Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/614 E. 2019/240 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/614 Esas
KARAR NO : 2019/240
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete yatırım yaparak üye olduğunu, davalı şirketin mail yoluyla müvekkiline 07/11/2017 tarihinde taahhütname ile üyelik sözleşmesi gönderdiğini, bu sözleşmeye göre müvekkilinin davalı … şirketine 25.000,00.-TL para yatıracağı, davalının da bu parayı işleterek ana paranın %10’unu her ay kar payı olarak müvekkiline ödeyeceği, bir yıl sonunda yani sözleşmenin bitiminde yatırılan ana paranın eksiksiz bir şekilde müvekkiline iade edileceği konularında anlaşıldığını, sözleşmeye göre üyelerin kar payını talep etmesi halinde 3 iş günü içerisinde paranın yatırılacağını, imzalanan taahhütname uyarınca teslim edilmesi gereken ıslak imzalı taahhütnameye bağlı senedin müvekkiline teslim edilmediğini yine sözleşmenin de ıslak imzalı gönderilmediğini, müvekkilinin bu sisteme girmesinden sonra 2017 aralık ve 2018 ocak aylarındaki kar paylarının müvekkiline ödendiğini, 24/01/2018 tarihinde davalı şirkette müvekkiline kazanç tablosunun güncellendiği ve üye panelinden güncel halinin görülebileceği şeklinde mesaj geldiğini, müvekkilinin sistemi kontrol etmesi üzerine kar payı ödemeleri artık 3 ayda bir yapılacağını öğrendiğini, yapılan bu esaslı değişikliğin sözleşmeye tamamen aykırı olduğunu, bu yeni gelişme üzerine müvekkilinin sistem üzerinden şirket yetkililerine değişikliği kabul etmediğini bildirir mail gönderdiğini, buna rağmen şubat ve mart ayı kar paylarının müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin maillerinin ve randevu isteklerinin “talebinize en kısa süre içerisinde yanıt verilecektir.” denilerek geçiştirildiğini, müvekkilinin benzer şekilde maillerine devam ettiğini, davalının müvekkiline gönderdiği cevabı mailde; müvekkilinin sisteme aykırı ve anlayışsız davranışlarının bulunduğunun ve bu davranışların devamı halinde sistemden çıkarılacağının belirtildiğini, müvekkilinin şirkete ulaşma çabalarının sonuçsuz kaldığını, şirket adresine gittiğinde kapıyı açanın olmadığını, son olarak 15 Temmuz tarihinde şirketin müvekkiline gönderdiği mesajla müvekkilin talebi üzerine sistemden çıkışının yapıldığının bildirildiğini, oysaki müvekkilinin böyle bir talebinin olmadığını, davalının tek taraflı ve haksız olarak sözleşmede esaslı değişiklik yapıp müvekkilin bu değişikliği kabul etmemesi üzerine müvekkilini sistemden çıkardığını, müvekkilinin kar payı ve ana parasını istemesine rağmen davalının sadece 3 aylık kar payını yatırarak ana para ile 9 aylık kar payını yatırmadığını belirterek ödenmemiş 9 aylık kar payına karşılık gelen 22.500,00.-TL ile yatırılan 25.000,00.-TL ana paranın toplamı 47.500,00.-TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş olup, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış duruşmaya da katılmamıştır.
Davacı vekili tarafından üyelik sözleşmesi, taahhütname, SMS ve mail yazışmaları, banka hesap dökümleri delil olarak sunulmuş, mahkememizce davacının tacir olup olmadığı hususu ile ilgili olarak gerekli araştırma yapılmış, müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nu değiştiren 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 sayılı kanunun 5/3. maddesi değiştirilerek Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak düzenlenmiş olup TTK’nun 5. maddesine göre 4. maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır.
6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve 4. Maddede tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmakta olup, yanı sıra her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yani her iki unsurun birlikte bulunması halinde de dava, ticari dava olarak değerlendirilmektedir.
Dava, davacının davalı … şirketine üyeliğinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki anlatımlardan yola çıkılarak davanın temel dayanağının haksız fiil de olabileceği değerlendirilmiştir. Davalı anonim şirket olup tacir ise de, davacı gerçek kişinin tacir olmadığı, davanın ticari dava olarak nitelendirilmesi için her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmasının gerektiği, somut olayda iki unsurun birlikte gerçekleşmemesi sebebiyle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmakla, dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.26/03/2019

Katip …
,e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır