Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/41 E. 2023/203 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/41
KARAR NO : 2023/203
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/08/2014
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … tarihinde davalı bankanın üç kapılar şubesinde mevduat hesabı açtığı, bu hesaba 8.000,00 TL yatırdığını, bilahare … tarihinde ev kirası ödemek için çalıştığı yere ait lojmanda bulunan valizi içinde sakladığı nüfus cüzdanı ile banka hesap cüzdanını aradığında olmadığını fark ettiğini, bunun üzerine bankaya gittiğini, 8.000,00 TL anapara ile 1 aylık faiz getirisinin … tarihinde banka personeli tarafından üçüncü bir şahsa ödendiğini öğrendiğini, parayı çeken …’ın çalıştığı iş yerinin lojmanında kalan diğer işçi olduğunu, bu paranın iade edilmesi için … Hukuk Mah.de açtığı davanın kısmen kabulüne karar verildiği, red edilen kısım itibarıyla temyiz ettiğini, çekilen paranın tamamından davalı bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle Yargıtay … H.D.nin bu kararı bozduğunu belirterek kalan 6.000,00 TL nin … tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayın … tarihinde gerçek- leştiğini, davanın açıldığı tarih itibarıyla alacağın zaman aşımına uğradığını, dava konusu olayın davacının kusuruyla meydana geldiğini, hesaptaki paranın çekilmiş olduğunun kendisi- ne söylenmesi üzerine yanındaki şahsın davacıya “oğlum ben sana kimliğini kimseye verme demedim mi” şeklinde ikaz ettiğini, bunun üzerine davacının ben kimliğimi vererek PTT deki hesabımdan para çektiriyordum, diye cevap verdiğini, müvekkili bankanın üzerine düşen tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, paranın davacı dışında bir kişiye ödenmesinde kusuru olmadığı- nı, ayrıca hesap sahibinin imzası ile parayı çeken şahsın imzalarının bir birine %90 oranında uygunluk gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevap dilekçesi ekine bu olayla ilgili yapılan soruşturmada alınan ifade tutanaklarını, davacının … tarihinde müvekkili banka şubesine yaptığı müracaatı, hesap cüzdanının bir fotokopisini sunmuştur.
Mahkememizce ana dava olan … Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası bekletici mesele yapılmış, bu dosyadan verilen kararın önce temyiz edildiği, temyiz sonrasında mahkeme- nin kısmen kabul kararında direndiği, bu direnme kararının temyizi üzerine de dosyanın genel kurula gittiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce konu ile ilgili bankaya müzekkere yazılmış, … tarihli ödeme dekontunda 8.044,71 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. … hukuk mah.nin dosyamız arasına alınan … tarihli kararı incelendiğinde davacının bu çekilen paranın 2.000,00 TL sinin en yüksek faizi ile tahsili için dava açtığı, mahkemece davalı bankanın %25 ora- nında kusurlu olduğu gerekçesiyle 8.000,00 TL nin 2.000,00 TL si yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararda direnilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … sayılı kararıyla önceki mahkeme kararının bozulduğu, bozma kararında sonuç olarak “somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile aynı evde kalan ve kendisini … olarak tanıtan kişinin davacının nüfus cüzdanı ile hesap cüzdanını bulunduğu yerden izinsiz aldığı ve nüfus cüzdanındaki davacı fotoğrafının yerine kendi fotoğrafını koyarak hesaptaki parayı çekmek amacıyla ilk önce davalı bankanın … Şubesine baş- vurduğu, … Şubesi tarafından imzanın benzemediğinden bahisle hesabın bulunduğu … Şubesinden provizyon talep edildiği, ancak … Şubesi tarafından imza örneği tutmadığı için provizyon verilmediği, bunun üzerine kendisini … olarak tanıtan kişinin … Şubesine bizzat başvurduğu yine imza benzemediği için işlem yapılmadığı ancak müdür yardımcısının izin vermesi üzerine işlem yapılarak davacının hesabındaki tüm paranın teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı bankanın … Şubesi tarafından ilk önce imza örneği tutmadığı için provizyon verilmemesi, bizzat başvurulduğunda ise yine imzanın benzemediği tespit edilme- sine rağmen işlem yapılması, ayrıca en basit tedbirlere dahi başvurulmaması, davalı bankanın objektif özen yükümlülü- ğüne açıkça aykırı davrandığının göstergesidir. Zira davalı banka çalışanları, imzanın gözle fark edilir derecede benzemediği hususunu tespit etmeleri karşısında bankanın sistemine yüklenmesi gereken davacının nüfus cüzdanı ve fotoğrafını karşılaştırabilirler veya davacıya telefon, faks vs. ile durumu duyurmak suretiyle basiretli bir tacir gibi sahteciliği önleyici tedbirler alabilirlerdi. Bu