Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/375 E. 2023/140 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/375 Esas
KARAR NO : 2023/140
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/11/2020
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, ülkemizde turist olarak bulunduğu … tarihinde, içinde yolcu olarak seyahat etmekte olduğu ve işleteni, davalılardan … …; sürücüsü ise, davalılardan … … olan … plakalı aracın yaptığı trafik kazasında yaralandığını, davalı sigorta şirketi, kaza tarihinde, … plakalı aracın hem zorunlu trafik mali sorumluluk hem de karayolları taşımacılık zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısı olduğunu, buna ilişkin olarak, evvelce İzmir … Ticaret Mahkemesi’nin … esasında kayıtlı bulunan dosya üzerinden ikame etmiş oldukları dava halen derdest olup, anılan davada, davacı müvekkilenin, yerleşik olduğu Almanya ülkesinde bağlı bulunduğu “…” unvanlı sosyal sigorta kuruluşu tarafından karşılanmamış olan zararları talep edildiğini, ayrıca, davacı müvekkilenin bağlı olduğu sosyal sigorta kuruluşunun sigortalısının tedavisi için yapmış olduğu masraflarının rücuen tahsilini teminen İzmir … Ticaret Mahkemesi’nin … esasında kayıtlı bulunan dosya üzerinden ikame etmiş oldukları dava, aynı mahkemenin … tarihli ve … K. sayılı kararı ile, İzmir … Ticaret Mahkemesi’nin anılan dosyası ile birleştirildiğini, her iki dava da, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla, kısmi dava olarak ikame edildiğini, anılan dosyalar üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından verilen … tarihli tıbbi raporda, davacı müvekkilenin, meslekte kazanma gücünü, “%11,1” oranında yitirdiği tespit edildiğini, anılan raporda da açıkça belirtildiği üzere, müvekkilinin … – … tarihleri arasında geçici işgöremez durumda olup, %100 malül olduğunu, davacı müvekkili, yine aynı raporda yer alan ifadelerden de açıkça anlaşılacağı gibi, söz konusu tespit yapılmadan önceki tarihlerde, tedavisinin Almanya’da devam ettiği süreçte, birçok kez kontrol muayenesine çağrıldığını, son olarak … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından yapılan muayenede, sürekli işgöremezlik oranı kesin bir biçimde belirlendiğini, devam eden bu sorumluluk kapsamında davalı sigorta şirketine yapılan hasar başvurusuna olumlu bir yanıt verilmediğini, konuya ilişkin olarak yapılan arabuluculuk girişiminden de olumlu bir sonuç elde edilemediğini, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasının geçici işgöremezlik tazminatını teminat altına almadığı ve zararın Almanya ülkesinde doğmuş olduğu gözetilerek, dava konusu trafik kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen müvekkilemin bu nedenle uğradığı şimdilik 5.000-EURO’luk maddi zararının (maddi zararın belirlenebilmesi ancak bir bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğundan, bilirkişi marifetiyle yapılacak EURO bazında tespit sonrasında, müvekkilenin talep edeceği maddi zararın artırılması kaydıyla) ödeme günündeki TL karşılığının, 3095 S.K. m:4/a uyarınca işletilecek yasal faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili … tarihli beyan dilekçesinde davalarının sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olduğunu açıklamıştır.
Davalı … … ve … … vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir Mahkemesi davada yetkili mahkeme olmadığından davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, HMK.m. 7 gereği “Davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse davaya o yer mahkemesinde bakılır.” HMK. M. 16 gereği ise “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer yada zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” davalıların tamamının ortak noktası Antalya olduğunu, haksız olunduğu düşünülen fiil Antalya’da gerçekleşmiş olduğu gibi … Sigorta A.Ş.’nin Bölge Müdürlüğü de Antalya’da yer aldığını, dava, Antalya Mahkemeleri’nin yetkisinde olduğundan davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, hiç bir şekilde davayı kabul anlamına gelmeyecek şekilde belirtmek isteriz ki; trafik kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun ve gerekse yürürlükteki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, … tarihinde gerçekleşen kazayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olarak kabulü gereken davada, davacının tazminat talepleri zamanaşımına uğradığını, 8 yıllık yasal sürenin geçmesinin ardından açılan haksız davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, usul yönünden reddi gereken davaya herhangi şekilde hak kaybına uğramamak amacıyla esas yönünden de itiraz ettiklerini, davacı taraf dava dilekçesinde … tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yaralanması nedeniyle İzmir … Ticaret Mahkemesi … numaralı dosyası ile maddi manevi tazminat istemli dava açtığını, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacının meslekte kazanma gücünü %11,1 oranında yitirdiğinin tespit edildiğini, bu rapora dayalı olarak açılan huzurdaki davada sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiğini belirtildiğini, davacı tarafın bahsi geçen dosyada sürekli iş göremezliğe ilişkin bir talebi bulunmamasına rağmen bilirkişi görev ve yetki sınırını aşarak dava konusu olmayan sürekli iş göremezlik hesaplaması yaptığını, usul ve yasaya aykırı olarak tanzim edilen bilirkişi raporuna tarafımızca yasal süreler içerisinde itiraz edildiğini, İzmir … Ticaret mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunun işbu davada delil olarak kabulü mümkün olmayıp esas yönünden değerlendirmeye geçilecek olması halinde mahkemenizce Adli Tıp Kurumundan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun rapor aldırılması gerekeceğini, ayrıca esas yönünden incelemeye geçilecek olunması halinde göz önünde bulundurulmasını istedikleri diğer bir husus davacı tarafın davaya konusu kazada içinde bulunduğu araçta emniyet kemeri takma yükümlülüğüne uymadığını, trafik kazasına karışan araç 14+1 kapasiteli M2 sınıfı minibüs olup bu araçta bulunan emniyet kemerinin takılması zorunlu olduğunu, bununla birlikte, davaya konu kazada vekil eden … …’nın sürücüsü bulunduğu araçta emniyet kemerinin takılması için uyarı levhaları bulunduğunu, kaldı ki uyarı bulunmasa dahi emniyet kemeri takılarak koruyucu tedbir alınması hayatın olağan akışına göre bu tip minibüste yolcu olarak bulunan kişiden beklenecek bir davranış olduğunu, her ne kadar kaza raporunda yolcuların koruma tedbiri olarak emniyet kemeri takıp takmadıkları trafik kazası tespit tutanağında belirsiz olarak işaretlenmişse de davacı …’in emniyet kemerini takıp takmadığı ve taksa idi hasarın ne derece olacağı bakımından davacının kusurunun bulunup bulunmadığının mutlaka incelenmesi gerektiğini, açılan haksız davanın reddine ,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiası üzerine, davaya konu olay davacının yolcu olarak bulunduğu aracın kaza yapması sonucunda meydana geldiğini, o halde dava konusu kazanın, davacının taşımacılık sözleşmesi ile yani tüketici olarak seyahat etmekte olduğu otobüste meydana gelmiş olması dolayısıyla iş bu davaya bakmakla görevli olan mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri değil, Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu dosya hakkında görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, trafik kazasının … tarihinde meydana geldiğini, zamanaşımının … tarihiyle dolduğunun kabulü ile davanın zamanaşımının dolması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde talepleri net olmamakla birlikte olası sürekli iş göremezlik tazminat talebinin yanı sıra geçici iş göremezlik tazminat talebinin olması halinde söz konusu talep öncelikle SGK’nın sorumluluğunda olmakla birlikte İzmir … Ticaret Mahkemesi … Sayılı dosyası ile talep edildiğini, bununla birlikte zorunlu arabuluculuk yolunda işbu hususta bir talep yer almadığını, bu hususta açıkça netlik olmadığından beyan ve itiraz saklarının saklı tuttuklarını, davaya konu kazanın bir iş kazası olduğunu, davacı tarafın yoksun kaldığı gerçek zarar miktarının tespiti ve ileride doğabilecek rücu talepleri açısından; davacı tarafa söz konusu kaza sebebiyle sosyal güvenlik kurumlarından (BAĞ-KUR , SSK, EMEKLİ SANDIĞI vs.) herhangi bir ödenek alıp almadığının ve maaş bağlanıp bağlanmadığının; bağlandı ise miktarının da araştırılması gerektiğini, davacıya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelir sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerektiğini, davanın görevsiz mahkemede açılması nedeniyle usulden reddine, davanın zamanaşımının geçmesi nedeniyle reddine, davacı tarafın delillerin tarafımıza tebliğine, davanın esastan reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine karar verilmemesine, masraf ve vekalet ücretimizin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir … Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu … Karar sayılı ilam ile yetkisizlik kararı verildiği, kararın kesinleşmesine müteakip davacının süresinde başvurusu üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklı sürekli iş göremezlik zararının tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Davalı tarafın görev ve yetkiye ilişkin itirazları bulunmakta olup, İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesince görev hususu incelenmeyip yetkisizlik kararı verilmiş ise de, görev dava şartlarından olmakla her daim dikkate alınacağından mahkememizce öncelikle bu husus incelenmiştir.
Davacı içinde yolcu olarak bulunduğu otobüsün kaza yapması sonucu yaralanmış olup, eldeki davayı otobüsün sürücüsü, maliki ve zorunlu mali mesuliyet, taşımacılık ve ferdi kaza sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağının belirtildiği, aynı kanunun 3. Maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işleminin ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği, aynı yasanın 73. Maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda davacı, ticari ve mesleki olmayan amaçla turist olarak tur otobüsünde yolculuk yaptığı için 6502 sayılı yasa hükümleri uyarınca tüketici konumundadır. Her ne kadar davacı ile davalı sigorta şirketi arasında doğrudan bir sözleşme veya ilişki bulunmasa da eldeki dava davacının davalı işleten … … ile kurduğu tüketici ilişkisine dayanılarak açılmıştır. Dolayısıyla arada tüketici işlemi niteliğinde taşıma ilişkisi olduğundan görevli mahkeme ticaret mahkemeleri değil tüketici mahkemeleridir. Emsal nitelikte Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih … esas … kararında tüketicinin tur şirketleriyle yaptığı sözleşme uyarınca tur şirketine ait araçla seyahat halinde iken meydana gelen trafik kazasında, yolcu olan tüketicinin uğradığı zararlar için aracın ferdi kaza sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açtığı davada, ticaret mahkemelerinin değil tüketici ile tur şirketi arasında taşıma sözleşmesi olduğundan tüketici mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c bendi gereğince görev dava şartı niteliğinde olup aynı Yasanın 115/1 maddesi uyarınca Mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığı dilekçeler aşaması dahil her aşamada kendiliğinden araştırılacağından göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebebiyle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı. 07/03/2023

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)