Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/369 E. 2019/141 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/369 Esas
KARAR NO : 2019/141
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/07/2011
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı müteahhit firma ile müvekkili şirket arasında … tarihinde …’ye ait … ve … parsellerde yapılan 1 adet 24 derslikli ilköğretim okulu, 1 adet 24 derslikli lise ve 1 adet spor salonu kaba – ince yapı ile tüm alana ait elektrik, mekanik, altyapı ve çevre düzenleme işi anahtar teslim sabit götürü bedel esasına dayalı olarak …-TL + kdv karşılığında sözleşme imzalandığını, sözleşmeyi müteakip müvekkili firmanın derhal imalat sahasına mobilize olduğunu ve davalı firmanın kendisine vermesi gereken uygulama projeleri ve imalat talimatını beklediğini, fakat davalının imalata esas uygulama projelerini … tarihinde müvekkiline ileterek müvekkili firmayı 4 ay boyunca imalat sahasında bekleterek ciddi boyutta maddi ve manevi zarara uğrattığını, müvekkilinin işin gecikmemesi için tüm maddi ve manevi imkanalarını kullanarak imalatları başlattığını ve devam ettiğini, davalı firmanın sözleşme çerçevesi dışına çıkarak imalatlar ile ilgili kullanacakları ve piyasadan temin edecekleri tüm malzemeleri ek bir protokol ile tefeci zihniyeti çerçevesinde sadece davalı firmadan alınabileceğini dikte ettirerek müvekkiline malzeme fiyatlarının üzerine %15-20 kâr payı koyarak sattığını ve firmayı ciddi zarara uğrattığını, tüm bu olaylar çerçevesinde davalı firmanın hiçbir mesnede dayanmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak haksız bir biçimde feshettiğini ve müvekkilinin alt yüklenicisi olan firmalara baskı uygulayarak yeni sözleşmeler imzalayıp imalatlarına devam ettiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin imzalanmasından bugüne kadar yapılan işlerin tespiti amacıyla Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı tespit dosyasında tespit yaptırıldığını, … tarihli bilirkişi raporunda müvekkili tarafından söz konusu inşaat alanı üzerinde yapılan işlerin tutarının …-TL ve mahrum kalınan kâr miktarının …-TL olduğunun hesaplandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme konusu işlerin bedeli olarak …-TL’den şimdilik …-TL ve yoksun kalınan kâr bedeli …-TL’den de şimdilik …-TL’nin sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan reeskont faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin sözleşme ile yüklendiği borç ve sorumlulukları sözleşme hükümlerine göre yerine getirmediğini ve Sgk mevzuatına göre aykırı usulsüz işlemler yaptığını, aynı zamanda davacı taşeron firmanın sözleşme ile üstlendiği işlere ilişkin diğer 3.şahıslarla yaptığı iş ve anlaşmalardan dolayı borçlarını da ödeyemediğini, bu durum karşısında işlerin zamanında yapılması ve teslimini temin amacıyla söz konusu borçların da müvekkili şirket tarafından 3.şahıslara ödendiğini, bu durumu tespit eden tutanak, belge, çek, banka havalesi ve bunlara ilişkin kayıtların da mevcut olduğunu, yine davacının sorumluluğunda olan Sgk ödemeleri ve diğer şantiye giderlerinin de müvekkili şirket tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki işin anahtar teslimi ve götürü bedel ile yapıldığını ancak ek sözleşme ile inşaatta kullanılacak malzemelerin müvekkili şirket tarafından temin edilmesi durumunda davacı şirketin hesabına borç kaydedileceğinin hüküm altına alındığını, davacı şirket yetkilisinin … tarihli müvekkili şirkete hitaben yazdığı ve gönderdiği belgede … tarafınca onaylanmış iş ve imalat programlarına uyum sağlayamamakta ve bu nedenle şantiye yönetimiyle uyuşmazlıklar yaşandığını belirterek işten azlini istediğini, kısa bir süre sonra da davacı şirketin … tarihinde şantiyedeki faaliyetlerini fiilen durdurduğunu ve işi bıraktığını, müvekkili şirket tarafından … tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki taşeron sözleşmesinin haklı nedenlerle tek taraflı olarak feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, davacı şirketin söz konusu sözleşmeden dolayı herhangi bir alacağının olmadığı gibi müvekkili şirketin davacı şirketten alacağının mevcut olduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddine, karşı dava yönünden ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL’nin muacceliyet tarihinden itibaren işletilecek ticari reeskont faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası celp edilmiş, sözleşme ve ekleri, ihtarnameler, irsaliyeli faturalar, bir kısım tahsilat makbuzları, hak ediş belgeleri, cari hesap ekstresi, fesih ihtarnamesi, tutanak ve … tarihli … imzalı işten azlini isteyen belge dosyaya sunulmuş, davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde talimat yoluyla bilirkişi raporu aldırılmış, keşif yapılarak bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan … tarihli taşeron sözleşmesi uyarınca davacı yüklenicinin açtığı fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak imalat bedeli ve yoksun kalınan kâr kaybından doğan alacak davasıdır.
