Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/153 E. 2023/179 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/153 Esas
KARAR NO : 2023/179
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2012
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … Parkı’nda yapılan işlere istinaden … tarihinde, hak ediş belgelerinin imzalandığını ancak hak edişlerin bedelinin ödenmemesi üzerine Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının kayıtlarında herhangi bir alacağın kayıtlı olmadığını ve kendilerine bir mal ya da hizmet sunulmadığına ilişkin itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu beyanla davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde adresinin yer almadığını, bu sebeple davanın açılmamış sayılması gerektiğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, hak ediş raporlarında imzası bulunduğu iddia edilen …’ın şirket yetkilisi olmadığını dolayısıyla imza yetkisi de bulunmadığını, dava konusu edilen dönemde şirket yetkililerinin … ve … olduğunu, faiz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizin … Karar sayılı ilamı ile; “Davanın reddine, Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından davalının tazminat talebinin de reddine, ” karar verilmiş, iş bu kararı temyiz yasa yoluyla inceleyen Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Karar sayılı ilamı ile; ” ….Bir kimse bizzat kendisi tarafından yapılan sözleşme ve işlemlerle borç altına girebilir ise de kanuna uygun biçimde kendisi namına başkası tarafından yapılan sözleşme ve işlemler ile de borç altına girebilir. Bir kimsenin kendisi adına yapılan işlemlerle borç altına girebilmesi bakımından sözleşme tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki hükümlerin gözetilmesi gerekir. Bunlar BK’nın 32 ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri, 449 ve devamı maddelerde düzenlenen ticari temsilciye ilişkin hükümler ve 453. maddede düzenlenen ticari vekillere ilişkin hükümdür. Bu hükümlere göre kişi adına yapılan işlemlerle borç altına girebileceği gibi, alacağının tahsil edilmesi, borcu söndüren yazılı belge düzenlenmesi gibi borçla ilgili kendisi yönünden hukuki sonuç doğuran işlemlerin de gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu hükümlere göre yapılan işlemlerin kendisi aleyhine sonuç doğurup doğurmadığı yönünden de sağlıklı inceleme yapılması gerekir. Bu konuda öncelikle belge altında imzası bulunan kişi yasal temsilci değil ise tanık olarak dinlenmeli, belgedeki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, gerekirse imza incelemesi yapılmalı, bu kişinin davalının başka işleri nedeniyle tahsilat yapıp yapmadığı, yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği araştırılmalı ve bu konuda gerektiğinde ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacının dayandığı hakediş belgelerinde imzası bulunan …lar duruşmada dinlenmiş ve belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, davacının bir yıl kadar çalışarak bazı işleri yaptığını, kendisine verilen yetki nedeniyle başka işletmelerle ilgili belgelere de imzalar attığını beyan etmiş ancak bu kişinin davalının başka işleri nedeniyle imzaladığı belgeler bulunup bulunmadığı, yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece; davalı şirket elemanı …’ın ticari temsilci, ticari vekil olarak hareket ettiği borç doğuran diğer işlemlerine davalı tarafından icazet verilip verilmediğinin araştırılması ve bu konuda gerektiğinde ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılması, yetkileri olmadığı halde şirket namına yapılan işlere icazet verildiğinin belirlenmesi halinde akdî ilişkinin kurulduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. ” belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiş, davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmakla Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ve dosya mahkememizin yukarıda belirtilen yeni esasına kaydedilmiştir.
Dava, iddia olunan sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK’nın 355. maddesinde düzenlenen ve konusu bir kısım inşaat işleri olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK’nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Mahkememizce bozma ilamında belirtildiği üzere davacının dayandığı hak ediş belgelerinde imzası bulunan …’ın davalının başka işleri nedeniyle imzaladığı belgeler bulunup bulunmadığı yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği, araştırılmış, bu konuda davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi …’in … tarihli ana raporunu, … tarihli ek raporunu sunduğu görülmüştür.
Bilirkişi … tarihli kök raporunda; davalı şirketin yasal defter kayıtlarında dava dışı … lehine herhangi bir hesap hareketine rastlanmadığı gibi davalı belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde … ad ve imzasına havi herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davalı şirketin arşiv belgeleri üzerinde yapılan inceleme de dava dışı …’ın davalı şirketin SGK’ya tabi ücretli çalışanı olduğu, işe giriş evraklarında … isimli şahsın davalı şirkette hangi vasıfla çalıştırıldığına yönelik bir kayda da rastlanmadığı, hakediş evraklarının imza tarihinin … olduğu, işe giriş bildirgelerinde … isimli şahsın davalı şirkete … tarihinde işe giriş işlemlerinin yapıldığı, işe giriş işlemlerinin ise SGK mevzuatı gereğince iş başı yaptığı tarihten önce olarak … tarihinde gerçekleştirildiği, ticari sicil kayıtlarında …’ın davalı şirket yetkilisi olduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, …’ın söz konusu hak ediş evraklarını imzalandığı, … tarihinde davalı şirketin yetkilisi olmadığı gibi bu tarihte şirket çalışanı konumunda olduğunu gösteren herhangi bir belgeye rastlanmadığını, davalı şirketin arşiv belgelerinin incelenmesinde de …’ın davalı şirket lehine ve aleyhine herhangi bir belgede isim ve imzasına havi herhangi bir kayda rastlanmadığı, …’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapmış olduğu şikayet nedeniyle düzenlenen inceleme dosyasında da …’ın davalı şirketteki unvanı ve görevi başlıklı bölüme “yönetim” ibaresinin yazıldığı ancak davalı şirketin …’a vermiş olduğu vekaletname ya da yetkilendirmeye yönelik herhangi bir yönetim ve /veya ortaklar kurulu kararı vb. somut bir belgeye rastlanmadığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça eser sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilen alacağın tahsili için davalı taraf aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takibin başlatıldığı, davalı tarafça iş bu takibe itiraz edilmesi üzerine iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, davanın 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunun 355. Maddesinde düzenlenen ve konusu bir kısım inşaat işleri olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK’nın 67. Maddesine göre açılmış itirazın iptali davası olduğu, davacının delil olarak … imzalı hak ediş belgelerine dayandığı, davacının dayandığı hak ediş belgelerinde imzası bulunan …’ın mahkememizce bozmadan evvel yapılan yargılamada dinlenildiği, belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, davacının 1 yıl kadar çalışarak bazı işleri yaptığını, kendisine verilen yetki nedeniyle başka işletmelerle ilgili belgelere de imza attığını beyan ettiği, mahkememizce bu konuda bozma ilamında belirtildiği üzere araştırma yapıldığı, ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davalı şirket elemanı …’ın ticari temsilci, ticari vekil olarak hareket ettiğine dair herhangi bir evrak bulunmadığı anlaşılmakla taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanamadığı görülmekle sübut bulmayan davanın reddine, davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
Davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin reddine,
2-Alınması gerekli 179,90.-TL harcın peşin alınan 216,00.-TL harç ve 791,65 tamamlama harcı olmak üzere toplam 1007,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 827,75-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça, okunup, usulünce anlatıldı. 22/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır