Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/454 E. 2023/245 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/454 Esas
KARAR NO : 2023/245
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … makinesi satın almak konusunda davalı taraf ile sözlü olarak anlaştığını ve sipariş verdiğini, uyuşmazlığın müvekkilinin ticari faaliyetleri kapsamında kalması ve tacir sıfatına haiz olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne başvurduklarını, icra takibinin konusu sebepsiz zenginleşmeden doğan para borcunun alacaklıya götürülecek borçlardan olmasına göre alacaklının ikamet ettiği Antalya İcra Daireleri’nde takip başlatılmış olmasında bir usulsüzlük olmadığını ve yetkili mahkemenin Antalya mahkemeleri olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmaya göre satış konusu makinenin bedelinin …£ olarak belirlendiğini ve %50’si peşin %50’si teslimatta olmak üzere ödeme planı yapıldığını, davalı tarafından müvekkiline gönderilen teklif formunda işbu şartların yazılı olduğunu, sözlü anlaşma doğrultusunda siparişin peşinatı olarak ödenmesi gereken …£’yu o tarihli kura göre TL’ye çevirerek …-TL olarak “… makinesi” açıklaması ile davalının, … Bankası A.Ş. nezdindeki … IBAN numaralı hesabına … tarihinde gönderildiğini, müvekkilinin peşinat bedelini ödedikten sonra beklemeye başladığını, ancak satış konusu makinenin teslimatı için … iş günü olarak süre belirleyen davalı tarafın belirlediği süre içerisinde makineyi hazır etmediğini, davalı ile defalarca şifahi görüşme yapıldığını ve edimini yerine getirmesi talep edilmiş olmasına rağmen davalının hal ve vaziyetinden makinenin ifa süresi sonrasında da teslim edilmeyeceğinin anlaşıldığını, bu sebeple müvekkilinin sözleşmeden haklı olarak döndüğünü ve yerine getirdiği edimin iadesini istediğini, ancak davalı tarafın aldığı bedeli dâhi iade etmekten haksız yere kaçındığını, müvekkilinin malın teslimi konusunda bir beklentisinin ve menfaatinin kalmaması neticesinde davalı borçluya Antalya … Noterliği … yevmiye numaralı … tarihli ihtarname ile anlaşmadan dönüldüğünün bildirildiğini ve ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, malın peşinatı olarak ödenen …-TL bedelin davalı borçlu nezdinde sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, ihtarname ile verilen süre içerisinde davalının ödenen bedeli iade etmemesi nedeniyle Antalya … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından yetkiye, borca ve tüm fer’ilerine haksız yere ve kötüniyetle itiraz edildiğini, müvekkilinin alacağının muaccel olup herhangi bir rehinle de teminat altına alınmadığını belirterek müvekkilinin alacağının muaccel olması ve herhangi bir rehinle de teminat altına alınmamış olması nedeniyle yargılama sonunda alacağın tahsilinin imkansız hale gelmemesi amacıyla davalının malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati haciz konulmasına, TBK hükümleri gereğince borcun para borcu olması ve alacaklının ikametgahında ifa edilmesi gerektiğinden davalının yetkiye ilişkin haksız itirazının iptaline, müvekkilinin ödediği bedelin davalı borçlu nezdinde sebepsiz zenginleşme teşkil etmesi nedeniyle davalının borca ilişkin haksız itirazının iptaline, Antalya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin devamına, ödeme emrine kötüniyetle, haksız ve mesnetsiz yere itiraz eden davalı aleyhine likit olan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına işyerinin … adresinde olması sebebiyle itiraz ettiğini, sözleşmenin ifa edileceği yerin İstanbul olduğunu, taraflar arasında sözleşme ile makine alım satımı konusunda anlaşma sağlandığını ve sözleşmeye uygun olarak makine bedelinin yarısının ödendiğini, makinenin teslim süresinin … gün olarak belirlendiğini, makinenin nakliyesinin davacıya ait olduğunu, kalan ücretin teslimden sonra ödeneceğini, davacı tarafın belirtilen süre içerisinde makinenin teslim edilmediğini iddia ettiğini, ancak makinenin … iş gününden önce hazır olduğunu, kendilerine bu konuda şifahi bilgilendirme yaptıklarını belirterek yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Bakırköy İstanbul mahkemelerine gönderilmesini, davanın esastan reddine karar verilmesini, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alım satım ilişkisinden kaynaklı önceden yapılan ödemenin, malın teslim edilmediği satıcının temerrüdünün oluştuğu gerekçesiyle sözleşmeden dönülerek iadesini sağlamaya yönelik başlatılan ilamsız takipte davalı tarafça yapılmış itirazın iptaline ilişkindir.
Davalının tacir olup olmadığının tespiti için İstanbul Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odasına müzekkereler yazılmış olup, gelen cevaplarda davalının esnaf kaydının bulunmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu, … yılı gayri safi hasılatının …-TL olduğunun bildirildiği, işletmesini ticaret sicile kaydettirdiği görülmüştür.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup, TTK’nun 4 maddesi 1 bendine göre, bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Maddedeki ticari işletme kavramının neyi ifade ettiği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. 6102 Sayılı TTK’nun 11 maddesinde ticari işletme tanımı yapılmış ticari işletme ile esnaf arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilir hükmüne binaen, 21/07/2007 tarih 26589 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf, sanatkar ve tacir sanayici ayrımı belirlenmiştir.
Bu belirlemeye göre VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar tacir olarak kabul edilmiştir. TÜİK verilerine göre davalının yaptığı işe göre 2.bentteki sınırlara ilişkin … yılında defter hadlerine göre gayrisafi hasılat …-TL olup, davalının … yılı gayrisafi hasılatı vergi beyannamesi ile …-TL olarak bildirildiğinden davalının esnaf olarak kabulü gerekmektedir. Davalının esnaf işletmesini ticaret sicil müdürlüğüne kaydettirmiş olması, yasal sınırlar karşısında işletmenin ticari işletme olduğunu göstermemektedir.
Nispi ticari dava yönünden yukarıdaki açıklamalara göre davalı gerçek kişinin durumu incelendiğinde, davalının basit usul ile vergilendirildiği, esnaf odasına kayıtlı olmadığı, işletme defteri tuttuğu, faaliyet alanı itibariyle Vergi Usul Kanunu anlamında ve Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre ticari kazanç sektöründen vergiye tabi olduğu ve buna göre de esnaf sınırının aşılmadığı görülmüştür.
Yukarıdaki tespitlere göre, olayda TTK 4.maddesi anlamında mutlak ve nispi ticari davanın söz konusu olmadığı, her ticari işin de ticari dava olmayacağı, yine görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup yorum yolu ile genişletilemeyeceği, davacı tacir olup uyuşmazlık kendi işletmesini ilgilendirse de; davalı tacir olmadığından mahkememizin görevli bulunmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebepleri ile görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.11/04/2023

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)