdan kesilen kayıp kaçak, sayaç okuma, enerji fonu, TRT payı gibi kesintilerin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, varsa bu kesintiler nedeniyle davacının talep edebileceği bir bedel olup olmadığı, dava tarihinden sonra yapılan değişikliklerin davada uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketlerin husumete ve yargı yoluna yönelik itirazları, dava konusu alacak kalemlerinin tahsil eden şirketlerden istenilmesi, taraflar arasında düzenlenmiş elektrik enerjisi satışına ilişkin satış sözleşmesi bulunması sebepleriyle yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımına ilişkin itirazlar da, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık dönem için alacak talebinde bulunulması nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Mahkememizin …/… Esas sayılı dava dosyası ve değişik mahkemelerin ilgili dosyaları ile 6719 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmış ancak T.C. Anayasası’nın 152/3. Maddesinde düzenlenen beş aylık sürenin geçmiş olması ve henüz karar verilmemiş olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlığın esasının düzenlendiği doğrudan bir yasa hükmü bulunmamakla birlikte davanın dayanağını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme oluşturmaktadır. Bu düzenlemelere göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükümü ile yine aynı Kanuna eklenen Geçici 20. Madde ile “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Mahkememizce … tarihli celsede sözlü yargılamaya geçilmiş ise de davacı vekili tarafından davalı kurumca yapılan kesintilerin yeni yasa ile EPDK’nın düzenlemelerine uygun olup olmadığı yönünde denetleme yapılmasını bu hususta da dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiş olduğundan, sözlü yargılamaya ilişkin ara karardan dönülmüş, dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememizce dosyamız Elektrik Mühendisi bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi … havale tarihli raporunda: Davacı şirketin ilgili aylarda … no’lu ve … no’lu Elektrik abonelikleri üzerinden kullandığı kayıp/kaçak bedeli odı altında davalı …’nin 269.562,33.-TL + 48.521,2l.-TL (KDV) = 318.083,54.-TL tutarlı bedeli davacı şirketten tahsil ettiği, davalı … Akdeniz Elektrik Perakende Satış A.Ş.’ nin tahsil ettiği bu bedeli tahsil etmesinin yukarıda belirtilen Yargıtay kararları gereğince yerinde olmadığı, 6719 sayılı kanunun 21. ve 26. Maddelerinin dikkate alınması, yorumlanması ve kararı Mahkemeye ait olmak üzere; mahkemelerin yetkisinin sadece bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olduğundan, bundan sonra yapılacak olan incelemeler dava konusu bedellerin tahsilinin Kurumun çıkardığı yönetmeliklere aykırı olup olmadığı ile sınırlı olduğundan, dava konusu bedellerin de kurumun düzenleyici işlemlerine istinaden alındığından dolayı dava konusu yapılan bedellerin hukuka ve yasalara aykırı olduğu iddiasının takdiri ve kararın mahkemeye ait olmak üzere reddi gerekeceği hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir. Mahkememizce alınan denetime elverişli gerekçeli bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacı vekilinin talebi doğrultusunda alınan rapora göre davalı kurum tarafından yapılan kesintilerin mevcut EPDK düzenlemelerine ve yeni yasaya uyumlu olduğu anlaşıldığından fazla tahsil edilmiş bir bedel de bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 35,90.-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 346,72.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 310,82.-TL harcın istem olması halinde karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/01/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)