Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/130 E. 2023/396 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/130 Esas
KARAR NO : 2023/396
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 20/02/2023
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı … Şti.’nin müvekkili davacıya borcu nedeniyle …-TL tutarlı … keşide tarihli, … Şubesine ait çeki imzalayarak teslim ettiğini, müvekkili tarafından muhattap bankaya … tarihinde ibraz edilen çek üzerine karşılıksız ibaresi yazıldığını, davalı şirketin mal kaçırma girişiminin öğrenilmesi üzerine başvurdukları Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiğini, karar gereği borçlu şirketin adına kayıtlı ticari araçlarına ve diğer mal varlıklarına ihtiyati haciz konulduğunu, şirket merkezindeki menkul malların da haczedildiğini, bu aşamada borçlu şirket hakkında Antalya İcra Müdürlüğünün … E. Dosyasından esas takibe geçildiğini, borçlu şirketin merkezinde yapılan fiili haciz esnasında davalı şirket yetkilisi …’ın haciz mahalline gelerek haczedilen menkul mallar üzerinde istihkak iddia ettiğini, ancak Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı kararı ile istihkak iddiasının reddine karar verildiğini, davalı şirketin yetkilisi …’ın, dava konusu ticari araçları devir aldığı … tarihinden iki gün sonra … tarihinde borçlu şirket merkezinde icra edilen fiili haciz esnasında haciz mahalline bizzat gelerek istihkak iddiasında bulunmasının, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bildiğine ya da bilmesi gerektiğine dair en açık emare olduğunu, takip konusu çek hakkında ihtiyati haciz kararı verildikten bir gün sonra … tarihinde borçlu şirkete ait … adet ticari aracı aynı gün diğer davalı şirkete devredildiğini, … Plakalı, … model … Marka … ve … Plakalı, … model … Marka … … tarihinde davalı … ‘ne devredildiğini, davalı … Şti.’nin yetkilisi …’ın bu davanın konusu olan iki aracı şirketinin üstüne devraldığını, bir başka aracı da kendi adına devraldığını, kendi adına devralmış olduğu araçla ilgili olarak Antalya … Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin … E. Dosyası ile açılan aynı konulu davada mahkemece yapılan sorgulamada bu durumun ortaya çıkmış olduğunu, şirket adına devralınan iki adet araçla ilgili olarak işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek tarafları ve konusu aynı olması nedeniyle aralarında irtibat bulunan Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Nolu dosyası ile işbu davanın birleştirilmesine, muvazaalı olarak davalılar arasında devredilen dava konusu … Plakalı, … model … Marka … ve … Plakalı, … model … Marka … kaydına öncelikle ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, davalı şirket yetkilisi tarafından Diğer davalı …’ne devir olunan ticari araçların yargılama neticesinde cebri icra yoluyla alacağın tahsiline ilişkin olarak yetki verilmek üzere tasarrufun iptaline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı … vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; … Şti. İle … arasında bulunan borç ilişkisi hakkında müvekkili şirketin bilgisinin olmadığını, davacının diğer davalı şirketten alacağına istinaden Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkili şirketin bu dosyanın tarafı olmadığını, araçların müvekkili şirketçe bedelinin ödenerek satın alındığı tarihte araçların üzerinde herhangi bir şerh veya tedbir bulunmadığını, … plakalı … model … marka kamyonetin ve … plakalı … model … marka … üzerinde ihtiyati haciz olduğunu görmedikleri için müvekkili şirketçe araçların … tarihinde satın alındığını, araçlar satın alındıktan çok sonra ihtiyati haczin öğrenildiğini, araçların trafik siciline güvenilerek satın almanın gerçekleştiğini, araç devri yapılırken noterde diğer davalı şirket yetkilisine geri kalan araç bedellerinin elden ödendiğini, şirket yetkilisinin aynı gün bu bedelleri kendi banka hesabına yatırdığını, ayrıca eksik kalan bedellere ilişkin ödemelerin de peyder pey diğer davalı şirket yetkilisine ödendiğini, müvekkili şirket yetkilisinin diğer davalı şirket hesabına … tarihinde … TL ve … TL gönderdiğini, müvekkili şirketin mağdur olduğunu belirterek haksız yere açılmış davanın reddine, mahkemenizce davaya konu araçların üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya yanıt vermemiştir.
Dava; İİK.’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasıdır.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan Mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
TTK’nun 5 maddesine göre 4. maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır. 6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve 4. Maddede tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Somut olayda; dava, İİK’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali niteliğindedir. Davada alacaklı ve borçlu olan şirket arasında bir kambiyo takibinden kaynaklanan ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu kambiyo ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen satış işlemidir. Bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla asliye ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Mahkememizin benzer dosyasında verilen görevsizlik kararını doğru bulan Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin … tarih … esas … karar sayılı ilamında;” Bu tür davalar, ayni değil şahsi nitelikte davalar olup, amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davalar sonuçları itibarıyla daha çok lehine tasarrufta bulunulan 3.kişilerin hukukunu ilgilendirmekte, her somut olay özelliğine göre temelinde muvazaa veya haksız fiil gibi kabul edilebilecek tasarruflar nedeniyle alacaklı zarara uğramaktadır. Bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan değildir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda bu konuda yeni bir düzenleme de bulunmamaktadır. Davada incelenmesi gereken husus, davalı borçlunun yaptığı tasarruflarının iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla İİK’nin 277 vd. maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekmesi nedeniyle görevin, İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu da açıktır. Diğer yandan; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 01/07/2012 tarihlerinde yürürlüğe girmiş ve 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki artık işbölümü değil görev ilişkisi olarak kabul edilmiştir. İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları yönünden görevli mahkeme; taraflar tacir olsalar da, iptale tabi olan, yahut onunla ilişkili tasarruf kambiyo senedinden kaynaklı bulunsa da İİK 281. maddesi ve müstakar Yargıtay içtihatları uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleridir(17.HD’nin 12/01/2015 tarih ve 2014/25103-2015/90 sayılı ve aynı dairenin 13/01/2015 tarih ve 2013/14017-2015/221 sayılı içtihatları). Hal Böyle olunca, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında açıkladığı nedenlere dayalı olarak görevsizlik kararı vermesi yerindedir. ” gerekçeleriyle yapılan istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Davacının HMK’nın 114/1-g bendi gereğince gider avansını peşinen yatırdığı görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c bendi gereğince görev dava şartı niteliğinde olup aynı Yasanın 115/1 maddesi uyarınca Mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığı dilekçeler aşaması dahil her aşamada kendiliğinden araştırılacağından duruşma açılmamıştır.
HMK’nın 115. maddesi gereğince yapılan incelemede göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmadığı ve tamamlanmasının da mümkün olmadığı saptanmakla dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda görevsizlik kararı vermek suretiyle ön incelemeye son verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair karar verildi. 08/06/2023

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)