Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/645 E. 2018/39 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/645
KARAR NO : 2018/39
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: davalı …. A.Ş. ‘nin davacı müvekkil şirkete faturaya konu gübre analizi testleri yaptırdığını, söz konusu edimlern müvekkili şirket tarafından eksiksiz olarak yerine getirildiğini, hizmet ilişkisinden doğan edimlerin düzenlendiği faturalara yansıyan toplam tutarın ödenmesi gerekirken davalı şirketin, müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasıyla … tanzim ve … vade tarihli … nolu fatura alacağının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalı … tarihinde borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, davalı borçlu borca ilişkin itirazında ise; yapılan takip talebindeki alacağın usulüne uygun olmadığını, müvekkil firmaya borcunun bulunmadığını beyan ederek borcun aslına ve ferilerine itiraz etmiş, kötü niyetli bir şekilde takibin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin davalı şirketten alacağının, düzenlenen faturalar ile sabit olup ticari defter incelemeleri ile tespit edileceğini, kaldı ki borçlunun fatura ve içeriklerine itiraz etmediği gibi aradaki ticari ilişkiyi de reddetmediğini belirterek açıklanan nedenlerle haksız itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı adına dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalının davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da gelmediği anlaşılmıştır.
Dava: İtirazın İptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 1.965,88.-TL asıl alacak, 60,39.-TL faiz olmak üzere toplam 2.026,27.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açmak için, borçlunun itirazının alacaklıya ya da vekiline tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut davada davalının itirazı davacı vekiline tebliğ edilmemiş olmakla hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı anlaşıldığından davanın süresinde açıldığı kabul edilerek esastan incelenmesine geçilmiştir.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenerek mali müşavir bilirkişi …’den rapor aldırıldığı, bilirkişi … havale tarihli raporunda; davacı tarafın ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve bu ticari ilişki gereğince davalı adına düzenlenen dava konusu alacağın dayanağı olan faturaya istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin 1.965,88.-TL. tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu, davacı şirketin dava konusu alacağın dayanağı olan fatura ve muhteviyatı hizmetlerin davalı şirkete teslim ettiğini somut belgelerle ispatlamakla mükellef olduğu hususunda rapor tanzim etmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, davalı şirket adına meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun tebliğ edildiği ancak davalının defter ve kayıtlarını ibraz etmediğinden inceleme yapılamamamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …/… esas, …/… karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından sıvı gübre analizlerinin labarotuvar ortamında yaptırılarak analiz raporlarının düzenlendiği ve akabinde de davaya konu faturanın teslim edildiği, Davacının usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre 1.965,88 TL tutarlı faturanın kayıtlı olduğu, davalının defterlerini ibraz etmediği, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin içtihadı karşısında davacının defterlerinin kesin delil teşkil edeceği, bu şekilde asıl alacak bakımından davanın sübut bulduğuna ancak davalının takipten önce 6102 Sayılı TTK’nın 18/3 maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla takip öncesi faize yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcrave İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacağın faturadan kaynaklı alacak olması nedeni ile likit olduğu kanaatine varıldığından icra inkar tazminatına da hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takibe yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile,
Takibin asıl alacak 1.965,88.-TL üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağa takip tarihinden itibaren kısa vadeli krediler için uygulanan banka reeskont faizi uygulanmasına,
Alacak likit olduğundan asıl alacak 1.965,88.-TL’nin % 20’sine tekabül eden 393,18.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 134,29 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 106,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacının yatırmış olduğu 27,70 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davanın kısmen reddi nedeni ile alınması gerekli 35,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam720,40TL yargılama giderinin kısmen kabul oranı olan %97’sine tekabül eden 698,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 21,61 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.965,88 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/01/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)