Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/532 E. 2018/442 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/532 Esas
KARAR NO : 2018/442
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2015
KARAR TARİHİ : 07/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma tarafından davalıya …/…/… tariihnde toplam 38.334,05 TL tutarlı elektrik malzemesinin müvekkili firmanın … mağazasına teslimi için sipariş verildiğini ve sipariş karşılığında müvekkili davalıya …/…/… tarihinde …A.Ş. ‘ye ait keşidecisi müvekkili firma olan davalı emrine yazılmış … nolu …/…/… vade tarihli 15.000,00 TL miktarı ve … nolu …/…/… vade tarihli 23.300,00 TL miktarı olmak üzere toplam 38.300,00 tutarında iki adet çek teslim edildiğini, taraflar arasında yapılan mutabakat ile de malların en geç 1 hafta içerisinde teslim edileceği, aksi takdirde sipariş için verilen çeklerin müvekkile iade edileceği hususunda anlaşmaya varıldığını, davalı firma tarafından müvekkiline toplam 15.3085,62 TL tutarındaki malların iade edilerek fatura ettiğini, müvekkilinin davalıya keşide ederek vermiş olduğu çeklerin 32.476,27 TL’lik kısmından borcu bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davalıdan kabul ettiği malların bedeli vade tarihi en yakın 15.000,00 TL’lik çekten düşüldüğünde, bu çekten 9.176,27 TL ve diğer çekten 23.300,00 TL olmak üzere davalıya toplam 32.476,27 TL borcu bulunmamakta olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkilin davalıya keşide etmiş olduğu …A.Ş. ‘ye ait keşidecisi müvekkili firma olan davalı emrine yazılmış … nolu …/…/… keşide tarihli 15.000,00 TL miktarlı çekin 9.176,27 TL ‘lik kısmının ve … nolu …/…/… keşide tarihli 23.300,00 TL tutarlı çekin tamamının olmak üzere toplam 32.476,27 TL’den müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline, davalıya paranın ödenmemesi, icra takibine konu edilmemesi ve üçüncü kişilere ciro yapılmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava; İcra takibinden önce menfi tespit davası olarak açılmış olup, davaya konu iki adet çekten bir tanesinin tamamen diğerinin kısmen bedelsiz kaldığı iddia edilmiş, davacı vekili yargılama esnasında alınan beyanında çeklerin dava dışı üçüncü kişilere ödendiğinden davanın istirdat davasına dönüştüğünü beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu çeklerin davalıya ileride teslim edilecek mal karşılığı avans olarak verilip verilmediği, avans olarak verilmiş ise kararlaştırılan sürede mal tesliminin yapılıp yapılmadığı, süresinden sonra mal verilmiş ise davacının iade edip etmediği, çekler kısmen bedelsiz kalmış ise miktarı ve davacının dava konusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olup olmadığı noktalarındadır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Mahkememizce seçilen Mali Müşavir bilirkişi … … davacı defterlerinde yaptığı inceleme sonunda … tarihli raporunu sunmuş, raporda sonuç olarak ; davacı şirketin ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, dava konusu olan toplam 38.300,00.-TL tutarındaki çeklerin davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edildiği ve çek bedellerinin vadelerinde ödendiği, davacı tarafın iddia ettiği …/…/… tarihli, 15.308,62.-TL bedelli iade faturasının ve muhteviyatındaki iade malları davalı şirkete teslim ettiğini somut belgelerle ispatlamadığı, …/…/… tarihli … seri nolu, 15.00,00.-TL bedelli çekin tamamının karşılığının olduğu ve davacı şirketin bu çek bedelinden sorumlu olduğu, …/…/… tarihli … seri nolu, 23.300,00.-TL bedelli çekin 6.132,35.-TL’ lik kısmının karşılığının olduğunu ve bu bedelden davacının sorumlu olduğunu, çekin 17.167,65.-TL ‘ lik kısmının ise karşılıksız kaldığını ve davacı şirkete bu çekin 17.167,65.-TL’ lik kısmından sorumlu olmadığı sonucuna varıldığını belirttiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin ibrazı ve rapor aldırılması için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ise de; davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ibraz edilen ve üzerinde davalı şirketin kaşe ve imzasını taşıyan “tarihsiz Müşteri Çek KArt Lİstesi başlıklı davaya konu çeklerin listelendiği ve altınca “1 hafta içinde malları bitirilecek veya çekleri hes’den alınıp iade edilecek.!!!” yazılı belge ile ilgili davalının isticvap beyanı alınması için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimatın, davalı adına çıkartılan tebligatın iade dönmesinden bahisle bila ikmal iade edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında itiraz ve iade etsin ya da etmesin) alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olayda davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Davacının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarına göre davalıya davaya konu … ve … seri no.lu toplam 38.300-TL^lik çekleri teslim ettiği, karşılığında …/…/… tarihli 15.308,62-TL’lik, …/…/… tarihli 1.064,48-TL’lik, …/…/… tarihli 4.759,25-TL’lik üç tane alış faturası muhteviyatı toplam 21.132,35-TL’lik mal alımı yaptığı, …/…/… tarihli iade faturası ile …/…/… tarihli 15.308,62-TL’lik faturanın iade edildiği, bakiye davalı şirkete fazladan 32.476,27-TL lik çek teslim ettiği hususlarının kayıtlı olduğu görülmüştür. Yukarıda faturanın delil olma ve ispat külfetine ilişkin açıklamalar dikkate alındığında davacının …/…/… tarihli 15.308,62-TL’lik faturayı sekiz günlük yasal süre geçtikten sonra iade ettiği bu durumda iadeyi ispat külfetinin davacı borçlu üzerinde olduğu, davacının süresi içerisinde sunulan delilleri arasında malların iadesine ilişkin ispata elverişli delil bulunmadığı gibi davacının söz konusu siparişlerin geç teslim edilmesinden kaynaklı olarak iade edildiği yönündeki beyanı, daha sonra teslim edilen daha düşük meblağlı malların iade edilmemesine rağmen ilk teslim alınan yüksek meblağlı malların iade edildiği yönündeki beyanı samimi bulunmamıştır. Nitekim davacının defter kayıtları ve ibraz edilen belgelerinin içeriğine göre, …/…/… tarihli sipariş formu ile 38.334,50-TL’lik mal siparişi verildiği, …/…/… tarihinde davaya konu çeklerin teslim edilerek bir hafta içinde malların teslim edileceğine dair beyan alındığı, iadeye konu edilen malların …/…/… tarihli fatura ile yani bir haftalık sürede teslim edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulan mutabakat formunda da malların yahut faturanın iadesine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, ibraz edilen mart ayına ilişkin alış satış faturasını zaten davacının incelenen defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve içtihatlar karşısında, davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinin, defter ibrazından kaçınan davalıya karşı kesin delil niteliğinde olduğu, davalının usulüne uygun isticvap davetiyesine cevap vermediği, bu şekilde altında davalı şirketin kaşe ve imzası bulunan belgeye göre davaya konu çeklerin avans çeki olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının ticari defterlerinde kayıtlı faturanın yasal süre içerisinde iade edilmediği, iadeye ilişkin ispat külfetinin süresi içerisinde sunulan delillerle ispat edilmediği, ispat edilen 17.167,65.-TL’ lik kısım açısından davacının davasının sübut bulduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davacının … tarihli … seri nolu, 23.300,00.-TL bedelli … Şubesine ait çekin 17.167,65.-TL’ lik kısmından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu kısım yönünden yapılan ödemenin istirdaten davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Alınması gerekli 1.172,72.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 554,62.-TL harcın mahsubu ile bakiye 618,10.-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 554,62.-TL peşin harç, 27,70.-TL başvuru harcının toplamı 582,32.-TL’nin davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 928,80-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 491,00.-TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzene karşı davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/06/20018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı