Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/743 E. 2021/841 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/743 Esas
KARAR NO : 2021/841
DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı), Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/01/2020
KARAR TARİHİ: 13/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı), Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; Vekil edenin Elmalı Belediyesinde işçi olarak çalışmakta iken, iş dönüşünde belediyeye ait araçta yolculuk esnasında 06/11/2018 tarihinde saat 17:30 sularında davalılardan …’ün kullandığı aracın çarpması sonucunda yaralandığını, vekil edenin sol kolunda klavikula kırık ve çıkığı meydana geldiğini ve kalıcı platin ve vidalama işlemi uygulandığını, davalılardan sigorta şirketine başvurulduğunu ve … nolu hasar dosyası oluşturulduğunu ancak sigortadan herhangi bir ödeme alınmadığını, vekil edenin mesleğinin sıvacılık olduğunu ve belediyede de aynı işte çalışmakta iken kazanın meydana geldiğini, meydana gelen kaza sebebiyle artık mesleğini yapamaz hale geldiğini, dava tarihi itibariyle anılan kaza ve sonucunda meydana gelen yaralama sebebiyle vekiledenin iş yapamaz duruma geldiğinden Belediye Temizlik işlerinde görevlendirme yapıldığını, olayda kusur durumu incelemesine gerek bulunmadığını, vekil edenin araçta yolcu durumunda bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacak zarar miktarı esas olmak üzere, kaza sebebiyle vekiledende meydana gelen geçici işgörmezlik tazminatı olarak 1.000 TL’nin davacılardan sigorta şirketinden …nolu tazminat dosyası ile temerrüde düşürülme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, anılan tazminat yönünden davalılardan …’den ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, kaza sebebiyle vekiledende meydana gelen sürekli iş görmezlik tazminatı olarak 1.000 TL’nin davacılardan sigorta şirketinden … nolu tazminat dosyası ile temerrüde düşürülme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile anılan tazminat yönünden davalılardan …’den ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yukarıda anlatıldığı üzere söz konusu kaza ile vekiledenin mesleğini kaybetmesine yol açtığından ve kazanın etkilerinin vekiledenin tüm yaşamını olumsuz etkilemesi göz önüne alınarak 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan …’den tahsili ile vekiledene ödenmesine, hükmedilecek tazminat miktarına kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin sorumlulukları oranında davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat yönünden ise davalılardan …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sigorta vekili Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini, başvuru şartlarının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için, gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, tazminat ödemelerinde istenecek belgelerin sigorta şirketine eksik olarak ibraz edildiğinden davanın usulden reddini talep ettiklerini, sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru olmadığından müvekkili sigorta şirketinin de bir sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş görmezliğin poliçe kapsamında bulunmadığını, geçici iş görmezliğin tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın usulden reddine, aksi yöndeki kanaatte ise maluliyet oranı tespiti için davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine veya üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Davalı bölümüne sevkini, kusur durumu tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, geçici iş görmezliğe ilişkin talebin reddini, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, aleyhlerine hüküm kurulması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça her ne kadar dava konusu yaralanmanın kazaya ilişkin olduğu gerekçesi ile iş bu maddi ve manevi tazminat istemli dava açılmış olsa da iddia edilen yaralanma, kaza sebebiyle oluşmadığını, 06.11.2018 tarihinde öğle saatlerinde vekil edenin … plaka numarası ile adına kayıtlı araç ile Elmalı ilçesi Yeni Mahalle Terminal Caddesi üzerinde seyir halindeyken, içerisinde Belediye personellerinin –davacının da- bulunduğu Belediyeye ait … plaka numaralı araçla çarpışması sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası ile davacının davaya konu ettiği yaralanma arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, kaza akabinde tarafların kendi aralarında tanzim ettikleri maddi hasarlı kaza tespit tutanağının dosyada sabit olduğunu; şayet kazaya bağlı herhangi bir yaralanma oluşsa idi dava dilekçesinde iddia edildiği gibi mutlaka yaralamalı kaza tespit tutanağı tanzim edilmesi gerektiğini, bu minvalde davacının davasını ispatla yüklü olduğu; dosyada mevcut bir delilin (maddi hasarlı kaza tespit tutanağının) aksini ancak ve ancak yazılı belge ile kanıtlayabileceği, keza bahsi geçen kırık iddiası hakkında dava dilekçesinde de dayanılan delillerden olan geçici ve kati hekim raporlarının da vekil eden ile bağlantısını ispatla yüklümü olduğu sebepleriyle vaki maddi hasarlı trafik kazası ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunmadığından davanın reddi gerktiğini, vekil edenin davacıya inanarak duyduğu suçluluk hissiyatı ile bütün bu süreçte sergilediği iyiniyetli tavra rağmen davacı 14.01.2019 tarihinde Elmalı C.Başsavcılığına verdiği ifadesinde her ne kadar daha önce şikâyetçi olmasa da maddi manevi destek olmadığı gerekçesiyle vekil edenden şikâyetçi olduğunu beyan ettiğini, Akabinde, ‘’şikâyet hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, ister soruşturma