Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/138 E. 2023/499 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/138
KARAR NO : 2023/499
DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2023
KARAR TARİHİ : 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … davalı …’ın dava dışı … A.Ş’den kullanılan Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefaletiyle kulladırılan hazine Faiz Destekli Kredi Sözleşmesine davalı … ile birlikte kefil olduğunu, müvekkili kooperatifin kefaleti karşılığında kooperatif lehine davalı … adına kayıtlı taşınmaza … TL bedelli ipotek şerhi işlendiğini, davalı/ borçlu … ve davalı kefil … tarafından bu kredi borcunun ödenmemesi üzerine müvekkili kooperatif tarafından bankaya ödeme yapıldığını, kredi taksitlerinin bir kısmının zamanında ödenmemesi üzerine dava dışı banka tarafından kredi taksitlerinin tamamını muaccel hala getirildiğini, bunların tamamını müvekkili kooperatiften tahsil ettiğini, davalı taraflarca bir ödeme yapılmaması üzerine Antalya … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/ borçlu taraflarca icra dosyasına süresi içerisinde itirazda bulunduğunu, davalı/ borçlu taraflar takibe karşı haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, müvekkili kooperatif kayıtları ile dava dışı … A.Ş hesap kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile müvekkili kooperatifin icra takibinde haklı olduğunun görüleceğini belirterek, davanın kabulü ile davalı tarafların icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ekinde bir kısım dekontların bulunduğunu, bu dekontların kimin ödediğinin belli olmadığını, ne miktar ödeme yapıldığı belgelendirilerek bildirim yapılmasını basiretli tacir gibi davranma mükellifiyetinin de gereği olduğunu, icra takibinin haksız olduğunu, yapılan itirazın haklı olduğunu, davacının yaptığı ödemeyi ispatladığı ölçüde ve ödeme yaptığı alacak muaccel olduğu tarihten itibaren sözleşmede belirtilen faiz oranları üzerinden bilirkişi incelemesi ile ispatlanması gerektiğini, alacak miktarının tespiti için banka ve kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davalı …’ın dava dışı … A.ş’den kullanılan kredi sözleşmesine davalı … kefil olması ve borcun ödenmediği iddiasına dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda ve madde metninde isimleri tek tek belirtilen kanunlarda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava olarak kabul edilmektedir. Yine maddeye göre her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına bakılmaksızın ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup, TTK’nun 4 maddesi 1 bendine göre, bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
Somut olayda; davacı …’nin kefil olmak suretiyle davalı …’ın kullandığı kredi taksitlerini davalı … ve müteselsil kefil davalı …’ nın ödememesi üzerine esnaf kredisinin garantörü konumunda olan davacı tarafından kredi borcunun kapatıldığı, daha sonra davacı tarafından ödenen taksitlerin davalı borçlulardan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiği ve takibin durduğu, davalıların takibe vaki itirazlarının iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı, bu hali ile uyuşmazlığın kooperatif ile kooperatif üyesi arasındaki işlemlerden ya da bankacılık işlemlerinden kaynaklanmadığı,1163 Sayılı Kooperatif Kanunu’nun ve Bankacılık Kanunu’nun uygulanma yeri olmadığı, temel alacağın bankacılık sözleşmesinden kaynaklanmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği, olayın TBK’nın 581 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümlere göre değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye hukuk mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev ile ilgili düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği ve HMK’nın 114. maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı niteliğinde oluşu göz önüne alındığında mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı, Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, taraflara 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı 13/07/2023

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)