Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/349 E. 2022/676 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/349 Esas
KARAR NO : 2022/676
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/05/2017
KARAR TARİHİ : 11/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Hırvatistan’da kurulu inşaat sektöründe bina dış cephe sistemlerinin komple tasarım ve inşaatı hizmetleri sunan bir firma olduğunu, tüm dünyada gerçekleştirilen büyük çaptaki inşaat projelerinin dış cephe sistemlerinin tasarım ve inşaatlarının bulunduğunu, müvekkil şirketin …’ta yapılacak olan bir inşaat projesi için özel dış cephe camlarının temini ve montajı işini üstlendiğini, bu camları üretebilecek şirketleri araştırarak 2016 yılında davalı şirketle anlaştığını, 16/06/2016 tarihinde “Ticari İşbirliği sözleşmesi” imzalandığını, müvekkil tarafından iki ayrı sipariş mektubu oluşturulduğunu, müvekkil şirketin bu kapsamda …-USD ödeme yaptığını, davalı şirketin bu ürünleri üretemediğini, teslimatı uzun süre geciktirdiğini, ilk siparişleri teslim ettiğini ancak ürünlerin ciddi şekilde ayıplı ve kullanılamaz halde olduğunu, bu hususun müvekkil şirketçe davalı şirkete bildirildiğini, ikinci siparişe konu ürünlerin ise müvekkil şirkete hiç teslim edilmediğini, müvekkili şirketin hem davalı şirkete ödediği tutarları iade alamadığını, hem ürünleri başka bir firmadan temin ettiğini, hem de iş sahibine karşı taahhütlerinde yaşadığı gecikmelerden dolayı inşaatta meydana gelen gecikmelerden ciddi şekilde zarara uğradığını, müvekkil şirketin bu ayıplı mallar ve gecikmelerden dolayı bir çok kez davalı şirket ile yazışmalarda bulunulduğunu, davalı şirketin ürünleri üretmediğini, malları üretip teslim etmekten vazgeçtiklerini bildirdiğini, müvekkil şirket yetkililerinin ödedikleri tutarların iadesi ve zararlarının tazmini taleplerinde bulunulduğunu, ayıplı mallarında kullanılamaz olduğunu, iade etmek istediklerini belirttiğini, davalı şirketin ayıplı ürünleri iade almaktan da kaçındığını, müvekkil şirketin bedel iadesi tazminat ve sözleşmesel cezai şart taleplerini içerir ihtarname keşide ettiğini, davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin ise tutarsız ve gerekçesiz beyanlar ile bu talepleri reddettiğini belirterek müvekkil şirketin davalı şirkete ayıplı ürünlerin kullanılan kısmı için yaptığı ödemelerde ayıp oranında indirim olarak 1.000,00.-USD ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin kullanılmayan ve hiç teslim edilmeyen ürünleri için ödediği bedel olan …-USD’nin müvekkil şirkete geri ödenmesine karar verilmesini, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesi uyarınca teslimatta gecikmeden kaynaklanan cezai şart olarak sipariş bedelinin %10’una eşit 5.641,88.USD tutarındaki cezai şartın ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin ikame malları başka bir tesdarikçiden satın almak zorunda kaldığından 70.826,39.-USD fiyat farkının ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete üretim için verilen cam palerlerinin değeri ve nakliye masrafları olan 8.417,10.-Euro’nun ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin yaşanılan aksaklıklardan kaynaklı birçok kez çalışanlarını davalı şirketin tesislerine göndermek zorunda kaldığını, oluşan masraflar 9.140.-Euro’nun ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin üretim sürecinde ve üretimiğn gerçekleşememesi nedeniyle personel maliyetlerine katlandığını, bu maliyetlerin tam tutarının davanın açılış tarhinde belirlenemediğini, şimdilik 1.000.-Euro’nun ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin ayrıca başka tedarikçiden satıl aldığı ikame ürünlerin ABD’de montajını yapmak zorunda kaldığını, bu yüzden ek maliyete katlanmasına sebep olduğunu, bu maliyetlerin tam tutarının dava açılış tarihinde belirlenemediğinden şimdilik 1.000.-Euro’nun ödenmesine karar verilmesini, çekilen ihtarname gereği 220.80.-TL’nin ödenmesine karar verilmesini, müvekkil şirketin müşterilerine karşı taahhütlerini zamanında yerine getirememesi sebebiyle uğradığı itibar kaybını tazmin için 100.000,00.-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini, bunlardan kaynaklı 111.336,44.-USD tutarındaki kısmı için ihtiyati haciz kararı verilmesini, toplam …-USD’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 12/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek Devlet Bankalarının ABD doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle, 19.557,10.-Euro’nun ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 12/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek Devlet Bankalarının Euro doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle, 220,80.-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile 100.000,00.TL maddi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile manevi tazminat olarak davalı şirket tarafından müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekilinin ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşmenin müvekkilini bağlayıcı nitelikte olmadığını, zira müvekkili ile davalı arasında bir sözleşme yapılmadığını aralarındaki ilişkinin doğrudan sipariş üzerine kurulu olduğunu, davacının sipariş ettiği malların geç tesliminin davacıdan kaynaklandığını, zira üretilecek camlarda kullanılacak çıtaların Türkiye’de üretilmediğini, bu çıtaları kendisinin temin ettiği, müvekkiline ait firmadan talep edilen nitelikte mal üretilemediğini bu sebeple iade teklifinde bulunduklarını, davacının ısrarı üzerine yapılan tüm çalışmaların sonuçsuz kaldığını bundan dolayı müvekkilinin zayi olana malzeme sebebiyle zarar gördüğünü, en son davacının müvekkilinden ham cam sipariş ettiğini, taraflar arasında yapılan en son anlaşmaya göre bu ilişkiden dolayı karşılıklı olarak birbirlerinden talep de bulunmayacaklarını kabul ettiklerini, davacının 14/09/2016 tarihinde anlaşmadan vazgeçtiğini, camları istemediğini belirtmiş “sözleşmede yazan çift cam imalatında kullanılan ara çıtalar davacı tarafça değiştirilmiştir.” Bu sebeple bedelinin talep edilemeyeceğinin davacının yaptığı ödemenin … olduğunu, gönderdiği mail de alacak vereceke kalmadığını belirtmesine rağmen 40510,05.-USD istenmesinin doğru olmadığını, davalı şirketin …-USD değerinde cam gönderdiğini, montajını taahhüt etmediğini, davalıdan sipariş edilen camlar ile tedarikçisi firmadan alınan camların aynı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili tarafından 16.06.2016 tarihli Ticari İş Birliği Sözleşmesi, … sayılı sipariş mektupları, Beyoğlu 3. Noterliğinin 10.11.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Antalya 11. Noterliğinin 21.11.2016 tarih … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, ödeme belgeleri, davacı ve davalı şirket arasındaki yazışmalar, davacı tarafından başka firmadan satın alınan mallara ilişkin faturalar, davalı şirkete teslim edilen malzemelere ilişkin faturalar, nakliye faturaları, personel giderlerine ilişkin faturalar, davalı vekili tarafından taraflar arasındaki yazışmalar, üretim kayıtları, kırılan cam kayıtları, vergi dairesi kayıtları ibraz edilmiş, dosya talimatla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek bir hesap uzmanı, bir mali müşavir ve bir teknoloji mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bilirkişi kurulundan … tarihli raporda özetle ve sonuç olarak; dosyaya mübrez belge, bilgi ile sınırlı olarak yapılan tespit ve değerlendirmeler neticesinde; teknik yönden yapılan incelemelerde temel bilgileri baz alarak dosya konusu dava da davacı şirketin davalıdan