Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/735 E. 2019/117 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/735
KARAR NO : 2019/117
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/07/2015
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı şirketin, davalıya ait olan … Turizm yolundaki otel inşaatında yapılacak olan … sisteminin montajı ve tesisat boruları işlemi için anlaştıklarını, bu sözleşme gereği işin toplam bedeli …-USD olup KDV dahil olmadığını, ödemelerin …-Dolar+KDV peşin kalan miktar her blok için hak ediş yapıldıktan sonra 30-60-90 gün vade çek ile yapılacağı konusunda mutabakata varıldığını, müvekkili tarafından sözleşme gereği tüm edimlerin eksiksiz ve tam olarak yapılmasına rağmen davalı tarafından, taraflarına gerekli olan ödemelerin yapılmadığını, davalı tarafın vekili aracılığı ile yaptıkları itiraz ile birlikte borcu olmadığını iddia etse de söz konusu itirazın müvekkilini zarara uğratmak ve borcu sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını, zira daha önce davalı şirket ile mail yoluyla cari ekstresi gönderildiğini, ayrıca kendilerine telefonla ulaşılmaya çalışılsa da olumlu bir yanıt alamadıklarını, davalının olan borcunun faizi ile tahsili amacıyla Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı takip dosyası marifetiyle davalı şirket aleyhine toplam …-USD ( 26.393,53 -TL) bedelli ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrini tebliğ alan borçlu şirket tarafından … tarihinde borca, faize ve diğer tüm ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek sonuç olarak haksız itirazın iptaline takibin devamına, davalı şirketin % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı ile müvekkili şirket arasında … tarihinde sözleşme başlıklı … sisteminin montaj ve tesisat borulama işi konulu sözleşme imzalandığını, davacı tarafa sözleşmenin 3. Maddesinde de belirtildiği üzere ödemelerin her iş yapıldıktan sonra hak ediş şeklinde ödendiğini, davacı tarafın bu duruma itirazı olmadığını, toplam sözleşme bedeli …-USD iken davacı tarafça işin yarım bırakılmasından dolayı ödenmediğini, davacı tarafın sözleşmede belirtilen işi yarım bıraktığını, davacı tarafa işi tamamlaması halinde ödemenin yapılacağının defalarca bildirildiğini ancak davacının buna rağmen sözleşmede belirtilen işi tamamlamadığını, davacının sözleşmeye uygun hareket etmediğini, sözleşmede yüklenilen işi yarım bırakan davacı tarafın yapmadığı işin karşılığında bedel talep etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle müvekkili lehine dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince oluşan bakiye alacağın tahsili için girişilen takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 8.837,14.-USD asıl alacak, 554,92.-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam ….-USD alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi … havale tarihli raporunda: dava dosyası ile tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan fatura ile muhteviyatındaki malların davalı şirkete teslim edildiği, tarafların ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, dava konusu alacağın dayanağı olan fatura bedeline istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin 11.578,49.-TL tutarında davalı şirketten asıl alacağının olduğu hususunda kanaat bildirmiştir.
Davacı vekilinin rapora itiraz etmesi üzerine mahkememizce dosya rapor sunan bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor aldırılmış, bilirkişi … havale tarihli ek raporunda: dava dosyası ile tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların davalı şirkete teslim edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin USD. üzerinden kurulmasına rağmen kanunen ticari defterlerin Türk lirası olarak kayıt edilmesi nedeniyle tarafların ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 11.578,49.-TL. tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu, tarafların ticari defterlerindeki kayıtların sözleşmede belirlendiği şekliyle USD. Üzerinden kayıt edildiğinin kabul edilmesi durumunda, davacı şirketin takip tarihi itibariyle 8.290,80 $ = 22.059,33.-TL. Olduğu hususlarında görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine mahkememizce yeni bir mali müşavir bilirkişiden rapor aldırılmış bilirkişi … tarafından düzenlenen … havale tarihli rapora göre: taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre ticari ilişkinin dolar olarak belirlendiği, Usul Kanunu Türkçe tutma ve Türk Parası kullanma zorunluluğu başlıklı 215. Maddesinde 2-a bendinde “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler. Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yaban para birimine göre de düzenlenebilir, ”belirtildiğini, yurtiçi işlemlerde tarafların mutabık kalarak seçtikleri kuru kullanabildiklerini, ancak böyle bir belirleme yapılmamışsa düzenlenen faturalarda TCMB döviz alış kuru kullanıldığını, (VUK. Dönem soı işlemlerinde dikkate alınan kur) bilirkişi raporunda yer alan davalının ticari defter kayıtlarında, davacı ile ticari ilişkinin döviz üzerinden hesaplandığı, işlem gördüğü, … tarihli … yevmiye numaralı kur farkı defter kaydı ile kayıtlarda 5 alan …-USD’lik 3 adet çekin(…-… nolu kayıt). vb açıklamalardan anlaşılabileceğini, dava dosyasında davacı tarafından davalıya düzenlenen 2 adet faturanın örneği ile çek tevdi makbuzlarının örnekleri bulunmadığını, bu nedenle faturaların hangi kurdan ve döviz olarak ne kadar düzenlendiği tespitinin yapılamadığını, davalının ve davacının defter kayıtlarında yer alan, döviz olarak verilen çeklerin kayıt tarihlerindeki … Bankası Alış kuruna göre hesapladıklarını, (…-…) buna göre tarafların döviz tutarlarını gösteren belgeleri ibraz etmedikleri sürece, Bilirkişi …’in hesaplarında dikkate aldığı … bankası Alış Kuruna göre davacının davalıdan …-USD=22.059,33.-TL alacaklı olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine dosyamız yeniden mali müşavir …’na tevdi edilerek ek rapor aldırılmış bilirkişi … havale tarihli ek raporunda: taraflar arasında düzenlenen … tarihli sözleşmede, sözleşme konusu iş bedelinin 280.000+KDV olduğu, 30.000 USD+KDV peşin, geri kalan bedelin 30-60-90 gün vadeli çek ile ödeneceği, işin süresinin …-… tarihleri arası olduğu, ancak iş programına bağlı olarak işin süresi değişirse yüklenicinin süresinde bu süreye bağlı olarak değişeceği imza altına alındığı, mahkeme yerinde inceleme yetkisi veya davalının davacının defterlerini ibraz etmesini istemediği için tarafların ticari defterleri incelenmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede tarafların mutabık kaldıkları kur olmadığı için hesaplamada … bankası Alış kuru dikkate alınacağını, davalının itirazı üzerine Bilirkişi …’in dikkate aldığı kur (ana raporda kuru gösteren belge ibraz etmemeleri halinde geçerli olacağı belirtilen tutar) ile merkez bankası alış kurunun ana raporunda da belirtildiği üzere bilirkişi raporunda hesaplama kurunun Merkez Bankası alış kuru dikkate alındığı, … bankası alış kuruna göre defler kayıtlarında yer alan TL üzerinden hesaplanan tutarlara göre davacının davalıdan …-USD alacaklı olduğu hususunda kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce … tarihli celsede davacı tanıklarının beyanları alınmış, davacı tanığı … beyanında:”…ben davacı şirkete mal temin eden … şirketinde çalışırım. Davalıya ait … yolundaki otel inşaatına klima malzemelerini biz sattık. Bununla ilgili otelle aramızda sözleşmemiz vardır. Sözleşme gereği biz malzemeleri teslim ettik. Karşılığında bedelini de aldık. Davacı şirket ile davalı arasında bizim sattığımız bu klimaların montajı ve kurulumu için ayrı bir anlaşma yapıldı. Kurulum aşaması yaklaşık üç dört ay sürdü. Klima malzemelerinin bir kısmı üretildiği Kore ülkesinden geç gelince buna bağlı bir gecikme oldu. Ancak neticede davacı taraf tüm klima kurulum işini tamamladı bitirdi. Otelde şu anda soğutma ısıtma sistemi çalışmaktadır. Otel faal durumdadır. Tarafların sözleşmede kurulum için ne kadar süre öngördüklerini ben bilmiyorum. Bu nedenle ifada gecikme olup olmadığını da bilemem. Belirttiğim bir kısım gecikmelerden iki tarafın da bilgisi vardı.
