Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/666 E. 2023/353 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/666
KARAR NO : 2023/353
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının dava dışı … Şirketinden aldığı mallara karşılık … keşide tarihli … TL bedelli çeki … Şirketine kargo ile gönderdiğini ancak bu çekin kargo taşıması sırasında içinde bulunduğu poşetinin açılıp yerine sahtesinin konulması, aslının ise içinden alınması suretiyle sahte çekin … Şirketine ulaştığını, bu sahte çekin … tarafından ciro edildiğini, … Şirketi tarafından ibraz edildiğinde sahteliğinin ortaya çıktığını, asıl çekin ise içinde bulunduğu poşetten alındıktan sonra …’ nın kaşe ve imzasının sahte olarak basılıp imzalanmak suretiyle … Şirketine geçtiğini en sonra olarak da davalıya geçtiğini, takibe konu çalıntı çek üzerindeki kaşe ve imza … firmasına ait olmayıp çekin ciro zincirinin bozuk olduğunun sabit olduğu, bu hususta gerektiği takdirde imza incelemesi yapılmasını, davalının diğer cirantalar hakkında takip yapmadan salt olarak davacı hakkında çek bedelinin tahsili için takibe konu edildiğini, çekte birçok ciranta bulunmasına karşın cirantalar hiç bir başvuru yapılmadan takibin doğrudan ve sadece keşideci davacıya karşı açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının bu çekin sahte olduğunu bildiğini ve …’nın İstanbul Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunduğunu belirterek, davacının borçlu olmadığının tespiti ve çekin davacıya iadesine karar verilmesini talep ve da va etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; keşideci sıfatına haiz davacının, sadece doğrudan ticari ilişki kurduğu lehtara karşı ileri sürebileceği bir itirazın mevcut olduğunu, asıl borç ilişkisi ve çek gereğince kurulan kambiyo ilişkisinin birbirinden bağımsız nitelikte olduğunu, davacı tarafın menfi tespit davasına temel aldığı “borcun var olmadığına ilişkin nispi itirazının” muhatabının davalı olmamasından dolayı ilgili itirazın değerlendirmeye alınma niteliğinin bulunmadığını, davalının iyi niyetli hamil olduğunu, olağan ticari çerçevesinde edindiği çek üzerinde gözle görülür usuli eksiklik bulunmadığını, çekin yasal şartları barındırdığını, iyi niyetli yetkili hamil olan davalının çeki keşide eden-lehtar arasındaki ilişkiyi araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, kambiyo senetlerine mahsus takipte imzaların istiklali ilkesinin geçerli olduğunu, cirantalardan herhangi biri diğer cirantanın imzasının sahteliğini iddia ederek ödemeden imtina edemeyeceği, HGK kararında geçerli imzaların sahiplerinin, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamayacağını, geçersiz bir imzanın sahibini bağlamayacağını, ancak ciro zincirini de koparmayacağını, imzaların geçersizliği ilkesinin ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak tanımayacağının belirtildiği, yetkili hamilin keşideciye başvuru hakkı bulunmakta birlikte hamilin kötü niyetinin Yargıtay kararlarında açık olduğu üzere somut delil ile ispatı halinde söz konusu olacağını belirterek davacının ilgili icra dairesine yapmış olduğu talep başvurusu neticesinde haklı icra takiplerinin haksız nedenle durdurulduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde icra takibini durdurmak kastıyla sahtelik iddiasında bulunduğunu, davalının dava konusu çeki, ticari ilişkilerinin olağan akışına uygun şekilde elde ettiğini, iyi niyetli yetkili hamilin davalı tarafa karşı, orijinal imza taşıyan çeki hür iradesiyle keşide eden davacı tarafın; imzaların istiklali ilkesine, kambiyo senetlerine ilişkin özel hükümlere aykırı tüm iddia ve itirazlarının reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı vekilince çek sureti, CBS soruşturma dosyası, çek raporları, beyanname suretleri delil olarak sunulmuş, mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, Gaziosmanpaşa CBS ‘nın soruşturma dosyası istenilmiş, müzekkere cevabının dosya arasına alındığı anlaşılmış, bilirkişi incelemesi yapılarak tüm deliller toplanmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı tarafça davacı aleyhine … tarihinde … TL çek tutarı ve … çek tazminatı olmak üzere toplam … TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce davalının defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesi aracılığıyla mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış olup bilirkişi raporunda özetle; Davalı … Şti.’nin incelenen … yılı defterlerinin , TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğunu, davalı … Şti.’nin dava dışı … Şti.’ne toplam tutarı … TL olan … adet e-Fatura düzenlediğini, buna karşılık dava dışı … Şti.’nden … yılında toplam … TL tutarında muhtelif vadelerde ve tutarlarda çekler alındığını, söz konusu bu çeklerden muhtelif vadeli ve tutarlı toplam tutarı … TL olanların iade edildiğini, dava konusu … vadeli çekin … tarihinde … numaralı çek giriş bordrosu ile … den alındığını, … tarihinde … sıra numaralı çek çıkış bordrosu ile … Şti.’ne çıkışının yapıldığını, davalı … Şti.’nin dava dışı … Şti.’ne … tarihi itibari ile … TL borçlu bulunduğunu bildirmiştir.
Dava, takibe konu çekin sahte olduğu ve çekteki imzanın lehdara ait olmaması nedeniyle davalı tarafından açılan Antalya … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyası kapsamındaki çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nın 788. maddesi uyarınca, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin emre yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller yetkili hamil olurlar.
6102 sayılı TTK.nın 818/1-c maddesi gereğince çeklerde de uygulanması gereken 677. maddesine göre, “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” hükmü yer almıştır. İmzaların istiklali olarak tanımlanan bu ilkeye göre imzasını inkar etmeyen keşideci, lehtarın imzasının sahte olduğu iddiasına dayanarak sorumluluktan kurtulamaz. (Y.H.G.K. 2017/19-1636 Esas, 2019/319 Karar sayılı emsal ilamı) İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (TTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle ticari senetteki geçersiz imza zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
Yine 6102 Sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. (e.622/3) maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir”
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Takibe ve eldeki davaya konu yapılan çekin borçlusu/keşidecisinin davacı … Şti , lehtarının dava dışı …Şti olduğu, senedin sırasıyla ilk cirantasını lehtar,en sonraki cirantanın hamil davalı … Şti olduğu, uyuşmazlığın, davaya ve takibe konu çekteki lehtar imzasının sahte olması halinde ciro yolu ile hamil davalının yetkili hamil olup olmadığı, keşideci davacının hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Çekte hangi sıfatla olursa olsun imzası bulunan her kişi, diğer imzası bulunanların sorumluluğundan ayrı ve bağımsız olarak borç altına girer. İmza edenlerin sorumluluğunu düzenleyen TTK’nun 677. maddesi uyarınca imza eden keşideci lehdarın imzasının geçersizliği iddiası ile sorumluluktan kurtulamaz. İmzaların istiklali prensibine göre geçerli bir ciro silsilesi ile çeki elinde bulunduran hamil kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece yetkili hamil sayılır. Somut olayda davacı keşidecinin, lehdarın imzasının sahteliğini ileri süremeyeceği, sahteliği yönünden talepte bulunarak dava açamayacağından ve davalı hamilin çeki iktisap ederken bile bile davacının zararına hareket ettiğinin ispatlanamamış bulunmasına, çekin uygun ciro silsilesi içinde davalı hamile ciro edilmiş olmasına göre, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli … TL harçtan peşin alınan … TL harcın mahsubu ile bakiye … TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, arta kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan … TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.25/05/2023

Katip … Hakim …
Elektronik imzalıdır Elektronik imzalıdır