Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/708 E. 2021/806 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/708
KARAR NO : 2021/806
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ: 30/11/2021
Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih, … esas, … karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen, mahkememizin yukarıda esas sırasına kaydı yapılan dava dosyasında yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davacılar … ve … tarafından kurulduğunu, şirketin Antalya Ticaret Odasına …sicil numarasıyla müseccel olmakla birlikte; kuruluş tarihi …’den beri faaliyet konuları taze meyve sebze toptan ticareti, depolanması ve plastik kasa imalatı üzerinde büyük başarı elde ettiğini, faaliyet konuları içerisinde Korkuteli ilçesinin gelişiminde ve ticari hacminde büyük katkılar sunan davacı şirketin on yıla yakın tecrübesiyle faaliyet konuları arasında soğuk hava depolama hizmetini de ekleyerek bölgesinin köklü bir şirketi haline geldiğini, 2018 yılında yaşanan başta döviz kuru özelinde yaşanan artış ve maliyetlerin ülke genelinde bir ekonomik daralmaya sebep olduğunu ve bu durumun müvekkil şirket açısından finansman maliyetlerinin kontrol dışına çıkması ve şirket cirolarındaki düşüş nedeniyle nakit akışında düzensizliklere neden olduğunu, müvekkil şirket ve şirkete teminat sağlayan şirket ortağı müvekkili … tarafından nakit akışındaki bu düzensizliğin yönetilemez hale geldiğini, davacıların borçlarının kısa vadeli borçların temerrüde düşmesi nedeniyle müvekkillerini iflasa kadar götürebilecek şekilde icra tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarını, şirketin borca batık olmamakla birlikte konkordatonun tasdiki sonucunda verilecek süre sonunda şirketin nakit akışında yaşanan sorunları düzelterek tekrar kar eder hale geleceğini, şirket bilançolarına göre 2017 yılında net satışların 3.934.821,57-TL olarak gerçekleştiğini, 2018 yılında davacı şirketin satışlarını 5.078.841,11-TL’ye çıkardığını, arada yaşanan maliyet artışları ve ekonomik daralma nedeniyle 2019 yılında bu net satış toplamının 904.251,20-TL gerileyerek 4.174.589,91-TL olarak gerçekleştiğini, aynı dönemde maliyetlerin ise 4.368.794,51-TL’den 4.924.934,94-TL’ye çıkarak 556.140,43-TL arttığını, net satışlarda yaşanan düşüklük ile maliyetlerin artışı toplamı yaklaşık 1.300.000,00-TL olmakla birlikte oluşan bu zararın davacının en iyi dönemde dahi yıllık cirosunun çok üzerinde kaldığını, nakit akışını yönetilemez hale getirildiğini, cari oranı 2019 yılında 0,29 olarak gerçekleşmekle birlikte şirketin kısa vadeli borçların ödenmesinde yaşadığı sorunu gözler önüne serdiğini, şirketin mevcut durumundaki tek sorunun kısa vadeli borçlarının yönetilmesi kaynaklı ortaya çıktığını, davacı şirket tarafından kanun koyucunun İİK’nun 285 maddesi kapsamında düzenlediği şartlar sağlanmakla, davacı şirketin borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemediğini, müeccel borçları açısından vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunduğunu, şirketin iflası hem ülke ve bölge ekonomisi hem de alacaklılara zarar vereceğini, dava ile tasdiki istenen konkordatonun “vade konkordatosu” olduğunu, davacı şirketin 60 ay vadede tüm borcunu ödemenin yanı sıra toplamda 975.000,00.-TL kar edeceğini, davacı şirketin süre sonunda 218.903,45.-TL mali kaynak fazlası yaratacağını, şirketin iflası ihtimalinde ise davacı şirketin yarattığı değerin yitirilmesinin yanı sıra alacaklıların menfaati çerçevesinde öngörülen mali kaynaklar 4.492.711,95.-TL yerine 1.967.711,95.-TL şeklinde gerçekleşeceğini ve borçların büyük bir bölümünün ödenemeyeceğini, şirkete ait binalar, tesisler, makineler, demirbaşlar vb. gibi tüm mal varlığının değerleri rayiç değerinin çok altına satılacağını, davacı şirketin üretim ve faaliyetleri duracağından sadece ipotek hakkı sahibi alacaklılar alacaklarının % 46’sına, rehinli alacaklılar alacaklarının % 50’sine kavuşurken, adli alacaklılar açısından herhangi bir tahsilatın mümkün olmayacağını, dolayısıyla İİK. Md. 302/1-a çerçevesinde alacaklıya konkordato projesinde teklif edilen tutar müvekkilin iflası ihtimali sonrasında alacaklının alacağı tutardan tartışmasız bir şekilde fazla olduğundan davacı şirketin konkordatonun tasdiki için aranan kanuni şartı da şimdiden gerçekleştiğini, iş bu dava ile tasdiki talep edilen konkordato bir vade konkordatosu olmakla, alacaklıların alacaklarından herhangi bir tenzilat ihtimali üzerinden oluşturulmadığını, dolayısıyla ön projede belirtilen hususların gerçekleşmesi müvekkil şirket dışındaki herhangi bir alacaklının iradesine bağlı olmamakla birlikte tenzilat içermemesi nedeniyle borçluların menfaati dışında herhangi bir hususu ihtiva etmediğini, makul bir koruma süresi verilmesi halinde şirketin bu projede yer alan teklifinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunun değerledirmesinin yapıldığını ve tüm dayanaklarının teyit edildiğini, şirketin ön projede de görüleceği üzere üretimi ile faaliyetlerine ara vermeyeceğini ve ticari faaliyetlerin devamını engelleyecek veya azaltacak herhangi bir demirbaşını paraya çevirme yoluna gitmeyeceğini, şirketin tek ortağı ve aynı zamanda yasal temsilcisi olan davacı müvekkil …açısından da konkordato tasdiki yapılması gerektiğini, yukarıda anlatılan nedenlerle Bağımsız Denetçi Raporu ile teyit edilen davacı şirketin ve davacı …’nın yaşadığı likidite sıkıntısı nedeniyle kısa vadeli borçlarını ödemekte zorlanması nedeniyle İİK. Md. 285 gereğince mahkemeden öncelikle konkordato geçici mühleti verilmesi şartları sağlandığından 3 aylık geçici mühlet verilmesini, bu süreçte konkordato talebinin başarıya ulaşıp ulaşamayacağını değerlendirmek için konkordato komiseri görevlendirilmesini, 3 aylık geçici mühlet sonrasında şartların sağlandığının tespiti halinde geçici mühletin kesin mühlete dönüştürülmesine ve daha sonrasında konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasına kaydedilmiş, Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı kapsamında “Mahkememizin Ticaret Mahkemesi sıfatının kalmaması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” şeklinde karar verilmiş, dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu Mahkememizin 2021/708 esas sırasına kaydedilmiştir.
Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava dosyasında görevsizlik kararı verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve kesinleştiği ancak, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli yada yetkili mahkemeye gönderilmesine taraflardan biri aracılığıyla başvurulduğuna dair dava dosyası içerisinde kayıt bulunmamaktadır.
Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı ilamında, HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı gerekçeye dayanak yapılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 gün ve 608 s. kararı ile, “Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 04/04/2019 gün ve 2017/11-10 E. 2019/401 K. sayılı emsal içtihadına göre, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.
HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların görevsizlik kararı ile Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, yukarıda yazılı Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır.
Öte yandan Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından herhangi bir talep olmadan dosya mahkememize gönderilmiştir. Ancak, 6100 s. HMK’nin 20/1. maddesine göre, “(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Söz konusu düzenlemeye göre Görevsizlik kararı taraflara tebliğ edilmiş ancak taraflardan herhangi birisinin yukarıdaki düzenlemeye uygun olarak, dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda süresinde talepte bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda dosyanın mahkememize gönderilmeyip, görevsizlik kararı veren mahkeme tarafından, önce kararın (miktar itibariyle kesin olsa dahi) taraflara tebliğ edilmesi ve 2 haftalık sürenin dolmasının beklenmesi, yasal süre içerisinde gönderme talebi gelirse dosyanın Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi, süresinde gönderme talebi gelmez ise bu kez görevsizlik karar veren mahkeme tarafından davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verilmesi gerekmektedir. Davanın açılmamış sayılmasına dair ek kararı verme görevi de, görevsizlik kararı veren mahkemeye aittir. Açıklanan nedenlerle Mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmış aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, karar (İstinaf incelemesi sonucu) kesinleştiğinde (veya İstinaf edilmeksizin kesinleşip merci tayini yolu ile mahkememizin görevsiz olduğu tespit edildiğinde) ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Yargılama giderlerinin 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemece takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. Maddesine göre karar kesinleştiğinde (ve dosyanın görevli mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
4-Kararın İstinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi halinde Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince de daha önce görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Antalya BAM 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine,
Dair; Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 345. Maddesi gereğince (2) iki hafta içinde ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.30/11/2021

Başkan …
(E-İmzalıdır)
Üye …
(E-İmzalıdır)
Üye …
(E-İmzalıdır)
Katip …
(E-İmzalıdır)