nedenle en basit tedbirlere dahi başvurmayan davalı bankanın davacının oluşan zararından sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bununla birlikte davacının …’ta inşaat işçisi olduğu ve inşaatlarda çalışan diğer arkadaşlarıyla birlikte aynı evde kaldığı, kendisini … olarak tanıtan kişinin de inşaatta çalıştığı ve bu evde ikâmet ettiği, davacının inşaat işçisi olduğu için nüfus cüzdanını yanında taşı- madığı ve nüfus cüzdanı ile hesap cüzdanını valizinde sakladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının kendisini … olarak tanıtan kişiye daha önce kimliğini vererek PTT ve banka işlemlerini yaptırdığı savunması ceza soruşturması kapsamında dinlenen davalı banka çalışanının tanık beyanına dayanmakta olup işbu davada bu hususun ispatlanamadığı görülmektedir. Bu nedenle somut olay çerçevesinde yukarıda bahsedildiği üzere davacının tazminat miktarından indirim sebebi olan müte- rafik (ortak) kusurunun bulunmadığının kabulü gerekir. Zira davacının çalıştığı ve kaldığı ortam gözetildiğinde nüfus cüzdanı ile hesap cüzdanını gereği gibi sakladığı ve gerçek adını bilmediği kendisini … olarak tanıtan kişi ile de aynı inşaatta çalışmaları sebebiyle aynı evde kaldığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca somut olayda, davalı banka tarafından davacının dava dışı … ile birlikte bankayı dolandırmak amacıyla el ve iş birliği içerisinde hareket ettiği de iddia ve ispat edilebilmiş değildir.
O hâlde birer itimat kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olmaları ve bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından davalı bankanın sorumlu olduğu ve tazminatın indirilme sebeplerinden olan davacı zarar görenin müterafik (ortak) kusurunun da bulunmadığı kabul edilmelidir.” denildiği, görülmüştür. Hukuk genel kurulunun bu kararı üzerine mahkemece davanın kabulüne ve 2.000,00 TL nin 09/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedildiği görülmüştür.
Mahkememizden verilen … tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamıyla ” Davacı, davalı bankada bulunan mevduat hesabından usulsüz şekilde çekilen paranın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacı ile davalı banka arasında ticari nitelikte sözleşme bulunmayıp mevduat hesabı sözleşmesi bulunmaktadır. Buna göre davacı, 6502 sayılı yasanın 3. Maddesi gereğince tüketici konumundadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda dava tarihi 19/08/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı yasaya göre davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olduğu halde görevsiz Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakılması usul ve yasaya uygun değildir. Nitekim aynı olaya ilişkin ilk kısmi davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce o tarihte görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldüğü, kararın Yargıtay denetiminden geçtiği, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığı anlaşılmıştır. ” denilmek suretiyle kaldırılmasına karar verilmiş olmakla mahkememizin … Esas sırasına kaydı yapılığı anlaşılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 73/1 maddesine göre “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Tüm dosya kapsamı ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’nin ilamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacının, davalı bankada bulunan mevduat hesabından usulsüz şekilde çekilen paranın tazmini istemiyle davayı açtığı, davacı ile davalı banka arasında ticari nitelikte sözleşme bulunmayıp mevduat hesabı sözleşmesi bulunduğu, buna göre davacı, 6502 sayılı yasanın 3. Maddesi gereğince tüketici konumundadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Dava tarihi olan 19/08/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı yasaya göre davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE
2-)Görevli mahkemenin ANTALYA TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-)HMK.nun 20.maddesi uyarınca, bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde tarafların mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceğine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)HMK.nun 331/2. maddesi uyarınca, süresinde yapılacak başvuru sonucu, davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirileceğine, davaya devam edilmemesi halinde, talep üzerine, mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile davanın açılmamış sayılacağına yargılama giderlerinin davacıya yükleneceğine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı. 30/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır