Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/114 E. 2018/16 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/114
KARAR NO : 2018/16
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı şirketin, davalı şirkete ait okullar olan … Kolejlerinin hem Konyaaltı hem de … da bulunan okullarının öğrenci taşıma işlerini yürütmek üzere anlaştıklarını, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile de … ve … yılları arasında müvekkili tarafından öğrenci taşıma işinin yapılması konusunda karar verildiğini, müvekkilinin sözleşmenin kurulmasından sonra işe başladığını ve …/… yıllarında akdedilen sözleşmeye uygun olarak edimini ifa ettiğini, buna göre müvekkilinin hiçbir eksiği ve sözleşmeye aykın bir davranışı olmamasına rağmen davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak hiçbir gerekçe göstermeksizin müvekkili ile yapmış olduğu sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin feshedilmesinde hiçbir kusuru olmayan müvekkilinin yapılan bu haksız ve hukuka aykırı eylem karşısında menfi ve müspet zarara uğradığını, şöyle ki, sözleşmenin başlangıç tarihi olan … tarihinden, sözleşmenin bitiş tarihi olan … tarihine kadar sözleşmenin devam edeceğine oluşan inanç ve güveni neticesinde basiretli bir tacir gibi davranan müvekkilinin işin yapılması için gereken tüm edimi ifa ettiğini, …/… eğitim ve öğretim yılı içerisinde herhangi bir aksaklığa mahal vermeyen müvekkilinin; yaklaşık bu eğitim ve öğretim yılı için; servis aracı alımı, şoför istihdamı, şoförlerin okula uygun giyinmesi için yapılan masraflar, sigorta ve vergi gibi de ek külfetlerle karşılaştığını, yapılan masrafların tamamının müvekkili tarafından sözleşmeye göre yapıldığını ve beş yıllık olarak planlandığını, ancak sözleşmenin haksız ve hukuka aykın olarak bir yıl sonra feshedilmesinin ardından müvekkilinin menfî zararlarını da artırdığını, bir başka husus ise, müvekkili ile davalı arasında beş yıl olarak yapılan sözleşmenin daha birinci eğitim öğretim yılı dolduğunda feshedilmiş olmasından dolayı kar kaybına uğradığını, işbu sözleşmeyi davalı tarafın haksız olarak feshettiği, ayncaTBK 435/1 maddesi uyannca taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhal feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır.” denilmesine rağmen bu koşullara da riayet edilmediğini, feshedilen sözleşmede hiçbir kusuru olmayan müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, davalı tarafin sözleşmeyi haksız ve hukuka aykın feshi karşısında müvekkilinin doğan menfi ve müspet zararlarının tazmini için işbu davayı açtıklarını belirterek, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00.-TLsine, mahrum kalmış olduğu karın ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.000,00.-TL’sinin ticari faiz ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkii şirket …’nin kurumsal yapıya sahip, iş ve işlemlerinde hukuki çerçeve içinde kalan, hukuk dışı haksız uygulama ve davranışlarından kaçınan aynı zamanda yasal düzenlemelerden kaynaklı haklarını yasal çerçevesi içinde kullanan bir şirket olmakla, vekil eden şirket ile … tarihli bir sözleşme akdedildiği ve akdedilen … tarihli taşıma sözleşmesinin haksız vef hukuki dayanaktan yoksun olarak davacının zararına feshedilmiş olduğu iddiası ve bu iddiaya dayalı taleplerin kabul edilmesinin, davacının beyan ve delillerine göre dahi mümkün olmadığını, öncelikle davacı tarafça dava konusu talebe dayanak gösterilen … tarihli sözleşme aslının mahkemeye ibrazı ile akabinde imza ve içerik konusunda beyanda bulunulması konusunda taraflarına süre verilmesini, ayrıca davacının davayı Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, oysa Asliye Ticaret Mahkemesi eldeki davaya bakmakta görevsiz olduğunui görevli Mahkemenin, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek sonuç olarak davanın görevsizlik ve husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, mahkeme görevli ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Taşıma akdinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Her ne kadar davalı vekili görev itirazında bulunmuş ise de taşıma sözleşmelerinin TTK’da düzenlenen hususlardan olup TTK’nın 4. Maddesi uyarınca mutlak ticari davalardan olması nedeniyle tarafların tacir olması da dikkate alınarak görev itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen … tarihli sözleşme ile davacı şirkete ait eğitim kurumundan öğretmen, çalışanlar, sporcu, etüt ve öğrencilerin katıldığı belediye sınırları içerisindeki servisler ile taşınmasına ilişkin olup, sözleşmedeki imzalar taraflarca inkar edilmediğinden sözleşmenin geçerliliğine ilişkin taraflar arasında husumet bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki husumet söz konusu sözleşmenin feshedilip edilmediği noktasında toplanmakta olup, dosya kapsamından taraflardan her ikisinin de tutulan ticari defterlerinin niteliğine göre, tacir niteliğinde oldukları, tacirler arasında sözleşmenin feshi için TTK’nın 18. Maddesi uyarınca noter kanalı ile yahut iadeli taahhütlü mektup veya elektronik imzalı posta ile fesih iradesinin karşı tarafa iletilmesinin gerektiği, ancak dosya kapsamında davacının iddia ettiği üzere sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğinde dair herhangi bir ihtar bulunmadığından sözleşme yürürlükte olup, yürürlükte olan bu sözleşme nedeniyle davacının menfi zarara ilişkin talepte bulunamayacağı anlaşıldığından bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının müspet zararına ilişkin olarak yapılan yargılama sırasında mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi … havale tarihli raporunda: tarafların ticari defterlerine göre, davacı ile davalı şirket arasında ticari bir ilişkinin mevcut olmadığı, alacak borç kaydının bulunmadığı, bu durumda da taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, dava konusu edilen sözleşmenin …/… eğitim öğretim döneminde 1 yıllık süre ile uygulandığı, ancak bu sözleşme gereğince davacının servis hizmeti vermesi gereken öğrencilerin servis hizmetlerinin davalı şirket adına yapılmadığı, davacının davalı şirketten bir gelir elde etmediği, dava konusu öğrenci taşıma işi davacının kiraladığı araçlarla yapıldığı, elde edilen öğrenci taşıma gelirlerinin de davacının kiraladığı araç sahipleri tarafından öğrenci velilerinden tahsil edildiği, davacının ise kiraladığı araçların sahiplerinden aylık komisyon şeklinde gelir elde ettiği ve bu komisyon gelirlerini davacının ticari defterlerine ” Servis Komisyon Gelirleri” olarak kayıt edildiği, bu bilgilere göre de dava konusu edilen servis hizmetleri davacının kiraladığı araç sahipleri ile öğrenci velileri arasında gerçekleştiği, sözleşmenin uygulandığı … eğitim döneminde dava konusu olaylarla ilgili olarak davacının toplam 13.888,40.-TL tutarındaki brüt servis komisyon gelirleri elde ettiği, sözleşme gereğince davacının davalı şirketin işlettiği okul öğrencilerinin taşıma işini yaptırdığı dönemde elde ettiği brüt gelirler üzerinden zarar elde etmesi nedeniyle davacının sonraki dönemler için kar kaybı olduğu iddiasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiği ile ilgili bir belgenin olmadığı, dava konusu olan sözleşmenin birinci eğitim öğretim döneminin sona erdiği … yılı Haziran ayında fesih edildiğinin kabul edilmesi durumunda, davacının aynı şartlarda … yılı Haziran ayı sonundan itibaren yeni eğitim öğretim yılının başladığı … yılı Eylül ayına kadar 2 aylık sürede yeni bir sözleşme yapabilecek durumda olduğu, bu 2 aylık yeni iş bulma süresinde de taraflar arasında düzenlenen öğrenci taşıma sözleşmesi gereğince bu sürede eğitim olmadığı için davacının öğrenci taşıma geliri elde etme durumu bulunmadığı, bu nedenle de davacının yeni bir iş bulma süresi olan 2 aylık sürede bir gelir kaybı meydana gelmeyeceği, dava dosyası kapsamına göre, davacının dava konusu işle ilgili ekstra bir maliyet yüklenmediği, yapılacak iş ile ilgili 1 yıl süreli 60 adet araç kiraladığı, bu kiralamanın da işin bittiği sürede sona erdiği, yine davacının dava konusu iş dönerlinde ekstradan 2 adet personel çalıştırıldığı, bu personeller de işin bittiği tarihte işten çıkarıldığı hususlarında görüş ve kanaat bildirmiştir.
İtiraz üzerine dosyamız yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor aldırılmış, bilirkişi … havale tarihli ek raporunda: dava dosyasına sunulan, Konyaaltı Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü … tarihli, … sayılı yazısı ve ekleri, Antalya servis araçları işletmecileri esnaf odası … tarihli, … sayılı yazısı, … şoförler otomobilciler kamyoncular ve kamyonetçiler esnaf ve sanatkarlar odası … tarihli, … sayılı yazısı, Antalya … Eğitim Ve Turizm Aş. … havale tarihli yazısı üzerinde yapılan incelemelerde, dava dosyasına sunulan kök rapordaki kanaati değiştirir bir bilgi ve belgenin ibraz edilmediğini, davacı vekilinin … havale tarihli dilekçesinde iddia ettiği hususlar ile ilgili bilgiler dava dosyasına sunulan kök raporunda detaylı olarak belirtildiğine ilişkin rapor tanzim etmiştir.
Mahkememizce davacı asilin ve davalı şirket yetkilisinin…tarihli celsede isticvap beyanları alınmış olup, davacı asil beyanında; “…Ben sözleşmede bulunan imzaya bir itirazım yoktur. Ben davalı şirket ile öğrenci taşınması konusunda anlaşmıştım. Anlaşma gereğine taşınacak olan öğrencilerin listesi okuldan bize veriliyordu. Taşıma ücretlerini okul belirlemekteydi. Ben de şoförler vasıtasıyla öğrencilerin taşınma işlemlerini gerçekleştiriyordum. Öğrencilerden paraları şoförler topluyordu. Bu paraların bir kısmı şoförlerde kalıyordu. Bana verilen kısmın ise belli bir payını davalı şirkete ödüyordum. Hatta henüz faaliyete geçmemiş olan Konyaaltı İstek Kolejiyle de bir yıllık sözleşme yapmıştık. Ancak daha sonra davaya konu şirket temsilcisi İbrahim bey benimle olan sözleşmesini feshettiğini söyledi. Ben ilerki yıllar için 120 adet minibüs kiralamıştım. Bunların bedellerini de şoförler için taksitlerini ben yatırdım. Normalde görmüş olduğumuz bu işler fatura kesilmeden icra ediliyordu ancak maliyenin denetimleri nedeniyle faturaları çalışan araç sahipleri adına düzenliyorduk. Okula herhangi bir fatura düzenlemedik. Ayrıca sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle ben karşı tarafın anlaşmış olduğu firmaya karşılık 2 adet daha taşıma işini kaybettim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı şirket yetkilisi ise beyanında;”…sözleşme vekilim ile birlikte düzenlenmiş olup, imzaya benim de bir itirazım yoktur. Ancak karşı tarafın iddia ettiği gibi değil bu çerçeve bir sözleşmedir. Yapılan taşıma işleri nedeniyle kesinlikle şirketimizin sahibi olduğu okula bir ödeme yapılmamıştır. Öğrenci velileriyle anlaşma yapan ve paraları toplayan davacının kendisidir. Dolayısıyla bizim şirket kayıtlarına geçmiş bir ödeme veya kesilmiş bir fatura yoktur. Davaya konu olan sözleşmeyi ben feshetmedim. Yapmış olduğumuz işin müşteri ve velilerin memnuniyeti açısından müdürlerin de kendisinin sözlü olarak uyarıldığı, araç sayısının artırılması gerektiği söylenmesine rağmen yapmadığından dolayı yıl sonunda davacının kendisi bizim belirlemiş olduğumuz şartlarda iş yapamayacağını ve zarar ettiğini söyleyerek servislerini çekti. Tarafımızca sözleşmenin feshedildiği hususu doğru değildir…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Müspet zarara ilişkin talep yönünden yapılan incelemede; taraflar arasındaki sözleşmenin halen yürürlükte olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalı taraf adına düzenlenmiş herhangi bir fatura, ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacının herhangi bir gelir kaybına uğramadığı bilirkişi raporu ile ispatlanmış olmakla, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 35,90.-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.707,75.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.671,85.-TL harcın istem olması halinde kararın kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 10.750,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/01/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)