Davalı vekilince tanığa soruldu: … adlı şahsa ait klima ve mühendislik şirketini bilirim. Bildiğim kadarıyla bu şirket davacı ile birlikte davalıya ait otelin klima montajı işinde çalışmıştır. Montaj yapılan otel olduğundan iş oldukça büyüktü. Kısıtlı süre içinde montajın tamamlanması gerekiyordu. Bu nedenle de davacı şirket işin bir kısmını üstlenmişken … şirketi de kalan işleri üstlenmiştir. Bildiğim kadarıyla otelin klima montaj işini bu iki şirke birlikte yapmıştır. Başka şirket yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yine aynı celse beyanı alınan davalı tanığı …ise beyanında;”..Ben davalı şirkette … yılından bu yana muhasebeci olarak çalışırım. Yanlış hatırlamıyorsam … yılı davalı şirkete ait otel inşaatındaki klima montajı işi davacı şirkete verilmişti. Taraflar arasında bu yönde sözleşme de yapıldı. İşin tamamı davacı şirkete verilmişti. Yanlış hatırlamıyorsam sözleşmede davacının işi … ayında bitirmiş olması öngörülmüştü. Zira … ayı itibariyle de otelin açılışı yapılacaktı. … ayına yakın bir zamana gelindiğinde davacının işi tek başına öngörülen süre içinde bitiremeyeceği anlaşılınca, davalı şirket … adlı montaj şirketini devreye soktu. O şirket ile herhangi bir yazılı anlaşma yapılmadı. Otel sekiz bloktan oluşmaktadır. Şu an hatırlayamadığım kadar blokun işini taahhüt ettiği tarihte yapması halinde belirlenecek bedelin bu şirkete ödenmesi kararlaştırıldı. … şirketi kararlaştırılan şekilde işi tamamladı ve ödemesini aldı. Bu esnada davacı şirket de işi bırakmış değildi. O da kendi kısmında bloklarda çalışmaya devam etti. Bildiğim kadarıyla davacı taraf ile sözlü olarak, ilkin sözleşme de kararlaştırılmış olan bedelin, düşürülmesi yönünden anlaşmaya varıldı. Sözleşmede ne kadar ücret belirlendiğini, … Şirketinin devreye girmesinden sonra bu ücrette ne kadar indirime gidildiğini hatırlayamıyorum, neticede otelin klima montaj işi öngörülen tarihte tamamlandı ve açılış yapıldı. İlk anda davacı ile davalı arasında klima montajı için anlaşmaya varılırken davacı taraf projeyi görmüştü. Ne iş yapacağımı biliyordu. Buna bağlı olarak sözleşmede makul bir yapım süresi tamamlanmıştı. Ancak davacı taraf bir şekilde bu sürede işi tamamlayamayacak duruma geldi. Dedi.
Davalı vekilince tanığa soruldu: davacı şirket ile … şirketi martü ayı içinde birlikte montaj işini tamamladı. Ancak … şirketinin davacının yaptığı bazı işlerde ki hataları gidermek üzere devreye girdiği ve davacının yaptığı montaj işini düzelttiği olmuştu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce … tarihli celsede davacı tanığının beyanları alınmış, davacı tanığı …beyanında; “… Ben …’da … müdürü olarak çalıştım. İnşaat aşamasından bugüne kadar çalışmaktayım. çalışmış olduğum otelin inşaatı davalı … Şti yapmıştı. ben … yılında otelde işe başladığımda otel inşaatının %50 si tamamlanmıştı. davacı şirket otelin klima işlerini yapmak için anlaşılmıştı. fakat sekiz bloktan sadece dördünde işi bitirebilmiş olduğundan otel süresinde açılmadığı takdirde bizim cezai şart ödenmekle karşı karşıya kalmamamız için geri kalan işi yapılması için … isimli başka bir klima firmasıyla anlaşılmıştı. davacı firmanın işi zamanında yapamamasının sebebi gereken sayıda personel istihdam etmemesinden kaynaklanmaktadır. belirtmiş olduğum gibi oteldeki klima işlemlerinin yarısı davalı şirket tarafından yapılmıştır. şuanda da otelin ısıtma soğuma işlemleri tamamlanmış olup, faaliyettedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce … tarihli celsede davacı tanığının beyanları alınmış, davacı tanığı … beyanında; “Ben şuan kendime ait işyerinde çalışıyorum. Daha öncesinde ise …’te klima ustası olarak çalışıyordum. Taraf şirketleri arasında … klima montaj işlemlerini bizim şirket yapmak üzere anlaşmıştı. Her iki otelde toplam 8 bloktan oluşuyordu. Bunların 4’ü … Otel’e aitti. Klima montaj işinde başından sonuna kadar ben görev aldım. Yan tarafta bulunan … otelini ise başka bir şirket olan … Teknik isimli şirket yapmıştı. Onlar işi tamamlayıp ayrıldıktan sonra bazı araçlarda arızalar olduğundan dolayı bunların arızalarını da biz giderdik. Giderdiğimiz arızalar montaj ya da cihazlardan kaynaklı arızalardı. Benim bildiğim kadarıyla montaj işinin yapılmasında herhangi bir gecikme olmadı. En son bildiğim kadarıyla klima sistemi faal durumdadır. Mahkemenizin … tarihli celsesinde her ne kadar sonradan düzeltilerek tutanağa davacı tanığı olarak benim adım yazılmış ise de, söz konusu ifadeler bana ait değildir. Bu ifadeler … isimli tanığa aittir. Zira … şirketinde çalışan da kendisidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasında anlaşmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde eser sözleşmesi ile ilgili hükümleri düzenlenmiştir. Eser sözleşmelerinde, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1). Kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.
Davacı taraf işi tamamlayıp teslim ettiğini, taraflarına ödenmesi gereken ödemelerin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise sözleşme varlığını kabul etmekle birlikte davacının işleri yarım bıraktığını iddia etmiştir.
Davacı tarafından tanzim edilen davaya konu 2 adet faturanın davalıya ulaştığı, davalı şirketin ticari defterlerine hiçbir ihtirazı kayıtta bulunulmadan kaydedildiği ve bu faturalar ile faturanın içeriğine sekiz gün içinde itiraz ya da iade edilmediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Bu yasal düzenleme ve içtihat karşısında da faturayı aldığını kabul eden davalının sekiz gün içinde itiraz ya da iade etmediği sabit olduğundan fatura muhteviyatı hizmeti almadığını ispat külfetini üzerine almış olmaktadır.
Bunun yanında Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre, eser sözleşmesi fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşme kapsamında yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Ancak bu karinenin aksi savunulup ispat edilebilir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle davalının işin yarım bırakıldığı savunması irdelenmiştir. Sözleşme konusu işin tamamlandığı ihtilaf konusu olmadığından yerinde bilirkişi marifetiyle yapılan incelemelerin bu iddia bakımından değerlendirilemeyeceği, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır. Davalı işveren işlerin yarım bırakıldığını ileri sürmüş ise de işin hangi tarihte bırakıldığı açıklanmadığı gibi bırakıldığı zamanda herhangi bir tespit yaptırıldığı, nama ifaya izinle ilgili talepte bulunduğu ya da ihtar gönderildiği de iddia edilmemiştir. Eksik işlere ilişkin bir rapor ya da tutanak ibraz edilmemiştir. Davacı yüklenici tarafından düzenlenen faturalar da kabul edilmiş olup bu faturalara da sekiz günlük süre içinde itiraz edilmediğinden karine olarak, sözleşme konusu işin davacı tarafından yapıldığının kabulü gerekmektedir. (aynı yönde bknz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2017/187 esas, 2018/1213 karar)
Yukarıda açıklanan tüm nedenler karşısında davacının icra takibine konu ettiği cari hesap ekstresi bedelinden 8.290,80-USD alacaklı olduğu anlaşılmış davacının fazlaya ilişkin talebi reddedilmiştir. Takipte ayrıca işlemiş faiz isteminin bulunduğu görülmüştür. Bu istemin davaya konu sözleşmede ödeme zamanı ile ilgili özel bir düzenleme yapılmadığından ve davalının dava tarihinden önce temerrüte düşürülmediğinden bu yöndeki talep reddedilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve iddiaların yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığından talep yerinde görülmemiştir.
Açıklanan tüm nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı borçlunun Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki borca yönelik itirazının KISMEN İPTALİ ile,
Takibin 8.290,80.-USD (23.157,03.-TL karşılığı) asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle dava dilekçesinde belirtilen faiz miktarının avans faizini aşmamak şartıyla devamına,
Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
Davacının fazlaya dair isteminin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 1.581,85.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 324,70.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.257,15.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 324,70.-TL peşin harç, 27,70.-TL başvuru harcı, olmak üzere toplam 352,40.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 902,20.-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 791,56.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
*Bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.778,84.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/02/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)