ayıplı cam kaplamaları ve çıtalarla ilgili taleplerinda haklı göründüğü, ayıp tespitinin davacı şirketçe bizzat yapıldığı, bu tespitin ekspertiz şirketleri tarafından yapılmamasının bir hukuki sorun yaratabileceği kanaatine varıldığı, davacı şirketin zarar taleplerinin dosyadaki verilere göre net bir şekilde ortaya konulamayacağının sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan rapordan sonra davacı vekili tarafından delil listesi ıslah edilerek Hırvatistan’da bağımsız yeminli mali müşavir ve yüksek inşaat mühendisinden alınan raporlar ibraz edilmiş, incelenmelerinden bilirkişiler tarafından sonuç olarak davacı tarafından davalıya 4.228,00.-USD’si nakliye ve sigorta ödemesi olmak üzere toplam ….-USD ödeme yapıldığı, davacı tarafından kullanılan toplam cam bedelinin 10.815,30.-USD olduğu, davacı tarafça dava dışı başka bir tedarikçi firmaya ödenen cam bedelinin ise ….-USD olduğu, teslim edilen cam birimlerinin çoğunluğunda hasar bulunduğu, siparişlere uyumlu olmadığı, ebatlarının sipariş ve gerçekle uyuşmadığı, davalının 30.08.2016 tarihli e-posta ile tek taraflı olarak iş birliğini sona erdirdiği, cam teslimatını durdurduğu, davacının başka bir firmadan cam temin ettiğinin raporlarda belirtildiği anlaşılmıştır.
Taraf vekillerinin rapora yönelik itirazları ve davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi ekinde ibraz edilen raporlar da eklenerek dosya yeniden talimatla rapor veren bilirkişi heyetine talimatla gönderilmiş ve itirazları da karşılar nitelikte ayrıntılı ek rapor alınmıştır. Alınan … tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda; davacı tarafından ibraz edilen teknik mahiyetli rapor iddia edilen ayıp zarar ve ziyanın sadece boyutsal kararsızlıktan kaynaklandığını savunmakta olduğu, davacının sonradan üçüncü taraftan temin ederek yerine monte ettiği ürünler davalıya verdiği siparişten boyut ve nitelik açısından oldukça farklı olduğu, boyutsal kararsızlık davacı firmanın davalıya imalat siparişi verirken başlangıçta yaptığı hatalı ve eksik teknik tasarımdan kaynaklandığının sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce asıl ve ek rapor arasında çelişki olup, alınan rapor ve ek rapor hüküm vermeye yeterli görülmediğinden dosya yeniden talimat yoluyla İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek 3 cam imalatından anlayan teknoloji mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmış, talimat mahkemesi aracılığı ile aldırılan bilirkişi kurulunun ibraz ettiği 25.11.2019 tarihli raporda özetle ve sonuç olarak; dosyada 02.09.2019 tarihli kök bilirkişi raporu ve 23.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporlarında birbiriyle çelişen iki görüş bildirildiğini, ek raporda davacı şirketin kök rapor sonrası dosyaya uzman raporu olarak takdim ettiği 02.11.2018 (teknik mahiyetli) ve 05.11.2018 (finans mahiyetli) tarihli raporlardaki açıklama ve tespitlere dayanarak; davalı şirketin ürettiği mallarda olan boyutsal sapmaların (kararsızlıkların) kabul edilemez büyüklükte olduğunu, davalı şirketin, davacı şirketle yaşadığı ticari/teknik problemler sonrasında dava dışı üretici … firmasıyla mal temini için anlaştığını ancak bu firmaya açtığı siparişlerde davalı şirkete açtığı siparişte kullandığı teknik özelliklerden farklı özellikler kullandığının belirlendiğini, davacı şirketin, … firmasına açtığı siparişte farklı teknik özellikler kullanması durumunu, “Davacının sonradan üçüncü taraftan temin ederek yerine monte ürünler davalıya verdiği siparişten boyut ve nitelik açısından oldukça farklı olduğu… Boyutsal kararsızlık davacı firmanın davalıya imalat siparişi verirken başlangıçta yaptığı hatalı ve eksik teknik tasarımdan kaynaklandığı…” şeklinde açıklandığını, farklı bir şirkete sipariş açarken