Karşılık dava ise; davalı iş sahibi tarafından davacı yüklenici aleyhine açılan davacıya satılan inşaat malzeme bedeli ile ayrıca sözleşme uyarınca davacı yüklenicinin yükümlülüğünde olup da yerine getirilmeyip kendisi tarafından ödenen bir kısım SGK prim borcu ve sair alacağının tahsiline ilişkindir.
Tarafların arasında eser sözleşmesi niteliğinde … tarihli taşeron sözleşmesinin varlığı ihtilafsız olup, söz konusu sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından … tarihinde tek taraflı olarak feshedildiği hususu da ihtilafsızdır.
Uyuşmazlık; feshin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı, davacı yüklenicinin davalıdan talep edebileceği imalat bedelinden dolayı alacak ve ayrıca müspet zararının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olup, karşı dava yönünden ise uyuşmazlık davacı taşeronun taşeron sözleşmesi uyarınca kendi yükümlülüğünde olup da davalı iş sahibi tarafından ödenen SGK prim borcu ve sair ile davacının 3.kişilerle yaptığı sözleşme ve işler nedeniyle davacının ödemediği borçların, davalı-karşı davacı tarafça ödendiği iddiasıyla bundan dolayı davacı-karşı davalıdan alacağı olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Dosyada mevcut … tarihli taşeron sözleşmesinin incelenmesinde; davacı yüklenicinin, davalı iş sahibi tarafından toplu konut idaresi başkanlığı ile imzaladığı … 3 adet 24 derslikli ilköğretim okulu, 3 adet spor salonu, 2 adet 24 derslikli lise ile alt yapı ve çevre düzenleme inşaat işinin 1 adet 24 derslikli ilköğretim okulu, 1 adet spor salonu, 1 adet 24 derslikli lise ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işlerine ait tüm imalatların anahtar teslimi götürü bedel şeklinde yapılması işi olduğu, sözleşmenin 5.maddesi uyarınca işin bedelinin götürü bedelli olup, …-TL toplam bedel üzerinden bedelin kararlaştırıldığı, bu fiyatlara kdv’nin dahil olmadığının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca … tarihli sözleşmeye ek protokol uyarınca sözleşmenin 5.maddesi sözleşme iş tarif ve tutarı paragrafına ek olarak inşaatta kullanılacak beton, demir ve diğer tüm inşaat malzemelerinin müteahhit davalı şirket tarafından temin edilecek olmakla beraber, kullanılacak bu demirin, betonun ve tüm malzemelerin bedellerinin davacının yapacağı imalata istinaden ödenecek hak ediş bedellerinden fatura karşılığı kesileceğinin, bahse konu demir, beton ve tüm inşaat malzemelerinin müteahhit davalı firmaya ait olup, taşeron veya üçüncü şahısların bu malzemeler üzerinde hak iddia edemeyeceklerinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı iş sahibi tarafından keşide edilen Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafça aradaki sözleşme uyarınca davacı yüklenicinin üstlendiği işlere ilişkin 3.şahıslarla yaptığı iş ve anlaşmalardan dolayı doğan borçlarını da ödeyemediği ve kendilerince bu borçların ödendiği, ayrıca şantiye sahasında kullandığı elektrik, su ve benzeri giderlerin de kendileri tarafından ödendiğini ve ayrıca … imzalı … tarihli belgede işten azlinin istenildiğinden ve akabinde … tarihinde şantiyedeki faaliyetlerini fiilen durdurup işi bıraktığından bahisle taraflar arasındaki … tarihli taşeron sözleşmesini tek taraflı olarak haklı nedenlerle feshettiklerini bildirmiştir.
