Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/467 E. 2018/718 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/467 Esas
KARAR NO : 2018/718
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ: 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; vefat eden …’ın … Bankası TA.O’dan … ve … tarihlerinde kullandırılan krediler nedeniyle her iki kredi içinde kredi taksitleri ile orantılı olarak davalı şirketten 36 ay süreli hayat sigortası poliçesi tanzim edildiğini, kredi kullanan ve lehine hayat sigortası tanzim edilen muris …, mevcut krediler devam ederken … tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatı üzerine mezkur hayat poliçelerinde yapılacak tazminat ödemeleri, murisin mirasçısı olmaları nedeniyle poliçe lehtarı olan, hak sahibi davacılara yapılması gerekmekte olduğunu, ancak, davalı sigorta şirketi tarafından hayat poliçelerinin sadece kredi miktarlarıyla orantılı olarak teminat içerdiği, bu nedenle sadece kalan kredi borcu tutarında üçüncü kişi olan …Bankasına ödeme yapılabileceklerini belirterek bakiye kredi miktarları ödendikten sonra kalan tazminat bedeli davacılara ödenmediğini, davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen hayat sigorta poliçeleri teminat limitleri kredi miktarları ile orantılı olarak 18.000.00,-TL ve 19.000,00.-TL olmak üzere toplam 37.000,00.-TL olduğunu, davalı sigorta şirketi murisin sağ iken kullanmış olduğu kredilerin sadece kapama tutarından sorumlu olduğunu belirttiğini, kredilerin sadece kapama tutarı olan 20.188,90.-TL’yi alacaklı … Bankası T.A.0’ya ödeyerek kalan bakiye tazminat bedelini davacılara ödememesi tanzim edilen hayat poliçesi şartlarına açıkça aykırı olduğunu, teminat limitleri doğrultusunda mevcut krediler ödendikten sonra kalan bakiye tazminatın hak sahiplerine ödenmesi gerektiğini, davalı …Emeklilik Sigorta A.Ş tarafından tanzim edilen hayat poliçelerinde, sigortacı beyanı olarak “sigorta süresi içinde vefatım halinde ödenecek tazminattan o tarihte borçlu bulunduğum bakiye kredi ve faiz miktarımın dain-i murtein olan T…. Bankası TAO’na ödenmesinden sonra geriye kalan meblağın lehtarlarıma ödenmesini” şeklinde davalı sigortacının beyanı bulunduğunu, ayrıca kredilerin kapama bakiyelerinin geç ödenmesi nedeniyle de 1.674,40.-TL’nin davacılar tarafından ödenmek zorunda kalındığını belirterek mezkur hayat poliçelerinden davacılara ödenmemiş bakiye tazminat bedeli olan 16.811,90.-TL’nin ve davalı sigorta şirketinin kendi kusuruyla vefat edene ait kredi borcunu geç ödemesi nedeniyle ortaya çıkan ve davacılar tarafından kredi alacaklısı … Bankası T.A.O’ya ödenmek zorunda kalan 1.674,40.-TL’nin davalı sigorta şirketine yapılan ihbar süreleri de gözetilerek işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalı sigorta şirketine usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı şirket vekilinin ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; başvuruya konu sigorta poliçeleri üzerinde … Bankası T.A.O’nın daini mürtehin kaydı bulunmakta olduğunu, daini mürtehinin davanın açılmasına muvafakat ettiğine dair belge sunulmadığından davanın reddi gerektiğini, davacının sigorta poliçesine dayalı olarak dava açabilmesi için dain ve mürtehinin bu konuda açık muvafakatini vermesi gerektiğini, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesini, davalı şirket ile …Bankası T.A.O arasından imzalanan Grup Hayat Sözleşmesi ile dava dışı bankadan kredi kullanan kişilerin sigortalanabileceği kararlaştırılmış olduğunu, anılan sözleşmede sigorta ettiren …Bankası T.A.O ve sigorta primi banka tarafından davalı şirkete ödendiğini, davacıların murisi sözleşmede riziko şahsı-sigortalı olup Türk Ticaret Kanunu ilgili maddeleri ve sigorta sözleşmesi uyarınca sigorta poliçesinden doğan haklar ve borçlar sigorta ettiren bankaya ait olduğunu, davacının tazminatın ödenmemesinden dolayı dava açma hakkı bulunmamakta olup bu hak sigorta ettiren dava dışı bankaya ait bulunduğunu, davacıların dava açma yetkisi bulunmayıp davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalı şirket tarafından bankadan kredi kullanan kişiler isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alınmakta olduğunu, grup sigorta sözleşmesi kapsamında, … TC kimlik numaralı …’a ait vefat tarihi itibariyle …ve … numaralı poliçeleri bulunduğunu, … poliçe numaralı tazminat dosyasının teminatı 7.249,34.-TL olduğunu, teminatın tamamı olan 7.249,34.-TL kredi borcuna istinaden … tarihinde daini mürtehin …bank … Şubesine ödendiğini, geriye ödenecek başkaca bir tutar kalmadığını, … poliçe numaralı tazminat dosyasının teminatı 12.939,56.-TL olduğunu, teminatın tamamı olan 12.939,56.-TL kredi borcuna istinaden … tarihinde daini mürtehin …bank … Şubesine ödendiğini, geriye ödenecek başkaca bir tutar kalmadığını, grup sigorta sertifikaları üzerinde poliçe başlangıç ve bitiş tarihleri ile poliçe süresi yazmakta olduğunu ancak, poliçe üzerinde belirtilen teminat miktarı ise ilk yıla ait olduğunu, başvuru konu sigorta poliçesi özel şartları ile de belirlendiği üzere, “Tarife primleri, grubun ortalama yaşına, sigorta süresine, prim ödetilmesi süresine ve sigorta başlangıcından her yıl için belirlenen teminat miktarına bağlı” olduğunu, yıllar itibari ile değişkenlik gösteren ve yukarıda yer verilen teminat miktarları esas alınmak üzere prim tahsil edildiğini, TTK’nun 1520. maddesi uyarınca da 1490. maddenin yukarıda belirtilen hükümlerine aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğunu, sigortalının menfaatinin kredi borcu ile sınırlı olduğu üzerinde yapılan sözleşmelerin ise geçersiz olduğu, yine TKHK ilgili maddesi uyarınca da azalan teminatlı sigorta poliçesi tanzim edilmesi gerektiğinin açık olduğunu belirterek öncelikle davanın yetki, görev ve husumet yönünden reddi ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf vekillerince ibraz edilen kredi sözleşmeleri, ödeme planı ve sigorta sertifikalarının incelenmesinden; davacıların murisi … tarafından …bank TAO’dan kullanılan dava konusu hayat sigortalarına dayanak kredi sözleşmelerinin Tüketici Kredisi olduğu anlaşılmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun geçici 73 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiş olup, aynı yasanın 3/1 maddesinde de mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan sigorta sözleşmeleri de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemi olarak tanımlanmış olup, somut davada davacıların miras bırakanının gerçek kişi tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile imzaladığı hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğu, sigorta sözleşmesinin dayanağını teşkil eden kredi sözleşmesinin ise Tüketici Kredisi Sözleşmesi olduğu anlaşılmakla, davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (davalı vekilinin mazeretli kabul edilerek) tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.14/11/2018

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)