Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/658 E. 2022/176 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/658 Esas
KARAR NO : 2022/176
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ: 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı-alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası (Antalya Kapatılan 16. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası) üzerinden 16.02.2018 tanzim tarihli ve 16.02.2018 vade tarihli 500.000,00 TL miktarlı bono dayanak gösterilerek icra takibine geçildiğini, bahsi geçen bonoya ilişkin müvekkilin herhangi bir borcunun olmaması sebebiyle iş bu davayı açtıklarını, müvekkilinin 20.09.2014-05.02.2018 tarihleri arasında davalının babası olan …ve dava dışı …’ın hissedarı olduğu … Yapı İnşaat Malzemeler Metal İzolasyon Taşımacılık İnşaat Gıda Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nde muhasebeci olarak çalıştığını, müvekkilinin davalının babası olan …’nun yarı oranda hisse sahibi olduğu şirket bünyesinde bir dönem asgari ücret ile çalışan, maddi durumu çok kısıtlı, çok çeşitli hastalıklar ile uğraşan ve bu sebeple askerlik görevini yapamayan ve algı seviyesi normal bir kişiye göre düşük seviyede olan bir işçi olduğunu, müvekkilinin herhangi bir borcu olmamasına rağmen işyerindeki patronunun kendisinden 500.000,00 TL miktarında zorla senet alınması olayını anne babasından ve eşinden gizlediğini, fakat evinin üzerine haciz konması sebebiyle gerek davalı … ve gerekse de babası dava dışı … hakkında herhangi bir avukat olmaksızın arzuhalciye yazdırttığı bir dilekçeyle kendisinin Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, bahsi geçen soruşturmanın Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Srş No. ve …. K numaralı kararı ile “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” ile neticelendiğini, dava dışı …’ya ait iş yerinde muhasebeci olarak asgari ücretle çalıştığı düşünüldüğünde …’nun savcılık ifadesinde belirtmiş olduğu müvekkilin kendisine 500.000,00 TL borcunun olduğu hususunun gerçeğe aykırı bir beyan olduğunun anlaşıldığını, sıradan bir işçinin patronundan 500.000,00 TL borç almasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, dava dışı …’nun ifadesinde müvekkilinin kendisinden 4-5 yıl önce 500.000,00 TL borç aldığını, senedi bu suretle müvekkilden rızasına dayalı olarak aldığını ancak senedi müvekkilinin rızasına dayalı almasına rağmen müvekkilinin senedin üzerine “Teminat” ibaresi yazmasına itiraz ettiğini, asgari ücretle çalışan bir işçinin patronundan 500.000 TL tutarında borç almasının hayatın olağan akışına uygun düşmemekle birlikte inanılması güç bir iddia olduğunu, davaya konu senedin düzenlenme tarihi 16.02.2018 olup borcun alındığı iddia edilen tarihten yaklaşık 2 yıl sonra borca karşılık senet verilmesi iddiasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, takibe konu bononun yasal ve meşru hamili olmadığını belirterek Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası (Antalya Kapatılan 16. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası) üzerinden yapılan icra takibinin müvekkil aleyhine daha büyük zararlara yol açmadan durdurulması amacıyla teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası (Antalya Kapatılan 16. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası) üzerinden yapılan takibe ilişkin müvekkilin bir borcu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının yaptığı takipte haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile asıl alacağın % 20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; Takibin iptali isteminin inceleme yerinin mahkememiz olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, tanık dinlenmesine muvafakatlerinin olmadığını, davacının algı seviyesi düşük ve saf bir kişi olmasına karşın muhasebecilik yapıyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, senedin zorla alındığına dair şikayet sonucunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının tehdit edildiğine dair hiçbir şikayet olmadığını, davacının senetteki imzayı ve yazıların kendisine ait olmadığı yönünde bir iddiada bulunmadığını, davacının senetteki yazı ve imzaları inkar etmediğini, senedin düzenleme yılı 2018 olmasına rağmen davacının bugüne kadar korkutma sebebiyle dava açmadığını, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, senedin düzenlendiği tarih davacının müvekkilinin babasının şirketinden ayrılmasından sonra ise bu durumda hangi gerekçe ve baskı ile mevcut senedin imzalanmış olduğunu davacı tarafça açıklanmasının gerektiğini, işten çıkarma baskısının olamayacağını, davacının mağdur profili çizerek hukuki sebeplerden ziyade duygusal sebeplere dayandığını, davacının evinin tapu kaydı üzerine 2018 yılından beri haciz şerhi işlendiğini, davacının borcu ödeyeceğini söylemesi sebebiyle kendisini zor duruma düşürmemeye çalışıldığını, aradan geçen üç yıl sonunda davacının hem şikayette bulunduğu hem de bu davayı açtığını, kötü niyetli olduğunu, davacının savcılıktaki ifadeleriyle dava dilekçesindeki beyanlarının çeliştiğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı vekili tarafından bono sureti, ödeme emri, takipsizlik kararı, Sulh Ceza Hakimliği kararı, hizmet döküm cetveli, sahte fatura tanzimine ilişkin iddianame, Whatsapp yazışmaları delil olarak sunulmuş mahkememizce icra takip dosyası, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, Antalya 14. Asliye Ceza mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilmiş, tüm deliller toplanmıştır.
Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafça davacı aleyhine 16/02/2018 tanzim ve vade tarihli 500.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak ferileriyle birlikte toplam 512.318,49-TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe girişildiği, takip konusu bononun keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı … olduğu, bononun lehtarın cirosuyla davalı olan oğlu …’ya geçtiği görülmüştür.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacının dava konusu olayla ilgili şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma sonucu 14/07/2021 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, itiraz üzerine Antalya 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 01/11/2021 tarih … Değ. İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilerek takipsizlik kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde aralarında davacı ve davalının da bulunduğu birden fazla kişi hakkında Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan kamu davası açıldığı, yargılamanın derdest olduğu anlaşıldı.
Dava, takip konusu bononun tehdit ve baskı altında imzalatıldığı gerekçesiyle açılmış menfi tespit davasıdır.
TBK’nın 37./1 Maddesine göre; Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir. Aynı yasanın 38. Maddesinde korkutmanın şartları düzenlenmiş olup, buna göre; Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır.(1)Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.(2) Aynı yasanın 39. Maddesinde dava açma süresi düzenlenmiş olup, buna göre; Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
Somut olayda; davacı tehditin ne şekilde gerçekleştiğiyle ilgili dava dilekçesindeki anlatımlarında davalının babası … ile dava dışı …’in ortak olduğu şirkette muhasebeci olarak çalıştığını, bu kişilerin vergi kaçırdıklarını, bu hususu başkalarına söyleyeceği endişesiyle kendisinden zorla senet alındığını, bu konuda kendisinin korkutulmak istendiğini açıklamış, savcılığa sunduğu şikayet dilekçesinde ise davalının babası … ile birlikte çalıştıkları dönemde çok vakit geçirdiklerini, şirket ortakları arasında tartışmalar yaşandığını, kendisi işten çıktıktan sonra gece hayatına ilişkin özel fotoğraflarını kötü niyetli kullanabileceği ve diğer ortakla bir olup kendisine zarar verileceği endişesiyle …’nun bu bonoyu kendisinden aldığını, bu kişinin kavgacı biri olduğunu bildiğinden korktuğunu ve bu senedi verdiğini belirtmiştir.
Dava dilekçesinde diğer taraftan korkutmadan bahsedilmekle birlikte davacının saf bir kişi olduğu ve kandırılarak bu senedin kendisinden alındığı belirtilmektedir. Hile ile korkutmanın aynı anda gerçekleşmiş olması işin niteliğine aykırıdır. Bononun tanzim tarihi 16/02/2018, eldeki davanın açıldığı tarih ise 11.11.2021’dir. Korkutma halinde 1 yıllık hak düşürücü süre, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren başlamaktadır. Somut olayda davacı korkutmanın ne şekilde devam ettiğini belirtmediği gibi, korkutmanın ne zaman ve ne şekilde ortadan kalktığıyla ilgili somut herhangi bir açıklama yapmamıştır. İcra takibi 08.05.2018 tarihinde başlatılmış, itiraz olmaksızın kesinleşmiş, satış aşamasına gelindiğinde öncelikle 08.04.2021 tarihinde savcılığa konuyla ilgili suç duyurusunda bulunulmuş, akabinde de tedbir talepli eldeki dava açılmıştır. Süregelen bu zaman zarfında korkutmanın ne şekilde devam ettiği ve nasıl sona erdiğiyle ilgili incelemeye elverişli somut verilere dayalı tek bir iddia yoktur. Kaldı ki davacının senedin zorla alındığına ilişkin savcılığa sunduğu şikayet dilekçesiyle dava dilekçesindeki maddi olay anlatımları birbiriyle çelişmektedir. Lehtar …’nun niçin ve ne şekilde davacıyı korkuttuğu anlaşılamamıştır. Lehtarın, vergi kaçırdığını başkasına söylememesi yada özel fotoğraflarını kötüye kullanmaması için davacıdan bono alması hayatta karşılaşılabilecek olağan bir durum değildir. Bu amaçla hareket eden bir kişiden, herhangi bir borç senedi veya bono almaksızın doğrudan tehdit etmesi beklenir. Davacı savcılığa verdiği şikayet dilekçesindeki anlatımlarında da esasen korkutulduğundan değil lehtarın kavgacı biri olması sebebiyle kendisinin korkup senedi verdiğinden bahsetmektedir. Bu anlatıma göre ortada lehtarın aktif bir tehdit eyleminin olduğu bile söylenemez. Davacının şikayet dilekçesinde belirttiği tanıklar soruşturma aşamasında dinlenmiş ve neticeten müştekinin soyut beyanı dışında herhangi bir delil olmadığından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ve itirazın reddiyle bu karar kesinleşmiştir. Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan ceza davasının da, iş bu dava konusu bonoyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.
Neticeten davacının anlatımlarının kendi içinde tutarsız olması ve birbiriyle çelişmesi, tehditin niçin ve ne şekilde gerçekleştiğinin salt davacı beyanlarına göre bile anlaşılamaması, senedin tanzim tarihinden 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra şikayet ve dava yoluna başvurulmasının, mantığa uygun somut ve gerekçeli şekilde açıklanıp ortaya konulamaması, konuyla ilgili verilmiş ve kesinleşmiş bir takipsizlik kararının olması sebepleriyle Mahkememizce tanık dinlenmemiş, ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememizce verilen ve uygulanan herhangi bir ihtiyati tedbir kararı olmadığından ve bu nedenle İİK 72/4 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmadığından davalının tazminat talebi de reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın reddine,
2-Tedbir kararı olmadığından ve bu nedenle koşulları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 8.538,75.-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.458,05.-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, arta kalanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
5-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeniyle Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL yargılama giderinin 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/a-13 maddesi gereğince davacıdan alınarak hazineye irat KAYDEDİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 41.150,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi’nde ilgili Hukuk Dairesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)