Dosyaya sunulan … tarihli … isim ve imzası ile davalı firmaya hitaben yazılan yazıya göre; “… Şti’nin, firmamız …’den talep ettiği sözleşmemizde de yer alan … tarafınca onaylanmış iş ve imalat programlarına uyum sağlayamamakta ve bu nedenle de şantiye yönetimiyle uyuşmazlıklar yaşamaktayız. Bu sebeple oluşabilecek zarar ve ziyanın önüne geçebilmek, ticari ve şahsi ilişkilerimizin korunmasını sağlamak amacıyla bahse konu işten azlimizi, sözleşmemizin uzlaşma ve sulh yoluyla feshini talep eder, gereğinin yapılmasını bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz.” şeklinde bildirimde bulunduğu anlaşılmıştır.
Yine dosyada mevcut davalı tarafça delil olarak sunulan … tarihli tutanak başlıklı belgeye göre de davacı yüklenicinin … tarihi itibariyle … Şantiyesindeki sözleşmede bahsi geçen işin faaliyetinin durdurulduğu ve fiilen bırakıldığının, bu tarih itibariyle işin tüm yükümlülüklerinin yüklenici davalı firma tarafından üstlenildiğinin tutanak altına alındığı anlaşılmaktadır.
Davalının ticari defter ve kayıtları talimat yoluyla Mali Müşavir Bilirkişiye incelettirilmiş, Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; davalının incelenen … ve … yıllarına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığını, ancak ticari defter kayıtlarına esas teşkil eden bazı belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle davalının defterlerinin kendi lehine delil vasfı bulunmadığını, davalı ile davacının … yılında ticari faaliyete başladıklarının görüldüğünü, taraflar arasında yapılan sözleşmenin damga vergisi kanununa göre hesaplanan damga vergisinin 21.000,00.-TL olup, sözleşme 13.maddesi uyarınca davacının ödemesinin hüküm altına alındığını ve davalı tarafından vergi dairesine beyan edilip davacının hak ediş tutarından düşüldüğünü, davalının hak ediş bedellerinden %3 oranında gelir kesintisi yapıldığını, kesintinin tutarının 11.392,71.-TL olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 1 yılın altında olması nedeniyle gelir vergisi kanununa göre davacının hak edişlerinden %3 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmediğini, ayrıca davalının, davacının …-TL tutarındaki SGK prim borcunu ödemiş olduğunun görüldüğünü, defterlerinde davacıya belgeye dayalı olarak yaptığı ödeme tutarının …-TL tutarında olduğunu, bundan başka davalı tarafın defter kayıtlarında olduğu halde belgesi ibraz edilmeyen kayıtların da olduğunu, belgesi ibraz edilen kayıtlara ve cari hesaba göre tabloda da gösterildiği üzere davalı tarafça davacı adına düzenlenen mal ve hizmet satım faturaları toplamının …-TL olduğunu, davacı adına yapılan çeşitli tür tutarda banka dekontu tahsilat tediye ve benzeri toplam …-TL ödemeye ait belgenin ibraz edilemediğini, davalı tarafından davacıya ait teminat kesinti tutarının …-TL olduğunu, yine aynı şekilde stopaj kesintileri toplamının …-TL olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin damga vergisinin …-TL olduğunu, davacının işçilerine yapılan ödemeler tutarının …-TL olduğunu, SGK ödemeleri toplamının …-TL olup, davacı tarafından düzenlenen hak ediş faturalarının da toplam …-TL olup, sonuç olarak icmal raporu tablosunda görüleceği üzere davalının ticari defterlerinde davacıdan …-TL alacaklı olduğu görülmekle birlikte davacıdan kesilmiş olan …-TL teminat bedeli ve yine belgesi ibraz edilmemiş fakat davacı ticari hesabından düşülen …-TL de gözetilerek davalının davacıdan net alacak tutarının …-TL olarak hesaplandığının mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişinin raporunun 12.sayfasında icmal raporu tablosunda yer verilen ve davacı tarafça ödendiği belirlenen …-TL sözleşme damga vergisi, …-TL davacının işçilerine yapılan ödemeler, …-TL davacıya ait teminat kesintileri ve …-TL tutarlı davacıya ait stopaj kesintileri ile ilgili olarak bunlar karşı davaya konu edilmediğinden mahkememizce bu kalem alacaklar hesaplama dışı tutulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Karşı davanın konusunu teşkil eden alacak kalemleri, davalı yüklenici tarafından temin edilen inşaat malzemelerinin bedeli, ayrıca davacı şirketin 3.kişilerle yaptığı sözleşme ve işlerle ilgili ödeyemediği borçların davalı yüklenici tarafından ödenmesi nedeniyle ve bir de aradaki taşeron sözleşmesi uyarınca davacı şirketin ödemesini yapmayarak davalı karşı davacı tarafça yapılan SGK prim ödemeleridir. Bu nedenle bilirkişinin raporundaki bu alacak kalemlerine ilişkin belirlemeleri ve hesaplamalarına itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yine davacının ticari defter kayıtlarının ibraz ettirilerek mali müşavir bilirkişiden rapor aldırılması için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, ancak davacının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği görülmüş, … tarihli celsede davacı vekiline müvekkiline ait ticari defter ve kayıtları mahkememize sunması konusunda kesin mehil verilmesine rağmen, davacı tarafça defterler sunulmadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılması mümkün olmamıştır.
Mahallinde … tarihinde teknik bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak Bilirkişiler …, … ve …’den oluşan bilirkişi heyetinden yüklenicinin işten el çektiği tarihteki mevcut imalatının varsa nefaset farkları da düşülerek tüm işe olan fiziki oranı hesaplatılıp, bu oran götürü bedele uygulanmak suretiyle davacı yüklenicinin yaptığı imalat bedelinin hesaplanması için rapor aldırılmış, … tarihli heyet raporuna göre; 24 derslikli meslek lisesinin ve 24 derslikli ilköğretim okulu ile spor salonunun ayrı ayrı gerçekleşme yüzdesi hesaplanarak buna göre yapılan işin toplam bedelinin …-TL olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır. (Kdv hariç)
Mahkememizce bilirkişi raporunun denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli oluşu gözetilerek rapora davacı vekili tarafından yapılan itirazlar yersiz görülerek, rapora itibar edilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar davalının delil olarak sunmuş olduğu … isim ve imzalı … tarihli belgeye karşı itirazda bulunmakta ve hissedarlarından olan … tarafından şahsen verilen azil yazısının şirketi bağlayıcı bir etkisinin bulunmadığını, …’nin şirket sözleşmesine göre 15.000,00.-TL üzeri ödeme ve ibralarda şirketi bağlayıcı yetkisinin bulunmadığını ileri sürmekte ise de, dosyadaki mevcut deliller göz önüne alındığında …’nin keşidecisi davalı şirket, lehtarı davacı şirket olan …bankası … Şubesine ait … tarihli 65.000,00.-TL bedelli ve yine 24.000,00.-TL bedelli ve … Şubesine ait … tarihli 20.000,00.-TL bedelli çek fotokopileri belge altında aslını elden teslim aldığına ilişkin imzasının olduğu, yine … tarihli tediye makbuzu, … tarihli tediye makbuzu ve SGK tahakkuk bildirimi başlıklı fotokopi belgesi altında yine … isim ve imzalarının olduğu görülmekle, adı geçen kişinin davacı şirket adına işlemlerde bulunduğu anlaşıldığından davacının bu yöndeki savunmasına itibar edilmeyerek, bu kişinin isim ve imzasının bulunduğu … tarihli sözleşme konusu işten azlini isteyen belgenin davacı şirketi de bağlayıcı olacağı mahkememizce değerlendirilmiş ve dolayısıyla davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı fesih olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı tarafın cevap dilekçesindeki savunması mahsup itirazı niteliğinde olmakla beraber, mahsup itirazında bulunma hakkı olan taraf aleyhine açılan davadaki savunmasında mahsup itirazına konu hususları açıklamış olsa da, bu alacaklara ilişkin ayrı bir dava açmış ise aleyhine açılan davada mahsubu istemediği ve kendi adına açmış olduğu davada alacağının ayrıca hüküm altına alınmasını istediği şeklinde yorum yapılarak sonuca gidilmesi gerektiğinden ve davalı taraf karşı dava açmak suretiyle alacağını talep ettiğinden belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekmiştir.
Asıl davada taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta, karşı davada ise hem bir kısım davacı yükleniciye inşaat malzemesi satıldığı ileri sürülmekte hem de aradaki taşeron sözleşmesi uyarınca davacı yüklenicinin ödemesi gerekli olan bir kısım giderlerin davacının ödemesi gereken SGK prim ödemeleri ve davacının üçüncü kişilerle yaptığı sözleşme ve işler nedeniyle davalı-karşı davacı tarafından ödendiğinden bahisle alacak talep edildiği anlaşılmaktadır.
Eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de buna karşılık bir bedel ödemeyi üstlendiği, taraflara karşılıklı haklar ve borçlar yükleyen bir iş görme akdi olup, yazılı şekle tabi değildir. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye ve amaca uygun imal edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan iş bedelini ödemekle yükümlüdür. İş sahibi sözleşmeyi haklı nedenle feshetse dahi, yüklenici sözleşme kapsamında yapılan ve bedeli ödenmeyen imalat bedeli ile varsa iş sahibinin yararına olan sözleşme dışı imalat bedelini isteyebilir. İmalat bedelinin istenebilmesi için feshin haklı ya da haksız olmasının önemi yoktur. Ancak fesih haksız yapıldığı takdirde davacı yüklenicinin imalat bedelinden başkaca zararının tazminini isteme hakkı da doğacaktır.
6098 sayılı TBK’nın 473 maddesine göre; “Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da iş sahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, iş sahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir. Meydana getirilmesi sırasında eserin yüklenicinin kusuru nedeniyle ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, iş sahibi bunu önlemek üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde ayıbın veya aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere onarımın veya işin devamının bir üçüncü kişiye verileceği hususunda ihtarda bulunabilir.”
Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız olan taşeron sözleşmesinin davacı yüklenicinin kusuru nedeniyle davalı tarafça haklı nedenle feshedildiği mahkememizce değerlendirilmiştir. Bu yüzden ana davada davacı yüklenici sadece sözleşme kapsamında yapmış olduğu imalat bedelini davalıdan talep edebilecektir. Bundan başka yoksun kalınan kâra ilişkin müspet zarar talebinde bulunamayacağı değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporuyla işin götürü bedelli oluşu sebebiyle fiziki oranlama kuralına göre yapılan hesaplamaya göre davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği imalat bedelinin tüm işe olan fiziki yüzdesi %53,10 olup, götürü bedele uygulandığında imalat bedeli ….-TL olarak belirlenmiştir. (kdv hariç olmak üzere) Bu bedele %18 kdv resen dahil edildiğinde imalat bedeli …-TL’dir. Davacı dava dilekçesinde kendini bağlayarak …-TL’den şimdilik …-TL talep etmekle, imalat bedeli …-TL olarak hesaplanmış, bu tutardan davalının incelenen ticari defter kayıtlarında kendisi aleyhinde delil teşkil ettiğinden belgesi de bulunan …-TL düşüldüğünde imalat bedelinden hak etmiş olduğu bedel …-TL olarak bulunmuştur.
Davacı kısmi davasında imalat bedelinden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak …-TL talep ettiğinden taleple bağlı kalınarak ana davada bu miktar yönünden, yani imalat bedelinden …-TL’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş, davacının diğer müspet zarar talebinin ise koşulları bulunmadığından reddi cihetine gidilmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmeye göre de; gerek davalı-karşı davacı iş sahibinin incelenen ve mahkememizce usulüne uygun tutulduğu değerlendirilen ticari defter ve kayıtlarında karşı davaya konu yapmış olduğu sözleşme gereğince davacı şirketin ödemesi gerekirken yapmadığı SGK ödemeleri tutarının …-TL oluşu, yine davacının sözleşme gereğince temin edemediği inşaat malzemelerinin temin edilerek satılmış olması nedeniyle buna ilişkin mal ve hizmet satım faturaları tutarının …-TL olup, her iki kalem alacak miktarı toplandığında …-TL tutarında davacı yükleniciden alacaklı olduğu, gerekse davacı yüklenicinin ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçınmış olması karşısında Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas – … Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “”6100 sayılı HMK hükümlerine göre mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.(HMK 22/1) Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(HMK22/2) Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise 3. fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(HMK222/4)
İbrazı istenen belgenin ileri sürülen belgenin ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.(HMK220/1) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleriyle ilgili olduğu davalarda, ticari defterlerle sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222 maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerin ve kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise, karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da, karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere, karşı tarafın ticari defterleriyle uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilir. Aksinin kabulü halinde, davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olarak olmadığı, sonucuna göre değerlendirilebilecektir.
Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise, bu davranışıyla kendi defterlerinin davacı defterleriyle uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucu varlığının kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3 madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki, bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri süren belgelerin delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir durum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve söz edilen kurallarla birlikte, somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporuyla talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak, davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222 maddeye göre lehine delil oluşturup, oluşturulmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinden, davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtlarıyla alacağın varlığı ispatlandığı halde, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” ilamı karşısında davalı karşı davacının, davacıdan olan …-TL alacağının varlığının ispatlandığı değerlendirilmiş, her ne kadar mali müşavir bilirkişi raporunda icmal raporu tablosunda taraflar arasındaki sözleşmenin damga vergisi, yine davalı karşı davacı tarafından davacının işçilerine yapılan ödemeler de hesaplamaya dahil edilmiş ise de, davalı-karşı davacı karşı davasında sadece inşaat malzemelerinden dolayı yine davacının ödemesini yapmadığı SGK primlerinin ödendiğinden dolayı talepte bulunduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereğince bilirkişi raporundaki bu hesaplamalara itibar edilmemiş, yani bilirkişinin raporunda icmal raporu başlıklı hesabındaki davalı-karşı davacı tarafından yapılan stopaj kesinti ödemesi, damga vergisi ödemesi ve işçilere yapılan ödemeler hesaplama dışında tutulmuş, karşı dava yönünden sonuç olarak karşı davacının …-TL mal ve hizmet faturaları ve ilaveten …-TL SGK ödemeleri olmak üzere toplam …-TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla ve karşı davada fazlaya ilişkin hak saklı tutularak …-TL’den dava açıldığından, talep gibi karşı dava yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İmalat bedelinden kaynaklanan 5.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının imalat bedelinden kaynaklanan fazlaya ilişkin hakkının saklı TUTULMASINA,
Davacının yoksun kalınan kâr bedeli istemi yönünden davanın REDDİNE,
a) Ana dava yönünden alınması gerekli 341,55.-TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 148,50.-TL harcın mahsubu ile bakiye 193,05.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
b) Davacı tarafça yatırılan 148,50.-TL peşin harç, 18,40.-TL başvuru harcının toplamı 166,90.-TL’nin davalıdan alınıp davacıya ÖDENMESİNE, (Dava kısmen kabul edildiğinden harcın tamamından davalı sorumlu tutularak)
c) Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, keşif ve bilirkişi giderinden ibaret) 1.802,90.-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı (%50) gözetilerek hesaplanan 901,45.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Fazla kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
d) Davalı tarafından yapılan bilirkişi giderinden ibaret 938,00.-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı gözetilerek hesaplanan 469,00.-TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ÖDENMESİNE,
Fazla kısmın davalı-karşı davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
e) Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
f) Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
2-Karşı dava yönünden davanın KABULÜ ile;
10.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte karşı davalıdan alınıp karşı davacıya ÖDENMESİNE,
Karşı davacının fazlaya dair haklarının saklı TUTULMASINA,
a) Alınması gerekli 683,10.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 148,50.-TL harcın mahsubu ile bakiye 534,60.-TL harcın karşı davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
b) Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ÖDENMESİNE,
c) Karşı dava yönünden ayrıca yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı-karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı-karşı davacı vekilinin yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/02/2019

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)