Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/61 E. 2022/428 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/61 Esas
KARAR NO : 2022/428
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/07/2012
KARAR TARİHİ: 06/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle: Müvekkili banka ile dava dışı …arasında imzalanan 12.03.2010 tarihli genel kredi sözleşmesini davalının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi ödemelerinin yapılmaması üzerine borçlu hesabının kat edilerek Isparta … Noterliğinin …tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlu cari hesabı için 8.386,65.-TL, kredili mevduat hesabı için 3.305,11.-TL ve iade edilmeyen 45 adet çek yaprağı için 29.475,00.-TL’nin nakden ödenmesinin istendiğini, ihtarnamenin davalıya 30.11.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye uyulmaması üzerine Antalya …İcra Müd.nün …esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini; davalının. kendisinin sorumluluğunun 10.000,00.-TL ile sınırlı olduğu limiti aşan kısım yönünden borçlu olmadığı yönündeki itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin yalnızca kredi sözleşmesinin tarafı …’in satın aldığı araç için kefaletinin bulunduğunu, araç için kullanılan 8.386,65.-TL kredinin …tarafından bankaya ödendiğini, Isparta …Noterliğinin …tarih …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kredi borcunun ödendiğini bildirmesine rağmen başlatılan takibin kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile % 40’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesinin talep etmiştir.
Mahkememizce ilk olarak; davacı banka ile dava dışı …arasında 10.03.2010, 12.03.2010, 17.01.2011 ve en son olarak 14.06.2011 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalanıp davalının sadece 12.03.2010 tarihli sözleşmede kefil olarak yer aldığı, bu sözleşmeden sonraki sözleşmelerde kendisinin kefil sıfatının bulunmadığı, davalının sorumluluğuna esas sözleşmeden sonra daha yüksek limitli iki ayrı kredi sözleşmesi imzalanmasının, davalının yer aldığı sözleşmenin tarafların iradesi ile ortadan kaldırıldığı anlamına geldiği ve takip konusu kredinin de hangi sözleşme kapsamında kullanıldığı ayrımının yapılamamış olması nedeniyle davalı kefilin imzaladığı sözleşmeden dolayı sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11.12.2014 tarih ve …Esas …karar sayılı ilamı ile “Davalı …12.03.2010 tarihli sözleşmenin kefili olup, diğer sözleşmelerde imzası bulunmamaktadır. … mahkemece oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyeti ile banka kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile özellikle kredi alacağının hangi sözleşmeden doğduğunun saptanması şayet davalının imzasını taşıyan ya da daha eski tarihli sözleşmelerden doğduğu belirlenirse kefalet sorumluluğunun devam ettiği gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile kararın bozulmuştur.
Mahkemece bu bozma ilamına uyma kararı verilip, sonrasında alınan bilirkişi kurul raporu ile; davacı ile dava dışı …arasında 10.03.2010, 12.03.2010, 17.01.2011, 14.06.2011 tarihli genel kredi sözleşmeleri düzenlendiği, davalı kefilin bu sözleşmelerden 12.03.2010 tarihli 10.000,00.-TL limitli sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalının kefaleti nedeniyle temerrütünün sonuçlarından kefalet limitine göre sorumlu olduğu, bilirkişi kurulu tarafından davalının takip konusu 41.169,76 .-TL asıl alacak içerisinde yer alan 28.03.2011 tarihinde kullandırılan borçlu cari hesap kredisinin anapara alacağı 8.389,65.-TL ve kredili mevduat hesabı kredisinden doğan 3.305,11 .-TL banka alacağının toplamının davalının 10.000,00.-TL olan sorumluluk limitini aşması nedeniyle limit tutarı olan 10.000,00.-TL’den sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve takip konusu alacağın 10.000,00.-TL’lik kısmına yönelik itirazının iptaline, takibin 10.000,00.-TL asıl alacak ve bu alacağa takipten itibaren yıllık %75 faiz uygulanmak suretiyle devamına, haksız itiraz nedeniyle takip tarihi itibari ile %40 tazminat tutarı 4.000,00 .-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin …esas …karar sayılı ilamı ile “Mahkemece davanın reddine dair verilen 15/04/2014 tarihli ilk hüküm, Dairemizin 11/12/2014 tarihli, …E., …K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Bozma kararında ” Davalı …12.03.2010 tarihli sözleşmenin kefili olup, diğer sözleşmelerde imzası bulunmamaktadır. Ancak banka alacağının, kredi borçlusu ile düzenlenen 4 adet sözleşmeden hangisinden doğduğu alınan bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyeti ile banka kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile özellikle kredi alacağının hangi sözleşmeden doğduğunun saptanması şayet davalının imzasını taşıyan ya da daha eski tarihli sözleşmelerden doğduğu belirlenirse kefalet sorumluluğunun devam ettiği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. ”denilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalının kefalet limiti dahilinde kendi temerüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bozma ilamında mahkemece yapılması gereken işlemler açıkça belirtilmiştir. Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece bozma ilamında belirtilen hususta yeni bir bilirkişi heyetine banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak, takip tarihi itibariyle davalının sorumlu olduğu borç tutarı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması karar verilmiştir.
