Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/748 E. 2023/525 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/748
KARAR NO : 2023/525
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 19/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, davacı tarafından işletilmek üzere kiralanan …, … ve … işlerinin yapımını üstlendiğini, davalı, davacı şirket ile imzalamış oldukları sözleşme uyarınca, … Mah. … Cad. … İş Hanı Dış Kapı No:… …/ … adresinde bulunan işletmenin iç mimari projesinde çizili … bölümlere ve ortak alanlara ait …, … ve … işlerinin yapımı sözleşme tarihinden itibaren … gün içinde tamamlamayı yüklendiğini, davalı işi tamamlamayı taahhüt ettiği tarihin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen işi tamamlayamadığını, davacı tarafından davalıya işi tamamlaması ya da zararını tazmin etmesi ihtar edildiğini, davalı işi tamamlamak yerine haksız şekilde sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirdiğini, davacı şirket bu nedenle maddi zarara uğradığını, davalının sözleşmeden doğan iş görme yükümlülüğünü eksik ve ayıplı ifa etmiş olması ve davacıyı zarara uğratmış olduğunu belirterek, davanın kabulüne sebebiyle davasının kabulüne, şimdilik … TL olan maddi tazminatın, temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının, taraflar arasındaki akdedilen … tarihli sözleşme uyarınca görev ve yükümlülüklerini yerine getirmeye başladığını, malzeme ücretleri hariç hak edişleri üzerinden anlaştıklarını, … ve … işleri için malzeme masrafları işverence karşılandığını, müvekkili tarafından gerekli işlemlerin yapıldığını, karşı tarafın iddia ettiği ayıplı imalatların açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğuna ilişkin aydınlatıcı açıklama yapması gerektiğini, ayıplı imalat iddiasını kabul etmediklerini, sözleşmede işin yapım bedeli, süre ve ödeme başlıklı bölümünde yer alan hak edişler süresinde ve düzenli şeklide müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun bu davanın esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile sözleşme, ihtarname, hesap bildirim cetveli ve bir takım belge suretlerini delil olarak sunulmuş, mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılarak tüm deliller toplanmıştır.
Mahkememizce mahallinde … günü keşif yapılmasına karar verilmiş olup, keşif sonrası düzenlenen … tarihli raporda, yapılmış …, … ve … işlerinin işçilik bedelinin … TL olduğu, bu hesaplamaların …, … ve … işinin %100 tamamlanmış haliyle hesaplandığının, dava dosyasında davalının işi hangi seviyede terk ettiği anlaşılmadığından mahkemece dinlenecek tanık, görüntü vs. Hususlar çerçevesinde davalının yaptığı işin % ‘sinin belirlenmesinin gerektiği, tabloda ortaya çıkan hesap sonucu belirlenen işin %’si ile çarpılarak davalının hakedişin ortaya çıkacağını bildirmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda ve madde metninde isimleri tek tek belirtilen kanunlarda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava olarak kabul edilmektedir. Yine maddeye göre her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına bakılmaksızın ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup, TTK’nun 4 maddesi 1 bendine göre, bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
Aynı yasanın tacir tanımını yapan 12. Maddesine göre; Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
Mahkememizce davalının tacir olup olmadığının tespiti için Antalya Gelir İdaresi Başkanlığı ve Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına, Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkereler yazılmış olup, Antalya Vergi Dairesinden gelen cevapta davalının gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasına haiz mükellef olduğu, Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün gelen yazı cevabında davalının unvanı altında firma kaydına rastlanılmadığının yazılmış olduğu, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar odası yazı cevabında ise yine davalının adına herhangi bir kaydın olmadığı, dolayısıyla davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, dava konusu uyuşmazlık, yüklenici ile işyeri sahibi arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı , sözleşmenin haksız feshi nedeniyle eksik ve ayıplı işten kaynaklı alacak talep etmektedir. Eser sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlendiğinden, uyuşmazlık bu Kanun hükümlerine göre irdelenip çözüme kavuşturulacaktır. Dolayısıyla eldeki dava konusu itibariyle ticaret kanununda yer alan herhangi bir düzenlemeden kaynaklanmamaktadır. Davacı tacir olup, uyuşmazlık kendi işletmesini ilgilendirse de; davalı tacir olmadığından olayda TTK 4.maddesi anlamında mutlak ve nispi ticari davanın söz konusu olmayıp görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı. 19/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır