Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/542 E. 2022/634 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/542
KARAR NO : 2022/634

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ: 24/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı tarafından müvekkili hakkında …keşide ve sırasıyla …, …, … vadeli her biri …USD bedelli 3 adet senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus icra takibine giriştiklerini, takibe dayanak senetlerin lehtarının dava dışı ölen …olduğunu, davalı alacaklının ise …’ın eski eşi …olduğunu ve …’ın …’ın mirasçısı olmayıp, müşterek çocuklarının annesi olduğunun bilindiğini, bu bonoların arkasında lehtar sıfatıyla …adına atılı imzaların gerçekte …’ın imzalarına benzemediğini, cironun …’a ait olmadığını dolayısıyla davalı alacaklının yetkili hamil sıfatının olmadığını, …’ın imzalarının kendi el ürünü olmadığını, ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, imza ve cironun incelenmesinin talep ettiklerini, kaldı ki bu bonoların müvekkiline satılıp teslim edilecek mala karşılık düzenlendiğini, ancak …’ın hastalanması üzerine malların bir kısmının teslim alınamadığını lehtar olan …’ın bir kısım malı teslim etmediği için de kısmen bedelsiz kaldığını, teslim edilen mallara karşılık müvekkilinin …USD ödeme yaptığını, yine …USD’ yi de … isimli 3. Şahıs eliyle davalıya verdiğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, tazminata, hakkındaki takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereği bir kambiyo senedinde taraflar ancak kendi imzalarının sıhhatine ilişkin iddiada bulunabildiklerini, davacı ancak kendi imzasının kendisine ait olmadığı yönünde itirazda bulunma hakkına sahip olduğunu, …’ın cirosundaki imza da …’a aittir olduğunu, davalı tarafın …’ın mirasçısı olup olmamasının bir öneminin olmadığını, davalı taraf senette yetkili hamil olduğunu, mirasçı sıfatıyla icra takibi başlatılmadığını, davalı taraf ilgili bonolarda yetkili hamil olduğunu, davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacı söz konusu malları teslim almadığı iddiasını ancak keşideci olarak senetleri verdiği …’a karşı ileri sürebileceğini, davacı tarafından davalı tarafa ödenen herhangi bir bedel ödenmediğini, ilgili senetlerin arkasında elden ödendiği iddia edilen miktarın yazılması söz konusu olmadığnı, davacının bahsettiği senet ile davalı tarafın herhangi bir ilgisi bulunmadığını, bahsedilen senedin iş bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin, Mahkememiz …Esas ve …tarihli “takibin durdurulmasına ilişkin talebinin reddine” ilişkin kararın kaldırılmasını ile ilgili istinafa başvurulduğu, BAM …Hukuk Dairesinin … Esas …Karar sayılı ilamının da 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-ç. maddesi uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Antalya Genel İcra Dairesinin … icra dosyasının uyap üzerinden çıktısı alınıp dosyamızın içine alındığı yapılan incelemede , davalı tarafından davacı aleyhine …USD toplam alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür.
Dosyanın imza incelemesi için bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup, bilirkişi raporunda; tetkike konu; borçlusu …, alacaklısı …olarak düzenlenmiş …tanzim; …, … ve … vade tarihli her biri “…” USD değerinde olan toplam (3) adet senedin arka yüz 1. Ciranta hanelerinde “…” adına atılı bulunan ciranta imzalarının …elinden çıktığı bildirilmiştir.
Dava, takibe konu senetlerdeki imzanın lehdara ait olmaması ve ödeme yapıldığı iddiası nedeniyle davacı tarafından açılan Antalya Genel İcra Dairesinin …sayılı icra takip dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir.
Mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (TTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
6102 Sayılı TTK’nun 686/1. (eTTK 598) maddesi ; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”. hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle ticari senetteki geçersiz imza zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
Yine 6102 Sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. (e.622/3) maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir”
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Takibe ve eldeki davaya konu yapılan senetlerdeki borçlusunun davacı …olduğu, lehtarının dava dışı …, senedin sırasıyla ilk cirantasını lehtar, ondan sonraki cirantanın hamil davalı …olduğu, uyuşmazlığın, davaya ve takibe konu senetlerdeki lehtar imzasının sahte olması halinde ciro yolu ile hamil davalının yetkili hamil olup olmadığı, yapılan ödeme nedeniyle ve buradan varılacak sonuca göre keşideci davacının hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 677. maddesi hükmüne göre, ticari senetteki geçersiz imza sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur. Senetteki her imza diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlar. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılı her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerinin sorumlu tutulmamasına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de, ciro zincirini de koparmaz. Bu açıklamalar uyarınca, dosya kapsamında taraflar arasında ticari ilişki olduğuna ilişkin herhangi bir sözleşme ve belge bulunmadığı, senetlerde bedelin malen alındığı yazılı olsa da, bu nedenle senet sebebiyle borçlu olmadığının ispat yükünün davacıda olduğu, sunulan dekontlardaki ödemelerin senet karşılığı yapıldığının yazılı olarak ispatlanamadığı, senetlerdeki bedeller için ödeme yapıldığı ve malların teslim alınmadığı hususunun davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, mahkememizce yapılan imza incelemesi sonucunda sunulan bilirkişi raporunda; tetkike konu adet senedin arka yüz birinci ciranta hanelerinde “…” adına atılı bulunan ciranta imzalarının …elinden çıktığının belirtildiği, bu haliyle ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk bulunmadığı, kaldı ki davalı hamil tarafından lehtarın imzasının sahte olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği dolayısıyla, davalı hamilin çeki iyiniyetle iktisap ettiğinin kabulü ile çekte lehtar imzasının sahteliği ve bedelinin ödendiğine ilişkin şahsi def’iyi davacı keşidecinin, çek hamili davalıya karşı ileri sürerek, borçtan kurtulamayacağı, davalı hamilin çeki iktisap ederken bile bile davacının zararına hareket ettiğinin ispatlanamamış bulunmasına, çekin uygun ciro silsilesi içinde davalı hamile ciro edilmiş olmasına göre, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin olarak alınan 919,06 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 838,36 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iade edilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 580,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, fazlasının davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nde ilgili Hukuk Dairesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.24/10/2022

Katip…
e-imzalıdır

Hakim…
e-imzalıdır