yapılan teknik şartname değişikliğini, davacı şirketin davalı şirkete açtığı ilk siparişin teknik şartnamelerinde hata yapması sebebiyle olduğuna kanaat getirildiğini ve davalı şirketin kusuru olarak görüldüğünü, her üretim şirketinin kendine özel teknik özellikleri ve üretim/fabrika şartnameleri olabileceğini, bir şirket cam üretiminde cam boyası olarak (…) boya yöntemini kullanırken, başka bir cam üreticisi farklı yöntem (…) kullanabileceğini, her cam üreticisinin kullandığı çıta boyutları, hatta malzemeleri de farklı olabileceğini, satın alma yapacak şirket, üreticinin kendi belirlediği teknik şartnameye uygun sipariş açmak zorunda olduğunu, davacı şirket tarafından verilen siparişteki, üretim tekniğinin farklı veya kullanılan çıta boyutunun farklı olması birinci siparişte hata yaptığını göstermeyeceğini, yeni üreticinin üretim özelliklerinin farklı olduğunu göstereceğini, üreticiler teklif hazırlarken, stoklarında bulunan ve tüketmek istedikleri ham malzemeleri kullanmak yönünde teklif hazırladıklarını, daha pahalı bir ham malzeme muadillerinden daha ucuza teklif edilebileceklerini ve alıcı da bu durumu kabul ederse siparişte ham malzeme değişiklikleri de görülebileceğini, …’e açılan siparişte farklı ham malzeme kullanılmış olması, tek başına davalı şirkete açılan siparişin hatalı olduğunu göstermeyeceğini, yapılan üretimdeki boyutsal kararsızlıklar ve/veya tolerans dışı üretim, ayıplı mal kabul edildiğini, alıcı tarafında haklı bir ret sebebi olduğunu, davacı şirketin davalıya açtığı sipariş, teknik açıdan sorunlu dahi olsa davacı şirketin üretici olarak, bu durumu fark etmesi ve “bu teknik özellikler ile üretim yapılamaz, istek siparişteki teknik açıdan sorunlu şu kısımların değişmesi gerekli” şeklinde açıklamayla ya siparişi red etmeli ya da teknik özelliklerde gerekli yenilemeyi talep etmesinin beklenildiğini, davalı şirket bunu yapmadığını ve üretime başladığını, tolerans dışı üretim veya boyutsal kararsızlık sebebi özellikle cam giydirme/kaplama uygulamalarında son derece önemli sorun olduğunu, belirtilen boyutlardan daha büyük boyutlu camlarla yapılan giydirmede, kullanılan conta çok sıkışır ve cam, metal kafese temas edebilir, rüzgâr veya farklı sebeplerden binanın esnesi durumunda, esnek çalışmayı sağlayacak conta çok sıkıştığı için cam (temperli cam bile olsa) kırılabileceğini, olması gerekenden daha küçük boyutlar ise, camın yerinde uygun monte edilmesini önler, en iyi ihtimalle bina içine rüzgâr ve/veya yağmur girer, kötü ihtimale ise cam yerince çıkarak, bina içine veya dışına (girdirmenin şekline bağlı) düşmesine ve yaralanmalara sebep olabileceğini, boyutsal kararsızlığı, basit bir hataymış gibi algılamamak gerektiğini, davalı şirketin üretmiş ve sevk etmiş olduğu … USD’lik sevkiyatın davacı şirket tarafından kısmi olarak kullanılabilir durumda olduğu … USD kısım kullanılabilir, kalan miktarın kullanılamaz durumda olduğu ayıplı olduğu görüşünü bildirdikleri, davacı tarafın sunduğu teknik uzman raporu ve dosyadaki ekli e-maillerden anlaşıldığı kadarıyla, davalı şirket tarafından yapılan üretimde, boyutsal kararsızlık (tolerans dışı üretim) yanında başka teknik sorunlara da değinildiğini, davalı şirketin toleransların dışında üretim yapması sebebiyle açıkça kusurlu olduğunu, kusur oranı ne olursa olsun, davacı şirketin sorumluluğu sadece yapılan anlaşmada imza altına alınan sorumluluklarla sınırlı olduğunu, davacı şirket, siparişin geç teslim edilen kısmının parasal bedelinin günlük %0.5 cezasından sorumlu olduğunu, toplam ceza %10 geçemeyeceğini, davalı şirketin dava dışı üreticiye (…) açtığı sipariş ve ödediği ekstra bedel veya taahhüt ettiği işi geç bitirmesiyle ilgili katlandığı diğer dolaylı masraflar, yapılan sözleşmede yer almadığı