Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/260 E. 2023/654 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/260 Esas
KARAR NO : 2023/654
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2023
KARAR TARİHİ : 19/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının doktorunun Uzm. Dr. … olduğunu, müvekkilinin doğum sürecinde doğum için yaklaşık 8.000,00 TL maddi zararı olduğunu, müvekkilinin bedensel bütünlüğünün, hakkının, ruh bütünlüğünün, sağlığının zedelenmeleri için … TL manevi zararının olduğunu, müvekkilin olay günü olan … tarihinde bel ağrısı ve kasılmalarının şiddetlenmesi üzerine … hastanesine gittiğini o gün resmi tatil olması sebebiyle Uzm. Doktor …’nın hastanede bulunmadığını, o gün hastanede nöbetçi olan Uzm. Dr. … tarafından muayene edildiğini, NST çekildiğini, NST çekilirken yanında eşi ve müvekkilin kız kardeşi …’un olduğu epikriz raporuna bakıldığında NST de sancının 3-5 dakika boyunca 100’lere vurduğunun yazdığı, ekte sunulan belgede NST de değerin iki kez 60 civarında olduğu gözüktüğünü, doktorun müvekkile muayene sırasında “rahmin 4cm. Açıldı” şeklinde tespit yapıldığını, müvekkilin … tarihli kontrol muayenesinde 3 cm açıklık olduğunun söylendiğini, bunun üzerine doğum başlatıldığını, müvekkilinin, müvekkilinin eşinin ve ablasının bu duruma şaşırdığını, müvekkilinin bunun üzerine kendi doktoruna bu duruma bildirmek istediğini, doktor … beyi aradıklarında … hanım ile devam etmelerini, bir şey olursa geleceğini söylediğini, müvekkilini yatış servisine çıkardıklarını, müvekkilin ablasının müvekkile ameliyat önlüğü giydirdiğini o sırada ebenin ayrıca yatağa koruma serdiğini, davalı doktorun müvekkile “hadi, hadi yatağa uzanın” diye söylediğini, müvekkilinin rızasını almadan kontrol ettiğini,davacıyı doğumhaneye aldıklarını, müvekkiline doğum anında damar yolu açıldığını, Nst nin doğum sırasında takılı olmadığını, doğum sırasında doktorun telaşlı olduğunu, ebeye bağırdığını, müvekkiline ıkınması gerektiğini, müvekkilinin alt kısmına kesi attıklarını, doğum sancılarının olmadığını ve bunun üzerine doğum yaptığını, müvekkilin ablası, eşi ve kendisi doğumhanede olduğunu, Uz. Dr. …’ın gereken tüm özeni ve organizasyon yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek, davasının kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000,00 TL maddi ve manevi … TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkile ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı hekim Dr. … ile müvekkil şirket arasında …-… tarihlerini kapsayan … numaralı Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk … Poliçesinin mevcut olduğunu, davacı tarafın taleplerinin somutlaştırılmadığını, davacı tarafa kesin süre verildiğini, kesin süre içerisinde eksikliklerinin tamamlamadığını, Dr. …’ın davacının iddiasının aksine tedavi sırasında ve sonrasında da en üst düzeyde özen gösterdiğini, yapılan muayene ve operasyonda tıbben ve teknik anlamda hataya yer verilmediğini, sigortalı hekimin aftı kabil herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek, tüm talepler yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … … A.Ş. Ve … … vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının gebeliğinin 36. Haftası 4. Gününde kahverengi lekelenme tarzında kanama ve vajinada baskı hissi şikayetiyle müvekkili Uzm. Dr. …’a başvurduğunu, servikal açıklığının 4 cm olduğunu, bebeğin baş çevresinin -2,-3 olduğunu NST takibine alındığını, bebeğin baş çevresinin servikse baskı yaptığını bu nedenle hastanın ağrısının ve kasılmalarının şiddetlendiğini, NST’de kontraksiyonların düzenli görülmesi 30-60 saniye kadar sürdüğünü, davacının serviks açıklığının 4 cm olduğu, doğum eyleminin başladığını, davacının Kadın Hastalıkları ve Jinekoloji Poliklinik başvurusunda sancı yakınmasının olduğunu, müvekkil hekimin eylemlerinin saldırı niteliğinde olmadığını, her doğumda yapılan amniyotomi adlı bir uygulama olduğunu, amniyotomi uygulaması sonrasında servikal kontraksiyonların artması, bebeğin pelvis boyunca doğum kanalında ilerleyişinin hız kazanması ile servikal açıklık artığını, 7-8 cm açıklığın doğum eyleminin aktif fazında olduğunu, davacının … tarihinde polikinlik muayenesinde servikal açıklığının 4 cm olduğunu, bir saat içerisinde servikal açıklığın 7-8 cm’e ulaştığını, bu sebeple tüm sağlık personelinin hızlı davrandığını, acil müdahale için hazır bulunduğunu, Amniyote uygulamasının hasta rızası ve onamı olmadan gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, Müvekkilinin ve müvekkil hastanenin doğum sürecinde gerçekleştirdikleri eylem ve davranışların tıbbi standartlara uygun olduğunu, davacının sözlü ve yazılı onamının alındığını, doğum eyleminin hızlı ilerlemesi sebebiyle müvekkilinin davacı …’ı doğumhaneye almak istediklerini, ameliyathanede ya da serviste damar yolu açılabildiğini, hastada görülen normal dışı hızlı doğum eylemi bulgularının oluştuğunu, acil müdahale gerektiğini, plesenta patlatılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacı hastada ya da bebekte herhangi bir zararın meydana gelmediğini, müvekkilinin ve müvekkil hastanenin eylemlerinde kusurlu bir hareket bulunmadığını, müvekkillere sorumluluk yüklenemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; vekalet akdi niteliğinde olan tedaviye ilişkin yanlış tedavinin uygulandığından bahisle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemenin görevi dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen göze- tilmelidir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, …, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş, aynı Kanunun 83/2. maddesi ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” diyerek kanunun uygulama alanını daha da genişletmiştir.
6502 Sayılı Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı Tüketici Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “tüketici” olması gerekir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, uyuşmazlık tıbbi müdahaleden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca bu davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, her ne kadar …, ticaret kanununda düzenlenen bir husus ise de, davacı ticari ve mesleki olmayan amaçla hareket eden gerçek kişi yani “tüketici”, davalılar “ticari ve mesleki amaçla hareket eden satıcı/ sağlayıcı” dava konusu işlem ise “tüketici işlemi” niteliğinde olması, ayrıca davacı ile davalı doktor ve özel hastane arasındaki ilişkinin vekalet akdi niteliğinde olduğu, vekalet akdinin, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun kapsamına alınmış olup, bu tarihten sonra açılan davalarda, Tüketici Mahkemelerinin görevli olacağı ve Tüketici Mahkemesinin mahkememize göre daha özel görevli bir mahkeme olması karşısında uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE;
2-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın yetkili ANTALYA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Dosyanın gönderilmesi için süresinde başvurulmaz ise HMK 20/2-son ve 331/2. madde gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Vekalet ücreti yargılama gideri olup (HMK 323/1-ğ) süresinde başvuru halinde görevli mahkemede, başvurulmaz ve mahkememizce dava açılmamış sayılır ise bu kararda hükmedilebileceği (HMK 331/2) için vekalet ücreti TAKDİRİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, Davacı … ( TCKN: …) ve vekili Av. …, Davalı … ve Davalı … … A.Ş. Yetkili vekili Av. …, Davalı … … vekili Av. …’nun e duruşma ile yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı. 19/10/2023

Katip …

Hakim …