ister kovuşturma evresinde olsun şikâyetten vazgeçme beyanında bulunulduktan sonra aynı fiil ile ilgili şikâyet hakkının bir daha kullanılamayacağı’’ hukuki gerekçesiyle davacının müşteki sıfatıyla alınan ilk ifadesinde şikâyetçi olmadığını beyan edip, ikinci ifadesinde şikâyetçi olamayacağından bahisle (ve de hekim raporları dikkate alınarak yapılan isabetli suç nitelendirilmesiyle) kamu adına takipsizlik kararı verilmiş ve bahsi geçen karara itiraz edilmeksizin kesinleşmiş; buna rağmen huzurdaki davanın açıldığını, davacının ilçe emniyet biriminde başvurulan ilk ifadesinde davacı da olmadığını belirterek şikâyet hakkından vazgeçmiş; Soruşturma evresinde ceza hukuku anlamında hukuka aykırı olduğu cihetle takipsizlik kararıyla sonuçlanan dava konusu olayda şikâyetten ve ‘dava hakkından’ açıkça vazgeçilmiş olduğu cihetle sonradan hukuk mahkemelerinde dava açılması hukuki güvenlik hakkına, yasaya ve yönteme açıkça aykırı olduğunu; vaki davanın ve hak taleplerinin zayi olduğu gözetilerek davanın bu yönden de reddi gerektiğini, davaya konu kazada kullanılan aracın belediyeye ait ‘’hususi’’ bir araç olmakla, iş saatleri içerisinde/çıkışında trafik kazası meydana geldiğinden, sgk’ dan gerekli dosyanın istenilmesini ve sayın mahkemece iş kazası olup olmadığının tespitiyle davanın bu yönden husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için yaralanmanın oluşan kaza sebebiyle meydana geldiğinin ispatı halinde kusur oranının ve maluliyetin tespiti gerekmekle; bu halde dahi müvekkil maddi tazminat yönünden sorumlu olmayacağından diğer davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağını, manevi tazminata ilişkin talebin, fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu manevi tazminat talebinin de reddi gerektiğini, bu haliyle hukukilikten yoksun, gerçekle örtüşmeyen ve apaçık sebepsiz zenginleşme gayesi güden, kaza ve yaralanma arasında illiyet bağı bulunmayan, kötü niyetli açılan davanın reddine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasına kaydedilmiş, Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı kapsamında “Mahkememizin Ticaret Mahkemesi sıfatının kalmaması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” şeklinde karar verilmiş, dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin 2021/743 E. sırasına kaydedilmiştir.
Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava dosyasında görevsizlik kararı verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği ancak, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli yada yetkili mahkemeye gönderilmesine taraflardan biri aracılığıyla başvurulduğuna dair dava dosyası içerisinde kayıt bulunmamaktadır.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı ilamında, HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı emsal içtihadına göre, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların görevsizlik kararı ile Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır.
Öte yandan Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından herhangi bir talep olmadan dosya mahkememize gönderilmiştir. Ancak, 6100 s. HMK’nin 20/1. maddesine göre, “(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Söz konusu düzenlemeye göre Görevsizlik kararı taraflara tebliğ edilmiş ancak taraflardan herhangi birisinin yukarıdaki düzenlemeye uygun olarak, dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda süresinde talepte bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda dosyanın mahkememize gönderilmeyip, görevsizlik kararı veren mahkeme tarafından, önce kararın (miktar itibariyle kesin olsa dahi) taraflara tebliğ edilmesi ve 2 haftalık sürenin dolmasının beklenmesi, yasal süre içerisinde gönderme talebi gelirse dosyanın Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi, süresinde gönderme talebi gelmez ise bu kez görevsizlik karar veren mahkeme tarafından davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verilmesi gerekmektedir. Davanın açılmamış sayılmasına dair ek kararı verme görevi de, görevsizlik kararı veren mahkemeye aittir. Her ne kadar Kemer Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından belirtilen usulü işlemler tamamlanmadan dosya mahkememize gönderilmiş ise de, mahkemece verilen görevsizlik kararının kesin olduğunun belirlenmesi karşısında, mahkemece yapılacak başka işlem bulunmadığından, eldeki davanın 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olması nedeniyle davaya bakma görevi Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmış ve karşı görevsizlik kararı vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, karar (İstinaf incelemesi sonucu) kesinleştiğinde (veya İstinaf edilmeksizin kesinleşip merci tayini yolu ile mahkememizin görevsiz olduğu tespit edildiğinde) ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Yargılama giderlerinin 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemece takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. Maddesine göre karar kesinleştiğinde (ve dosyanın görevli mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
4-Kararın İstinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi halinde Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesince de daha önce görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Antalya BAM 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine,
Dair; Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 345. Maddesi gereğince (2) iki hafta içinde ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.13/12/2021

Katip …
(E-imzalıdır)

Hakim …
(E-imzalıdır)