Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/175 E. 2021/520 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2020/175
KARAR NO : 2021/520
DAVA : TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/04/2020
KARAR TARİHİ: 08/09/2021

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … sigorta poliçesiyle müvekkili şirket tarafından … numaralı sigorta poliçesi ile sigortalı, davalı …’a ait, dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı … hususi otonun … tarihinde kaza yaptığını, her iki aracın savrulması sonucu 6 araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili şirket sigortalısına ait araç sürücüsünün ehliyetinin olmadığını, müvekkili şirket sigortalısına ait araç sürücüsünün kusuru oranında … tarihinde … TL, … tarihinde … TL ve … tarihinde … TL, … tarihinde … TL, … tarihinde … TL müvekkili şirketçe sigortalı adına zarar gören taraflara ödendiğini, ZMMS Genel Şartlarının Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B-4/c hükmüne göre; “Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi halinde” sigorta şirketinin sigortalıya rücu edebileceğinin düzenlendiğini, arabuluculuk girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, ödeme tarihlerinden itibaren banka mevduatına işleyecek en yüksek faiz oranı üzerinden …-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davada rücu şartlarının oluşmadığını, Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere rücu sebebi olarak dayanılan olgu ile kazanın meydana gelmesi arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, müvekkilin maliki bulunduğu araç sürücüsünün olayda tali kusurlu görüldüğünü, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davada da tarafların kusur durumunun ihtilaf konusu olup bu dosyanın öncelikli olarak bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan zararların ödenmesinden sonra Sigorta Genel Şartlarına aykırılık nedeniyle dava dışı zarar gören 3.Kişiye ödenen tazminatın sigortalısından rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Davacı sigorta vekili, davalı …’a ait, dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile müvekkili sigorta şirketine sigortalı olduğunu, … tarihinde zincirleme trafik kazasına karıştığını, müvekkili şirket sigortalısına ait araç sürücüsünün ehliyetinin olmadığını belirterek çeşitli tarihlerde kazanın karşı taraflarına yaptıkları ödemelerin, ZMMS Genel Şartlarının Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B-4/c hükmüne göre rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunundan doğan hukuk davalar ticari dava sayılmıştır. Aynı yasanın 5.maddesi ise nispi ticari davaları açıklamaktadır,
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş, aynı Kanunun 83/2. maddesi ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” diyerek kanunun uygulama alanını daha da genişletmiştir.
6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi kapsar.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. Bu hüküm mülga 4077 sayılı Kanunun 3/h bendindeki tüketici işlemi tanımından daha kapsamlıdır. Bundan böyle 6502 sayılı Kanunun tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile içeriği az yukarda yer alan 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle yukarda sayılan sözleşme ve işlemler tüketici mahkemesinin görev alanına girmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davalının esnaf odası, ziraat odası, ticaret sicili kayıtlarında herhangi bir kaydı yoktur. Davalı vergi mükellefi ise de kazaya karışan … plakalı aracın ruhsatının ticari değil, hususi bir araç olduğu, yolcu nakli için ruhsatlandırıldığı anlaşılmaktadır. Vergi Dairesinin cevabi yazılarına göre söz konusu araç davalının işletmesinde kayıtlı da olmadığından ticari amaçla da kullanılmamaktadır. Zira ticari işlerde kullanıldığına ilişkin bir beyan veya bildirimde bulunmadığı Kalekapı Vergi Dairesinin … tarihli yazılarından anlaşılmaktadır. Tacirin üzerine kayıtlı her aracının peşinen ticari olduğu, ticari işlerinde kullandığı kabul edilemez. Bir tacirin şahsi aracı da olabilir. Bu nedenle dava konusu aracın davalının şahsi, tüketici sıfatıyla kullandığı bir araç olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak davalı taraf söz konusu olayda tüketici konumundadır.
Dava, sigortacının, poliçe hükümlerine aykırı hareket edildiği iddiasına dayanan ve sigortalısına karşı açtığı bir rücuen alacak davasıdır. Bu nedenle davaya bakmaya Tüketici mahkemelerinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında;

Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemenin dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.08/09/2021

KATİP
(e-imzalıdır)

HAKİM
(e-imzalıdır)

*Bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.