Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/504 E. 2021/569 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/504 Esas
KARAR NO : 2021/569
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/11/2019
KARAR TARİHİ: 23/09/2021

Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih … esas … karar sayılı gönderme kararı ile mahkememize gönderilen itirazın iptali davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı vekili tarafından Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih … esas … karar sayılı dosyasına verilen … tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’nın davacı bankadan … tarihli 1.500.000,00.-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kredinin kullandırıldığını, davalının diğer kefil … ile birlikte davacı bankaya karşı müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla aynı genel kredi sözleşmesini imzaladıklarını, davacı bankadan dava dışı …’nın üç adet taksitli ticari kredi kullandığını, dava dışı … kullanmış olduğu kredileri öngörülen vadeler içerisinde geri ödemediğini, asıl borçlu ve davalıya, … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine Kaş İcra ve İflas Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalılara karşı ilamsız icra yoluyla icra takibi geçildiğini, davalı tarafından icra takibinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, …nolu taksitli ticari kredinin hesabı … tarihinde açıldığını, kredinin dava dışı …’nın hesabına geçtiği tarihten itibaren hesabın kat edildiği tarihe kadar ki hesap ekstresine bakıldığında dava dışı …’nın kredi tutarı hesabına geçtikten sonra kredi geri ödeme planına göre ödemesi gereken taksitlerini zamanında ve taksit tutarı kadar ödemediğini, uygulanan akdi faiz oranı sözleşmenin 2.6.1. maddesi gereğince iş bu riske ait geri ödeme planında belirtildiğini, temerrüt faiz oranı ise sözleşmenin 2.7.1. maddesi gereğince bu oranın iki katı olan yıllık % 31,92 olduğunu, … nolu taksitli ticari kredinin hesabı … tarihinde açıldığını, aylık %1,90 oran, bu oranın yıllık %22,80’a tekabül ettiğini, temerrüt faiz oranı ise sözleşmenin 2.7.1. maddesi gereğince bu oranın iki katı olan yıllık % 45,60 olduğunu, …nolu taksitli ticari kredinin hesabının … tarihinde açıldığını, uygulanan akdi faiz oranı sözleşmenin 2.6.1. maddesi gereğince iş bu riske ait geri ödeme planında belirtildiğini, aylık % 1,93 olduğunu, bu oranın yıllık % 23,16’a tekabül ettiğini, temerrüt faiz oranının ise sözleşmenin 2.7.1. maddesi gereğince bu oranın iki katı olan yıllık % 46,32 olduğunu, … tarihli 1.500.000,00.-TL bedelli genel kredi Sözleşmesinin 3.5. maddesinde müteselsil kefalete ilişkin hükümlerin 5.11. maddesinde taksitli ticari krediye ilişkin hükümler, 2.6.1. maddesinde akdi faiz oranına ilişkin hükümler 2.7.1. maddesinde temerrürt faiz oranına ilişkin hükümler ayrıntıları ile açıklandığını, davalının kefalet limiti olan 1.500.000,00.-TL’sine kadar sorumlu olduğunu, davalıya gönderilmesi gereken ihtarnamelerin de davacı banka tarafından gönderildiğini belirterek haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlu davalının yasada öngörülen azami orandan tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Açılan dava (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı kararı ile bu davaya Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği gerekçesiyle, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmeden ve kesinleştirme şerhi yazılmadan dosya Antalya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmiş ve tevzi sonucu mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
Kaş Asliye Hukuk Mahkemesince HSK’nun … gün ve … Sayılı kararına ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı kararına dayanılarak “Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinin sınırlarının yargı çevresinin (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) Antalya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi ile birlikte Mahkememiz dava konusu somut uyuşmazlık bakımından görevsiz hale geldiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” şeklinde belirtilmiş, ancak usulüne uygun görevsizlik kararı verilmediği görülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih … Sayılı Kararında Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Antalya ilinin mülki sınırları (Alanya ve Manavgat Ağır Ceza Mahkemeleri yargı çevreleri hariç) olarak belirlenmesine, kararın … tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin … E. … K. Sayılı kararı “Somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Dava tarihinde, İskenderun’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari dava nitelindeki uyuşmazlığa bakmaya, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında Adalet Bakanlığının … tarihli Oluru ile İskenderun ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu ve … faaliyete geçtiğinden mahkemece dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) veya gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir” şeklindedir.
Benzer nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … gün ve … E. … K. sayılı kararı ise; “Somut uyuşmazlıkta, sahte olduğu iddia edilen çek nedeniyle, keşideci ve banka aleyhinde … tarihinde Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Dava tarihinde, Erzurum’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 sayılı Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında HSYK’nın … tarih … sayılı kararı ile Erzurum Adliyesi’nde … tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine (aktarılmasına) karar verilmesi gerekmektedir. Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına ilişkin HMK 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Yerel mahkemece, … gün … E. ve … K. Sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar Yargıtay HGK … gün … sayılı kararında vurgulandığı üzere teknik anlamda bir görevsizlik kararı değil, özel mahkemenin yargı çevresinde sonradan faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanan, kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde ve kesindir. Bu durumda yerel mahkemece … günlü kesin nitelikteki devir kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen gönderilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu … günlü kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilmesi suretiyle yasal iki haftalık süre içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde … günlü ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir” şeklindedir.
Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde yukarıda yazılan karar emsal gösterilmiş ise de; Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde emsal gösterilen ve yukarıda yazılı Yargıtay’ın iki kararının öncelikle bir ihtisas mahkemesi kurulduğunda aynı yerde (İskenderun ve Erzurum) olan genel yetkili mahkemelerin, ihtisas mahkemesinin görev alınana giren davaları gönderme kararı ile göndermesine ilişkin içtihatlar olduğu, yeni ihtisas mahkemesi kurulmayıp, mevcut ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesi durumunda, aynı yerde olmayan diğer mahkemelerin derdest davalarına uygulanabilir bir içtihat olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay HGK’nun … gün ve …E. … K. sayılı emsal içtihadına göre, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı)… Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara’da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır. Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir. Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Dolayısıyla, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gönderme kararında dayandığı Yargıtay 23.HD’nin kararı ile benzer nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda yazılı içtihatlarının somut olaya uygulanamayacak olması, bir an için uygulanabileceği düşünülse dahi yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, yukarıda yazılı emsal içtihadı gereğince açık bir düzenleme olmadığı takdirde aynı yer mahkemelerinin dahi gönderme kararı veremeyecek olmaları nedeniyle, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın, gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilmesine rağmen gönderme kararı denilmesi, bunun teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, UYAP işlemlerinin de görevsizlik şeklinde yapıldığı belirlenmiştir.
Gerekçesinde görevsizlik kararı olduğu belirtilen ancak kısa kararda gönderme kararı şeklinde belirtilip, istinaf/yasa yolu açık denilen kararın teknik anlamda da görevsizlik kararı olduğu, görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememiz tarafından görülebilmesi için ise, bu kararın taraflara tebliğ edilmesi, kesinleştirilmesi ve süresinde talep olması halinde görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, gönderme kararları iş bölümünün söz konusu olduğu hallerde söz konusu olabilir. HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 Sayılı kararı, aynı sıfat ve düzeydeki mahkemeler arasında bir iş bölümü düzenlemesine değil, ihtisas mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesine (göreve) ilişkin bir karardır. Kaldı ki söz konusu kararda kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Her ne kadar gönderme kararına karşı gönderme kararı verilemez ise de anılan nedenlerle Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi hem içerik hem de teknik anlamda bir görevsizlik kararı olduğu, tebligat, kesinleştirme ve gönderme talebi konusunda eksiklik bulunduğu sonucuna varmıştır. Bu usuli eksikliklerin giderilmesi amacıyla da Mahkememizin bu esas sırasının kapatılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Mahkememizin bu davada görevli olup olmadığı şimdilik değerlendirilmeksizin, sadece ilk kararı veren mahkemenin tebligat ve kesinleştirme eksikliklerinin giderilebilmesi amacıyla bu esas sıramızın kapatılarak, dosyanın ilk kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
Harç alınmasına ilişkin yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemesince takdir edilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021

Başkan
(E-İmzalı)
Üye
(E-İmzalı)
Üye
(E-İmzalı)
Katip
(E-İmzalı)