Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/110 E. 2021/661 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2021/110
KARAR NO : 2021/661
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2019
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında tanzim ve imza olunan Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesine istinaden … numaralı kredi kartı, …tarihli Kredili Mevduat Hesabı Sözleşmesine istinaden … numaralı kredili mevduat hesabı, … tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesine istinaden …numaralı ihtiyaç kredisi, … tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesine istinaden … numaralı ihtiyaç kredisi ve … tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi’ne istinaden ihtiyaç kredisi açılarak kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek, … ve … tarihli temerrüt ve muacceliyet ihbarnameleri ile … ve … tarihli ihtarnamelerin gönderildiğini, yine süresinde borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, arabuluculuk girişimlerinin anlaşamama ile sonuçlandığını, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın da yersiz olduğunu belirterek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın kötü niyetli olarak yapmış olduğu itiraz neticesinde icra takibinin durmasına sebep olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davalının icra takibine dayanak yapılan borcu ödediğini, haksız olarak icra takibi başlatıldığını, ayrıca Antalya İcra Dairesi ve Antalya Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, davalının ikamet adresinin Eskişehir olması nedeni ile Eskişehir İcra Dairesi ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, haksız takibin iptali ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; bankacılık işlemleri nedeniyle, davalının kullandığı Kredi Kartı, Kredili Mevduat Hesabı, Tüketici Kredisi Sözleşmesine istinaden açılan ihtiyaç kredisi kaynaklı borçların ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı ile imzalanan kredi sözleşmesinin tüketici kredisi olduğunu belirtmiştir.
Davanın açıldığı Tüketici Mahkemesi ise sadece kredi kartı hesap özetlerinde davalının “…” kredi kartı kullandığı ve esnaf olduğu anlaşıldığı tespiti ile davaya bakmanın ticaret mahkemeleri olduğu düşüncesiyle dosyayı mahkememize göndermiştir.
Davacı bankadan davalının kullandığı kredilere ilişkin sözleşmeler istenmiş, davacı vekilinin dava dilekçesinde tarihlerini belirterek belirttiği kredilerin tüketici kredisi değil, “Destek Kredisi” olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan araştırmada davalının tacir olmadığı, … tarihleri arasında müşterek Bahis (Ganyan bayi) faaliyetinden dolayı vergi mükellefi olduğu anlaşılmıştır. Yine Vergi Dairesi Başkanlığının cevabi yazılarına göre davalının “İşletme Hesabı Esası”na göre defter tuttuğu, yıllık hasılatının 2014 yılında 44.382,90.-TL, 2015 yılında 55.486,07.-TL, 2016 yılında 54.169,24.-TL, 2017 yılında 79.527,89.-TL, 2018 yılında 31.825,88.-TL olduğu anlaşılmıştır.
Bilanço esasına göre defter tutulması için gerekli yıllık hasılat miktarının 2016 yılı için 90.000,00.-TL, 2017 yılı için 90.000,00.-TL, 2018 yılı için 100.000,00.-TL, 2019 yılı için 120.000,00.-TL’dir.
Görüldüğü üzere davalı 1.Sınıf Tacir değildir, bilanço esasına göre defter tutmamaktadır. İşletme hesabı esasına göre defter tutmaktadır, esnaftır, zira yıllık hasılatı tacir sayılmasına yetmemektedir. Bu nedenle davacı banka da davalı ile “Genel Kredi Sözleşmesi” değil “Destek Kredisi” sözleşmesi imzalamıştır.
Destek kredileri bilindiği üzere, KOBİ Destek Kredisi, Proje Destek Kredisi, Üretim Destek Kredisi, Tatil Destek Kredisi ..vb adları altında çok çeşitli olarak tüketicilere veya esnafa kullandırılan kredilerdir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 23/03/2017 tarih ve 2016/4848 E. 2017/3686 K.sayılı bir kararında “…Dava, davacının … tarihinde kullandığı krediden haksız olarak tahsil edilen erken ödeme ücretinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; iadesi istenen kredinin genel nakdi ve gayri nakdi kredi olup 250.000 TL. limitli olduğu, bu kredi kapsamında … tarihinde 100.000 TL kredi kullanıldığı, aynı tarihli dekontta kredi türü kısmında TL OTO TİC. ÖDEM. PL. AUV. yazdığı, kredi tutarının hesaba yattığı gün hesaptaki diğer bakiye ile birlikte davacı tarafından dava dışı kişiye “kamyon bedeli” açıklaması ile havale edildiği, hatta … tarihli kredinin erken kapatılması istemli dilekçede davacının bankadan ticari kredisinin kapatılmasını istediği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise taraflar arasında akdolunan genel kredi sözleşmesinde bu krediye istinaden kullanılacak kredilerin türünün taraflarca belirleneceğinin kararlaştırıldığı, ancak taraflarca belirlenmiş bir kredi türü bulunmadığından bu kredinin bireysel kredi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ne var ki taraflarca belirlenmiş bir kredi türü olmasa dahi genel nakdi ve gayri nakdi krediyi tüketici kredilerinden olan bireysel kredi olarak kabul etmek mümkün değildir. O halde mahkemece davacı tarafından kullanılan kredinin niteliği ve davacının tacir olup olmadığı belirlenmeli ve gerektiğinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmelidir. Eğer çekilen kredi ticari kredi ve davacı da tacir ise davaya bakma görevinin Ticaret mahkemesinde olduğu, eğer çekilen kredi ticari kredi niteliğinde olmayan esnaf kredisi ve davacıda tacir değil ise davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme olan Asliye hukuk mahkemeleri olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şehilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” gerekçesi ile yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince, davacının tacir olmadığı, esnaf olduğu vergi dairesi kayıtlarından, tuttuğu defter ve satış hasılatlarından anlaşılmaktadır. Davacı ile imzaladığı kredi sözleşmesi de tacirler arasında imzalanan “Genel Kredi Sözleşmesi” olmadığı, aksine esnaflar ile imzalanan “Destek Kredisi Sözleşmesi” olduğu, Yargıtay içtihatlarına göre de esnafa kullandırılan kredilerin ticari kredi olarak değerlendirilemeyeceği, davaya bakmaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,

İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.20/10/2021

KATİP …
(e-imzalıdır)

HAKİM …
(e-imzalıdır)