için, davalı şirketin sorumluluğunda olmadığını, davalı şirketin davacı şirkete toplam …-USD ödemesi gerektiğini, buna göre dosyadaki mevcut deliller, alınan kök ve ek bilirkişi raporları birlikte incelenerek yapılan değerlendirme sonucu davalı şirketin üretimle ilgili teknik talepleri yerine getiremediğini, davalı şirketin toleranslar dışında üretimini yaptığı ürünlerin ayıplı olduğunu, davacı şirketin farklı bir teknik şartname ile yeni bir sipariş vermesinin yeni üreticinin koşullarından kaynaklandığını, davalı ile olan ticaretindeki ayıplı üretimle ilgisi olmadığını, davacı şirketin sorumluluğunun sadece yapılan anlaşmada imza altına alınan sorumluluklarla sınırlı olduğunu ve buna göre davalı şirketin dava dışı üreticiye (…) açtığı sipariş ve ödediği ekstra bedel veva taahhüt ettiği işi geç bitirmesi ile ilgili katlandığı diğer dolaylı masrafların, yapılan sözleşmede yer almaması sebebiyle davalı şirketin sorumluluğunda olmadığını, buna göre davalı …’nin davacı … toplamda …-USD ödemesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Davalı vekili dilekçe ekinde 08.01.2019 tarihli dekontu da ekleyerek müvekkili tarafından davacıya toplam …-USD ödeme yaptıklarını beyan etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan 16.06.2016 tarihli ticari iş birliği sözleşmesi gereğince davalı tarafından teslim edilmesi gereken camların eksik, ayıplı ve geç teslim edilmesi nedeniyle davacının uğradığı maddi – manevi zararların tahsili davasıdır.
Mahkememizce davacı şirketin tabi olduğu Hırvatistan ve Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklı sözleşme bulunmakla davacıdan herhangi bir teminat istenmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu 06/03/2020 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile Yine mahkememizce alınan bilirkişi raporları ve davacı vekili tarafından delil listesi ıslahı yoluyla ibraz edilen Hırvatistan Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi dosyaya ibraz edilen teknik bilirkişi raporları birlikte değerlendirilmesinden; davacı tarafından sözleşme gereği davalıya gönderilen iki adet siparişten birincisinin ebat ve teknik nitelikleri itibariyle ayıplı olduğu, davacı tarafça teslim edilen camların sadece 10.815,30.-USD’lik kısmının kullanılmış olduğu, geri kalan kısmının kullanılamayacak derecede ayıplı olduğu, ikinci siparişin ise davalı tarafça hiç gönderilemediği, eksik teslim edilen camlardaki ayıpların davalının kusurundan kaynaklandığı ve davalının sorumluluğunda olduğu, davacı tarafından sözleşme gereği davalıya 4.288,30.-USD nakliye ödemesi de dahil olmak üzere ….-USD ödeme yapılmış olduğu, dava tarihine kadar davalı tarafından iade edilmiş herhangi bir ödeme bulunmadığı, davacının camların eksik ve ayıplı çıkması nedeniyle dava dışı üçüncü bir firmadan cam sipariş ederek temin etmek zorunda kaldığı, fakat dava dışı firmaya verilen siparişlerin davalı şirkete verilen siparişlerden tamamen farklı özellik ve ebatlarda olduğu, sözleşmede gecikme halinde toplam siparişin % 10’unu geçmeyecek oranda cezai şart ön görüldüğü, davacı tarafından davalıya Beyoğlu 3. Noterliğinin 10.11.2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ifa konusunda temerrüt ihtarnamesi gönderildiği, ihtarnamenin 12.11.2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, ihtarnamede davalıya 15 günlük süre verildiği, tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; davalının sözleşme gereği teslim etmediği ve ayıplı teslim ettiği ürünler nedeniyle iade etmesi gereken 39.537,03.-USD ödeme ile birlikte sözleşmede kararlaştırılan cezai şart tutarı olan toplam sipariş bedeli olan …-USD’nin % 10’u olan 5.641,88.-USD cezai şart tutarı olmak üzere toplam …-USD’yi ihtarname ile temerrüde düştüğü 28.11.2016 tarihinden itibaren yine 220,80.-TL ihtarname masrafının da dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının dava dışı firmadan sipariş ettiği mallarla davalıdan sipariş ettiği malların birbirinden farklı özellik ve ebatlarda olması ve sözleşmede de hüküm altına alınmamış olması nedeniyle siparişler arasındaki bedel farkı ve yine personel giderleri gibi masrafların talep edemeyeceğinden fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı tarafça davadan sonra 08.01.2019 tarihinde yapılan …-USD iadenin infaz aşamasında göz önüne alınmasına, yine davacı tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden de davalının haksız ve kusurlu olarak davacıyı itibarını zedeleyecek, kişilik haklarına haksız saldırı sayılabilecek bir eylemi ve manevi bir zarar ispatlanmadığından davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 06/04/2022 tarih, … esas, … karar sayılı ilamı ile; “Davalı iş sahibi şirket, davacının dayandığı sözleşmenin yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması nedeniyle bağlayıcı bulunmadığını, davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme akdedilmediğini ileri sürmüş ise de, doğrudan sipariş üzerine anlaşma ile üretim yapıldığı ve kısmen teslimin gerçekleştiği belirtilmekle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı açtığı davada, diğer taleplerinin yanında yapılmadığını iddia ettiği iş bedeli ile kalan işi başka bir yükleniciye yaptırmasından dolayı oluştuğunu ileri sürdüğü zararını talep ettiğine göre, sözleşmeden dönüldüğünün kabulü gerekir. Dosyada mevcut, taraflar arasında yapılan yazışma içerikleri de bu hususu teyit etmektedir. 6098 Sayılı TBK 125. maddesinde, borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçim hakları düzenlenmiş olup, alacaklı sözleşmeden dönme yolunu seçmiş ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zarar (menfi zarar) kapsamında kalmayan müspet zararlarını isteyemez. Gecikme cezası ve cezai şart alacağı müspet zarar kapsamında kaldığından, sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça sözleşmeden dönen tarafın bunları isteyebilmesi mümkün değildir. Ancak, sözleşmede feshedilmeyen süre varsa bu süreyle sınırlı olmak üzere, bu süreden sonra yapılan feshe rağmen cezai şart alacağı talep edilebilir. TBK’da ifaya ekli ceza ile ilgili olarak yer alan; ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir (TBK 179/2 m) düzenlemesi de aynı sonucu içerir şekilde, ancak akdin ifasının istenmesi halinde bu cezanın istenilebileceğini, sözleşmeden dönen tarafın sözleşmede aksi düzenleme bulunmaması halinde akdin ifasından vazgeçmiş olması nedeniyle ifaya ekli cezayı da isteyemeyeceğini ortaya koymaktadır. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenen cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliğinde olup olmadığı, talep edilme koşullarının mevcut bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden ve bu hususta herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin yazılı olduğu şekilde cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle mahkememiz kararı kaldırılarak mahkememize gönderilmiş, mahkememizin … esas sırasında kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin 06/04/2022 tarihli ilamında; taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesinde düzenlenen cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliğinde olup olmadığı, talep edilme koşullarının mevcut bulunup bulunmadığının değerlendirilmeden ve herhangi bir gerekçeye yer verilmeden cezai şart hükmedilmesinin doğru olmadığı bildirilmiş olup, mahkememizce yapılan yargılamanın 16/09/2022 tarihli celsesinde davacı vekilinin beyanında; ilamda sözleşmeden döndükleri yönünde bir belirleme yapıldığını, hiçbir zaman sözleşmeden dönmediklerini, sözleşmeden dönmediklerini aynen ifadan vazgeçerek müspet zarar ve cezai şart talebinde bulunduklarını yinelediklerini, sözleşmeden dönülmediğini, dönüldüğü kabul edilse dahi cezai şart talep edilebileceğini, cezai şartın üst sınıra ulaştığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce sözleşmenin incelenmesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesinde düzenlenen cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu, aksine sözleşmede bir düzenleme olmadığı için sözleşmeden dönme halinde istenemeyeceği buna göre de sözleşmeden dönen davacı tarafın cezai şart talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmakla maddi tazminat davası yönünden; davanın kısmen kabulü ile; …-USD alacağın 28/11/2016 tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD cinsi dövize uygulanan en yüksek oranda faiziyle birlikte, 220.80.-TL ihtar masrafının da dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davadan sonra 08/01/2019 tarihinde yapılan 17.877,62.-USD ödemenin infazda göz önüne alınmasına karar verilmiş, manevi tazminat davası yönünden ise davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
A-Maddi tazminat davası yönünden;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
39.537,03.-USD alacağın 28/11/2016 tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD cinsi dövize uygulanan en yüksek oranda faiziyle birlikte, 220.80.-TL ihtar masrafının da dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davadan sonra 08/01/2019 tarihinde yapılan …-USD ödemenin infazda göz önüne alınmasına,
Alınması gerekli 9.614,75.-TL harçtan, peşin olarak alınan 10.162,20.-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 547,45.-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
Davalı vekili tarafından 24/06/2020 tarih, … sıra ve özel numaralı sayman mutemet alındısı ile yatırılan 777,92.-TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalı tarafa İADESİNE,
Davacı tarafça bozmadan önce yapılan dava ilk masrafı 31,40.-TL, tebligat gideri 216,00.-TL, müzekkere gideri 87,84.-TL, bilirkişi ücreti 3.900,00.-TL, talimat gideri 54,30.-TL ve bozmadan sonra yapılan tebligat gideri 13,00.-TL olmak üzere toplam 4.302,54.-TL yargılama giderlerinin davada kabul ve reddedilen miktar dikkate alınarak hesaplanan 1.441,90.-TL ve mahkememizde peşin olarak alınan harç gideri 9.614,75.-TL olmak üzere toplam 11.056,65.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlasının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
Davalı tarafça bozmadan önce yapılan tebligat gideri 11,00.-TL ve bozmadan sonra yapılan müzekkere gideri 21,20.-TL olmak üzere toplam 32,20.-TL yargılama giderinin davada reddedilen miktar dikkate alınarak hesaplanan 21,40.-TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya tarafa VERİLMESİNE, fazlasının davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya İADE EDİLMESİNE,
Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davada kabul edilen maddi tazminat miktarı dikkate alınarak hesap edilen 22.112,77.-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davada reddedilen maddi tazminat miktarı dikkate alınarak hesap edilen 42.095,14.-TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,
B-Manevi tazminat davası yönünden;
Davanın REDDİNE,
Alınması gerekli 80,70.-TL harcın davacıdan ALINMASINA,
Davacı tarafça manevi tazminat davası yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya İADE EDİLMESİNE,
Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davada reddedilen manevi tazminat miktarı dikkate alınarak hesap edilen 9.200,00.-TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı. 11/11/2022

Başkan …
(E-İmzalıdır)
Üye …
(E-İmzalıdır)
Üye …
(E-İmzalıdır)
Katip …
(E-İmzalıdır)