Mahkememizce bu bozma kararına, bu bozma ilamından sonra alınan bilirkişi kurulu raporu ile tespit edilen kredi kullanımına göre davalı kefilin imzaladığı kefalet limiti gözetilerek karar verilmiş olmasına rağmen yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş olup, uyulan bozma ilamı gereği bilirkişi kurulundan rapor alınmış olmakla, bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesi ile direnilmesine karar verilmiş. Direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk G.Kurulu sonuç olarak “uyuşmazlığın çözümü için davacı banka tarafından, dava dışı borçlu …adına açılan kredili mevduat hesabı ve bu hesap kapsamında dava dışı borçluya verilen çek yapraklarının hangi kredi sözleşmesine istinaden verildiğinin belirlenmesi gerekir. O hâlde mahkemece, davacı bankanın kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak, icra takibinin dayanağı çek yapraklarının hangi kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı borçluya verildiği saptandıktan sonra, davalının 12.03.2010 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığı dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi” gerektiği gerekçesi ile bozulması üzerine;
Alınan bilirkişi raporunda özetle: “Davalının kefalet imzasının bulunduğu 12.03.2010 tarihli 10.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi süresiz ve çerçeve niteliğinde sözleşme olup, davalı yanın iddia ettiği gibi yalnızca taşıt kredisine dayalı kefalet söz konusu” olmadığı, “bankaca açılacak diğer kredileri de kapsadığı,”… “Önceki bilirkişi raporunda … Buna göre, … 12.03.2010 tarihli ikinci sözleşme kapsamında 15.03.2010 tarihinde …numaralı kredinin açıldığı, 15.03.2010 tarihinde takibe konu …numaralı kredili mevduat hesabının açıldığı ve ilk iki sözleşme kapsamında olduğu, … 14.06.2011 tarihli son sözleşmenin … daha önceki sözleşmeleri ortadan kaldırdığı anlamına gelmediği ve ilk üç sözleşmenin de süresiz ve geçerli olduğu, çek kredilerinden doğan sorumluluğun ise çek koçanlarının 26.05.2011 ve 30.09.2011 tarihlerinde teslim edilmeleri sebebiyle 17.01.2011 ve 14.06.2011 tarihli 3. ve 4. sözleşmeler kapsamında olduğu” … “28.11.2011 kat tarihi itibariyle nakit banka alacağı; 3.305,11 TL kredili mevduat hesabı ve 8.389,65 TL borçlu cari hesap olmak üzere toplam 11.694,76 TL bulunmakla birlikte davalının 10.000,00 TL olan kefalet limiti ile kendi temerrüdünden sorumluluğu bulun” duğu yine:
“Asıl borçlu …’e davacı bankaca 26.05.2011 ve 30.09.2011 tarihli çek beyannameleri ile 2 koçan olmak üzere toplam 50 adet çek yaprağı teslim edildiği, bu çeklerden 45 adedinin banka için risk taşıması sebebiyle kat ve takip tarihinde 5941 sayılı kanun uyarınca çek yaprağı başına geçerli bulunan 655,00 TL üzerinden 45 X 655,00 = 29.475,00 TL ihtar tarihinde depo talebinde bulunulduğu, takipte de 29.475,00 TL nakit alacak talep edildiği,” … “Dosyada mevcut çek takip listesi incelendiğinde; 44 adet çekin durumunun yer aldığı, bunlardan …numaralı 1 adet çekin 30.09.2011 tarihinde elden ödendiği ve banka için risk kalmadığı, … ve …numaralı 7 adet çekin ise düzeltme beklediği, kalan 36 adet çekin de tazmin tarihlerinde geçerli bulunan ve çek tutarlarıyla da sınırlı kalmak kaydıyla 8 adedi takipten sonra olmak üzere nakit alacağa dönüştüğü ve 24.515,00 TL nakit banka alacağı bulunduğu, Düzeltme bekleyen 7 adet çekin de takip tarihinde geçerli bulunan 655,00 TL’den 7 X 655,00 = 4.585,00 TL gayri nakit riski bulunduğu,” sonuç olarak, “Bankanın toplam 24.515,00 + 4.585,00 TL = 29.100,00 TL çek bedellerinden kaynaklanan nakit ve gayri nakit riski bulunduğu” ancak “Çek kredilerinden doğan sorumluluk bedeli, çek koçanlarının 26.05.2011 ve 30.09.2011 tarihlerinde teslim edilmeleri sebebiyle 17.01.2011 ve 14.06.2011 tarihli 3. ve 4. sözleşmeler kapsamında olduğu ve davalının