Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/95 E. 2023/339 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/95 Esas
KARAR NO : 2023/339
DAVA : Dernek İhyası
DAVA TARİHİ : 08/02/2023
KARAR TARİHİ : 16/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti vakfa ait bulunan … parsel nolu taşınmazın ifrazi ile oluşan eski …, yeni … parsel nolu taşınmaz üzerine … tarafından yaptırılan caniinin altındaki dükkanların kiraya verilmek suretiyle gelir elde ettiğinden bahisle dernek aleyhine … tarihinde Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile ecrimisil davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde … tarih ve … Karar sayılı kararı ile toplam …-TL’nin tahsiline karar verildiğini, Antalya … Asliye Hukuk mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile derneğin adının … Mahallesi … olarak değiştirildiğini, alacağın tahsili için … tarihinde Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak icra müdürlüğünce derneğin tüzel kişiliğinin son bulması sebebiyle taleplerinin reddedildiğini, bu nedenle Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile işlem yapan memur hakkında şikayet davası açıldığını, ancak taleplerinin reddedildiğini, takip dosyasının icra hukuk dosyası Yargıtay aşamasında iken işlemden kaldırıldığını, dosyanın yenilenmesi talebinin ise borçlu derneğin tüzel kişiliğinin sonlanmış olması sebebiyle reddedildiğini, davalı gerçek kişilerin … tarihinde dernek tüzel kişiliğinin feshine ilişkin tasfiye tutanağı tanzim ederek imza altına aldıklarını belirterek tüzel kişiliği sonlandırılmış olan …’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı … ve … vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun ve …’ın diğer davalılar ile birlikte tasfiye edilen … tasfiye kurulu olduğunu, söz konusu derneğin feshedilerek malvarlığının tasfiyesine dernek genel kurulu tarafından karar verildiğini, davalıların dernek genel kurulunca alınan fesih kararını uyguladıklarını, tacir olmayan dernek hakkında derdest davanın görev yönünden de reddine karar verilmesini ettiklerini, müvekkili ile diğer davalıların tasfiye kurulu olarak vazife yaptıkları derneğin … mahallesinde cami yaptırmak için kurulduğunu, cami yapıldıktan sonra 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve görevleri Hakkındaki Kanun Hükümleri gereği ibadete açılan caminin devrinin … ve … yapıldığını, …’nin davacı … arsası üzerine rızasız cami yapmadığını, ilgililerin gerekli izinleri vermesi üzerine camii inşasının başladığını ve söz konusu dernek yapımı için çalıştığını, tasfiye kurulunda yer alan müvekkili ve diğer davalıların esasında caminin yapıldığı aşamalarda yönetim kurulunda dahi olmadıklarını, genel kurulda derneğin feshine karar verildiği zaman tasfiye kurulu olarak seçildiklerini, davacı tarafın alacak iddiasının dayanağı olan Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E … K sayılı kararı … tarihinde kesinleştiğini, …’nin … tarihli genel kurul toplantısında fesih kararı alınarak … tarihinde tasfiye edildiğini, gerek fesih kararı verildiğinde, gerek ise tasfiye edildiğinde davacının alacağının kesinleşmediğini, derneğin tasfiyesinden önce açılmış bir icra takibinin bulunmadığını, tasfiyeden önce açılmış bir icra takibinin mevcudiyeti olmaması nedeni ile alacaklıya ihya davası açma hakkının da verilmediğini, … ihyasında hiçbir şekilde hukuki yararın ve menfaatin olmadığını belirterek haksız davanın usul ve esastan reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, … ve … ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; derneklerinin ticari bir kaygısının olmadığını, bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, tasfiye kurulu olarak vazife yaptıkları derneğin … Mahallesinde cami yaptırmak için kurulduğunu, cami yapıldıktan sonra 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükümleri gereği ibadete açılan caminin devrinin … ve … yapıldığını, davacı … cami yapımında rızasının bulunduğunu, tasfiye kurulunda yer alan tüm davalıların caminin yapıldığı aşamalarda yönetim kurulunda dahi olmadıklarını, genel kurulda derneğin feshine karar verildiği zaman tasfiye kurulu olarak seçildiklerini, yasa ve yönetmelik hükümlerine göre tasfiye ettiklerini, davacı tarafından Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı kararının … tarihinde kesinleştiğini, … … tarihinde tasfiye edildiğini, fesih kararı verildiğinde davacının alacağının kesinleşmediğini, derneğin tasfiyesinden önce açılmış bir icra takibinin bulunmadığını, caminin altında kalan dükkanları kullananın veya kullandıranın dernek olmadığını belirterek haksız davanın usulden reddine ve masrafların davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, dernek tüzel kişiliğinin ihyasına ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan Mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
TTK’nun 5 maddesine göre 4. maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır. 6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve 4. Maddede tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği; 2. maddesinde ise, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu ve HMK’de ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu hükme bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 56. maddesine göre dernek, özel hukuk tüzel kişisi olup şirket ve kooperatifler açısından uygulama alanı bulan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ihyaya ilişkin hükümleri, dernekler için uygulanamaz. Dava şahıs varlığına ilişkin çekişmeli olarak açılan derneğin ihyası istemine yönelik olup, asliye hukuk mahkemesinin görev alanına girmektedir. ( Yargıtay … HD’nin … Esas – … Karar sayılı, … tarihli karar, İzmir BAM … HD … tarih … esas … karar sayılı ilamlar)
Dava konusu uyuşmazlığın TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığı dolayısıyla mahkememizin görevli bulunmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, bu nedenle göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebepleri ile görevsizlik karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, hazır bulunan tarafların yüzüne karşı, tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı. 16/05/2023

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)