Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/166 E. 2018/325 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/166
KARAR NO : 2018/325
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/03/2016
KARAR TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TÜRÜ : KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirketin müvekkiline olan dava konusu icra takibine konu 2 adet faturadan kaynaklı borcuna ilişkin, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı vekilinin borcun tamamına, faize ve borcun tüm ferilerine karşı yaptığı itiraz neticesinde icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlunun takip öncesi işletilen 400,00.-TL tutarındaki temerrüt faizi dışındaki diğer itirazları yasal dayanaktan yoksun olup, iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalı ve müvekkili arasında devam eden ticari ilişki sürecinde birden çok kez davalı şirkete hizmet verildiğini ve karşılığında kesilen faturaların zamanında ödendiğini ancak dava konusu icra takibine konu iki adet faturanın ödenmemesi neticesinde davalı şirket aleyhine işbu dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davalı vekilinin borcun tamamına ilişkin itirazının sadece zaman kazanmak ve faturaların tahsilini engellemek amaçlı olduğunu, işbu sebeple davalının 400-TL’yi aşan itirazına konu alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere İcra inkar/kötü niyet tazminatına hükrnedilmesin, ayrıca müvekkilinin alacağının hiçbir teminata bağlı bulunmayıp süresinde ödenmediğini ve davalı şirket aleyhine açılmış çok sayıda icra takibi mevcut olup taşınır ve taşınmazları üzerine çok sayıda hacizler işlendiğini, söz konusu taşınmazların satış aşamasına getirildiğini belirterek, sonuç olarak müvekkilinin toplam 21.663,00.-TL alacağı karşılığında borçlunun taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki tüm hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz konulmasını, davalının 400,00.-TL’yi aşan alacak yönünden haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, davalı borçlu aleyhine en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini kabul etmediklerini, müvekkili şirketin turizm işleri ile ilgilenmekle olup …’te ‘… Köyü” isimli oteli işlettiğini, turizm sezonu Ekim ayı itibari ile kapanmış olması sebebi ile müvekkili şirketin sahibi bulunduğu otelin şuanda herhangi bir faaliyet göstermediğini, müvekkili şirket aleyhine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi konusu alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi ve müvekkili şirketin sahibi bulunduğu otelin kapalı olması ile müvekkili şirkete ait defter kayıtlarına ulaşılamaması sebepleri ile icra dosyasına itiraz edildiğini, yapılan itirazları aynen tekrar ettiklerini, takip konusu yapılan alacağın mevcut ve gerçek bir alacak olup olmadığının ancak tarafların ticari defter kayıtlarını sunması ve ticari defterlerin mahkemece sapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceğini, yargılamayı gerektirecek bir konuda icra takibi yapılmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, yine takibe konu alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve likit olmadığından davacı taralın icra inkar tazminat taleplerini kabul etmediklerini, taraflara ait ticari defterlerin bilirkişi incelemesi yapılması neticesinde takibe konu faturaların müvekkili şirket ticari defter kayıtlarında olmadığı veya müvekkili şirketin davcı alacaklıya herhangi bir borcu olmadığının tespit edilmesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, haksız takip nedeniyle davacı tarafın % 20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: İtirazın iptali davasıdır.
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 21.663,04.-TL fatura, 447,24.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.110,28.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesiye borca itiraz edilerek takibin durduruluğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalıların itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olduğundan hak düşürücü sürenin işleyemeye başlamadığı dolayısıyla dava süresinde açıldığı kabul edilerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Tarafların defterlerinin incelenmesi açısından … tarihli duruşmada her iki taraf vekiline ticari defter ve belgeleri verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunması istenmiş ise de; Davalı ticari defter ve belgeleri sunulmadığından dolayı davacı defterleri üzerinde inceleme yaptırılabilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Yargılama sırasında alınan …/…/… havale tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerine göre taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin 21.663,04.-TL tutarında davalı şirketten alacağının olduğu, dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ve muhteviyatındaki hizmetlerin davalı şirket yetkilisi veya davalı şirket adına hareket eden sigortalı bir personeline teslim edildiği, davacı şirket tarafından somut belgelerle ispat edilmesi gerektiğine dair rapor tanzim edilmiştir. Davalı tarafça ticari defter ve belgeler ibraz edilmemiş olmakla yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin içtihadı karşısında davacının defterlerinin kesin delil teşkil edeceği, bu şekilde davaya konu edilen asıl alacak bakımından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı dava dilekçesinde takip öncesi işlemiş faiz alacağı yönünden bir talebi bulunmadığından asıl alacağa takip tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacak faturadan kaynaklamış olup likit olan alacak yönünden icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile;
Takibin asıl alacak 21.663,04.-TL üzerinden devamına,
Alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 10,5 ve değişen oranlarda reeskont avans faizi uygulanmasına,
Alacak likit olduğundan asıl alacak 21.663,04.-TL’nin % 20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 1.479,80.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 259,41.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.220,39.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 778,81.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.599,56.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/04/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)