Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/298 E. 2022/624 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/298
KARAR NO : 2022/624

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2022
KARAR TARİHİ: 17/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ülke genelinde yaklaşık 20 yıldır iş makinası tamiri yetkili servisi olarak hizmet sunduğunu, davacı tarafından davalı firmaya ait bir aracın tamiri işlemini gerçekleştirilmiş olması nedeniyle taraflar arasında ticari bir ilişki mevcut olduğunu, bu ilişki çerçevesinde davalı borçlu firmanın davacı firmaya iş bu …tarih … nolu toplam 75332,38 TL bedelli faturaya istinaden borcu oluştuğunu, davalı borçlu tarafça 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak faturadan ödeme sonrası kalan 70.330,00 TL bakiye davacının iyiniyetli çabalarına rağmen ödenmediğini, borcun tahsilini sağlamak üzere davalı şirket aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü …Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını belirterek, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlu tarafından Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı söz konusu kaya kamyonunun motorunu tamir edebileceğini söylediğini ve taraflar arasında anlaşmanın sağlandığını, davacı taraf, kaya kamyonunun motorunu tamiri için birçok malzeme satın aldığını ancak motoru çalışır hale getirmediğini, davacı taraf malzeme temini aşamasında davacı şirkete sıkıntılar çıkartıldığını, davacı tarafın belirlenen süre içerisinde malzemeleri temin edemediğini, normalde motorun birkaç hafta içerisinde tamamen tamir edilebileceği, sadece parçalarının temin edilmesinin aylar sürdüğünü, tüm parçalar temin edildikten sonra da davacı tarafça motorun montajı yapılmış ancak motorun çalışmadığını, motorun montajı yapılıp, maden ocağında test edildiği, çalışmaması üzerine, davacı, davalı şirket tarafından satın alınan ve davalıya fatura edilen birtakım malzemeleri alıp götürdüğünü ve yenisi ile değiştireceğini, davacının tekrar deneyeceğini söylediğini, ancak bu aşamadan sonra davacı tarafça tamir hizmetine ilişkin hiçbir iş ve işlem yapılmadığını, motorun halen çalışır vaziyette olmadığını, başlatılan icra takibi ve işbu davanın hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise, yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde davacının ayıbı tespit edilerek, ayıp oranın bedelden indirim yapılmasına, davacının kötüniyetli olması nedeniyle, davalı şirket lehine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesinie yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça 30/12/2021 tarihinde toplam alacak olan 83.458,44 TL için borçluya ödeme emri ile takibe geçildiği, davalı borçlu …Limited Şirketinin 05/01/2022 tarihinde tebliğ aldığı ve 07/01/2022 tarihinde borca ve icra dairesinin yetkisine de itiraz edilerek yetkili İcra Müdürlüğünün davalının yerleşim yeri olan Ankara İcra Müdürlüğü olduğunun bildirildiği, itiraz üzerine İcra müdürlüğünce takibin durdurulduğu ve eldeki davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
“….Başlatılan icra takibine karşı yetki itirazında bulunulması durumunda, mahkemenin öncelikle takibin başlatıldığı icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığını incelemesi ve bu konuda bir karar vermesi zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2002 gün 2001/13-241 Esas 2002/208 Karar, 28.03.2001 gün 2001/19-267 Esas 2001/311 Karar sayılı, 15. Hukuk Dairesi’nin 20.04.2007 gün 2007/572 Esas 2719 Karar sayılı ilâmları ve kararlılık kazanmış uygulamasına göre mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazı olmasa dahi itirazın iptâli davasına bakan mahkemenin öncelikle takip dosyasında icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemesi gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli bir takip yoksa itirazın iptâli davasının görülebilmesi usulen mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi sonucunda mahkeme kendisinin de yetkili olup olmadığını belirleyecektir. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemez. O halde mahkemece icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği durumlarda öncelikle bu itiraz incelenerek sonuçlandırılmalıdır….” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 01.11.2017 tarih ve 2016/5196 Esas, 2017/3751 Karar sayılı ilamı)
“…Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takiplerinin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca HUMK’nın (HMK) hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. maddesinin uygulama imkânı yoktur. Gerek 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir….” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2019/2763 Esas, 2019/3958 Karar sayılı ilamı)
İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli bir takip yoksa itirazın iptâli davasının görülebilmesi usulen mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemez. O halde mahkemece icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği durumlarda öncelikle bu itiraz incelenerek sonuçlandırılmalıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesine dayanmakta olup, uyuşmazlık davacı yüklenicinin eser sözleşmesi gereğince yaptığı iş bedelinden bakiye alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Genel kural icra takibinin davalının ikametgahı İcra Müdürlüğünde başlatılması ve davanın da o yer mahkemesinde açılmasıdır (İİK: md 50, HMK. md. 6). Ayrıca HMK’nın 10. maddesi uyarınca akdin icra yeri icra müdürlüğü ile mahkemesi de yetkili kabul edilmiştir. Davalının yerleşim yeri adresinin Ankara olduğu, dosya kapsamında işin yapıldığı yani makinenin tamirinin yapıldığı yerin Fethiye olduğu, bu itibarla takibin Antalya’da başlatılmasını gerektirir herhangi bir yetki kuralının bulunmadığı, Eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığı, davalının yetki itirazının usulüne uygun ve süresinde yapıldığı anlaşılmakla yetkili icra dairesinde başlatılmış geçerli bir takip bulunmadığından HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı tarafından yetkili İcra Müdürlüğünde başlatılmış geçerli bir İcra takibi bulunmadığından itirazın iptali yönünden açılan davanın usulden REDDİNE,
2-Davacının takibi kötü niyetle yaptığı ispatlanamadığından, kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin olarak alınan 815,17 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 734,47 TL harcın davacıya iadesine,
4-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeniyle Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL yargılama giderinin 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/a-13 maddesi gereğince davacıdan alınarak hazineye irat kaydedilmesine,
5-Davacı tarafça tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, arta kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iade edilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nde ilgili Hukuk Dairesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 17/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır