Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/521 E. 2023/284 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/521 Esas
KARAR NO : 2023/284
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2022
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davalının … … işletmesinde kullanmak üzere müvekkilinden … tarihli …-TL bedelli faturaya konu bir takım … ve … sistemi satın aldığını, …-TL ödeme sonrası kalan borcunu ödemediğini, bunun üzerine Antalya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe giriştiklerini, uzun süre davalıya ulaşılamadığını, ödeme emrinin … tarihinde tebliğ edilebildiğini, davalının borcu ödememek için Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında zaman aşımı itirazında bulunduğunu, itirazının reddedildiğini, davalının ev adresine hacze gidildiğini, davalının kızının evin kendisine ait olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunduğunu, haczedilen menkullerle ilgili istihkak iddiasının reddedildiğini, davalının borcunu ödememek için gerçekte kendisine ait … İşletmesini kızı adına gösterdiğini, borcu ödememek için her türlü gayreti gösterdiğini, nitekim … yılında doğan borcun ancak … yılında tahsil edilebildiğini, davalının ödemeyi takip dosyasına … tarihinde yaptığını, masraf ve vekalet ücreti düşüldükten sonra davacı şirkete ödenen paranın …-TL olduğunu, davalıya satılan ürünlerin bu bedelle yerine konulmasının mümkün olmadığını, borcun … yıl sonra ödendiğini, … yıl sonra işleyen faizin zararı karşılamasının mümkün olmadığını, müvekkilinin faizi aşan zararının bulunduğunu belirterek TBK’nın 122. Maddesine göre bu zararın tespiti ile şimdilik …-TL madi tazminatın ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, icra takibindeki bonoların 3 yıllık zaman aşımı nedeniyle kambiyo niteliğini yitirdiğini, adi alacağa dönüştüğünü, genel zaman aşımı süresinin de geçtiğini, asıl borçlunun müvekkilinin eski eşi olduğunu, müvekkilinin kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğunu, davacının takipten sonra müvekkiline ödeme emri göndermediğini, icra dosyasından durumun belli olduğunu, müvekkilinin icra takibinden … tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin nüfusta belli olduğunu, kendisine çok rahat ulaşılabileceğini, davacının takip dosyasının atıl durumda bıraktığını, hiç işlem yapmadığını, borcun geç ödenmesinde müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, haberdar olduktan sonra faiziyle birlikte borcu ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, borcun geç ödenmesi sebebiyle oluşan munzam zararın tazminine ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizce öncelikle davalının görev itirazı incelenmiştir.
Davalının tacir olup olmadığının tespiti için Antalya Gelir İdaresi Başkanlığı ve Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına müzekkereler yazılmış olup, gelen cevaplarda davalının evvelinde esnaf kaydının bulunduğu, … tarihinde kaydını terk ettiği, davalının …-… yılları arasında … … gibi yerlerin faaliyetlerinden dolayı vergi kaydının bulunduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, … yılı yıllık son gayri safi hasılatının …-TL olduğunun bildirildiği görülmüştür. Resen yapılan ATSO ( Antalya Ticaret ve Sanayi Odası) sorgulamasında da davalının tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Takibin kambiyo senedine dayalı olması, eldeki davanın ticaret mahkemelerinde görülmesini gerektirmemektedir. Zira takip kesinleşmiş, borç ödenmiş, eldeki davada ise borcun geç ödenmesi sebebiyle oluşan zarar istenmiştir. Eldeki davanın dayanağı kambiyo senedi olmayıp, genel hükümler çerçevesinde borcun geç ödenmesi sebebiyle munzam zarar iddiasıdır. Dolayısıyla iş bu dava mutlak bir ticari dava niteliğinde değildir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup, TTK’nun 4 maddesi 1 bendine göre, bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Maddedeki ticari işletme kavramının neyi ifade ettiği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. 6102 Sayılı TTK’nun 11 maddesinde ticari işletme tanımı yapılmış ticari işletme ile esnaf arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilir hükmüne binaen, 21/07/2007 tarih 26589 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf, sanatkar ve tacir sanayici ayrımı belirlenmiştir.
Bu belirlemeye göre VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar tacir olarak kabul edilmiştir. TÜİK verilerine göre davacının yaptığı işe göre 2.bentteki sınırlara ilişkin … yılında defter hadlerine göre gayrisafi hasılat …-TL olarak belirtilmekle davalının en son (…) gayrisafi hasılatı vergi beyannamesi ile …-TL olarak bildirildiğinden davalının esnaf olarak kabulü gerekmektedir.
Nispi ticari dava yönünden yukarıdaki açıklamalara göre davalı gerçek kişinin durumu incelendiğinde, davalının basit usul ile vergilendirildiği, esnaf odasına kayıtlı olmadığı, ticaret sicil kaydının bulunmadığı, işletme defteri tuttuğu, faaliyet alanı itibariyle Vergi Usul Kanunu anlamında ve Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre ticari kazanç sektöründen vergiye tabi olduğu ve buna göre de esnaf sınırının aşılmadığı görülmüştür.
Yukarıdaki tespitlere göre, olayda TTK 4.maddesi anlamında mutlak ve nispi ticari davanın söz konusu olmadığı, her ticari işin de ticari dava olmayacağı, yine görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup yorum yolu ile genişletilemeyeceği, davacı tacir olup, uyuşmazlık kendi işletmesini ilgilendirse de; davalı tacir olmadığından mahkememizin görevli bulunmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebepleri ile görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.02/05/2023

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)