imzasının bulunduğu 12.03.2010 tarihli Genel kredi sözleşmesinde çek işlemlerine dayalı gayri nakdi çek yapraklarının depo talep edilmesine yönelik hüküm bulunmadığı sebepleriyle davacının çek deposu talebine karşılık davalı kefilin sorumluluğunun bulunmadığı” belirtilerek neticeten yapılan hesaplamada davalı kefilin imzaladığı, “12.03.2010 tarihli sözleşme kapsamında 10.000,00 TL olan kefalet limiti dahilinde, kefalet limitinden ve kendi temerrüdünden sorumlu” olduğu buna göre de davalının 10.000,00 TL asıl alacak, 1.583,33 TL işlemiş faiz ve 79,16 TL gider vergisi toplamı 11.662,49 TL” borcunun bulunduğu ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren %75,00 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5,00 gider vergisi uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede: Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalının kefil olarak imzaladığı kredi sözleşmesinin “çerçeve niteliğinde” olup “bankaca açılacak diğer kredileri de kapsadığı” nın anlaşılması, “28.11.2011 kat tarihi itibariyle nakit banka alacağı; 3.305,11 TL kredili mevduat hesabı ve 8.389,65 TL borçlu cari hesap olmak üzere toplam 11.694,76 TL bulunmakla birlikte davalının 10.000,00 TL olan kefalet limiti ile kendi temerrüdünden sorumluluğu bulun” duğunun anlaşılması, “36 adet çekin de tazmin tarihlerinde geçerli bulunan ve çek tutarlarıyla da sınırlı kalmak kaydıyla 8 adedi takipten sonra olmak üzere nakit alacağa dönüştüğü ve 24.515,00 TL nakit banka alacağı bulunduğu,” anlaşılmış olup davalının bilirkişi tarafından hesap edilen borcunun nakte dönüşen çek yaprakları üzerinden tespit edilen miktarlarla uyumlu olarak, “10.000,00 TL asıl alacak, 1.583,33 TL işlemiş faiz ve 79,16 TL gider vergisi toplamı 11.662,49 TL” şeklinde hesaplanması ve son olarak, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %75,00 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5,00 gider vergisi uygulanması gerektiğinin belirtilmesi ve bu belirlemenin takip talebine uygun olması karşısında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davanın KABULÜ İLE
-Davalının hakkında davacı alacaklı tarafça Antalya …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibin 10.000 TL lik kısmına yaptığı itirazın İPTALİNE,
-Takibin 10.000 TL asıl alacak, 1.583,33 TL işlemiş faiz ve 79,16 TL gider vergisi olmak üzere toplam 11.662,49 TL üzerinden ve bu asıl alacağa takipten itibaren yıllık % 75 faiz, faiz üzerinden % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle ve takipte belirtilen diğer şartlar ile AYNEN DEVAMINA,
Alacağın likit ve itirazın haksız bulunması sebebiyle takip tarihi itibariyle geçerli % 40 oranındaki 4.000 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Alınması gerekli 683,10.-TL harçtan, peşin olarak alınan 148,50.-TL harcın mahsubu ile kalan 534,60.-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacı tarafça yapılan dava ilk masrafı 24,45.-TL, tebligat gideri 327,10.-TL, müzekkere gideri 684,75.-TL, bilirkişi ücreti 2.470,00.-TL,olmak üzere toplam 3.506,30.-TL yargılama giderlerinin ve mahkememizde peşin olarak alınan harç gideri 148,50.-TL olmak üzere toplam 3.654,80.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlasının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
Davalı tarafça yapılan tebligat masrafı 43,00.-TL, müzekkere masrafı 57,50.-TL olmak üzere toplam 100,50.-TL yargılama masrafının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
Taraflarca yatırılan masraf avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde ilgili tarafa İADE EDİLMESİNE,
Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davada kabul edilen miktar dikkate alınarak hesap edilen 5.100,00.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı. 06/06/2022
Katip …
(E-İmzalıdır)

Hakim …
(E-İmzalıdır)